Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 HAZlRAN 2004 / SAYI951 İNSANLAR 5 Şans Kapıyı Kırınca İnsanın doğası gerçekten bencil mi? Bu soruyu, "Şans Kapıyı Kırınca" filminin çekimleri için Küba'da iki ay geçiren Ferhan Şensoy'a sorduğunuzda "hayır" yanıtını alıyorsunuz. Çünkü o karneyle aldığı içkisini hiç tanımadığı insanlarla paylaşan Kübalıların arkadaşı... Gamze ErbÜ nisyen olarak 40'tan fazla Kübalı vardı. Bir ay onlarla birlikte yaşadık. Çok turistgeliyor Küba'ya. Onlarınbaknğı yerden bakınca bir "sefalet" gözleniyor. Ama insanlarla konuştuğunuzda durumun farklıolduğunu anlıyorsunuz. Küba'yla ilgi!i yaygın inanışlardan biri de Fidel Castro'nun bir diktatör olduğu. Bu konudaki gözleminiz ne? Castro'nun diktatörlüğü... Böyle bir şey hissetmiyorsunuz orada. Hiçbir yerde Castro heykeli ya da fotoğrafı yok. "Fidel" diyekonuşuyorKübalılar; Castro demiyorlar. Bu onlar için biryakınlık işareti. Bu sizi şaşırttı mı ? Stattayiz.bin kişilikfigürasyonvar. Ben diktatörüm, ama sakal, gözlük takmışım ve tanmmaz hale gelmişim. Gol sevinciyle kucakJaşırken birden beni tanıyacaklar. Korkmaları," Aa bizim diktatör" deyip selam durmaları lazım. Yönetmen, yüzlerinde çok korkulubirifadeistiyor. Diyorki,"mesela Fidel'i gördünüz..." Fakat bu tercümeedildiğindeKübahlarkahkahalar atarak "Fidel'den niyekorkalım ya, bizim Fidel" diyorlar. Bush geçen günlerde Küba'ya yönelik yeni önlemler alacağını açıkladı. "Özgürleştirmek" için... ABD'nin Küba'ya olası müdahalesini nasıl değerlendiriyorsunuz ? Amerika'nın oradaki düzeni değiştirmesinin çok kolay olacağını da sanmıyorum. Irak'ta, Afganistan'da ne yaptı ki? Neyi halletti? Hiçbir şey halünyanın bugün için kendisini "sosyalist" olarak tanımlayan tek ülkesini bu kez Türkiyeli yönetmen ve oyuncularplato olarak kullandı.Tayfun Güneyer'in senaryosunu yazdığı ve yönettiği" Şans Kapıyı Kırınca" filminin çekimleri Küba'da yapıldı. Ferhan Şensoy da oyuncu kadrosunda ve iki ay Küba'da kaldı. 15 yıl sonra yeniden sinemaya soyunan oyuncu, bir diktatör rolünde, ama Castro'yu bir diktatör olarak kabul etmiyor. Çünkü görmüş ki, Castro halkı korkutamıyor. Şensoy'la Küba üzerine konuştuk: Yepyeni bir Pdergisi P Dünya Sanatı dergisi, 33. sayısına yepyeni bir içerik ve tasarımla girdi. ayın hayatına 1996'dabaşlayanvekısa sürede sanatseverlerin gözünde özgün bir yer edinen P Dünya Sanatı Dergisi, içerik ve tasarımını yeniledi. P okurları Bahar2004 sayısında eski/yeni tüm sanatlarla ilgili farklı bir dergi bulacaklar. Tasarımını Erkal Yavi'nin yaptığı P, kapağmdan sayfadüzenine kadar tepedentımağa yepyeni bir giysiyebüründü. Bugüne kadar dünyanın önde gelen sanat tarihçileri, uzmanları ve yazarlarının sanatı, sanatçıyı ve sanat yapıtınıderinliğineelealanincelemelerine özenle basılmış görsellikler eşliğinde yer veren P, bu temel yapısını korurken, sanatın güncelliklerini, uluslararası sanat piyasasında olup bitenleri, dünyanın belli başlı kentlerindeki önemli sergileri deokurlarına ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde sunacak. Y D Çekimleri Küba'da yapılan bir filmde oynadınız ve bunun için geçen aralıkta tiyatronuzu bir ay kapattımz. "Film Konya'da çekiliyor olsaydı gitmezdim" diyorsunuz. Küba sizin için neifadeediyor? Evet, benim için önemli olan, filmin Küba'da çekilmesiydi. Çünkü sosyalizmin, komünizmin son kalesini orada bir şeyler değişmeden önce görmek istedim. Böyle bir anlamı vardı. Film ekibimizde gerek ovuncu gerekse tek Ferhan Şensoy, Küba'da sistemin, çocukların sistemle gururlanması nedeniyle ayakta kaldığını düşünüyor... Fotoğraf: Uğur Demir ledemez. ABD Küba'ya bir askeri müdahaleyekalkışırsa... Tüteğiıni alıp Küba'ya gidecek değilim... Oraya gitmeniz işe yaramaz herhalde. Tabii... Ben sanatçı olarak bir tavır koyarım; Küba'nınyanındayeralırım, Amerika'nın bütün emperyalist konumlarında, ben işgal edilen ülkenin yanındaolurum. Şu "insanın doğasında bencillik ve rekabet olduğu" inançlarının doğru olup olmadığını sınayabildiniz mi... Çokpaylaşımcılar, herşeylerinipaylaşıyorlar. Bunaalışmışlarvemutlular. Orneğin, bir gece geç vaki t çekimden dönüyorduk. Sahilde, bir benzin istasyonununönündebirilerioturmuşrom içiyor. Onlara katıldık, içki bitince " Amigo rom alsana"dediler, aldık. Bu tekrarlanınca, "Bizikerizyerinekoyuyorlar" diye düşündük. Derken biri gittivedoIubirkasaylageldi.Şaakdiyekoydıı onumüze. Oadam, onubedava almıyor. Haklarına göre harcı yorlar. Işteo hakkınıbizimJebölüştü. Kübalı çocukların şaşırtıcı bir özgüvene sahip olduğu söyleniyor... Evet,müthişler... Kübalı olmaktan gururduyanbirgençlikyetiştirmişler. Hn önemli olan o. Onun için oradaki sistem yıkılmaz diyorum. Böyle bir sistem Türkiye'de mümkiinmü? Bizde zor, çünkü bazı şeyler o kadar kolay değil. Örneğin.otostopmecburi Küba'da, "almam" diyebir şey yok. Bizbirkaçkez, "Benötarafagitmiyorum abi" diyenlere tanık oldıık. tşte onlarTürkKübalılar! "Tamamen aksi yöne gidiyorum, pardon abi.'Yani Türk insanı paylaşmak, eşitlik istemiyor. Birbirinin üstünebasıp zengin olmak istiyor. Peki dünya üzerinde başka yerler olabilir mi, hâlâ böyle bir umut var mi? Insanlarınpaylaşmayıbildiği.daha doğrusu insan olmanın erdemine ermiş toplumlarda mümkün. Örneğin Kıızey ülkelerinde, îskandinav ülkelerinde... Ben tiyatroyla evliyim, sinema kaçamaktır Küba'da çekimleri yapılan "Şans Kapıyı Kırınca" nın yorgunluğunu atmadan senaryosunu sizin yazdığınız bir başka film çalışmasına geçiyorsunuz... Evet, bu" Yanlış tbrahim". Rasim Öztekin, Ali Çatalbaş gibi isimlerin olduğu yani tiyatro ağırlıklı bir film. Daha önce oynadığımız "ÇokTuhaf Soruşturma"nın sinema olarak yazılmış biçimi. Mert Baykal çekecek, Plato Film yapımcı. Filmde oyundan farklı olarak ZekiAlasya.ŞahnazÇakıralp var. Tiyatrodan sinemaya doğru mu yelken açıyorsunuz? Hayır, hayır... Ilgisi yok. Herkes böyle düşünüyor ama bu bir rastlantı. "Çok TuhafSoruştıırma'danfilmyapmafikri, 3 yıllık bir fikir. Plato Film'deyapılmasıisteniyor. Ama bir türlü tarihleri ayarlayamıyoruz. Senaryoya çalıştıgımız sıradd "Şans, Kapıyı Kırınca" filmiileilgiliteklifialdım. Küba'da çekileceğini öğrenince ve tarih de uygun olunca anlaştık. Ben zaten tiyatroyu aralık sonunda iki hafta kadar kapatıyordum, çekimler için 1 ay kapattım ve Küba'ya gittik. Yani aslında öbiir filme hazı r lanırken bu araya girdi. Sonuç olarak ikisi desonbaharda çıkacak. Benim asıl işim tiyatro. Hep söylüyorum, ben tiyatroyla evliyim; sinema kaçamaktır. Derginin 33. sayısmın ana bölümü" Bahçe ve Sanat"a ayrıldı. Bilkent Üniversitesi konuk öğretim üyesi Louise Barry, "Cennet Bahçeleri"ni,eski Mısır sanatı uzmanı Lise Manniche, "Eski Mısır Uygarlığında Saray ve Tapınak Bahçeleri "ni, Victoria & Albert Müzesi 'nin eski yöneticisi Roy Strong, "îngiliz Resminde Bahçe Imgeleri"ni, Çek asıllı Fransız sanat yazarı Max Seifert, "Ressam ve Bahçıvan Monet"yi, sanat tarihçisi Nurhan Atasoy, "Üsmanlı'da Bahçe Köşkleri"ni, sanat tarihçisi Pelin ŞahinTekinalp, "19. Yüzyıl J'ürk Resminde Yıldız Sarayı Bahçeleri"ni,Ingiliz bahçe tarihçisi Caroline Holmes, "Bahçe Aletleri"niincelediler. P'nin yeni bölümlerinden biri de " Vernissage." Bu bölümde, dünyadaki güncel sergilerin tanıtımı ve sunumu yapılıyor. Dergideki bir başka yenilik ^ ise "Sanat Pazarı" köşesi. Bu köşede 2003 yılının en pahalı 10 resmi ve en ilginç satışları yer alıyor. Derginin bir de yeni bir çizeri var: Uluslararası üne sahip Türkiyeli bir sanatçı, Selçuk Demirel. Bundan böyle derginin ikisayfasıda 1980'denbu yana dünyanın seçkin gazete ve dergilerine çizen Selçuk Demirel 'in eserlerine ayrılacak. • BAŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Bahar sergilerinde oluşan resimler : B ahar sergilerinde oluşan dostluklar, sergiler, konserler ard arda gündeme geliyor. Başkentliler de sanat yaşamında yerini alıyor. Sergilerin birinde Cemil Eren'in tabloları var. Geçen hahanın son gününde açıldı bahar sergisi. Cemil Eren'in renkleriyle selamlıyor sanatseverleri. Mavi deniz, beyaz tekne kıyıdaki Bodrum evinde çiçekler, begonviller, kapıda kedilerle Cemil Eren'in sevdiği yaşamdan bir kesit. Sonra Orhan Baytek'in sergisi bugün açılıyor. Tüm renklerle ressamın Akdeniz izlenimlerini yansıtıyor. İsmet Akdeniz'i kutlamak gerekir. Son sergisinde güzel yapıtlarla selamlıyor sanatseverleri. Akdeniz adıyla bütünleşen resimler, tepelere yaslanan eski evler, yeşil ağaçlar sanatçının seyircilerine duyduğu saygıyı ve özeni de yansıtıyor. Sergilerle ilgili haberler, resimler giderek güzelleşiyor. Sanatçılar açısından da izleyenler açısından da mutlu bir olay bu. Renkli şişelerde ressamın fırçastndan çağrı gibi küçük sofralara. Sergiler ressamlar çok sevindirici ama üzücü olaylar da yaşanıyor doğrusu. Geçen hafta fırçalarda üzüntülü olaylar yer aldı. Ölümler, yaralılar, gidenler, gelmeyenler, kimi renkler soldu, acı ve hüzünlü olaylar da firçalara yansıdı. Frig vadisinden peri bacalarına dönüyorum yeniden Sıtkı Olçar'la söyleşilerimiz çınlıyor kulağımda. Orada güzel anılarımız var eski bir kilimde benden bir anı olarak serildi bacalara. Sıtkı usta çok hoşlandı bu kilimden, ona armağan etmemden hayli dııygulandı, ben de çok sevindim. Çünku bir kavuşma olayını kutladını. Eski kilim eski bir dostluğu yans.it ıyor. Bergama'da bir okurıım armağan etti bu güzel kilimi. Ben de Sıtkı ustanın dağ evine daha çok yakıştırdım. Hasretin soylu güzelliğini de yansıtıyor dokusunda, olay bu kadar! Sevgili okurlarım, olaylar şaşırtıcı boyııtlara uzanıyor giderek. Olümler, yaralılar, yaşamını, üzücü boyutlarda yıtirenler, sonra doğumlar, sergiler, konserler, oyunlar, danslar, baleler hepsinin ayrı öyküsü, acısı, tatlısı var. Dahası vazgeçilmezliği. Dokusu soylu bir çabayı yansıtıyor. Yaşamın gizemi bu galiba, bir olayı izlerken öteki boy veriyor. Dün yaşadığım bir olay yarına dönüşüyor birden. Renkler değişiyor, acılar değişiyor, tüm değişimler arasında değişmezliği de yakalıyor insan. Uzıın yıllar önce Sıhhiye'de Hanımeli Sokağı'nda oturduğum yılları anımsıyorum birden. Akşam gazetesinin Sabah'a dönüştüğü dönemi yaşıyorum. Güzel birlikteliğimiz, güzel ürünler verdi basında. Sonra neler oldu? Gazete kapandı, el değiştirdi ancak biz değişmedik. Akşam gazetesi ANKA Ajansı'na dönüştü. Basın dalındu inanılmaz olaylar yaşadık, acısı da var tatlısı da Şimdi o olayları vaşamış olmanın üzüntüsünü duyuyorum ama kaçınılmaz. O olayların üzüntüsü de var sevinci de. Meslek dalımızın itici gücünü böyle olaylarla aşacağız. Akşam'ın yaşamımda güzel bir serüven oluştu sonra yeni serüvenler başladı meslek dalımızda. Özveriler, parasal sorunlar, darboğazlar kapanan bir kurumun bıraktığı boşluk, sonra o boşluğu doldurmak için girişilen yeni savaşlar ve özveriler... Sevgili okurlarım, meslek dalımızda ayağı yerde, başı göklerde yürümenin güzelliği tartışılmaz ama kolay değil. Her şeyin bir faturası var. Kimi zaman çok pahalı ama özveriyi sergileyen olaylardan birini yaşamak mutluluk elbet. Her şeyden önce özümüze saygıyı simgeliyor. Uzun yılların acı ve tatlı deneyleriyle varıyoruz bu yargıya. Once özümüze, sonra çevremize birlikteliğimize duyduğumuz güvenle aşılıyor onlar da. Iştc şimdi de böyle bir atılımın içindeyiz. Hepimize kolay gelsin. Güçlükleri yaşayarak aşmak en güzeli değil mi? 0