22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 EKÎM 2005 / SAYI1021 CAN BAHADIR Onun şiiriyle, lisede tanıştım. Bir radyo programında Bela Çiçeği'ni dinlemiştim ve hem sesi hem de şiirinin iç sesi beni çok etkilemişti. Zaten onun şiirindeki ses çok önemlidir. Okuyanı o sesle büyük bir etki alanı içine alır. Şiir yazmaya çalışan bir genç olarak, ustaları taklit etmeye çalışıyordum ve ilk şiirlerimde onun etkisi görülür. Yayımlanmayan bu şiirlerim, Attilâ Ilhan'a öykünerek yaptığım denemelerdi. Sonra onun bütün kitaplarını okudum. Türkçe şiir yazan, benim kuşağım ve benden ö'nceki kuşak için eninde sonunda uğranılan duraklardan biriydi. Kimilerince küçümsenen, çok kolay sanılan, ama bence oldukça zor bir tekniği vardı. Böyle şiirler yazmak, bu dizeleri insanlann akıllarına sokmak çok zordur. Bence en güzel kitabı "Böyle Bir Sevmek". Tabii Attilâ Ilhan, sadece şiiriyle değil, romanı ve senaryolarıyla da büyük bir yere sahip. Bence "Zenciler Birbirine Benzemez" Türk edebiyatı için çok önemli bir roman. Farklı alanlarda yaptığı işlerin birbirini beslediğini düşünüyorum. Onun dizelerini bilen birine romanının da daha tanıdık geleceğine inanıyorum. Ya da TRT'de yayımlanan "Baykuşların Saltanatı" dizisindeki diyalogları, şiirini bilenler için, başka anlamlar ifade etmiştir. Bence o, kasketi, duruşu ve tüm yaptıklanyla bir fenomendi. Çok özgündü ve yaptığı işlerin tamamına baktığınızda ortaya bir şair imgesi çıkar. Romanı da senaryosu da gazete yazısı da hep şiir omurgası üzerindedir. Toos Nijssen ve 'Biz Kimiz' Bak bana gör beni... Z. Ezgi Altıner ÇÜNKÜ AYRILIK DA Ü Ü Attilâ îlhan, şiirlerini, romanlarını, yazılarını ve senaryolarını, yani bir büyük külliyatı bizlere bırakıp Onat Kutlar, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Orhan Veli'nin yanına, Aşiyan'a gitti. Ama sevenleriyle ilişkisi hiç bitmeyecek. Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili... Attilâ îlhan'ın en çok da şiirleriyle büyüyen kuşaklar zincirinden, genç şairlere onu ve şiirlerinin üzerlerindeki etkisini sorduk... Onu bir kez gördüm. Iki ay önce, Marmara Etap'ın kafesinde. Kenarda, hayır en köşede saklanmış gibi oturuyordu. Sevgili îlhan Berk'le buluşmaya gitmiştim. îkisini de yan yana görünce onlara doğru ilerledim. tlhan Berk bizi tanıştırdı. "Içimde kanlı bir ihtilal kopacak" kadar heyecanlanmıştım. Şiirlerini mıh gibi aklımda tuttuğum usta karşımdaydı. Biraz solgun muydu, ya da keyifsiz? Anlamadığım bir durgunluk, yalnızhk hissettim yüzünde. Ilhan Berk'le ona veda edip yan masaya geçtiğimizde, arada göz ucuyla ona bakıyordum. Masaya kapaklanmış bir biçimde, önünde duran dergiyi okuyordu. Acıyla karışık bir hüzündü sanırım gördüğüm. Belli ki kafasını bir şey meşgul ediyordu, orada değil gibiydi. Bir daha karşılaşmadık. Elbette ki Attilâ Ilhan'la ilk tanışıklığım kitaplarıyla oldu. Henüz on beş yaşındayken okumuştum şiirlerini. Farklıydı, öyle bir dil ve üslup oluşturmuştu ki, taklit edilemezdi. Tek başına bir akım gibiydi. Cesur ve mücadeleci tavrı da bir genç şair adayı olarak beni en çok etkileyen özelliği olmuştu. Toplumcu gerçekçi tavrını sonraki yıllarda, bireye yansıtarak sezdirme yoluna gitmiş, hem gelenekten beslenip hem de modern hayatın gerilimini, aşklarını şiirlerinde kullanmıştı. O hem buralı, hem Batılı tavrıyla yazdıklan ve duruşuyla tam bir sentez adamıydı. Düşünce tarihimize de ışık tutan Atilla tlhan, senaryoları, şiirleri, romanları, denemeleri, "vahşi bir kadın gibi taşıdığı yalnızlığıyla" giderken bir boşluk bırakmadı ardında. Tüm boşlukları doldurarak gitti. I DENİZ DURUKAN stiklal Caddesi'nde, Robinson Crusoe Kitabevi'nin vitrinine yerleştirilmiş iki ekranda, çeşitli insanlann yüzlerini gördü îstanbul. Sokakta, bankada, hastanede veya bir alışveriş merkezinde, sürekli etrafımızda olan, fakat durup bir baktığımızda, sanki bir şeyler söyleyecekmiş gibi bizi gören yüzler... Proje, îstanbul Bienali ve Hollanda'da sürmekte olan "Eindhovenlstanbul" adlı sergi ile paralel olarak düzenlendi. Kayıtlarını, Hollanda Konsolosluğu'nun bahçesınde yapan Toos Nijssen'le, insanoğlunun yaşadığı kimlik bunalımına cevap verirken, ardmda sorular bırakan "..Biz ..Biz kimiz" isimli bu proje hakkında konuştuk.. Bu proje fikri nasıl oluştu? Neden böyle bir tekniğe başvurdunuz? însan psikolojisine özel bir ilgim var. Bizler çok ciddi bir iletişim problemi yaşıyoruz. Problemin altında yatansa, kendimizi tanımayışımız. Ama doğrudan birbirimize baktığımız ve yüreklerimizin, gözlerimiz aracılığıyla konuştuğu bu projede, kameraya bakan insanlar, o an aklındaki her şeye bakıyor ve sonra sorular geliyor. Nasıl seçiyorsunuz insanları? Enerjisini hissettiğim insanlan seçtim. Bu insanlann içleri dışlarını bastırıyor ve söyleyecek sözleri, hissettikleri daha çok şeyleri varmış gibi duruyorlardı. Türkiye'de bir yardımcıyla çalıştınız. Onun seçimleri bir şey değiştirdi mi? Dil problemi yaşadığım için ilk defa bir yardımcıyla çalıştım. îlginç oldu. Bazı insanlara bakıp, herhalde ben teklif sunmazdım diye düşündüm. Ama o insanlar burada, kameranın karşısındaydılar. İnsanlar davetlerinize ne tiir tepkiler verdi? Kadınların büyük bir kısmı broşürleri almaktan bile kaçındılar. Ama katılanlar da oldu. Erkeklerin sayısı ise hayli fazlaydı. Ama iki tarafın da karar vermesi uzun sürdü. Çünkü güvenmiyorlar. , Esra Açıkgöz SEVDAYA DAHİL... ZEYNEP UZUNBAY Şiirle tanışmam çok geç oldu. Kayseri'de sağlık meslek lisesinde okurken bir tek Nâzım Hikmet'i biliyordum. Kitapçı yok, kütüphane yok, başka şairlerin de olduğunu söyleyen yok... Sonra Ankara'ya geldim ve her şeyin ortasına düştüm. Ankara'da öğrenciyken, evimizde soba yoktu. Zaten odun, kömür de yoktu. Ankara kışı malum... Biz de ev arkadaşımla sokağa çıkar, sürekli Attilâ îlhan şiirleri okurduk. Böyle böyle neredeyse tüm şiirlerini ezberledik. Yine bir gece barda sabahlamak zorunda kaldık. Onun "Emperyal Otel'de 3 gece kaldık, fazlasına paramız yetmedi" dizelerini kendimize uyarlayıp, "Ahbapta, dostta 3 gece kaldık, fazlasına yüzümüz tutmadı" diyerek ısınmıştık. 12 Eylül sonrası gözaltına alındık. Bu kez "24/61" şiirini uyarladık yaşadıklarımıza. Yani bize ve duyarlılıklarımıza hatta yaşadıklarımıza denk düşen bir şiiri oldu hep. Onunla hiç yüz yüze gelmedik, ama hep yüz yüze olduk. Henüz adını koymadığım, bitirdiğim metnin içinde biri Attilâ tlhan'ın şiirlerini okuyor. O sabaha da haberini aldım. Okula çıkmaya hazırlanıyordum ve içimden "güle, güle" dedim. Güzel yaşadın, iyi bir şairdin. Bana ve bu ülkenin gençlerine şiiri sevdirdin. Bence o, şiiri sevdirmek için yazdı ve bunu başardı. ONUR CAYMAZ Attilâ Ilhan her şeyden önce benim için sayfaları artık solmuş bir telefon defteridir. 1993 yılının kasım ayında adıma imzalanmış bir "Ben Sana Mecburum" kitabı. "Soğuk bir kasım günü" yazmış, altına o kocaman, aşağılara doğru uzayıp giden imzası... Yağmurlu bir ekim günü şimdi. Haberi bir şair arkadaşımdan aldım. "Ben Sana Mecburum"dan çalıp çalıp çocuksu bir heyecanla yazdığım, benim saydığım, bir telefon defterine karalanmış dizeler gözlerimin önünde. 2461 şiirinin kıyısına yazdığım aşk mektupları... Şapkası ve hep koltuğunun altındaki çantasıyla Maçka Teknik Lisesi'nin önünden geçen o adam. Bilirdim. Tanırdım. Büyük bir şairdi. Bir şair olma âşıklısıydım. Geçtiği saati ezberlemiştim. O saatte edebiyat dersi olurdu. Girmezdim ben. Ondan iyi edebiyat dersi mi olur, diye düşünürdüm. Okulun demir parmaklıklarının önünde bekler yoluna çıkar şiirden konuşurdum. "Üniversiteye gir mutlaka," demişti. "Derslerini ihmal etme..." 1998'in ekimi.. Bir kitap fuan. Yanına gidiyorum çekinerek. Şiirleri yayımlanan bir üniversiteliyim artık. Yaklaşıyorum. Bakıyor. "Ne haber üniversiteli," diyor. Tanıyor beni. Unutmamış. Attilâ Bey. Sokaktaki Adam'dan, Yağmur Kaçağı'na... Hangi Sol'dan, Fena Halde Leman'a... Emperyal Oteli'nden Yarın Artık Bugündür'e... Attilâ Bey, ustam, ben de sizi hiç unutmadım... Hoşçakalın. Sizce neydi bu güvensizliğin sebebi? Türkiye'deki insanlar kendilerine gereken değeri vermiyor. Teklif sunduğumuz bir adamın ilk cümlesi "Ben garibanın biriyim. Daha büyük adamlar var, onları çekin" oldu. "Başımıza bir şey gelir mi? Bundan para kazanacak mısınız? Bize ne kadar ödeyeceksiniz? Yalancısınız! Siz kimsiniz?" gibi tepkilerle karşılaştık. Kimseye zaran olmayacak bir sanat projesi bu, çoğu insan bunu anlamak bir yana, dinlemedi bile. Ama diğer yandan, Hollanda'da yapılan kayıdara oranla, buradaki projeye iki kat fazla insan katıldı. • Burada yaptığınız kayıtlarda ne gördünüz peki? Mutsuz yüzler... Tuhaf bir hüzün hâkim Türkiye'deki insanlara. Bu projeyi daha önce Hindistan, Belçika ve îtalya'da sürdürdüm... Hindistan'da kast sistemi var ve insanlar hangi kasta ait olduğunu, dolayısıyla nereye varacaklarını biliyor. Bu durum onları umutsuz edecek bir hırsı engelliyor sanırım. Buradaki sonucu, geçim derdi yüzünden insanlann kendini unutması ve yapı olarak çok duygusal olmalarına bağlıyorum. Hareket noktanız sonuçlardan çok, sürecin kendisi diyebilir miyiz? Evet. Mutsuz yüzlerden bahsettik, ama insanlar kayıttan çıktıklarında çok mutlu görünüyordu. îçerdeyken, kameraya yansıyan bu mutsuzluğu, orada yeniden tarttı. Belki o gün, daha farklı kararlar aldı. Sırada hangi ülke var? Yeniden Hindistan. Çünkü orada daha önce yaptığım kayıtlar birer saatti. Şimdi onar dakikayla sürdürdüğüm çekimleri Hindistan'ın kuzeyinde tekrarlamak istiyorum. 60 dakikalık çekimlerin farkı neydi? însanlar ilk dakikalar çok gergin ama sonra rahatlıyor, fakat yüzlerindeki maske hâlâ duruyor. Maskelerı bir saat gibi uzun bir süreye dayanamıyor. Ama insanlar bu kadar süre kameraya bakmak istemiyoriar. Peki, mutsuz yüzlerden başka ne gördünüz Istanbul'da? îstanbul çok gürültülü ve insanlar alışık olmadığım kadar yüksek sesle konuşuyor. Bu, iki ayrı kültürün desibel farkı olsa gerek. Portreleme tekniğinizin, alışılmış olandan farkı ne? Geçmişte hep belli bir sınıfın insanları portrelere konu oluyordu. Bize "Başka adam bulun, ben garibanın biriyim" diyen şahıs buna en güzel örnek. Şimdi ayrım gözetmeden herkesi bir portre olarak görmek, bu bozuk geleneğe verilen çağdaş bir cevap diyebilirim... 0
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle