26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

27 ŞUBAT 2005 / SAYI 988 Cezalar ağırlaştı merikan hükümeti 2000 Ekimi'nde "Ticari Dolaşım ve Şiddet Kurbanlarını Koruma Tasarısı" hazırladı. Ülkeler kadın ticaretine göz yumma, yetersiz kalma ya da destekleme durumlanna göre gruplara ayrıldı. Amerika grup dışıydı. Minimum standardı olan ülkeler birinci grupta, "kayda değer çaba gösterenler" ikinci grupta, kadın ticaretiyle hiç mücadele etmeyen ülkeler ise üçüncü grupta yer aldı. Türkiye, 2001 tarihli ilk Ticari însan Trafiği Raporu'nda Yunanistan, Rusya, Yugoslavya ve Güney Kore ile üçüncü gruptaydı. Sonraki yıllarda da bu yerinde kaldı. Ancak îsrail hiçbir çaba göstermemesine rağmen bir sonraki raporda ikinci gruba alındı, Güney Kore de birinci gruba çekildi. Oysa rakamlar her yıl 2 ya da 3 bin kadının fuhuş için îsrail'e getirildiğini A gösteriyordu. Anlaşılan rapor ekonomik ve diplomatik hareketliliğe göre hazırlanıyordu. Güney Kore'nin birinci gruba alınmasının nedeni ise bu ülkede 37 bin Amerikan askerinin olması, ve bu askerlerin bulunduğu üslere yakın gece kulüplerinde Rus ve Filipinli kadmlarla birlikte olmalarıydı... Üçüncü raporda Türkiye de ikinci gruba alındı. Bunun nedeni Türkiye'nin yasal değişiklere gitmesiydi. Bu değişikliklerden biri de TCK'nın 201/b maddesinın uygulamaya sokulmasıydı. Bu madde daha önce de var olmasına rağmen, bir kadını zorla fuhuşa zorlamak TCK'nın 436. maddesiyle yargılanıyor ve 1 yıl hapis cezasına çarptırılıyordu. 201/b ise kadın ticareti yapanların 5 yıl hapis cezasıyla yargılanmalarını öngörüyor. Kadınlar uzun zaman hiç para alamadan çalışıyor. Daha sonra kazandıkları paranın büyük bölümü satıcılara gidiyor. Uzun zaman çalışan kadınlarsa ağın bir parçası haline geliyor. Onlar da başka kadınları satıyor... 4 ayda 43 kadın Kandırılarak ülkelerinden kaçırılan kadınlar, I nsan Kaynağını Geliştirme Vakfı kadın ticareti mağdurları üzerine çalışıyor. Polis, jandarma, hakim ve savcılara kadın ticareti ve mağdurlara yaklaşım konusunda Uluslararası Göç Örgütü'yle (IOM) birlikte eğitim veriyor. Bugüne kadar 214 kişi bu eğitimlerden yararlandı. 1 Kasım'da vakfın kontrolünde açüan sığınma evinde bugüne kadar 43 mağdura destek olundu. Sığınma evinde mağdurlarla diyalog Rusça ve bazı Slav dillerini bilen elemanlarla kuruluyor. Mağdurlar vakfa emniyet veya jandarma baskınları sonucu ulaşabiliyorlar. Vakfa da ihbarlar yapılıyor ve bunlar emniyete bildiriliyor. Baskın hangi şehirde yapılırsa yapılsın, kadının getirildiği yer Istanbul. Çünkü bir başka kentte sığınma evi yok. Sorgulaması yapılan kadının mağdur olup olmadığı IOM tarafından tespit ediliyor, mağdur olduğu saptanırsa sığınma evine alınıyor. Kadınlar daha önce hemen sınırdışı edilirken şimdi 6 aya kadar oturma izni veriliyor. Buna dayanarak mağdurun psikolojik durumu saptanıyor, gerekirse Vakıf psikologları tarafından terapi uygulanıyor. Yiyecek ve giysi yardımı yapılıyor, seyahat için gereklı olan evrakları hazırlanıyor. Mağdur IOM tarafından alınan uçak biletiyle ülkesine gönderiliyor ve bu ülkede de karşılayanı IOM oluyor. Gerekirse ülkesinde de bir rehabilitasyona alınıyor. Vakıf yöneticilerine göre STK'lerin en büyük önemi mağdura güven vermeleri. Birçok kadının yaşadıklarını poliste değil de sığınma evinde anlatması da bunu gösteriyor. Vakıf yöneticileri pek çok tacirin böylelikle yakalanabildiğini söylüyor... gittikleri ülkelerde de yasadışı durumda kalıyor. Hiçbir hizmetten yararlanamıyor, şiddet gördüğünde de güvenlik güçlerine başvuramıyorlar. Kapılar kilitli, camlar çiviliydi... / Marika, Ukrayna'nın Kharkiv kentindendi. Tel Aviv'e doğru yola çıktığında yapacağı işin garsonluk olduğunu düşünüyordu, çünkü acenteyle öyle anlaşmışlardı. tki Ukraynalı , bir Rus, bir de Moldovyalı kadınla aynı odaya kapatıldı. Şeffaf, ucuz iç çamaşırları gıydirilip "sahibi"nin karşısına çıkarıldı. Adam hepsini onar bin dolar karşılığında satın aldı. Işlerini yapmayı reddedenlere ne olacağını ise sert ve kesin bir bi çimde anlattı. Karşı çıkılamazdı, çünkü her şeyi yapabilecek gardiyanları Avi vardı ve iki yatak odalı dairenin bütün camları çivilenmişti... Kaçmayı denedi, ama kimse ona yardımcı olmadı... / Tanya, annesinin bir arkadaşından iş teklifaldı. Birleşik Arap Emirlikleri'nde varlıklı bir ailenin yanında hizmetçilik yapacak, karşılığında ayda dört bin dolar alacaktı. Ama Abu Dabi'ye götürüldü ve bir geneleve satıldı. Üç ay sonra bir yolunu bulup yakındaki polis merkezine sığındı. Fuhuş yapmakla suçlanıp tutuklandı, üç yıllık tutukluluktan sonra salıverildi... / Olexandra 23 yaşında bir çocuk annesi, üniversite mezunu bir kadındı. Büyük maddi sıkıntı içindeydi. Almanya'da önerilen i| teklifinı kabul etti ve Polonya'ya geçti. Dövüldüğü, tecavüze uğradığı bir binada kalmaya zorlandıktan sonra kaçak olarak Almanya'ya sokuldu. Türk pazarlamacılar tarafından kezlerce satıldı, değişik Alman genelevlerinde çalıştırıldı. Bir polis baskı nında yakalandı. Hastaydı, sınırdışı edilip Ukrayna'ya gönderildi. Burada hastalığına şiddetlı iç enfeksiyon tanısı konuldu / Doğu Avrupa ülkeleri, kadın ticaretındekadınların "kırılma" noktaları. Fahişelik yapmak istemeyen kadınlara bu ülkelerde fahişelik öğretiliyor, istemeyenlere şiddet uygulanıyor Romanyalı Sophia evinin yolunda bıçaklı iki adam tarafından kaçırıldı ve bir Sırp'a satıldı. Moldovya, Ukrayna ve Bulgaristan'dan gelen çok sayıda genç kadının bulunduğu bir eve kapatıldı. Emirlere uymayanlar dövülüyor, tecavüze uğruyordu. Aralannda intiharı deneyenler de oldu. Evdeki üçüncü gününde Sophia "eğitilmiş"ti. Arnavutluk'a, oradan da Italya'ya götürüldü. / Natalie Sibiryalıydı. Dansçı olarak Çin üzerinden Hong Kong'a götürüldü. Hemen çalışma karnesi alındı ve fahişe olarak çalışmaya başladı. Popülerdi ve gecede üç bin dolara yakın para kazanıyordu. Yeni Zelandalı zengin bir avukat müşterisi Natalie'ye aşık oldu. O da karşılık verince, mafya çalışma iznini ve vizesini geçersiz küdı. Sınır dışı edilen Natalie'nin arkasından avukat da Sibirya'ya gitti. Birkaç gün sonra Natalie'nin evinde cesetleri bulundu. Avukat silahla öldürülmüş, Natalie'ye işkence yapdmıştı. / 27 yaşında Ukraynalı bir psikolog ve sosyal hizmetli olan Valentina îsrail'e Ağustos 1998'de vardı. Bir şirket temsilcisi olarak çahşacağını sanıyordu.Parası, pasaportu ve dönüş biletine el konuldu, bir daireye götürüldü ve burada iki ay boyunca fahişe olarak çalışmaya zorlandı. "Şartlar korkunç tu. Bir kız bodrumda sekiz ay boyunca çalışmaya zorlandı. Orası nemliydi ve kız sonunda tüberküloz oldu. Kızların birçoğunda cinsel ve diğer üreme organı hastalıkları vardı. Yaşadıklarımın düşmanımın başına gelmesini istemem" diyordu. Valentina nihayet kaçmayı başardı ama Mart 1999'da gerekli evrakları olmadığı için tutuklandı. Kendisini genelev patronlarına satan adam aleyhinde, Ukrayna'daki ailesinin nerede olduğunu bildiği için, ifade vermeye korktu. (Kadın oykülenmn ve bılgtlertn bir bölumu de harıta Btlgt Yayınevı tarafından yayımlanan VıctorMalarek'in "Nataşalar/Yenı KüreselSeks Tıcaretinın tçyüzü" kıtabından alındı ) 'Bacım' değil, ne istersem yaparım... ilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Galma Jahic, ABD Rutgers Üniversitesi'nde "Bosna'ya kadın kaçakçdığı" konusunda doktora yapıyor. Devletlerin kadın kaçakçılığına genelde "yasadışı göç" muamelesi yaptığını ve emniyetin de organize suçun önüne geçmeye çalıştığını belirterek, "Emniyetle işbirliği yapan kadınlara bir takım imtiyazlar tanınıyor. Mağdurıyeti gidermeye yöneük bir önlem alınmıyor" diyor. Jahic, "Bosna'da fuhuş neredeyse hiç yok. Zaten Boşnak kadınlar, müşteri de bulamaz. Çünkü onlar hemşehri. Oysa bir yabancıya istediğini yapabilirsin. Bosna'da birtakım kulüplerde dışarıdan getirilen kadınlar çalışıyor ve buralara gitmek bir güç ve statü göstergesi sayılıyor. Bu kulüplerde bir gecenin maliyeti 400 Euro." diyor. Kadınlar bir ülkeye gittiklerinde uzun zaman hiç para vermeden çalıştırdıyor ve kazandıkları ilk paraya "geleceğe dair bir umut"olarakrbakıyorlar. Jahic bunu şöyle değerlendiriyor: "Emniyet ifadelerinde, para kazanamazlarsa rezil olacaklarını, ülkelerine para kazanarak dönerlerse kimsenin bir şey sormayacağını söylüyorlar. Kaynak ülkedeki sorunlar insanların ülkelerini terk etmelerine neden oluyor. Ama Bosna burada da ilginç bir konumda. Komünizm döneminde din yoktu, bunun ardından ideoloji de kalmadı ve yerini milliyetçiliğe bıraktı. Uluslararası kurumlar da bir şey yapmayınca ortada inanacaJc bir şey kalmadı. Yani her şey mubah!" Jahic'e göre, Batı Avrupa'daki seks işçilerinin örgütlenip, mesleğe kondom kullanma zorunluluğu ve ücret konusunda "standartlar" getirmesı de kadın ticaretine yön verdı. Dışarıdan getirilen kadınlar tüm bu standartların altında çalıştırılmaya zorlandı. B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle