22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1i 3 HAZİRAN 2004 / SAYI 951 KAPAK 3 Bennnnn Meltem Cumbul Meltem Cumbul, reklam ajanslarının peşinde koştuğu oyunculardan biri. Daha çok da kendisi, yani tanınmış bir oyuncu olarakgörüldüğü reklam lardayerahyor: Oynayacağınız reklatnlarda bir koşul arıyor musunuz? Oynayacağım markaya sempati duymam ve inanmam ger,ekiyor. Eğer şüphelerim varsa ve bir şekilde marka nın sunduğu hizmet ya da ürün özellikleri bana inandırıcı gelmiyorsa kesinlikle o reklam filminde rol almam. Kabul etmediğiniz reklam var mı ? Çok sayıda reklam filmi önerisini yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayıgeriçevirmekzorundakahyorum. Reklam, dizi fılm ve tiyatro oyunculuğu arasında nasıl bir ilişki var? Reklam oyunculuğunda eğer canlandırdığınız kişi bir karakter değil de gerçek hayattaki isim vekişiliğiniz ise, tamamen kendiniz olmak zorundasınız. Ben Meltem Cumbul olarak bir reklamda kendi ismimi kullanarak rol aldığımda hiçbir zaman kişilik yapıma aykırı gelen yapay bir hareket içine girmem. Tüketiciler gerçek Meltem Cumbul'u görmeliler. Yapay takınılan her tür tavır, bir mimik bile, seyirci üzerinde olumsuz etki yaratır ve inandırıcılığını kaybeder. Bu başka bir karakteri canlandırırken de geçerlidir. İnandırıcı ve gerçek olmalısınız. Samimiyetsiz oyunculuklar seyirci üzerinde antipatik düşünce yaratır. Oynamaktan en çok zevk aldığınız reklam hangisi? AK Emeklilik reklam filminde herkesin hayallerini gerçekleştiren ve emekli olmak isteyen "lyilik Meleği" olmayı çok sevmiştim açıkçası. Tanıttığınız ürüniin isminizle bütünleşmesi nasıl bir durum ? Ne marka sizin önünüzegeçmeli, ne de siz markanın önüne geçtnelisiniz. Şimdiye kadar oynadığım reklam filmlerinde bu eşitliği koruyabildiğim için çokmutluyum.Şirketlerinyaptırdıkları pazar araştırmaları da bunu gösteriyor. Araştırmalar, Meltem Cumbul bu ürünü öneriyorsa mutlaka bir bildiği vardır motivasyonuyla tüketiciyi harekete geçirdiğimi söylüyor. Dünya güzeli bir kız mı, arabanın özellikleri mi? Kendisi de kısa sayılmayacak bir süre reklamcıhk yapan Celil Oker Bilgi Üniversitesi, tletişim Fakültesi, Reklam cılık Programı Öğretim Görevlisi. Oker'e göre reklam pekçok konuda günah keçisi olarak kullanılıyor: Sizce reklamın satışa etkisi nedir? Bilimsel yöntemlerle reklamın etkinliğini olçmek mümkün, ama yine de genel bir şey söylemek zor. Serbest rekabet ekonomisinde reklamdan vazgeçmek söz konusu değil. Amerika'dabüyükbirmağazalar zincirinin sahibi " Reklama harcadığım paranın yüzde 50'si boşa gidiyor, ama hangi yüzde50'sibilmiyorum" demişti... Cinselliğin ve kadının kullanımı reklamın etkisini ne kadar arttınyor? Her insanı bir kere kandırabilirsiniz ama herkesi her seferinde kandıramazsınız. Mesela benim belli bir miktar param varveotomobil almak istiyorum. Dünyanın en güzel kızını da koysalar reklama, beni arabanın özellikleri çeker. Yapabilecekleri tek şey bu şekilde ilgi çekmek, ama bu satış kararını etkilemeyecektir. Çünkü bizler ürünlerin doğrudan yararlarını alırız. Bu arada sosyal ve psikolojik yararlanda söz konusu. Bunlarınbaşında da karşı cinsi etkilemek geliyor tabii. Reklam piyasası sizce bugün ne durumda ? Reklamı değerlendirirken ihtiyaçhedef ve sonuç ilişkisini göz ardı etmemek gerekiyor. Bu yüzden her reklam kendi içinde değerlendirilmeli. Şu reklam güzel veya bu kötü demek bence pek doğru değil. Piyasayagelince kriz en çok gazetecilik, bankacılık ve reklamcılık sektörünü vurdu. Bunun asıl sebebi de bunların sanal sektörler olmaları ve soyut ürünler vermeleri. Krizden önce müthiş bir yükseliş söz konusuydu, kriz zamanı ise korkunç bir düşüş. 2003 rakamları ise krizden önceki rakamlardan daha yüksek. Sektörün krizi atlattığmı söyleyebiliriz. Reklamda dilin kullanımı konusunda ne düşünüyorsunuz? Ozel olarak dili dejenere ettiklerini sanmıyorum ama hayatımıza ve günlük konuşmalanmıza bir şekilde giriyor. Ama bu, dilin yozlaşmasına veanlamkaybınauğramasına sadece reklamın neden olduğıı anlamına da gelmez. Reklam burada günah keçisi oluyor. Mesela benim takıldığım bir kelime var, kadınbayan. Kadınlarabayan demek bir sapmadır. Bu durum öyle bir yere geldi ki, kadın denildiği zaman yanhş anlaşılmalar oluyor. Kadın kelimesi dejenere edildi ve anlam kaybına uğradı. Satın almada marka mı, kalite mi etkili? îmaj=gerçekliktir. Boşbirgörüntüyletüketicinin parasının alınabileceğine inanmıyorum. Tüketeci için ürün özellikleri ve yarar önemli. Her zaman marka için mal alınmaz. Verilen marka imajı gerçeklerle örtüştüğü vakit tüketici tatmini sağlanır. Reklamda geçen yıl Türkiye'de kaç reklam şirketinin olduğuna dair kesin rakamlara ulaşmak oldukça zor. Reklamcılar Derneği'ne göre sektörde kendine yer edinmiş şirket sayısı 100'ü geçmiyor. Bu şirketlerin 69'u dernek üyesi. îlk reklam şirketinin kuruluş tarihi ise 1909, ancak, bugün dernek üyesi ajansların sadece ikisinin açılış tarihi 1960 öncesi, 57'si ise 1980'den sonra kurulmuş. Reklam sektöründe çahşanların sayısının ise üç binin üzerinde. Dernek üyesi ajanslardan 26'sı yabancı bir ajansa ortak olmuş, ya da böyle bir ajansla işbirliği kurmuş. Reklam pazarında reklam taşıyıcısı olan medya kuruluşlarının 26O'ı televizyon kanalı. Bunların 16'sı ıılusal, 15'ibölgesel, 229'u yerel yayın yapıyor, 53'ü de kablolu. 30 ulusal, 108 bölgesel, 1062 yerel yayın yapan toplam 1200 radyo istasyonu da reklam şirketlerinin dağıtım listelerinde. Bunlara tüm Türkiye'de dağıtımı yapılan 32 gazete ve 85 dergiyi de eklemek gerekiyor. Geçen yılın reklam yatırımlarında televizyon 693 trilyonla payın 39,3 'ünü, basın için ise 472 trilyonla yüzde 27'sini aldı. Cinsellik amaç olamaz... Yrd. Doç. Dr. SeferGümüş, Haliç Üniversitesi. Işletme Fakültesi Öğretim Üyesi.Gümüş, reklam sektörüne ve Türkiye'de reklamcılığın durumuna ilişkin şunları söylüyor: Reklamcılık sektörü demokratik ülkelerde ve açık ekonomilerde gelişmiştir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde arz ile talep arasında iletişim kuran reklam fiyat ile pazarı meydana getirir. Üretici ile tüketici mal ve hizmet ekseninde reklam sayesinde buluşur. Reklamın amaçları ve araçları arasında uyum olmalıdır. Reklam, ülkenin sektörel değerleri yanı sıra kültürel ve etik değerlere de saygılı olmak durumundadır. Tanıtım aracı olarak cinselliğin öne çıkarılması, kadının seks objesi gibi reklama dahil ohnası, kurumsallaşmış ve markalaşmış sektörlere ters düşer. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde cinsellik toplumsalbir sorundur. Bu durumda reklama olan hassasiyet de çok önemli dir. Reklamda cinsellik asla amaç olmamalıdır. Çünkü görüntü ve içerik bunu ele verir. Sektördeki çalışmalara bakıldığında kadınların sektörel manken olarak kullanılma oranları yüzde 45, çocukların yüzde 33 ye erkeklerin yüzde 22'dir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde nüfus artışı fazla olduğu için çocukların reklamlarda kullanılması ve çocuklara yönelik mal ve hizmetlerin tanıtılması da önemli. Çünkü genç nüfus tüketim hızı en fazla olan grup. Gelecekleri varsa görecekleri de var Pazartesi Dergisi yazarlarından Ayşe Düzkan "Bizim kuruluşuna katkıda bulunmak istediğimiz dünyada NATO'ya, borsaya, sömürüye yer yok" diyor. Ayşe Düzkan k 16. kez Kristal Elma Reklamcılar Derneği'nin bu yıl lö.'sını düzenlediği ve büyük ilgi gösterilen Kristal Elma Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması'na, Istanbul ve Ankara'dan toplam 937 eserkatıldı. Başvuranlar arasında 37 'si Reklamcılar Derneği üyesi 66 reklam ajansı, 2 internet şirketi, Reklam sektöründe faaliyet gösteren ajansların özgün ve yaratıcı çalışmalarını ödüllendirmek amacıyla düzenlenen yarışmanın seçici ku rulu ise Deniz Barlas (Manajans Thompson), Barış Akbaş (Y&RReklamevi), Metin Aroyo (Piramit), Uğur Çakır (Pars/McCann üreselleşme aslında çok karmaşık bir şey değil; emeğin eli kolu bağlı, buna karşıhk sermaye istediği yere gidebiliyor. bir şey daha var, sermaye durduğu yerde duramaz, illâ ki yayılacak, büyüyecek. ırak'ın işgalinden önce, petroliş sendikası (hani şu tüpraş'la uğraşıp kazanan sendika) "ırak: bir özelleştirme operasyonu" başlıklı bir kampanya başlatmıştı. bu, ırak'ta olup biteni en iyi Özetleyen cümle. nitekim, bush'un seçim kampanyasına finansal destek sağlayan birçok şirket şimdi ırak'ta özelleştirilen işletmelerin "başına" geçtiler. beni bağışlayın, en az işkence fotoğrafları kadar öğretici bir durum. bir başka veciz cümleyi de şahin artan'dan aktaracağım. "sermaye," diyor, "bir ülkeye bazen borsadan girer, bazen de kapıyı kırarak." işte nato, bir ülkenin kapısma atılan tekmedir. o yüzden, borsaya karşı olmadan nato'ya karşı olmak, anlamsız değilse bile faydasız. borsa varsa nato da olacak, nato olmadan borsanın ayakta kalması zor. sosyalizm ve sosyal devletin sermaye karşısında emeği biraz olsun desteklediği o günler geçti; asya'nın doğusunda, birçok ülkede şimdiden, çalışma saatleri ve ücretler yüzyılın başını aratırhalde. bu başka ülkeler 10 reklam filmi yönetmeni, 6 reklam müziği bestecisi, 3 reklam fotoğrafısanatçısıyeralıyor. 16. Kristal Elma Ödülle ^ J P JL ^W B .JUM \ 5 j H ^ffl E j ^ H wLâ J H P ^ ^ VBI 1 Hr < 1 ^ Erickson),MuratIşık (Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi), Engin Kafadar (Markom Leo Burnett),PaulMcMillen(RPMRadar), Ayşe Bali Sarç (Rafineri), Derya Tambay (TBWAlstanbul), Kurtcebe Turgul (Medina Turgul DDB), GüngörTürkömer'den (Tayfa) oluşturul ğ ^•=JL ^ | ^ ri'nin ilk bölümü, bugün Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde yapılacak. Büyük Ödül'lerin sahiplerini bulacağı ikinci bölüm ise yine bu gece Maslak Venue'degerçekleştirilecek. 13 Haziran Pazar Bartın'da toplantı Bulent Aydın 15 haziran Salı Tünel'de 12.00'de sanatçıların da katılımıyla stand açılışı 18 Haziran Cuma Kuzguncuk'ta, 1 8 OO'de toplantı Katılımcılar Ufuk Uras, Zeynep Tanbay, Murat Çelıkkan, Yıldız Onen du. 19 Haziran Cumartesi Izmır Gündoğdu meydanında saat 16.0018.30 arası miting deki çalışma saatlerini ve ücretleri de belirleyecek çünkü burada fazla ücret talep edip insani bir sürede çalışmak istediğinizde "sermayeniz" daha azına razı olacakların yaşadığı yerlere kaçabilir. kadınlar, dünya üzerinde, en düşük ücretleri alanlar. nato'ya da, borsaya da karşı olmaları için çok fazla sebep var o yüzden. ama feministlerin nato'ya karşı çıkmalanmn sebebi sadece bu da değil; bizim kuruluşuna katkıda bulunmak istediğimiz dünyada, nato'ya da, borsaya da, sömürüye de yer yok. genişlemiş nato, ilk toplantısını istanbul'da yapmak üzere geliyor. gelecekleri varsa görecekleri de var. ama bu bir yana, bizim de günümüz gelecek. nato'nun toplandığına değil, dağıldığına daşahitolacağız.#
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle