17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 AĞUSTOS 2004 / SAYI959 Uykuyla aramız bozuldu Trafik kazaları en çok sabaha karşı ve öğleden sonra saat 24 arası yoğunlaşıyor. Bu saatler uykunun da en yoğun olduğu saatler... Yani modern şehir hayatı uykuyu bozdukça hayatın akışı da değişiyor. Uykusuz geceleri mutsuz, verimsiz, kaygılı günler izliyor. Ali Deniz Uslu 1. Sayfamn devamı Uykusuzluğa değinmeden önce uykunun organizmadaki öneminden bahsetsek? Solunumun organizmadaki rolünün ne olduğu sorusuna "kandaki oksijen düzeyini belli bir düzeyde tutmak" diye cevap verilebilir. Ancak uykunun da solunum gibi organizma için vazgeçilmez bir ihtiyaç olduğu bilinmekle beraber, hangi işlevleri yerine getirdiğini söylemek mümkün değil. Basit bir şekilde düşündüğümüzde "birişgününün sonundakişikendini yorgun hissettiği için uyur" diyebiliriz. Buradan yola çıkarak uykunun dinlendirici bir rolü olduğu da söylenebilir. Yine debunun tersini kanıtlayan deneyleryapıldı. Örneğin;45 gün uykusuz bırakılan, ancak beslenme ve dinlenme alışkanlıklarında herhangi bir değişiklik yapılmayan deneklerbisiklete bindirildi, bu sırada performans testleri uygulandı. Testlerde deneklerde herhangi bir performans düşüklüğüolmadığı saptandı. Uykusuzluğun fiziksel performansı etkilememiş olması, uykunun dinlenmeye e§ değer tutulamayacağının göstergesi olarak kabul edilebilir. Uykunun büyüme süıecindeki rolü büyük. Araştırmalarda derin yavaş uyku döneminde salgılanan büyüme hormonunun çocukların gelişiminde önemli bir rol üstlendiği, herhangi bir uyku problemi nedeniyle derin yavaş uyku dönemi azalan çocukların gelişiminin geciktiği saptandı. Erişkin döneme gelince ise uyku, hücre yenilenmesinihızlandırırkenorganizmanın onarımına katkıda bulunuyor. REM uykusunun da hafıza ve öğrenme sürecinde önemli rol oynadığını biliyoruz. Uykusuzluğun tanımını yapmak gerekirse... Uykusuzluğun tanımı uykunun tanımını yapmaktan dahazor. Zıra uykusuzluk, hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen öznel bir olgu. Uykusuzluk, bazen hayatla bağdaşabilecek sürelerden daha kısa bir uyku süresi, bazen de kişinin daha önce alışık olduğu ve yeterli bulduğu uyku süresinin kısalması şeklinde karşımıza çıkıyor. Uykusuzluğun en sık karşılaşdan biçimi uykuya dalma güçlüğü. Bu tarz sorunlarda insanların uykuya dalması uzun saatler alıyor ve uykuya dalamama aşırı bir sıkıntı yaratıyor. Sıkıntı bazı hastalarda daha yatağa girmeden başlıyor. Hasta "acababugece uyuyabilecekmiyim" kaygısını taşıyor. Bir diğer grup hasta ise kolayca uykuya dahyor, ancak uykuyu sürdürmekte zorlanıyor. Gece içinde en ufak bir gürültü veya eşlerinkıpırdanmasıonları uyandırmaya yetiyor. Bir başka türü de sabah erken uyanıp bir daha uyuyamama şeklinde gerçekleşiyor. Bu durumdakiler genellikle depresif denebilecek yakınmalarıolanhastalar. Diğerlerinegöre daha sey rek görülen, ancak hepsinden kötü olan bir uykusuzluk türü de hiç uyuyamama durumu. Bazen de hastalar gece uykularıyla ılgili bir sorunları olmadığı halde, sabah dinlenmemiş olarak kalktıklarından şikâyet ediyorlar. Uykusuzluk çeken ınsanlar her zaman şikâyet çi olmasa da geceleri kadar gündüzlerinden de memnun değiller aslında. Hastaların büyük çoğunluğu yorgunluktan, sinirlilikten.arkadaşlarınaveyaailesinekarşıkırıcı olmaktan, fiziksel ve ruhsal performansında azalmadan, hafıza ve konsantrasyon bozukluğundan şikâyet ediyorlar. Bu tabloya bazen baş ağrısı, gözlerde yanma ve bulantı daeklenebiliyor Uykusuzluğun görülme sıklığı nedir? Bunu anketlere ve istatistiksel bilgilere dayanarak söyle ifade edebiliriz: Toplumda 20 yaşın üstündekilerin yüzde 19' u uykusuzluktan yalunıyor. Uykusuzluğun daha sık görüldüğü kadınlarda orta yaşın geçilmesiyle birliktebu oran yüzde 40'a, erkeklerde ise yüzde 20'ye ulaşıyor. Buna benzer bir çalışma da Fransa'da yapdmış. Bu çalışmada da uykusuzluk oranlannın genel olarak yüzde 62'ye kadar yükseldiğini, Fransızların yüzde 11 'nin hemen her gece uyku ilacı alarak uyuduğunu gösterdi. Uykusuzluğun pek ciddiye alınmadığı ülkemizde de oranlar batı ülkelerine yakın. Çanakkale çevresinde yapdan bir an kete katılan 5 bin kişinin yüzde 28'inin, uykusuzluktan şikâyetçi olduğu, yüzde 10'nun üçhaftadan uzun süreyle veya haftada üç gece veya daha fazla sıklıkta uykusuzluk çektiğini gösteriyor. Anket çalışmalanndan yüzde yüz emin olmak mümkün olmadığından gerçek rakamların daha yüksek olduğu düşünülebilir. Ancak iyimser bir yaklaşımla Türkiye'de5 milyon insanın ciddi boyutlarda uykusuzluk çektiği söylenebilir. Modern şehir hayatı uykumuzu nasıl etkiliyor? Modem şehir hayatı deyince, bu kişinin nasıl bir hayat yaşadığına bağlı, modern şehirde köy hayatı yaşıyorsa bu bir sorun yaratmıyor. Modern şehir hayatının getirdiği birçok problem var, iş saatlerinin uzun olması vs... Yolda geçirdiğimiz zaman nedeniyle birçoğumuz iş günlerinde sabah gereğinden erken kalkmak zorundayız. Akşam eve geç varıyoruz, bir dinlenme süresi gerekiyor. Özel hayatımız var. Tüm bunları uyku süresinden çalıyoruz. Dolayısıyla sekiz saat olan ihtiyaç sabah saat altıda kalkıp gece on ikiden önce yatamamayla beş saate kadar inebiliyor. Bütün modern toplumlarda bu yaşanıyor ve sonuç olarak da kronik bir uykusuzluk^ ortaya çıkıyor. Uyku yoksunluğu öyle bir' hale geliyor ki, bu haftanın ilk günlerinde; 1 değil belki, ama üçüncü ve dördüncü günlerine doğru hep bir uyku hali yaratı' yor ve ona bağlı performans bozukluklah' yaşıyoruz. Verimlilik ve dikkat azalıyor, ona bağlı trafik ile iş kazaları artıyor. Bir de modern hayatın getirdiği vardiyalı çalışma var. Bu insanları fizyolojilerine uygun olmayan saatlerde uyumaya zorluyor. Bunun en belirgin örneği şoförlerde görülüyor. Örneğin trafik kazaları en çok sabaha karşı ve öğleden sonra saat 24 arası yoğunlaşır. Yani uykunun en yoğun olduğu saatler. Öğle saat on bir ve akşam üstü saat beşaltı insanın en uyanık olduğu zaman aralığıdır. SİESTA UYKUYU BOZAR... Öğleden sonraları küçük şekerlemeleryapsak! Öğleden sonra yani insanın o uykuya en çok eğilimli olduğu saatlerde, ikiüç civarında Akdeniz ülkelerinde yapıldığı gibi bir siesta yapmak gece uykusunu doğrudanetkiler.Yanmsaatlik bir öğle uykusu gece uykusunda bir buçuk saatlik bir azalmaya sebep olur. Gece çalışıp bir şeyler yapmak isterseniz küçük bir siesta uygun olur, ancak bunu fazla uzatmamalı. îki saatlik bir siesta gece uykusunda dört saate eşit oluyor çünkü. Bu pek sağlıklı bir durum değil. Bir de öğleden sonra fazla uyuyunca uykudan uyanıklığa geçiş zor oluyor. Halbuki 2030 dakikalık uykulardan sonra kişi hemen kendine gelir. En sağlıklı olanı bu uykuları kısa tutmak. Insan uykuya direnmeli mi, yoksa teslimmiolmalr? Insan fizyolojisine uygun davranmalı. Tiirk Uyku Araştırmaları Derneği Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Hakan Kaynak. Her 100 kişiflen 42'si horluyor Uykuda solunum durmalan Ağız ve burundan alınan hava, dil arkasından, yumuşak dokulardan oluşmuş solumun yolunda geçerek akciğerlere ulaşır. Dil arkasındaki yumuşak dokuları oluşturan kaslar, uyku sırasında diğer kaslar gibi gevşediğinden, solunum yolundan daralmaya neden olur. Kaslardaki bu gevşeme, normal insanlarda herhangi bir problem yaratmazken bazı insanlarda solunum yolunda deri derecede daralmaya ve hatta bütünüyle kapanmaya yol açabilir. Uykuda solunum durmalarında rastlanan horlama da basit horlamadan farklıhk gösterir. Şiddeti daha fazladır. Bu durumdaki horlamalar sadece şiddetiyle değil, biçimi itibarıyla da farklıdır. Horlama, uykuda solunum bozuklukları ile birlikte olduğunda solunum durmasıyla zaman zaman kesintiye uğrar. Gece boyunca saatte 45 solunum düzensizliği normal kabul edilir, sağlıklı insanlarda da bunun görüldüğüne inanılır. Solunum düzensizlikleri bu sayının üzerine çıkarsa hastalık saydır ve tedavi önerilir. j yiyecekleri tercih etme, horlamayı kısmen azaltan yastıklarda yatma gibi önlemlerle giderdebdir. Ifok lilroiılıto:.'' Kâbus bozukluğu Yaş ve cinsiyet ayınmı olmayan bir uyku bozukluğudur. Rüyalardan farklı olarak canh ve ayrıntılı olan kâbusJar her zaman korkutucudur. Gece korkularında kişiler hiçbir şey hatırlayamazken kâbuslarda ayrıntdı bir şekilde hatırlama vardır. tlaçla tedavi edilmesi genellikle gerekmez. Çocuklarda olduğu zaman teselli edilmesi, gerekiyorsa birlikte yatdması bu sorunun giderdmesinde faydalı olur. Ilerki yaşlardaki durumlarda bazı ilaçların kullanımı söz konusu olabüir. Horlama ' »j , ^ Horlama, genellikle riefes alma sırasmda yutak çevresindeki yumuşak •dokuların titreşmesi sonucu oluşan sestir. Üst solunum yolunun genellikle dil arkasındaki alanda daralmasıyla orantdı olarak horlama artar. Toplumda çok sık görülen bir rahatsızhktır. Her 100 kişiden 42'si horlar. Yaş ile doğru orantdıdır. Bu oran 60 yaşındaki erkeklerde yüzde 60, kadınlarda ise yüzde 40'a ulaşır. Basit bir horlama, kilo verme, uyku saatlerinden önce alkol almama, akşam yemeklerinde hafif Uyurgezerlik Gecenin genellikle ilk yarısında, uykuya dalddttan 12 saat sonra kalkıp dolaşma şeklinde başlar. Kişi uykudadır, uyandığında yaptddarını hatırlamaz. Bazı hastalarda her gece olurken, bazdarında daha çok stresli günlerin ardından uykusuz kaldığında ortaya çıkar. En sık görüldüğü yaş aralığı 1215'tir. Küçük yaşlardaki durumlarda çocuklar takip edilmeli ve çevredeki tehlike yaratacak etkenler uzaklaştırdmalıdır. tlerki yaşlarda önlemler yetersiz kalacağından üaç tedavisi uygulanabilir. Uykuda diş gıcırdatma Çocuklarda daha sık görülen diş gıcırdatma erişkin dönemde toplumun yüzde 1020'sine ait bir sorundur. Bu sorunu yaşayanlar uykularının yüzeysel dönemlerinde 35 saniye süreyle dişlerini gıcırdatırlar. Bu durum gece boyunca değişerek devam eder. Diş ve diş etlerinde zedelenmeler meydana gelir. Ağız yapısını bozmadığı sürece tedavi gerektirmez. Hastalığın stres ile bağlantısı düşünülürse psikoterapi veya ilaçla rahatlama başardı sonuçlar verir. r.'ı. " t",,^izK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle