17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4NISAN2004/SAYI941 TOPLUM 9 Amerika'ya hayrandım AmirNasefToma AlSayegh (Sahaf) Eski bir radar teknisyeni olan 52 yaşındaki Amir, esnafa yönelik bir "Ingilizce ıjetişim okulu" kurmaya çalışıyor ve okula en sevdiği yazar Sydney Sheldon'un •jjdını vermeyi tasarlıyor. "Bir broşür için duvar yazıları ve fıkra,ar topluyorum. Bunlar Iraklıların savaşSn önce ve şimdilerde neler düşündükle:ini yansıtmaları açısından son derece iljinçmalzemeler. Duvar yazılarından herÇİesin içinde bulunduğumuz durumla ilgi( olarak çok farklı düşünceler beslediği ırılaşılıyor. Görüşleri sürekli değişiyor. 3ugün söyledikleri ertesi gün söyledikleani tutmuyor. Tüm bunlar karanlık bir sis ierdesinin ardında kaleme alınıyor. 'f Ne var ki, her şey bir yana, Hristiyanı, Jrabı, Kürdüyle Irak halkı uzun süre çile ^kmiş soylu bir halk. Yıllarca dünyada flupbitenlerden soyutlandık. Irak'ın en €mel gereksinimi eğitim. Eğitim sürecine incelikle son 30 yıldır dünyadan kopuk 'aşayan ve bu nedenle de körü körüne ki ni görüşleri savunan yetişkinlerden başanmasıgerekiyor. Savaştan önce Amerikalılara hayranIım. Amerikan sineması ve yazınına tut£ındum. Bu topraklaraayakbastıklarınjia Amerika ile ilgili görüşlerim de tepeâklakoldu.SankibuAmerikalılarbaşka )irgezegenden gelmişlerdi. Bu adamlann 'aptıkları tek şey orduları yağma etmekti. 3ysa, Irak'ın istediği bu değil. Halkımızın ıklı başında sivillere gereksinimi var. Amerikalılar ele geçirdikleri topraklaın yönetiminde her yönden hezimete uğadılar. Kendini beğenmişlik aşırıya vardııldığında aptallığa dönüşür. Bu insanlar a yeterince zeki değüler, ya da iyi niyetten oksun olan çok zeki ve sinsi kişiler. Yerüziinün en büyük devleti tarafından ele .eçirilişimizin üzerinden bir yıl geçmesile karşın, elektrik, su ve güvenliği henüz ağlamaktan acizler. Bunu kasıtlı yaptıklaını sanmıyorum ama nasıl bu kadar aptal •labiliyorlar?" Halkla ilişkiler=Empati Türkiye'de halkla ilişkiler, Avrupa'yla eşit seviyede, Amerika'nın ise bir arpa boyu gerisinde. Halkla ilişkilerin önde gelen isimlerinden Ceyda Aydede, "Sektörün sorunu standartların konulmaması" diyor Ipek Yezdani oğaziçi Üniversitesi'nden endüstri mühendisi olarak mezun oldu, 30 yaşından sonra halkla ilişkiler eğitimialdı, 1989'daTürkiye'ninen büyük halkla ilişkiler ajanslarından Global Tanıtım'ı kurdu, 2000 yılında Halkla ilişkiler Sektörünün 'En Başarılı tş Kadını, Sektörü En iyi Temsil Eden Profesyonel' ödüllerini aldı. 2002'de "yılın kadın girişimcisi" seçildi, 2003 'te Uluslararası Halkla ilişkiler Derneği'nin başkanlığına getirildi. Tüm bu başan hikâyelerine imzasını atan," iş hayatını hobileriyle birleştirdiği için kendini çok şanslı sayan " bir iş kadını, yönetici, yazar, öğretim üyesi ve Türkiye'de halkla ilişkiler sektörünün önde gelen isimlerinden birisi: Ceyda Aydede. Belli standartlar derken, ABD'deki, Avrupa'daki uygulamalarla mı kıyaslı vorsunuz ? Hayır, bu işin belli etik kurallan var. En önemli kural ne? En önemlisi, benim çok sevdiğim ve her zaman uyduğum kural şu: Bir halkla ilişkiler şirketimüşterisinegazetede, herhangi bir medyada veya yayın organında çıkma garantisi veremez. Ama çıkma garantisi verip hatta sütunsantim hesabıyla bu hizmetinı satan ajanslar olduğunu da duyuyoruz. Ben hiç karşılaşmadım, umarım da karşılaşmam... Avrupa'daki ve ABD'deki halkla ilişkiler uygulamalarıyla Türkiye'dekileri kıyaslayacakolursanız... ABD bu işin beşiği, Türkiye Avrupa'dan hiç geride değil ama ABD'ye belkı bir arpa boyu yol mesafede. Eskiden iletişim teknolojileri bu kadar güçlü değilken ABD'de yapılan çalışmaların Türkiye'ye yansıması zaman alıyordu. Şimdi teknolojinin geldiği boyutta her şeyin tanıtımı eş zamanlı yapılıyor. Eskiden ABD'de uygulanan yeni bir yöntem altı ay sonra Avrupa'ya, bir yıl sonra da Türkiye'ye gelirdi. Ancak şimdi herşey aynı anda dünyaya duyuruluyor, yeni uygulamalar eşzamanlı olarak yayılıyor. Bu yüzden de Türkiye'deki uygulamaların ABD'dekilerdenfazlabirfarkı yok. Halkla ilişkiler sektöründe kadınlar sanki daha ağırlıkta gibi, sizce bunun nedeni nedir? Türkiye'de bu böyle. Çok ilginç, Ingiltere'de2030yıl önce efkeklerin mesleğiydi, son yıllarda kadınlar arttı diye sektördeki erkekler " meslek elden gidiyor" gibi kaygılara kapıldılar. Fakat Türkiye'de de son zamanlarda iletişim fakükelerinden gelen öğrenciler arasında kadınerkek sayısı eşitlenmeye başladı. Bence bu işin kadını erkeği yok, sağduyulu, empati duygusu güçlü olan, detaycı, sürekli araştıran, sürekli sorgulayan, bir de en önemlisi lisan bilen, değişik kültürleri anlayabilen ve toleranslı herkes bu işte başarılı olabilir. Bu işte dış görünüşün önemi var mı ? Türkiye'de öyle bir algılanma yaratümış. Bunun sebebi öncelikle sektörün yanlış algılanması. Ağırlama, ikram gibi düşünülüyor. Mesela ben iş görüşmelerine gelen kişiye " Niçin halkla ilişkiler istiyorsun " diye soruyorum, "benim insan ilişkilerim iyidir" diyor. Bence yeterli değil. Yani birisinin insan ilişkileri iyi diye ya da güler yüzlü diye halkla ilişkilerci olması gerekmiyor. Çünkü halkla ilişkiler çok daha stratejik bakış açısı gerektiren, farklı bir sentez ve analiz yeteneği isteyen bir meslek. Şu an sektörde ortalama kaç ajans var? Her dakika değişiyor. Binin üzerinde olduğunu tahmin ediyorum ama tam bilemiyorum. Sektörün tanımı tam olarak oturmadığı için, tabela yapan da, etkinlik düzenleyen de, masa süsünü hazırlayan da iletişimci oluyor. Ticaret odası kayıtlarına göre sektörde çok fazla şirket var ama çok enteresan, buna karşıhk halkla ilişkilerle uğraşan şirketlerin bir meslek odası yok. Yani hepimiz farklı yerlerdeyiz. Mesela ben sigortacılar ve komisyoncularla aynı yerdeyim, bazı arkadaşlarım hamamcılarla aynı yerde, bazıları yumurtacılarla, yani kimin nerede olduğu belli değil ve bizim bir meslek odamız yok. Inşallah dernekler bu soruna el atacaklar ve bir iletişim meslek komitesi oluşacak diye ümit ediyorum.# B Guernica ve biz.. Hamid Misyer (Ressam) Misyer'in Irak'taki toplu mezarları kou alan ve 15 yağlıboya resimden oluşan k kişisel sergisi geçen ekim Bağdat'ta çıldı. Atölyesinin duvarına üzerinde mamHüseyin'in)"Ellerimiaslasizetesm etmeyeceğim. Asla bir köle gibi boyun ğmeyeceğim," sözlerinin yazılı olduğu siah bir bayrak asılı. Şiilerin en saygın kişi:rinden biri olan Imam Hüseyin'in bu azleri Irak'ta uzun süredir baskı altında aşayan Şii çoğunluk için bir savsöz nitelii taşiyor. "1991'de Körfez Savaşı patlak verdiinde askerdim ve orduyu terk edenleren biriydim. O yıl ölüm ülkenin güneyine yaygın bir şeydi. Herhangi biri sokakta ürürken götürülüp öldürülebiliyordu. •r yığın şeye tanık oldum. Her biri bellei irne kazman bu olaylar zamanla sanatsal 4İışmalara dönüştüler. Tarihe damgasını Çran olayları, özellikle de suç niteliğinde •Cİer, belgelemek sanatçının görevidir. 'fcasso'nun 'Guernica' adb yapıtı böylesi ir duygunun ürünüdür. Önceleri resmim basit çizim ve desen•rden ibaretti. Eski rejimin çökmesinin rdından, içimdekileri dışa vurma özgüriğünekavuştum.Sergideyeralanyapıtıjın tümü Saddam'ın devrilmesinden ](nra yapıldı ve yaklaşık bir ayımı aldı. Jecegündüz, bıkıp usanmadan çalıştım. Saddamsız bir Irak hepimizin epeydir iışlediği bir şeydi. Saddam dönemiyle Bidi arasındaki tek fark, o zamanlar yalızca günü kurtarmaya çalışıyor olmamız. .^rbela'daki bombalama iyimserlik duyı|sunu yok etti. Bombalamadan yaklaşık 0( dakika önce oralardaydım. Sanırım bu Aunlar günün birinde sona erecek ve ızler de başkaları gibi yaşayabileceğiz." Dün artık bir saat süsü... Bugün ise henüz umut dağıtmıyor... "Profesyonel Bir Ilişki: Medya ve halkla ilişkiler" adlı ikinci kitabı geçen hafta yayınlanan Aydede'yle halkla ilişkiler sektörünün "inceliklerinı" konuştuk. Siz Boğaziçi Universitesi Endüstri Mühendisliği'nden mezun oldunuz ama 30 yaşından sonra sektör değiştirip halkla ilişkilere sektörüne girdiniz. Neden halkla ilişkileri seçtiniz? Aslında bilinçli bir seçim değildi. Tamamen tesadüflerle oldu, ama şanslı bir insanım. Çünkü halkla ilişkilerin iş yapış tarzı, benim hayat felsefeme çok uyuyor, ayrıca hayat felsefemin ötesinde hobi olarak yapmak istediğim birçok şeyi de işimde yapma imkânı bulabiliyorum. Ne gibi işler bunlar? Mesela birtakım sosyal sorumluluk projeleri gibi. Derneklerle, vakıflarla, sivil toplum örgütleriyle çalışma yapmak, kitap yazmak, ders vermek... Bütün bunları kariyerimle bir şekilde iç içe sürdürebiliyorum. Geçen yıl Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği IPRA'nın başkanlığını yaptımz. Sizi bu başkanlığa nasıl bir süreç taşıdı ve bu deneyimden ne gibi kazanımlarınız oldu? Başkanlığa gelmem tesadüflerle oldu... IPRA'nın üyelik, temsilcilik gibi farklı görev tanımları vardı, ben bu görev tanımlarının tümünü doldurdum. Bence dünya vatandaşı olmakçokhoşbirtatmindi. IPRAbaşkanlığıgereği geçen yıl çok seyahat ettim. Bulgaristan. Romanya, Macaristan, Rusya, Italya, Belçika, Almanya, Avusturya gibi bir çok ülkeye gittim... Tabii tüm buralara bir Türk kadını olarak gitmek benim için çok büyük bir onur oldu. Türkiye'de halkla ilişkiler sizce nereden nereyegeldi? Halkla ilişkiler burada 6O'lı yıllarda ABD'nin çok gerisinde başladı. Fakat bence, arayı çok hızlı bir şekilde kapattı. Şu anda genel uygulamalar ve bilgi düzeyi çok da farklı değil. Bugün, sektörün aşağı yukarı yüzde 80'inin cirosunu 20 ajans yapıyor ve bence dünya standartlarının hiç de gerisinde değiller. Hatta zaman zaman onlann ötesindeler. Ama bizim hâlâ sektörden tam olarak nasıl faydalanılacağınıbilmekonusundaeksikliklerimiz var. Bu da sektörde standartların koyulmasını engeliyor. Gazetecilerden halkla ilişkiler sektörüne çok geçiş oluyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önceleri bu pek normal değil gibi geliyordu bana fakat dünyada da bu böyle. Birçok başarılı halkla ilişkilerci basından geçmiş. Aslına bakarsanız o kişinin daha önce hangi mesleği yaptığı bence önemli değil. Mühim olan bu işi isteyerek yapması. Bu işteki bazı zorlukları bir rol olarak görmeyip işin gereği olarak kabul etmesi önemli. Gazetecilikten bu tarafa geçenlerin en büyük sıkıntısı, yeni rollerini benimsemekte zorlanmaları, yazdıkları basın bültenlerini yayımlatmak için çaba harcamaları, eski meslektaşlarına istektebulunmaları. Aslında bu ısrarcı olmak demek değil. Ancak yaratıcı olmak söz konusu olduğunda bence çok başarıhlar. Olayı aslında her tarafından görebilmek lazım, hem gazeteci cephesinden, hem ajans cephesinden, hem de müşteri cephesinden. Bu empatiyi sağlayabiliyorsa basın mensubu da olsa, masanın öbür tarafında da olsa fark etmiyor, başarılı olabiliyor. Sizce empati yeteneği olmayan bir insan halkla ilişkilerde başarılı olabilir mi ? Empati gerekli diye düşünüyorum. Genel kurallar koymak istemiyorum ama empati tabii ki insanın özel hayatında da başarının, sağlıklı ilişkilerin eereklilifii. onu avıramavız . ****•» u, \ \ r Fotoğraf: VedatArık HALKLA İLİŞKİLER YAPACAKLARA NOTLAR .m Müşteriye veya işverene karşı sorumluluklarınız: Halkla ilişkiler görevlisi, mevcut veya geçmişteki müşterileri veya işverenlerinin meslek sırlarını, genel ahlaka ve yasalara aykırı olmamaları koşuluyla, korumak zorundadır. Medyaya karşı sorumluluklarınız: Halkla ilişkiler görevlisi, medya ile ilişkilerindebasın özgürlüğünü ve onurunu zedeleyecek girişimlerden sakınmalıdır. Topluma karşı sorumluluklarınız: Halkla ilişkiler görevlisi, hizmet ettiği müşteri veya işvereni adına sürdürdıığü çalışmalarda toplum çıkarlarına ters düşmemeye özen göstermeli, yanlış ve yanıltıcı bilgi iletmemeli ve de iletilmesine göz yummamalıdır. Meslektaşlara karşı sorumluluklarınız: Halkla ilişkiler görevlisi, bir ferdi olarak temsil ettiği halkla ilişkiler mesleğinin onurunu zedeleyecek davranışlarda veya bir meslektaşının işini almaya yönelik gizli ve meslektaşını aşağılayıcı girişimlerde bulunrnaktan kaçınmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle