Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 25 TEMMUZ 2004 / SAYI 95 Sistem mi, etik mi? Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabih Tansal, Türkiye Etik Değerler Vakfı (TEDMER) kurucusu. Türkiye'de sistemde bir yanlışlık olduğunu söylüyor ve gelenekle ahlakın bağdaşabileceğine inanıyor. Özlem Altunok T ürkiye Etik Değerler Vakh 2 yıl önce kurulmuş, etkin bir sivil toplum kuruluşu. Kurulma nedeni iş etiğini yaygınlaştırmak. Tüm iş sektörleri ve meslekleriyle ilgili etik değerlerin araştırılması, değerlendirilmesi, etik standartlarının veilkelerinin belirlenmesi, eğitiminin yapılması, uluslararası işbirliklerinin kurulması hedefledikleri konular. TEDMER'in kurucıı üyelerinden Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabih Tansal'lakonuştuk. nın işaretiydi. Özellikle ilaç sektöründen yöneticilerin katıldığı bir araştırma sonucunda etikle ilgılenen bağımsız bir sivil organizasyonun oluşturulmasınakararverildi.Öncedernekkuruldu,2002'dedekuruluşvakıfolarak mahkeme karanyla tescil edildi. Ahlak yerine etik sözünün tercih edilmesi ve çok kullanılan, tiiketilen bir kavrama dönüştiirülmesi ve etik değerleri korumava çalışan bir vakfın kurulması zaten bu değerleri kaybetmişiz anlamına gelmiyor tnu ? birtakım mekani/malarm oturmuş olması girmiyor mu ? Hukuk, sosy al y aşatn, ekonomi... Evet, etik ve ekonomi bu anlamda çokyakınilişkide. Ekonomiyehasetve tamah girdiğı zaman başka turlü bir ekonomi anlayışına doğru gidiliyor, bütün yolsıızluklar da o zaman oluşuyor. Burada da mühım olan, hukuk sisteminin çabuk ve etkili bir şekilde işlemesi. Amerika'da yakın zamanda en büyük skandallardan biri tasarruf ve kredi kuruluşlarındaki yolsuzluktu. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü ve TEDMER kurucusu Prof. Dr. Sabih Tansal... Fotoğraf: Uğur Demir Toplumun somut bir talebi var mı ? 4 yıl öncekı hareket ve heyecan bugün yok. O ara her şey açığa çıkmış, tutuklamalarolmuş.itiraflaryapılmıştı. Sonra her şey eski tas eski hamama dönünce, ınsanlar da boşuna nefes tükettiklerini düşündüler. Bizim misyonlarımızdan biri de o canlılığı yeniden yaratmak. Türkiye'de de zamanla bu isyanın oluşacağını umut ediyoruz. Sonuçta herkes şeffaf yönetim veyapılan işin göz önünde gerçekleşmesini istiyor. Ahlaki değerlerin gelenekle ilişkisi Türkiye'de zayıf mı ? Mesela Japonya'nın bu anlamdaki farklılığını, başarısını neye bağlıyorsunuz ? Gelenekle ahlakı bağdaştırabiliriz, ahlaki değerlerde zamanla gelişmeler, farklılıklar olabilir ama etik anlayış zamanla değişmez. Kendi sisteminizin dışına çıktığınız zaman bazı değerleri kaybetme riski taşırsıruz, ama o değerleri kaybetmeden de sistemin dışına çıkmak mümkün. Japonlar kendi değerlerini kaybetmeden dünyanın en ileri ülkelerinden biri haline gelebildi. Biz bunu abarttık, başka kültürlerin her yaptığını vüzeysel olârak aldık, bunu da marifet sayarak yanlış değerleri oturttuk. FOTOĞRAF TUTKUNLARINA ETİKARŞİVİ... Vakıf 2 yılda nasıl bir yol kat etti ? Vakıf, süreklı proje üretiyor ve bu projelerle ayakta duruyor. Bu projeler, Türkiye'deki çeşitli kuruluşlarla etik çalışmaları, insanların etikkonusunda eğitilmesi ve şirkederin etik koriUsunu ön planda tutar hale gelmesini kapsıyor, Bir amacımız da etik arşivi oluşturmak, bu konuda Türkiye'de yapılan çalışmaları bir araya getinnek. Hem bize gelenleri, hem bizim başvurduklarımızı bir araya getiriyoruz, henüz pek bir yol kat ettiğimizi söyleyemem. Etik değerlerin yerine oturması için gereken temel unsurlar neler somut olarak? Üç temel unsur var: tnsan, sistem ve yönetim unsurları. Her şeydeolduğu gibi değerlerin yerleşmesi için önce insana emek vermek Iazım, bunun için de eğitimin önem kazanması gerekıyor. Farklı alanlar ve meslekler için etik davranış nedir, bunun eğitim sürecinde anlatılması Iazım. Sadece iyi yetişmiş insanlarla değil, yönetimihi ve sistemini gerekli denetim mekanizmalarını kurmuş olması Iazım. însan yetiştirecek, eğitim verecek, mekanizmayı böylekurucaksınız. • Haliç'te yaz aliç Üniversitesi, kuruluşunun 6.yıhnda, "Haliç'te Yaz" konulu fotoğraf maratonu düzenliyor. Haliç'in, tarihi semtlerinin araştırılması, ayrıcu esk gelâıeksel yaşam ve yapılarıyla çağdaş uygarlık arasında bir senteZ öluşturulması amacıyla hazırlanan proje 31 Temmuz 1 Ağustos 2004 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. 24 saat sürecek bir fotoğraf maratonu her yaş grubuna açık. Maratona katılmanın ön koşulu maratona başvuran ilk 100 kişiden biri olabilmek. Maratona katılmaya hak kazanan yarışmacılar Haliç Üniversitesi maraton kurulundan 31 Temmuz'da 10.0015.00 arası teslim alacaldarı 36'lık bir film makarasıyla ve 24 saat içinde "Haliç'te Yaz" konusunu fotoğraflayacaklar. Çekilen filmler, 1 Ağustos'ta 14.0015.00 arasında Haliç Üniversitesi maraton kuruluna teslim edilecek. Yalçınlar Fotoğraf Stüdyosu'nun katkılanyla seçici kuruJ, teslim alınan filmler arasmdan en iyi fotoğrafı seçecek. Ayrıca, kurul tarafmdan ödüllendirilecek olan en iyi fotoğraf yaz boyunca Haliç Üniversitesi Sergi Salonu'nda sergilenecek. H TEDMER'in kurulma gerekçesi Ahlak kuralları bir toplumdan diğeneydi, Türkiye'deki hangi gelişmeler, rine değişebüir. Etik ise uluslararası bir olumsuzlııklar vakfın kurulmasına yol kavram. Mesela kadın erkek ilişkileri açtı? hertoplumda farklı ahlakı değerlerle Son 10 yılabaktığınız zaman gazete olçülebilır, hırsızlık, yolsuzluk isehıçbir yerde kabul edilemeyecek genel lere yansıyan yolsuzluklar, hortumlar sadece toplumu değil, yönetimlerı de değerlerdir. Etik, yani ahlak felsefesi, Sokrat'tan bu yana insanın nasıl yaşabezdirdi. Yolsuzlukların sorgulanma ması gerektiğini araştırıyor. Insan tabii çabası yönetimlerin hem açık hem de medya yoluyla tehdit edilmesine, sor • ki iyi yaşamalıdır, ama bunu ısterken başkalarının haklarına da saygı göstergulanmasma yol açtı. Şeffaflığa duyumekzorundadır. lanihtiyaç,böylebirkuruluşun Türkiye'de önemli bir boşluğudolduracağı Bu noktada devreye o toplumdaki Amerikan gayri milli hasılasının yüzde ikisi gibi bir değerde olmasına rağmen çok büyük yankıları oldu. Açığa çıkıncaüstkademeyöneticıleristifaettiler, cezalandırıldılar. Bize bakınca, banka yolsuzluklarında elli milyar dolara varan bir meblağa karşın ki GSMH'nın neredeyse yüzde 30'ukimseye bir şey olmadı. Yani sistemde bir yanlışlık var. Etik davranışlar teşvik edildiği sürece yolsuzluklar da asgariye iner. Kanunun, hukukun bittiği yerde ise iş toplumadüşüyor. "Haliç'te Yaz" konulu fotoğraf maratonuna katılım için aynnttlı bilgi: 0 212631 37 33 ve www.halic.edu.tr Yarını beklerken Aylin KotÜ ayata gözümüzü ilk açtığımız andan itibaren, yaşamla aramızda bir mücadele başlar.Aslında hayattaki ilk günümüzle nefesimizi verdiğimiz son güne kadar göstermiş olduğumuz mücadele karnımızı doyurmaktan başka bir şey değil. Ancak ilk çocukluk yıllarından sonra, yetiştirilme tarzı ve çevre şartları hayat standardımızı sürekli arttırma yönünde olduğu için, çoğu zaman özümüzden de koparak büyük mücadelelere gireriz. Biz hayattan beklentilerimizı arttırdıkça hayat da buna paralel olarak engelleri çoğaltır ve büyütür. tktisadın en basit kanunu gibi: Her arz kendi talebini yaratır! îlk vermemiz gereken mücadele kolej sınavlarıdır, ardından iyi bir üniversite, güzel bir iş, mükemmel bir evlilik, kusursuz çocuklar yetiştirmek... Sonra işimizde dallara ayrıldığımız gibi hayatta da dallara ayrılırız. Kimimiz evliliğine takar mükemmel olsıın diye çırpınır, kimimiz işkolık olur başka bir hayatı yok sayar, kimimiz de çocuklannın üstünde dünyalar kurar ve onların rııh hallerini düşünmeden mükemmel çocuklar yetiştirme çabasına girer. Tabıı ki insanın hayatta hedefleri olmalı, tabu H ki çabalamalıyız. Ancak hedefe giderken hayatın diğer yanlarını unutuyoruz çoğu zaman ve tüm dünyamızla hedefe kilitleniyoruz. Hedefe vardığımızda ise sudan çıkmış balığa dönüyoruz, tıpkı bir matematik profesöründe olduğu gibi: Adamcağız her sabah hiç kimsenin açıklayamadığı bir denklemi çözmekle güne başlar ve tüm gününü bu denklemi çözmeye çalışarak geçirirmiş Denklem bir süre sonra tüm hayatmı kaplamış. Ne dostlarına zaman ayınr olmuş, ne çocuğunu omuzlarına alıp gezdirebilmiş ne de eşiyle günbatımını seyretmiş. Günlerce evdeki küçük odasına kapanıp bu denklemi çözmek için uğraşmış. Bu şekilde yıllar yılları kovalamış. Bir gece uykusundan uyanmış ve sabaha doğru da mucizevi bir biçimde denklemi çözmüş. Sonra eşi uyanmış, ona denklemi çözdüğünü söylemiş.Yıllardır uğruna odalara kapandığı deklemi. Ancak eşi, profesörün bunu bu kadar normal söylemesine şaşırmış ve neden sevinç çığlıkları atmadığını sormuş.O da, deklemi çözdüğü anda 'ben yarm sabah hangi duygu için uyanacağım?' *\ sorusüyla karşı karşıya kaldığını söylemiş. SORUN YOKSA, HAYATINIZDA Hedeflerimizi gerçekleştirirken onların bize hâkim olması duygusuna pek yüz vermemeliyiz. Çocuğumuz bir yaşındayken 'ah bir an önce büyüse' laflannı çok ederiz. 'O anın' tadmı çıkaramayız. Âşık olduğumuz insanla hemen evlenmek ister, bu fikri kafamızda kurmaktan birlikteliğin tadmı çıkaramayız. işimizde bir üst pozisyonu hedeflemekten öğrendiğimiz yeni bilgilerin ruhumıttu tatmin ; etmesine fırsat Bugün pazar. Farklı bir gün yaşamak İçin mükemmel bir bahane. Hedeflerimiz zaten cebimizde, alın sevdiklerinizi yamnıza, bırakın kendinizi kırlara, su kenarlarına... tanımayız. Eflatun'un dediği gibi: 'Yarından endişe ederken bugünü unutur, dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarız.' Ikinci tabağını yiyemediğimiz yemeğin birinci tabağı için hayatımızı karatırız. Hastalık hariç, sahip olduğumuz sorunlar gerçekte sorun değiller, çünkü onlar olmasa hayat çok sıkıcı olurdu. Her sabah bir amaç uğruna uyanmamak duygusu inanılmaz ağırdır, ne yapacağını bilememek.Güne nereden, nasıl başlanacağına karar verememek. Zaten yaşlılığın kotü algılanmasının sebebi de budur. Yapılacak işler artık bitmiştir ve birbirinin aynı olan dertsiz, sorunsuz, hedefsiz günler vardır önümüzde. Hangi yaşlıya sorsanız uğruna çaba harcayabileceği bir sorunu olmasını bu şekilde yaşamaya tercih eder. Büyümekj için acele ederken büyümekle kalmaz j yaşlanır, yaşlandıklarında da ' çocukluklarını özlerler. Bundan dolayıdır ki bize sorun olarak gözükenleri hayatımızın bir parçası olarak kabullenip onlar varken de yaşamı renklendirmeliyiz. Bugün Pazar, farklı bir gün yaşamak için mükemmel bir bahane. Önümüze koyduğumuz hedefler zaten cebimizde, alın en sevdiklerinizi yanınıza, bırakın kendinizi kırlara, çiçeklere, su kenarlarına... Düşünmeyin kilo yapar diye, bir de en sevdiğiniz yemekten yiyin. Nasıl olsa yarın Pazartesi! • aylınkolıl s@superonline. com