16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 EKÎM 2005 / SAYI 1023 PAZARIN PENCERESİNDEN Meçhul sivil anıtı Selçuk Erez eçhul asker anıtı olmayan iilke var mı? Galiba yok! Bir insanın vatanı için harpte vuruhıp ölmesi kuşkusuz saygıyla anılması gereken bir eylemdir. Komutanlar ve devlet büyükleri yanında adları, sanları yaygın olarak bilinmeyen hatta meçhul olan insanlar, vatanlart için can verdiklerinde bu anıtlarla anılırlar. O ARTIK İYİ BİR ADAM ^ L'UrUCU sa yfamn devamt M Peki, vatanının yücelmesi, vatandaşlarının yaşam düzeylerinin iyileştirilmesi, bütün bunlar için gerekli olan katıksız bir demokrasinin geçerli olması amacıyla canla başla çalışmışlar ama adları pek bilinmeyenler için de neden bir meçhul sivil anıtı dikilmesin? Kuşkusuz günün birinde bunun eksikliği algılanacak ve zamanla bu anıtlar demokratik ülkelerin kentlerinin meydanlannda önemli yıldönümlerinde çiçeklerle, çelenklerle ziyarct cdilecek odak noktaları oluşturacaklardır. Türkiye'de böyle bir anıt dikildiğinde ve o anıtla anılacakJar bahis konusu olduğunda ben Eymen Sezerman'dan daha iyi bir isim düşünemiyorum. Eymen Sezerman kimdir? 1979 yılının Şubat ayına, yani yakını, akrabası Abdi Ipekçi'nin öldürüldüğü tarihe kadar iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir ev kadını idi Fymen Sezerman. Eymen Sezerman, 1979 Şubatında yani otuz sekiz yaşından sonra bir yurttaşın, kendisinde bulunan bu ve diğer olumlu niteliklerin, ülkesinin uygar milletler arasında sayılması, hatta var olması için yetmeyeceğini anlamış ve kollarını sıvayarak zamanının çoğunu demokrasi mücadelesine ayırmış bir insandır. Kurucularından olduğu Çağdaş Eğitim Vakfı üyesi olarak laiklik karşıtlarına karşı verdiği mücadele yüzünden hedef olduğu tehditlerin çoğu, o yaşına dek böyle bir şeyle karşılaşmamış bir insan için büyük çapta yıldırıcı olabilirdi. Ancak O bunlara direnmiş, mücadelesini, anneanne olduğu yaşlara dek var gücüyle sürdürmüştür: Atatürkçü ve çağdaş düşünceleri yaymak için yaptığı çalışmalar, binlerce üniversite gencine burs sağlaması, ardından Güneydoğu Anadolu'daki yetenekli fakir gençlere eğitim olanakları bulmak için yapmış olduğu başarılı çalışmalar, onu saygı ile anmamızın nedenlerindendir. Eymen Sezerman, bu çalışmaları nedeniyle aşırı dinci çevrelerce bir tehlike olarak algılanmış ve "PKK'ye destek veriyorlar" iddiasıyla ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın kitaplığında, yargılanmasına gerekçe sağlanması için bazı kimselerce yerleştirilmiş PKK broşürlerinin bulunması nedeniyle Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmıştır. Yakınları ve arkadaşları, onun bu yargılanma sırasında yargıca, "Eğer bu memlekette Atatürkçü olmak suç ise, ben bu suçu tekrar işlemeğe hazırım!" dediğini unutamazlar. Eymen, Türkiye'nin çağdaşlaşması için çalışan başka bir derneğin, Demokratik tlkeler Derneği'nin de kurucularındandi: Birkaç yabancı dili iyi bilmesi, insan ilişkilerindeki becerisi nedeniyle çeşitli insanlarla kurduğu ilişkiler, hem yurtiçinde, hem de yurtdışından Türkiye'de çağdaşlaşma çalışmaları için destek sağlanmasına yol açmıştır. Mesela Ispanya kralının akrabası Prenses Aylin onun çalışmalarını takdir eden ve destekleyenlerdendir. 26 Ekim 2003'te yitirdiğimiz ve üç gün sonra, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda • tam bir Cumhuriyet Kızı olarak toprağa verdiğimiz Eymen Sezerman'ı saygıyla anmaktayız. • [email protected] Neden kötii adam? Size bakıp "senden iyi kötü adam olur" mu dediler? tyi adamı oynarkcn çok güzel hikâyeler, senaryolar geldi. Ben de kabul ettim. Karakter oyuncusu ve kötü adam olmama rağmen başroldcydim. Tarık Akan ve Ahu Tuğba vardı Kayıp Kızlar'da. Tarık polisi yani iyi adamı canlandırıyordu. Ama o sete dört gün geliyordu, ben yirmi iki gün. Ağırlıklı rol bendeydi. Çektik, çok da başanlı oldu. Türker Inanoğlu da bu başarıyı görünce bu tarz hikâyelerin yazılmasını istedi Erdoğan Tünaç'tan. Hülya Avşar ile Tele Kızlar'ı çektik. Aynı tarzda devam ettik. Ve ben artık kötü adamdım. •Erol Taş da, Tecavüzcü Coşkun (Coşkun Göğen) da kötii adamdı. Ama sizin ayrı bir havanız vardı, kadrnlar beğeniyor erkekler ise özeniyordu, neden? O zamanlar iyi giyinmek, lüks yaşamak birçok kişi için hayaldi. Beni de şaşaa içinde görüyorlardı filmlerde. Yakışıklı bir adamın kötü adamı oynaması yadırgandı önce. Halktan çok değişik tepkiler aldık. Işte o tepkileri görünce başardığımızı anladım. O dönemde karakter ^~m oyuncuları; Kazım Kartal, Hayati Hamzaoğlu, Erol Taş vardı. Onlar rahmetli olunca kötü adaSinemanın mı oynama sırası bize geldi tabii. Bakalım bizden yakışıklı "kötü" sonra kimler gelecek? Zorlandığınız oldu mu kötü adamı oynarken? adamıydı. Genç tlk başta zorladı tabii, ama en iyisini yapmak kızların gazozuna gerekiyordu. Kadın oyuncularda hayat kadını rolünü rahat oynayabilen Ahu Tuğba idi. Fatma ilaç katar, Girik'ler, Türkan Şoray'lar öpüşmez, sevişmezizleyiciyi çileden di. Hep kaçarlardı bu tip rollerden. Biz Ahu ile bu duvarı aştık. Gençlere çok güzel mesajlar çıkarırdı. Sonra verdik. Filmlerde sergilediğimiz olaylar o dönesessiz sedasız min gerçekliğiydi. Meşhur olmak öyle şimdiki gibi kolay değildi. TV'de görünmek büyük kayboldu. Yıllar olaydı. Televizyonlar siyah beyazdı, tek kasonra bir gecede nal vardı, yayın saati de kısıtlıydı. Anadolu'dan ünlü olma hayalleriyle Istanbul'a NARO örgütünün gelen kızlar vardı. Kadın satıcılarının elilideri oldu! Şimdi ne, uyuşturucu batağının içine düşüyorlardı. Gidecek yerleri yok diye, taşöhretinin ikinci nımadıkları kişilerin evinde kalıyorbaharında. "Rol lardı. O hikâyelerin hepsi gerçekte yaşanıyordu zaten. Biz bu fılmleri neyi gerektirirse yaptık, gençlere mesajlar veroynarım" diyor... dik, gözlerini açtık. Bu yüzden gençlik tarafından çok seviliyorum. Bugün 2728 yaşındaki gençlerin hepsi beni çok seviyorlar, şaşılacak bir şekilde. Duvarlara adımı yazıyorlar, gördükJerinde güzel sözlerle ispathyorlar sevgilerini. Ben kendimi gençliğe adadığım için çok mutluyum. En sevdiğiniz fılminiz hangisi? Kayıp Kızlar'da, Tele Kızlar'da çok çok iyi oynadım. Ama zorlandığım yerler de oldu. Mesela Tele Kızlar'da Hülya Avşar'ın çocuğunu surlardan sallamam gerekiyordu. Gerçekten kalınlığı sadccc 75 cm. olan surun üzerine çıktım ve kaç kilo ağırhğındaki çocuğu herhangi bir şey bağlanmadan yakasından tutup aşağı salladım. Ayağım bir kaysa, çocuk da ben de aşağı düşeceğiz. Çok kısıtlı imkânlarla film yaptık, ama kadromuz çok güzeldi. iyi adamı oynamak ister miydiniz? lsterdim tabii. O dönemde Türker Inanoğlu ile konuştuk bu konuyu. Kayıp Kızlar'dan sonra Gülşen Bubikoğlu ile Alcv Alev filnıinde iyi adamı oynayacaktım. Ama Kayıp Kızlar hasılat rekoru kırınca bu tür filmlere devam ettik. YERİ GELİR EFEMİNEYİ DE OYNARIM Bir komedide rol almak ister miydiniz? Uzaylı Zekiye dizisinde, 2003'te Zeki AJasya ile Omerçip'te komedi oynadım. Ben sanatçıyım. Her rolde oynarım. Işimi çok seviyorum çünkü. Şu anda da yakın zamanda Flash TV'degösterime girecek olan "Ver Elini îstanbul" adlı dizide Anadolu'dan Istanbul'a gelip perişan bir halde yaşayan, ailesi için parçalanan ve kalbi delik oğlunu ameliyat ettirebilmek için böbreğini satan yufka yürekli bir babayı oynuyorum. Türkiye'de aktör hangi rolü oynamışsa, ona hep benzer roller verilir. Mesela garson dediğimiz zaman akla hemen rahmetli Cevat Kurtuluş gelir, papyonuyla. Bir insanın yeri geldiğinde efemineyi de oynaması lazım. Şemsi tnkaya yıllarca efemineyi oynadı, ama bir Üvey Baba'yı çekti kı mükemmel. Gaddar, kindar bir adam oluverdi, cuk da oturdu. Oyunculuk sizce sonradan kazanılan mı yoksa doğuştan gelen bir yetenek mi? Oyunculuğu seveceksiniz. Bu işin tek kuralı bu. Özverili olacaksınız, çalışacaksınız. Daha iyisini yapmak için kendinizi sürekli eleştireceksiniz. Ben mesela, filmlerimi seyrederim ve kendimi eleştirir, eğitirim. Oyunculukla ilgili hâlâ öğrenmem gereken şeyler var. Ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Oyuncular sahte gözyaşı kullanırlar genelde. Ben kendimi kaptırıp ağlarım. Fatma Girik de öyledir. Konsantre olur, rolü yaşar. Oyunculuk eğitimi verilebilir, ama oyunculuğu sevme eğitimi verilemez. Doğuştan, içten gelen bir şey bu. Son zamanlarda sizi sinemada, dizilerde, reklam filmlerinde sıkça görür olduk. İkinci baharınızı yaşamanızda N.A.R.O.'nun (Nuri Alço Yeniden Doğuş Birliği) da bir etkisi var mı? Uzun bir siire gelen tekliflere kapalıydım. Şu anda değerlendiriyorum. N.A.R.O'nun da etkisi olmuştur tabii ki. Duvarlara yazılan yazılar, isimler, internet sitesi. Etkili olmaz mı? NARO'NUN OLUMLU ETKİSİ OLDU Grup üyelerini tanıyor musunuz? Neden isim olarak sizi seçmişler? Herhangi bir tanışıklığım yok. Bir defa telefonda konuştuk, bir iki defa da internet sitelerine şöyle bir göz attım o kadar. Genç çocuklar hepsi. Gayet saygılı, efendiler. Sevgiyi saygıyı amaçlıyorlar, bu işe yüreklerini koymuşlar. 80li yıllarda kötü adam karakteriyle gençlere birtakım mesajlar verdiğim için simge olarak beni seçmişler. Sağ olsunlar, iyi de yapmışlar. Tiirk sineması yeniden canlanıyor, televizyon da oyunculara yeni kapılar aralıyor, ve artık kısa sürede ünlenen yeni yüzler görüyoruz. Sizce yeni kuşak sinemacılar sizi silecek mi? Fskileri silemezler. Sinema bir görselliktir. Burada anne de olacak baba da dede de. Oyunculukta "ben yaşlandım, jönlüğüm bitti" diye bir şey yok. Yaşlanırım babayı oynarım, sonra dedeyi oynarım. Hulusi Kentmen yıllarca başrol oynadı tonton dede roliinde. Bir Kadir Savun babayı, dedeyi oynadı. Yurtdışında da böyledir. Bugün Hollyvvood'da 70 yaşında adamlar başrol oynuyor hâlâ. llla genç olunacak diye bir şey yok. Yalnız Türkiye'de böyle bu. Yazar Seyhan Sevinç hakkınızda "Soğuk Bir Gazoz İster Misin Yavrum" isimli bir kitap yazmış. Nasıl çıktı bu kitap fikri? Valla benim haberim yoktu. Kitap çıktıktun sonra haberdar oldum, şaşırdım. Benden habersiz yazılan bir kitap. Kapağında falan ben varım, ama kimse bana gelip ne danıştı, ne <Je bir şey sordu. Arayıp bir teşekkür dahi etmediler. içinde değiştirilmiş, yanlış yazılmış çok şey var. Bu kitapla ilgili kanuni işlem başlatma aşamasındayım. [email protected] Fotoğraf: Şengiil Durucu NARO'cular ve Nuri Alço S eksenlerin ünlü kötüsü Alço 20 yıl sonra duvar yazılarıyla yeniden ünlendi. Duvarlarda "Nuri Alço" ya da "Başbakan Nuri Alço" ve hatta Yüzüklerin Efendisi filminin ardından "Nuri Alço kıymetlimissss" yazılarını gördük. tşte bu serüven, bir gazetecinin kaleminden araştırmaya dönüştü. Seyhan Sevinç, Akis Kitap'tan çıkan, "Nuri Alço ve NARO ve Türk Sinemasının Son 30 Yılı/ Soğuk Bir Gazoz ister misin Yavrum" kitabında, kötülüğün değişen yüzünü anlatıyor ve bir dönem sıkça sorulan "Bu gençleri Nuri Alço mu tuttu" sorusunun peşine düşüyor. Size de baksınlgır!.. NARO ÖRGÜTÜ 2001 yılının eylül ayında, îstanbul bir gecede yeni bir örgütle tanıştı. Örgüt, geleneksel yolları seçmiş ve . "yazılamaya" çıkmıştı. Birbirinden farklı ve muzip esprilerle yazılan sloganların altında NARO yani "Nuri Alço Revival Organization/ Nuri Alço Diriliş Örgütü" yazıyordu. Bir anda ortaya çıkan bu örgüt, başta medyanın ve örgütlerle ilgilenen tüm birimlerin dikkatini çekt'. Nuri Alço'ya düşense ömrü boyunca uzak durduğu siyasetin "pençesine düşmek" oldu ve örgütün lideri ilan edildi! Hareket kısa sürede yurt sınırlarını aşıp, dünyaya yaytldı. Bunun üzerine Alço, 2002 Şubatı'nda "Bu örgütün lideri değilim" diyerek suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunun ardından NARO'cu bir genç kendisine telefon açarak, "Kötü bir niyetimiz yok. Uyuşturucuyla mücadele eden, bir grup çevreciyiz" dedi. Alço ise duyduğu memnuniyeti şikâyetini geri alarak gösterdi. NARO, internette duyurulan bir bildiri etrafında birleşen 4 gençten oluşmuştu. Örgütün manifestosunda, "Neme lazım, neyime gerek demeyen, mutluluk dünyasının sevgi yolcuları" olduklan yazıyordu. Sloganları ise "Her şey daha güzel bir dünya için"di. Grubun kurucusu Gearte olup üyeleri ise Gulyabani (yazman), Canavar (eylem taktik uzmanı), Çelebi(ilk eylemci), Kuzgun (destekçi), Cravven'di (duyarh üye). NARO üyesi olmaksa sanıldığı kadar kolay değildi. Onlar bu durumu, "Orgütümüz yolgeçen hanı olmadığı gibi, eğlence arayan neşeli gençlerin uğrak mekânı da değildir" sözleriyle açıklıyorlardı. Sınırı aşanlann ise "zihinsel alyuvarları tarafından tavizsizce ayıklanacaklarını" ilan ediyorlardı. Fikirsel zeminlerini ise "NARO diyalektiği" olarak izah ediyorlardı. Örgüt kuruluş kutlamalan bile yaptı, bütün basına elektronik mektupla gönderdikleri "2. Yıl Özel Ifade Çılgınlığı Kutlamalan "nı objektiflere yakalanmadan gerçekleştirdi. Neden Nuri Alço sorusunun yanıtını ise, "Şahsına yönelik bir tavrımız yok. îsminin barındırdığı negatif öğeleri cephane olarak kullandık" diye yanıtlamışlardı. Düşmanları "samimiyetsizlik ve samimiyetsizler"di. Öfkelerinin kaynağını 80'lere bağlıyor "ahmaklığa zorlanıyoruz " diyorlardı. Onlara göre 80'ler, "Milli içkimize ilaç katılan yıllar"dı, ancak "Suçlu ne bir AJLJRl ALÇO lider, bir ideoloji ne de ekonomik düzendi. Suçlu ahmaklaştırılmayı kabul eden milyonlar"dı. NARO'cular bağımsız duruşlarını ise "Karl Marx'ın temiz ve gür sakalındaki kıllar gibi tek, hür ve kardeşçe yaşama dileğimiz var" sözleriyle anlatıyorlardı. NARO'cular, parıldayan yıldızlarını yitirirken, Nuri Alço yeniden şov programlarının konuğu oldu, reklam filmlerinde oynadı ve yeniden sessizliğe büründü. Acaba NARO'cular şimdi ne yapıyor? NARO SLOGANLARI Nuri Alço tlim trfan Paratoneri îmgesel Katliam Kozmik Bilinç/Nuri Alço Nuri Alço Sever Nuri Alço; O bir kent aaaşığı Başbakan Nuri Alço Gazozu Seven Şişesine Katlanır. Bunıı en iyi Nuri Alço eğitim gönüllüleri bilir. Nuri Alço eğitim gönüllüsü. +
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle