22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 TEMMUZ 2004 / SAYI 957 Benim metropol lerim... NEDÎM GÜRSEL, bir yıl süreyle Berlin'deydi. Sürekli dolaşan, dolaşmaktan yoruldukça Paris'teki evine uğrayan Gürsel'in kentlerinden biri de Roma. Ama metropolleri soracak olursanız iki yanıtı var: Paris ve Londra. Istanbul ile Berlin'i karşılaştırıyor: îstanbul canlı, Berlin düzenli... Güner Yüreklik "KOHLHAAS& BUCHHANDLUNG E debiyatımızın Evliya Çelebisi Nedim Gürsel, her ne kadar arada bir kaçamak yaptıysa da tam bir yıl süreyle Almanya'nın başkenti Berlin'deydi. Sürekli dolaşan, dolaşmaktan yoruldukça Paris'teki evine uğrayan gezginci bir yazar için oldukça uzun bir süre kaldı Berlin'de. Yazar kente yıllar önce Tezer Ozlü, Ferit Edgü, Demir Özlü ve Şerif Gören'i de ağırlayan Alman Akademik Mübadele Hizmeti DAAD'nin konuğu olarak gelmişti. Çocukluk yıllannı anlattığı "Sağ Salim Kavuşsak" adlı kitabını Berlin'de tamamlayan yazar, kentin altını üstüne getiren gezilerinden izlenimlerini kâğıda döktüğü bir de "Berlin Günlüğü"hazırladı,ayrıcaburada başladığı yeni bir romanını da tamamlamak üzere. Süresi dolan Nedim Gürsel bu arada Paris'e taşındı ama bir bavulu hep Berlin'de. Kendisiylegitmeden önce, kapalı bir başkent günü Edebiyatçılar Evi'nin kahvesinde buluştuk ve geçen bir yılı, Berlin'i, tstanbul'u, metropolleri konuştuk. Bu aradahatıra olarak kalsındiyebirikidefotoğrafçektik. Gerçi daha önce çeşitli kereler Berlin'e gelip gitmiştiniz ama bu gelişiniz oldukça uzun sürdü. Sizin gibi edebiyatımızın Evliya Çelebisi olan ve sürekli dolaşan bir yazarımızı bir kente bir yıl boyuncabağlamayı nasılbaşardılar? Nasıl geçtibiryıl? Evet, bu kez biraz uzun oldu Berlin serüveni. Gerçi araya bazı yolculuklar ve Almanya içinde yaptığım okumalar girdi, Frankfurt, Leipzig kitap fuarlarına davet edildim ama bu kısa süren davetlerin ve yolculukların dışında bir yıl boyunca Berlin'de kaldım. Bir kere otobiyografik bir kitap yazdım burada: "Sağ Salim Kavuşsak". Biraz tuhaf. Çünkü Berlin'deyken çocukluğumun geçtiği Bahkesir kentini anlatma gereksinimini duydum. Onun dışında düzenli bir biçimde Berlin izlenimlerimi not ettim. Şu sırada o izlenimlerden yola çıkarak " Berlin Günleri" diye bir kitap yazmaktayım. 1 lem kentin bende bıraktığı izlenimler, hem kentin bizim edebiyatımızdaki imgesi ve yeri hem de Berlin üzerine yazmış bazı yazarların kitaplarından söz eden bir kitap olacak. Bir rer Türk kenti gibi. Türkıye'nın bir uzantısı sanki. Fakat tstanbııl ile Berlin birbirine zıt iki kent. Îstanbul ne kadar canlı, ne kadar gürültülü.ne kadar karmaşık bir kentse, Berlın de o ölçüde düzenli ve sakin. Doğrusu ben çok rahat ettim ve iyi çalıştım. Günlük hayat burada çok rahat. Traf ık tıkanmıyor, metrodaoturacakyer bulabiliyorsun, fazla itiş kakış yok. Postaneye mektup atmak için gittiğin zaman kuyruğa girmiyorsun. Paris'te, îstanbul'da böyledeğil. Birbaşkailginçyönü de Berlin'in, mimari dokusunda kopuklukların olması. Hiçbir Batı metropolünde ben bunu görmedim. Örneğin, Paris'in içi çok bağdaşık bir mimaridokuya sahiptir. l lomojen bir yapısı vardır. Boşluklar, arsalar, ağaçlık alanlar yoktur. Bu tabıı 2. Dunya Savaşı'ndan sonrakı yıkınıın getırdiği bir şey sanıyorum. Çünkü savaşöncesi Berlin'in foıoğraflarınabaktığınızda bunu görmüyorsunuz. Yani merkezde çok bağdaşık, yoğun bir mimari doku var. Paris'te kentin merkezinde boş arsalar, yapılaşmaya uğramamış alanlar fazla olmaz. Berlin'in bu farklı halı benışaşırttı. SAĞ SALİM KAVUŞSAK... { I j 1 *.=« de romana başladrm. Umanm kısa bir süre sonra, artık Paris'te bitirebilirim. Üç bölümünü yazdım burada. îsmini" Berlin'de Sonbahar" koymayı düşünüyorum.Biliyorsunuz 1989 yılında duvar yıkılıyor. 1989'unsonbaharını,kasımayını burada yaşayan yaşlı bir Türk komünistinin hayatının bilançosu diyebiliriz. ŞANTİYE KENT: BERLİN BütünbuanlattıklarınızBerlin'deki günlerinizin oldukça yoğun geçtiğini gösteriyor. Bu yoğun çalışmayı Berlin'in karmaşadan uzak, sakin ve sessiz ortamına borçlusunuz herhalde. îzlenimleriniz neler, Berlin'i nasıl tanımlarsınız? Ben Berlin'e duvar varken de gelmiştim. îlkgelişim 1986'daydı. Ondan sonra çeşitli vesilelerle yolum tekrar Berlin'e düştü. Aslrnda Berlin beni çeken bir kent ama bu uzun kalış, kimi zaman yalnızlığa yol açan bir süre oldu. Fakat bu kenı Paris'ten sonra bir parça fazla sakin geldi bana. Paris'in canldığı, kalabalığı, ışıkları sanki burada yoktu. Kışın hava dört buçukta kararıyordu. Bir parça hüzün ve keder imgesi taşıdı bana Berlin. 20. yy.'ın büyük trajedilerine tanıklık etmiş bir kent, bir parça da geçmişin hay aletleriyle dolu. Ağır bir tarihsel yük taşıyor. Fakat aynı zamanda da bir şantiye kent. Duvar yıkıldıktan sonra müthiş bir boşluk oluşNedim Gürsel bir yıl kaldığı Berlin'de çocukluğunu ve çocukluğunun kenti Balıkesir'i yazdı... tu kentin ortasında ve yeni birtakım yapılar ortaya çıkmaya başladı. Doğu'daki harap yapıların yenilenmesi hâlâ sürüyor. Metropol olmak isteyen, nüfusu az olduğu ıçın olamayan bir şantiye kent Berlin. Sürekli dolaşan bir yazarsınız. tstanbul, Roma, Paris, Londra gibi diğer metropollerle ya da kentlerlekarşılaştırdığınızda Berlin'i nasıl bir yere koyarsınız veya nasıl bir benzetmeyaparsınız? Roma benim çok sevdiğim bir kent. Ama Roma da bir metropol değil. Tarihsel katmanların üst üste yığıldığı bir kent Roma, Berlin gibi. Fakat Roma, Beılin'den daha eski. Ama Roma daıssız.Gece sokaklar birkaç mahallenin dışında Berlin gibi ıssız olur. Sanıyorum Avrupa'da metropol tanımını gerçekten hak eden, benim gördüğüm kadarıyla, iki kent var: Paris ve Londra. Bunlara Berlin de eklenecekür, eğer nüfusu artarsa. Fakat duvar yıkıldıktan sonra da Berlin'e çok fazla insan gelmedi. Sanayi de Berlin'de çok sınırlı. Dolayısıyla kıralar ve yemekler birmetropolegöreçokucuz. Ben, duvar zamanında olmayan kozmopolit bir Berlin keşfettim bu kez. Önceden Batı Berlin'de yine yabancı sanatçılar olurdu. Ama bu kez çok daha fazla. Son kitabınızdan, "SağSalimKavuşsak"tan söz edelim biraz. Berlin'de oturup Balıkesir'i yazmak nasıl oluyor? Geçen yaz 1.52 ayboyunca seyahatler de olmadı ve ben sürekli biçimde bu kıtaba çalıştım, "Sağ Salim Kavuşsak"ı yazdım burada. Gündüzleri "Schlachtensee" adlı küçükbir gölegidiyordum. Yüzdükten sonra, küçük bir kahve keşfetmiştim, orada yazıyordum. Ü yazı beni Berlin'den alıp Balıkesir'e, Bandırma'ya, Akhisar'agötürüyordu.Kendimiyazıya iyice kaptırdığım zamanlarda sanki çocukluğumun Bahkesir'inin sokaklarında dolaşıyordum. Çalışmaya araverıncede bir bakıyordum, ben aslında Berlin'deyim. Benim aslında kitaplarımın birço .< ğunda,öykülerımdeolsun,romanlarımda olsun bazı kent mekânları kurgulanırken bir kent öteki kentin üstüne yapıştırılmış gibidir. Orneğin "Resimli Dünya"da Îstanbul veVenedik.tüm ayrıntılarıyla anlatılan iki kent, giderek birbirlerine benzemeye, birbirlerine gönderme yapmayabaşlarlar, hem tarihseldüzlemde hem de imgesel olarak. Nedense Balıkesir ile Berlin arasında da böyle imgesel birbağkuruldu. Şimdi Paris'e dönüyorsunuz. Nasıl duygularla ayrılıyorsunz Berlin'den? Kuşkusuz Paris'e dönmek beni mutlu ediyor. Paris benim demir attığım bir kent, bir liman. Birçok kente gıdiyorum, ızlenimlerımi gezı kitaplarımda olsun, öykuveromanlaıımda olsun yansıtmayaçalışıyorum. Bu göçebe varoluş içinde demir dttığım bir kuytuliman Paris. Gemiler bir fırtınadan sonra bir lımana sığınmayı severler. Ben de böyle bir duygu içindeyim. Ama biliyorum, Berlin'i özleyeceğım. Çünkü alıştım buradaki hayata. Bağlılık duygulanyla ayrılıyorum Berlin'den.• GÜNLÜK HAYATIN RAHATLIĞI îstanbul ile karşılaştırıldığında buiki kent iki ekstrem ucu temsil ediyor. Biri ne denli kalabalık ve gürültülüyse diğeri o denli sakin ve sessiz. Berlin'de yaşam yavaş çekim yapılmış gibi... Evet, gerçekten de öyle. Ama öte yandan bir Türk Berlin 'e geldiğinde çok fazla yabancılık çekmiyor. Çünkü her yerde Türkçe konuşuluyor. Kreuzberg, Wedding, Neuköln gibi ilçeleribaşlı başına bi En sevdiğiniz film/yönetmen? Sunset Boulveard, Billy Wilder. Sizce en büyük aşk hikâyesi kimlerinki? Bütün aşklar güzel başlayıp acı bitiyor, bu yüzden yok. Sizi en çok güldüren şey nedir? Türkiye'de televizyon seyretmek. Beğendiğiniz, takdir ettiğiniz siyasi karakter kim? (geçmişten de olabilir) Atatürk Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Kedi olmak isterdim. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Sırasıyla Roma, Londra, îstanbul. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Irak'taki savaş ve hâlâ Afganistan'dakı bombardımanın durmuyor olması beni hem kızdırıyor Pelin Batu Oyuncu En büyük hatanız nedir? Insanlara çok güvenmek. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Ideallerini kaybetmek. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Ailemle ve hayvanlarımla birlikte olmak. En sevdiğiniz yazar kim? Calvino
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle