29 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 KÜLTÜR EDİRNE Yaşayan müze Edirne II. Bayezid Külliyesi'nin Darüşşifa'sı, beş yildır bir Sağlık Müzesi. Içinde bir yıl sergilenecek Joan Miro heykelciğinin yanında, görmeye ve duymaya değer pek çok şey barındırıyor. Çünkü müze, '2004 Avrupa Konseyi En îyi Müze Ödülü'nün sahibi. Özlem Altunok ugünlerde yolunuz Edirne'ye düşerse Sağlık Müzesi'ne uğramadan geçmeyin. Hatta yolunuzu Edirne'den geçirin, çünkü bir Joan Miro heykeli sizi orada bekliyor olacak. Seyahatın tek nedeni elbette Miro heykeli değil, heykel güzel bir vesile. Zamanında Darüşşifa, son 5 yildır müze olan mekân, geçen ay Avrupa Konseyi tarafından 2004 yılının 'En îyi Müze'si ödülüne değer görüldü. Ödül.beraberinde 500 0 Euro'luk bir para yardımıyla Joan Miro'nun tunç heykelciğini de kazandırdı müzeye. B Darüşşifa, Sultan II. Bayezid Külliyesi'nin bölümlerinden biri aslında. 1984'te Trakya Üniversitesi tarafından devralınıyor, üniversitenin rektörü Prof. Dr. Osman înci'nin girişimleriyle sağlık müzesi ne dönüştürülüyor. En büyük payın sahibi ise müzenin kurucusu Dr. Ratıp Kazancıgil. O, ilkgirişimi ta 30 yıl önce MSP hükümeti dönemin de yapmış, hükümetin yanıtı ise 'put dikmeye izin yok' olmuş. Nasıl mı? Yaşayan müze düsturuyla yola çıkan ekip, Darüşşifa'yı kullanımdaki haliyle canlandırmayı başarmiş. Muayene odaları, ilaç depolan, hasta odaları dönemin özellikleri araştırılarak yeniden dekore edilmiş, cansız mankenlerle hasta tiplemeleri yaratılmış. Melankolik, divane, aşk hastası, psikozlu hasta... En önemlisi ise müzik, su sesi ve güzel kokuların tedavi yönteminde kullanılmış olması. Şadırvandan yayılan su sesi eşliğinde, sazendelerin her derde deva makamları kaplıyor Darüşşifa'yı. Rastjhavalevefelce, Hüzzam; zihne, Irak; ateşli yaratılışta olanlara, tsfehan; gönül bağlarını yenilemek isteyenlere... Işte bu sesler eşliğinde konuştuk Dr. Ratıp Kazancıgil'le. Hem de rektör Osman înci'den külliyenin aşevi bölümünü de restore etme sözü aldıktan sonra. BEKLEYİŞİN, İNANIŞIN ÖYKÜSÜ Ne zatnan ve nasıl düştü aklınıza burayı bir müzeye dönüştürmek ? Edirne'nin önemli yapılanndan birinin içindeyiz, külliyenin hastane bölümü zamanında da önemli bir işlev yüklenmiş dikkat çekici bir yer. 40 yıl önce Edirne'de Sağlık Müdürü iken Vakıflar Genel Müdürlüğü'neyapmıştıkmüzebaşvurusunu. Önce 10 yıllık bir sözleşmeyle kabul edildi. Biz de hazırlıklara başladık, sonra müdürlük tek taraflı olarak anlaşmayı bozdu. Sebebinı öğrenemedik. Sonradan duyduğumuza gore donemin koalisyon hükümeti MSP, put koyacaklar diyerek istememiş. Aradan zaman geçti ben emekli oldum.üniversiteyegeçtim.Busıradacami dışındaki bölümler üniversıteye devredıldi, öğrenciler hem okuyup hem de hastanenin restorasyonunu yapmaya başladı. Yenibaşvuru 1996'daoldu. Müze olarak yapılandırmaya başladığınızda ne gibi sorunlarla karşılaştınız ? En önemli sorun yapının ısıtılmasıydı, kalorifer tesisatı döşedik. Çünkü rutubetliydi, tabandan su kaynıyordu. Şadırvanın kenarında koyun ağılı vardı. Her şeye sıfırdan başladık. Üniversitenin gayretiyle, elbirliğiyle. Burası sabrın, inanışın, bekleyişin ürünü. Zaten önemli bir yapı, değeri kendısinden geliyor, biz eski halini canlandırmaya çalıştık. Sergileme ya da canlandırma tekniğini nasıl belirlediniz? Ekonomik anlamda Istanbul Akıl Hastalıkları Rehabilitasyon Derneği'yle anlaşma yaptık. Yapıyı, onların finansmanı ve bizim tarifimizle yeniden ayağa kaldırdık. Burayı bir heyecan yarattı, ben 4050 yıllık dokümanlarımı getirdim, herkes elındekini buraya taşıdı. Buranın özelliği, yapıyla içıne verdiğimiz fonksiyonun uyumlu olması. Burası bir hastane ve biz de 500 yıl öncesini, o dönemin hastanesini canlandırarak bugüne taşıdık. Realist Cansız mankenler, hasta odaları, sazendeler, su sesi, güzel kokular ve Sağlık Müzesi'nden bir kare... davrandık, dönemin özellıklerini koru duk. Odül ne katacak buraya, Edirne'ye? Nelerbekliyorsunuz? Odül büyük bir yük bindırdi üzerimıze. Daha çok çalışmak, yenı bölümler, yeni seksiyonlar açmak durumundayız. Şımdı aşevlerinde sıra. Orada da hastaların mızacına göre yemek pişermiş. Eczane, haftada üç gün halka açılıp ihtiyacı olana ılaç dağıtırmış, hastalara üç gün konser verilirmiş.Restorasyonuiçinprojehazırlıyo ruz. Uygun gorurlerse UNESCO'ya baş vurmayı düşünüyoruz. Önemli olan bu gelişimi, yaşama, kentt katarak sağlamlaştırmak. Eksikleriniz, ihtiyaçlarınız neler? Once buraya uluslaraı ası bir müze mü dürlüğunde, uluslararasıanlayıştabiryö netim kurulmalı Arkadaşlarımız çok çalı şıyor, amayetersizkalıyoruz. Kültürmer kezi niteliğini alması için müzecilik kültü rünün yerleşmesi lazım. Burada çalışanlai buışibilmedenhizmet üretiyorlar • Kastamonu konakları Kastamonu, 30 konağın restore edilmesiyle birlikte bir kültür şantiyesine dönüştü. Hayri Arslan astamonu bundan üç yıl kadar önce Tarihi Kender Birliği Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Bu, kentin sahip olduğu tarihi mirası biraz geç kalsa da ortaya çıkarmayı başardığını gösteriyordu. Şimdi ise hemen hemen sokakta (aralara sıkışsa da) bu mırasın örnekleri göze çarpıyor. Kastamonu adeta bir kültür şantiyesine dönüşmüş. Bugüne kadar restore edilen konakların sayısı ise 30. Işte onlar K danbazıları: Kente hâkim bir tepeden bakan ve " Kırk Odalı" olarak bilinen eski konak, yeniden restore edilip kültür merkezi haline getirilmiş. Konakta yer alan El Sa nadarı Merkezı'nde ahşap oymacılığının örnekleri hemen göze çarpıyor. Kent Tarihi Müzesi olarak kullanılan konakta ise Kastamonu kültürünü çok iyi yansıtan birçok kitap, belge, eşya ve resim görmek olası. Otel olarak işletilen H. Tahir Efendi Konağı'nın ünlü konuklan saymakla bitmez. Bütün bu konakların arasında da Nasrullah Camii duruyor. Geçen yıl Kastamonu'yu 500 binin üzerinde yerli ve yabancı turist gezmiş. Bu arada bu tarihi konakları gün ışığına çıkaran eski Vali Enes Yeter'i de unutmamalı... Kastamonu'da geleneksel Osmanlı mimarisinin bu örneklerinin restorasyonu hâlâ sürüyor. Geçen ay açılan Toprakçılar Konağı turizme hizmet verirken "Elezler Konağı" da El Dokumacılığı Müzesi olarak hizmete girdi. Kastamonu'nun yeni yüzüne eklenen en önemli çalışmalardan biri, eskiden kömür deposu olarak kullanılan tahıl ambarlannm özgün yapılarla bezenerek Mimar Vedat Tek Anı Sanat ve Restorasyon Merkezi'ne dönüştürülmesi. Bu aynı zamanda kentlerine emek veren büyük mimara bir saygı göstergesi. • ÇİÇEKLER VE BAKIMI Kınaçiçeği, cam güzeli Sevil Altan Familya : Balsaminaceae Latince Adı: Impatiens Türkçe Adı: Kınaçiçeği, Cam Güzeli Tropik ve Subtropik Asya, Tropik Afrika ve Doğu Afrika adalannda doğal olarak yetişen 400 türe sahiptir. Amerika, Avrupa ve Asya'nın ılıman iklim bölgelerinde ise doğal olarak yetişen 8 tür bulunmaktadır. Süs bıtkileri yetiştiriciliğinde önemli Impatiens türlerinin başında I. Balsamina gelmektedir. Hindistan, Malaya, Çin doğal yetişme ortamıdır. Mayıs ayından ekim ayına kadar çiçekli. kalan turun çiçekleri beyaz veya • . kırmızıdır. 3060 cm. boylanırlar. " * Kınaçiçekleri güneşli mekânlarda, kumlu, killı, besın maddesınce zengın, iyi gübrelenmiş topraklarda gelişirler. Tohumlarınızı geçirgen, 2 kısım kumlu tınlı toprak, 1 kısım torf *\ kanşımından olan çimlendirme ortamına şubat sonu veya mart ayında ' seyrek olarak ekinız. Uzerinı çok az miktarda karışımla kapatınız. Nem oranı yuksek ortamlarda bulunduracağınız çimlendirme kasalarını güneş ışınlanndan korumalısınız. Kasa içinde nem oranınt yükseltmek için kasanın üzerını cam ile kapatmalısınız, ancak havalandırma " için kasa ile cam arasında biraz boşluk yaratacak şekilde yükseklik koymalısınız. Tohumlarınız çimlendikten sonra kasanızın s üzerindeki camı kaldırmalısınız. 34 yaprak olan fidelerinizi 810 cm'lik küçük poşet veya saksılara şaşırtabilir ve nisan sonuna doğru da bahçenize veya balkonunuzdaki saksılara dikebilırsiniz. Bitkinize şaşırtma veya \ gelişme döneminde de aynı harcı kullanabilirsiniz. Bu dönemde azotça fakir kompoze gübreyi harca karıştırmanız bitkinizin iyi gelişmesine yardımcı olur. Az miktarda verilmesi son derece önemlidir, fazla azot verildiğinde bitkinizin çiçeklerinde bozulma ve dokülmelere neden olur. Bıtkinizi çelikle de üretebılirsiniz. Bütün yıl boyu tepe çeliğı veya 2 yapraklı gövde çelikleri alarak köklendirme yastıklarına dıkmelisınız. Çelikler dıkildikten yaklaşık 6 hafta sonra poşetlere veya küçük saksılara ; şaşırtabilirsiniz. Bitkinizin yanlara ; v doğru büyümesi için çeliklerin ; şaşırtılmasından 15 gün sonra sürgunlerin büyüme noktalarının '• ucunu tırnakla almanız gerekmektedir. Kınaçiçeği denilen türün çiçekleri beyaz, açık sarı, kırmızı, mavi, eflatun, mor, yalınkat veya katmerlidir. Kültür formuna göre 2060 cm. boylanan Kınaçiçeklerini küçük bahçelerde gruplar halinde veya saksılarda balkon ve teras bitkisi olarak yetiştirebilirsiniz. Haziran ayından sonbahara kadar çiçekli kalırlar. I. Glandulifera'nın doğal yetişme ortamı ise Himalaya'lardır. Temmuzeylül ayları arasında çiçeklenen bu tür, uzun boyludur. Çiçekleri 46 cm. çapında, erguvan ve şarap kırmızısı rengindedir. I. Walleriana Afrika'nın dağlık kesimlerinde doğal olarak yetişir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle