Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 TEMMUZ 2004 / SAYI 957 Yeniden gülümsemek Şule Köktürk NKA Ajansı'nın çalışkan, güler yüzlü muhabiri Sibel Kalaycı, 27 yaşında kanser hastalığına yakalandı... Her kanser hastası gibi önce "her şeyin bittiğini" düşünen Sibel, yaşama bağlılığı ile bir bitişe değil, umut dolu bir başlangıca imza attı. Bir de yaşadığı hastalığın her evresini en ince ayrıntısına kadar anlattığı, deneyimlerini diğer kan&er hastaJarıyla paylaştığı bir kitap yazdı. Kitabını tamamladıktan sonra ıse Istanbul'u geride bırakıp çok sevdiği, yaylalannda hayat bulduğu Trabzon'a gitti. Trabzon'da kendisini sanki hiç kemoterapi görmemiş gibi hissettiğini söyleyen Sibel, îstanbul'a dönüşiinde "Kansere Gülümsemek" adını verdiği kitabım ve yaşadığı süreci anlattı: A için yaşhlara öfke duyuyordum. Biyoenerji sonrası, bu öfkemı aştım. Yaşlılıkla ilgili planlar yaparken ve tüm mutlulukları yarına ertelerken, öğrendim ki yarın asla olmayabilir. Her şeyi bugün, bu an yaşamak gerekiyor. Kim büir bu belki de üzülmemi gerektiren bir durumdu, ama bana her anın farkına vararak yaşamayı öğrettiği için mutluydum. riskinin yüksek olduğunu, bir göğsümün olmadığını ve en önemlisi çocuk doğuramayacağımı anlattım, bütün bunların önemli olmadığını söyledi ve tedavinin ardından evlendik. Kanser hastalarına ilk öneriniz nedir? Asıl olan kansere gulümsemek. Kanser hastaları yaşama asla küsmemeli ve yaşadıkları her gunün tadını çıkarmalı. Bir de benim yaptığımı yapmasınlar. Yani internetin başına oturup da "Benım kanserım kaçıncı aşamada" diye araştırmak yerine, bir terslik olduğunu ılk hissetüklerinde doktora gıtsınler Bir röportajda, görüştüğüm hekim meme kanserinin, Türkiye'de 2.53 santimetredeyken yakalandığını söyledi. Sonra düşündüm, benimki 4. 5 santimetredeyken yakalandı. Çok utandım, üniversite mezunııyum, sağlık haberleri yapıyorum, kardeşim doktor. Ama bütün bunlara karşın ben kanseri 4.5 santimetre büyüttüm. Alternatif tedavi yöntemlerine başvurdunuz mu? Bütün kanser hastaları gibi ben de çok sayıda yiyecek, içecek denedim. Kemoterapi süreci ise mide bulantıları, sindirim sistemi rahatsızlıklan ve yatağa bağlanmakla geçiyordu. Kemoterapinin etkisi birkaç gün sürüyor, seansların arasında geçen 21 günlük sürede de beni hayata bağlayan işimi yapmaya devam ediyordum. Daha sonra biyoenerjiye de başvurdum. Biyoenerjinin nasıl bir etkisi oldu? Biyoenerji sonraları kemoterapi ardından daha az mide bulantısı ve rahatsızlık hissetmeye başladım. Kemoterapi sırasında, sürekli çocukluğumda öğrendiğim türküleri mırıldanıyordum. Bir gün bir kadın yanıma yaklaştı ve teşekkür etti. Onu tanımıyordum oysa... Beni sürekli gülümserken ve şarkı mırıldanırken görünce içi umut doluyormuş... Kitapta kanserle ilgili çok fazla ayrıntılı bilgi veriyorsunuz... Birçok kanser hastasına umutsuzluğa kapümaması ve üzülmenıesı için hastalığı bile söylenmez. Benimse en çok korktuğum şeylerden biri benden bir şeyler gızlenmesiydi. Her hastanın, hastalığı ile ilgili her şeyi bilme hakkına sahip olduğunu düşünüyor ve hastalığımla ilgili bütün ayrıntıları öğrenmeye çalışıyordum.# ÜÇ KIZ KARDEŞ, BİR GAZETE Bir inat öyküsü Selen Doğan T TEDAVİ YÖNTEMLERİ Eşinizle de kanser olduğunuzu öğrendikten sonra evlendiniz... Eşim, Şahin Doğan'la 1213 yıllık arkadaşhğımız vardı. Evlilik kararını ışın tedavısi sürerken aldık. 'Ne cesur bir insan, bir kanser hastasıyla evlenmeyi göze alıyor, üstelik henüz saçlarım bile çıkmamışken' diye düşündüm. Ona hastalığımın tekrarlama Kanser olduğunuzu öğrendiğinizde neler hissettiniz? Önce ölümü düşünerek büyük bir umutsuzluğa kapıldım. Ailemin çok üzüleceğini bildiğim için onların öğrenmesini istemedim. Ilk zamanlarda, hiçbir zaman o kadar yaşayamayacağımı düşündüğüm ANKA AJansı muhabiri Sibel Kalaycı, 27 yaşında kanser hastalığına yakalandı. Her kanser hastası gibi önce "her şeyln bittiğini" düşündü. Ancak daha sonra yaşama bağlılığı İle bunu atlattı ve "Kansere Gülümsemek" kitabını yazdı. unceli'de üç kız kardeş bir gazete çıkarıyor. Kardeşlerden en büyüğü Hüsniye Karakoyun 30 yaşında, üniversite mezunu, bir okulda öğrefmenlik yapıyor. Bir yerel gazetede yazdığı köşe yazılarına aldığı övgüler onu yüreklendirmiş ve kendi gazetesini kurmasına neden olmuş. 23 yaşındaki Umut ve ondan iki yaş küçük Dilek, Hüsniye'nin kardeşleri. HüsniyeKarakoyun'la.kardeşlerıylebirlikte gecesini gündüzüne katarak, bin bir emekle yaşatmaya çalıştığı gazetesi üzerine söyleştik Tunceli'de bir gazete çıkarmak ilk kimin aklınageldi? Benim fikrimdi. Geçmişte yerel gazetelerde köşe yazıları yazmıştım. Gelen olumlu tepkilerden yüreklendim ve "bir gazete neden olmasın" fikri doğdu. Aileniz ve yakın çevrenizden nasıl tepkiler geldi ? Kimler destek verdi, kimler köstek oldu ? Hep olumsuz şeyler söylendi, ama ben bunun olabileceğine inandım. Sonunda üç kız kardeş bir gazete çıkardık. Adını "Emek" koyduk. Neden "Emek"? Emek sözcüğünü her zaman çok sevdim. Çünkü yaşamımda elde ettiğim her şeye çok büyük emek harcayarak ulaştım. Ayrıca gazete çıkarmak; üretmek, dayanmak, direnmek ve zorluklarla savaşmak demekti. Bütün bunlar elbette emek ister. Kurumlardan ya da kuruluşlardan destek alıyor musunuz ? Hayır. Bu yılın şubat ayında gazeteyi çıkarmaya başladık. Abonelikler, küçük çapta aldığınnz reklamlar ve benim öğretmen maaşımla döndürmeye çalışıyoruz. Fakat şu anda tıkanma noktasına geldik. Resmî ilan alma süremizi doldurduk. Teknik donanımı nasıl kurdunuz peki ? Taksitle alınmış bir bilgisayarımız ve Almanya'dan yıllar önce hediye olarak gelmiş bir fotoğraf makinemiz var. Gazetenin içeriğini nasıl belirlediniz? Gazetemizde; yerel haberler, derleme, yorum, makale, komedi sayfası, spor, sağlık, eğitim gibi sayfa başlıkları var. Üçünüzün dışında başka çalışanlar da var mı ? Haberleri kim izliyor? Haberleri kendimiz takip ediyoruz. Üçümüz dışında çalışan yok. Zira bir başka çalışana ödeme yapma şansımız yok. Gazetenizi kimler okusun istersiniz? En ücra mahalledeki herhangi biri bile okusun istiyoruz. Gazetemizi satan 1314 yaşlarındabirkaç çocuk var. Her yere ulaştırmaya çalışıyoruz. Ayrıca kenar mahallelerde yaşlılarla, köyden göç edenlerle vs. yaptığımız haberderlemelerde de onlara kendimizi, gazetemizi tanıtıyoruz. Gazetenin dağıtımı nasıl? Tunceli ve ilçelerdeki bayilerde satılıyor. Ama bizimısteğimiz herevegirmek. Bir 'kadın sayfası' yapmayı diişiindünüz mü ? Kadın bir sayfa isterse neden olmasın! Güneydoğu'da bir erkeğı paylaşan birkaç kadın ve onlarca çocuk beni çok üzer, kadının bu teslimiyetçiliğine, kaderciliğine isyan eden yazılar yazardım. Fakat yıllar ıçindegördüm ki; çoğu defa kadın kendisine reva görülen rolü oynamaya o denj lı meyılli kı, sizin çırpınışlarınız onlara çarpıp geri jyor. Tuncelili kadınların önemli sorunları ne? Erkekler, birçok yerde olduğu gibi, kahvehane vebirahaneleri dolduruyor, kadın hem kendini tüketiyor hem de çevresini. Maddi imkânsızlıklar, işsizlik erkeğe bir dert ise, kadına bin dert! Tuncelili kadın yaşamın ağırlığını çok iyi biliyor. Bu işten maddi bir beklentiniz var mı ? Gazete, ekonomik özgürlüğünüzü size kazandırabilir mi? Çok büyük maddi beklentiler içinde olmadan açtık gazeteyi. Fakat zamanla gördük ki kendisini bile döndüremiyor. Fakat zoru başarmak ve umutlu olmak var, doğamızda. Pes etmek yok. Gelecek günler güzel olacak. Zaten birçok şeyi yoktan var etmedik mi? Köyden ilçeyegidip gelerek okumak, üniversiteyi çalışarak okumak ve okuyamayan kardeşleri okutmak.. . • OSMAN BAHADIR bahadirosman@hotmail.com 80 yıl önce alınarak tanzim edildikten sonra Maarif Vekâleti tarafından idare edilmesi zaruridir. Çünkü bu mekteplerdeki tedrisat milli harsın, demokratik terbiyenin icabatına tevafuk edilecektir (uygun hale getirilecektir). Bu da ancak asri talim ve terbiyenin harsi ve ictimai temayülatı (eğilimleri) dairesinde gelecek nesli yetiştirmek gayesini takip eden maarif idaresinin salahiyet dairesi dahilindedir. Teknik Fakülteler Bunlar ancak bir darülfünunamerbut(bağlı) olabilir. Bir elektrik mühendisi ile bir elektrikçi arasında azim bir fark vardır. Birincisi, yüksek bir ilim noktainazannı tetkik ve inkişaf yollarını, keşif ve icat usullerini takip eden fen adamı olup fakültelerde; ikincisi de ilmi neticeleri sadece ameli hayata tatbik edecek mütefenninlerdir (fen adamları) ki, bunlar da meslek mekteplerindeyetişirler. Fakülte Mahiyetindeki Müesseseler Muhtelif resmi daireler, yüksek fen adamları yetiştirmek üzere Darülfünun'dan ayrı fakülte açamaz. Çünkü bunlar Darülfünun'damevcut birçok kürsü ve darülmesai ihdas eylemek mecburiyetinde kalacakları gibi mali israflara da yol açılmış olur. Demokraside Talim ve Terbiye Birliği Fakülte mahiyetindeki müessesatın tevhidi (birliği), memleketin mukadderatını bir gün eline alacak olan nesli atinin (gelecek kuşakların) müşterek bir tahsil hayatı geçirerek demokrasinin muhtaç olduğu fikir veemel vahdetinin husülüne daha tahsil çağında başlanması gibi azim b ir faydayı mucibdir. nüştürerek) Darülfünun'a rapteylemektir(bağlamaktır). Nazari veriyazimalumatı daha az, uzmanlığı belirli mühendis yetiştirmek üzere Nafıa Vekâleti'ncebu sene açılan ikinci sınıf mühendis mektebi, kondüktör mektebi, biraz ıslah edilmek şartıyla, bu mektebin küşadında (açılışında) umulan maksat temin olunabilir. Mühendis Fakültesi'nin muhtelif şubeleri derhal açılamaz. Tedricen tedrisat vasıtalarının hazırlanması, şubelerin lüzum hasıl oldukça açılması icap eder. Böyle bir mühendislik fakültesi şu şubeleri ihtiva etmelidir; Birinci şube mülkiye mühendisliği, adi inşaat, su, şimendifer, yol, köprü; ikinci şubemakine, Üçüncü şube elektrik, Dördüncü şube kimya mühendisliği, imalat sanayii, Beşinci şube mimarlık, Altıncı şube maden, Yedinci şube maden sanayii, ; Sekizinci şube inşaatıbahriye, Dokuzuncu şube tayyare inşaatı, Onuncu şube askeri mühendislik, topçu, istihkam, mevadı infilakiye (patlayıcı maddeler) vs. Bahriye ve Harbiye talebesi, kendilerine lazım olan askeri malumatı ikmalden (tamamladıktan) sonra mühendislik fakültesinin şubelerinden birinde ikmali tahsil etmelidirler. Bu tevhid, Türk erbabı fünunu arasında sıkı bir yakınlık tesısine ve askeri, mülki bütün kuvvetlerimizin teknik sahalarında da daha süratle terakkilerine yardımcıdır. Darülfünun'a mülhak (bağlanmış) bir mühendislik fakültesinin kurulması halinde Fen Fakültesi'nin bilhassa darülmesaileri hangi esas ve program dahilinde tesis olunacağı belli idi. Ziraat Fakültesi ve Şubeleri Ziraat, orman ve baytar mekteplerinin tabii ilim ve fizik tedrisatı Fen Fakültesi'ndegösterilebilir. En mantıki yol, mezkur (adı geçen) üç mektebin üç şubeyi haiz bir fakülte haline kalb edilerek Darülfünun'a raptıdır. Ziraat Fakültesi, bu suretle ziraat, orman ve baytar şubelerini ihtiva eder. Bu üç mektep fakülte halinde Darülfünun'a rabt olunursa, fizik, kimya, hayvanat, nebatat, arziyat vs. gibi birçok darülmesaileri Fen Fakültesi ile müşterek olacak ve bu nevi ilimlerin memleketimize taalük eden (uyan) kısımlarına dair tetkikat ve taharriyat bu vesile ile fevkalade inkişaf edecektir. Sırf ilmi gayeyi istihdaf eden (amaçlayan) Fen Fakültesi'nin darülmesaileri, Darülfünun'a merbut olan mühendis ve ziraat fakültelerisayesindetalebekazanacaklar, bu suretle fakültelerde faal ve geniş bir ilmi hayat başlayacaktır. Kimyevi sanayii ameliye mütehassısları ancak kimyagermühendislerdirki.fakülteninteşkilatı hazıresi (mevcut örgütlenmesi) bunları yetiştirmeyemüsait değildir. Vasıtalarhazırlandıkça jeoloji, haritacı, telgraf ve telefoncu, bakteriyolog gibi tam bir mühendislik değil, fakat fakülte ilmine lüzum gösteren yüksek teknik adamları yetiştirilmesi düşünülmektedir. Fen Fakültesi, hali hazırıyla bir taraftan âlim ve muallim namzedi yetiştiren, diğer taraftan tam bir mühendislik olmayan bazı teknisyenleri hazırlamağa say eden (emek veren) bir müessesedir. Fen Fakültesi'nin inkişafını sağlamak için ilmi ihtiyaçları bir taraftan temin edilmekle beraber diğer taraftan alakadar ilmi ve fenni müesseselere muayyen bir esas dairesinde teksif olunmalı (yoğunlaşılmalı), geçen devrelerde muhtelif maksatlar sebebiyle devlet şubeleri arasındaki rekabet zihniyetine nihayet verilmelidir. 2Kauml924 Yüksek teknik mekteplere verilecek şekil üksek teknik mekteplere verilecek şekil hakkında Fen Fakültesi reisi Hüsnü Hamid Bey tarafından ilmi, mali, idari noktai nazardan büyük faydalar temin edecek bir şekilde bir layiha hazırlanmtştır. Bu layihanın baz\ mühim kısımlarını atiye derc ediyoruz (aşağıyaalıyoruz); "lngiltere, Almanya, Japonya, Amerika ve îtalya'da fakülteler mahiyetini haiz olan yüksek fen müesseseleri, Darülfünun camiasına dahil olduğu halde, bizim gibi parası ve fen adamları henüz mahdııd olan bir memleketin, birtakım ilmi ve fenni vasıtaları, muhtelif daireler ve vekâletlerin idaresinde dağınık bir şekilde inkişafına bırakması gayri caiz ve bu müessesenin gelişmesinemânidir. Muhtelif derecedeki meslek mektepleri ameli hayata müteveccih (yönelik) olan ilk, orta ve yüksek derecedeki meslek mektepleri, derece venevilerinegöre, usta, şef, eczacı, dişçi, tüccar, ziraat, nafıa ve fen memurları vs. yetiştirir. Y Mühendis Mektebi Âlisi'nin Hali hazırı Bu mektebi âli'nin (bugünkü İTÜ) ilk senesindelıse riyaziyesı (matematiği) okunuyor. Halbuki bu dersler, liselerin ikinci devresinde mükemmel surette gösterilmektedir. Memleketin teknik guzidelerini teşkıl edecek olan mühendisleri liselerde okunan tarih, coğrafya, milli edebiyat,ictimaiyatvefelsefetednsatındanmahrum etmek affolunmaz bir hatadır. Mühendis Mektebı için en iyi şekil, riyaziye dersleri Fen Fakültesi'nde görülmek üzere, muhtelif şubeleri haiz bir mühendislık fakültesi haline kalb ederek (dö Yüksek Meslek Mektepleri ve Fakülteler Yüksek meslek mektepleri hiçbir zaman fakülte mahiyetini haiz olamaz. Gayesi, müstahzar fenni malumatı, ameli hayata tatbik edecek fen adamları yetıştirmektir. Halbuki fakülteler, cümle irfanı muhafaza ve inkişaf ettirerek refah ve saadete yardım vasıtaları hazırlayan yüksek ilim ve teknik adamları yetiştirmek gayesini takip ederler. Şu halde yüksek teknik mektepleriyle teknik fakültelerini birbirine karıştırmamak icap eder. tlk, orta ve yüksek derecedeki meslek mekteplerinin, programları veidaresi, alakadarlık reyi