16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4NtSAN2004/SAYI941 PAZARIN PENCERESİNDEN EWAN MCGREGOR Kumbahçe Mahallesi muhtarı Selçuk Erez B u hafta pazar günü geç saatlere kadar zaplayadurduğum hiçbir televizyon kanalında en merak ettiğim seçimin sonucu konusunda hiç bir şey öğrenemedirn. Sonucu, yani Kumbahçe Mahallesi'ndeki muhtar seçiminde kimin kazandığını ancak pazartesi sabahı Baskın Oran Bey'den telefonla öğrenebildinı. Merakım, "îstanköyaltı Bodrum" kitabımı yazarken hakkında bilgı edindığim ama daha çok Baskın Bey ve eşinin yeni kitaplarından okuduklanmdan kaynaklandı: "Dalavera" lakabıyla tanınan Rodoslu Mehmet'ın, Baskın Oran'a ve eşi Feyhan Görgün'e anlattığı Bodrum'u tanımlayan bu kitap, eski Bodrum'u ve bu ara Kumbahçe Mahallesi'nin gedikli Muhtarı tbrahim Denizaslan'ı güzel anlatıyor. îletişim Yayınları'nca bu yıl yayımlanmış "Dalavera Mehmet'in Bodrum Tarihi"nde o Bodrum zaman zaman özgün lehçesiyle iyi yansıtılmış: Ben yedisekiz yaşındayken saat beşbeş buçuk, baba böle ilk kalkar, annem çorba hazırlar, babam bir dekme böle; kalkın kalkın: Çorbamızı içtik mi, Hidayet vardı gevrek yapıyo; alırdık otuzar, kırkar dane gevrek, bütün mahalleyi, Bodrum'u gezerdik. Eşref abem, ben, Tahir abem.. Köylere burdan kibrit, kına, ıvırzıvır şeyler götürüyorduk... Bize birer çanak arpa verirlerdi. Ööle idare etti annemiz . Hem yayan giderdik köylere. Yahnayak, başı kabak. Askere giderkene ayakkabı gördü benım ayağım.. Başka neyle geçinirlerdi? Büyük fırtına oldu, Cevat Şakir'in bi tuvaleti vardı, dışarda, denize çıkarken kapınm yanında,, hep erişte (bir tür denizotu) doldu. Beni çağırıyo. Giriştim ben, tuvaleti boşalttık, yıkandık, elli kuruş verdi bene kâğıt para: Anneme götürdüm, annem elli kuruşu görünce hemen elimi yakaladı. Yürü dedi. Doğru Cevat Şakir'in evine. Girdik içeriye. Cevat Efendi, Sen dedi, benim oğlana para verdin mi, dedi. Verdim, dedi. Ne kadar verdin, dedi. Elli kuruş kağıt para verdim, dedi. A zaman annem inandı. Sevindi gari.. Aile fakir mi fakir. Ama anne, oğlunun eve ancak alın teriyle kazanılmış para getirmesini istiyor. Kitapta başka örnekler de var: Kumbahçe Mahallesinin yıllarca muhtarlığını yapmış olan îbrahim Denizaslanı. Yaklaşık seksen yaşındaki bu muhtarı aday olmasa bile seçiyorlardı. Baskın Oran anlatıyor: " 1996 yazı, ben Feyhan'la yeni evlenmişim, bir mobilet almışım, onun ehliyeti için ikametgâh ilmühaberi lazım, Denizaslanı verecek. Feyhan, kendisine selamını götürmemi söyledi. Gittim, ben Derviş beyin damadıyım, dedim. Cevap: "Derviş Bey'in damadı öldü!" Sen sahtekârsın diyor bana resmen!.. Ben, önceden tembihli olduğumdan kızmadım, sakin sakin "Ben Feyhan'ın yeni kocasıyım" dedim. Cevap, "Haa öyle mi? Otur bakalım şöyle. Nasılsın, iyi misin? Peki söyle bakalım Feyhan'ın halası nasıl? Neydi onun adı? Onun kızının adı neydi?" "Nebile Istanbul'da: Çok iyidir. Büyüğü Ziba, sizlere ömür. Kızının adı da Artemis, hatırladınız mı?" Hüseyin Denizaslanı, işini ciddiye alan, namuslu, örnek bir insandır, görevini kötüye kullanan, her isteyene her evrakı veren yetkililerden değildir. Peki bu insan, bu sefer yeniden seçildi mi? Hayır... Neden? Kumbahçeliler, kendilerine yıllarca hizmet etmiş, aday olmadan seçilegelmiş bu efendi adamın, ilerlemiş yaşı nedeniyle artık yorulmaması gerektiğine inanıp yerine Artemis Hanım'ı seçtiler. Denizaslanı'nın bu sonucu büyük bir olgunlukla kabullendiği söyleniyor. Darısı Bülent Ecevit'in ve Deniz Baykal'ın başına... Hepimizin gerçek Bodrumlulardan, özellikle Kumbahçe Mahallesi halkından öğreneceğimiz ne çok şey var... 9) Bir hikâ anlatıcı E wan McGregor "ben biranlatıcıyım" diyor" Böyle olduğu için ben bir aktörüm. Eskiden hikâyeler dinlemek için kamp ateşinin etrafında toplanırdık; bugün sinemaya gitmek yetiyor. Büyüklerimizin dizinin dibinde oturmak yerine, ekranınönünekuruluyoruz. Hikâyeihtiyacımız eski zamanlardan geliyor. Bizim rüyalarımız oldukları için anlatırken onları severiz. Bu hayal ortaklığı bi zibirbirimizebağlar. Hikâyeler olmasa hayatımız materyalist ve ruhsuz olurdu. Süpermarketler ve politikacilarla sınırlı olurdu? Korkunç!.." Ewan McGregor, Tim Bıırton'ın son filmi "BigFishBüyük Bahk"ta, kadennin destansı parçalarını içeren büyüleyici hikâyelerini oğluna anlatan Edward Bloomolarakkarşımızaçıkıyor. Devler hakkında inanılmaz efsaneler, sirk canavarları ve siyam ikizleri gibi hikâyeler anlatıyor. Hikâyelerin şiirsel ve büyüleyici gücüne gerçek bir lirik deyiş katan sürrealist bir anlatım söz konusu. Güler yüzlü ve centilmen bir havası olan Iskoç aktör filmı taşıyor. Ayrıca aktörün hayatıyla filmde canlandırdığı karakter arasındaki yakınhğı fark etmemek olanaksız. Edvvard Bloom gibi Ewan da hayalleri için arkasında küçük bir kasaba bırakmış. " Senaryo ile içten bir bağldık hissettim" diyor "îskoçya'danayrılışımıhatırlattı.Bu bir Iskoç için çok önemlidir . Aktörlüğüöğrenmek için Londra'ya gittim. Ama asıl istediğim dünyayı görmekti". On yıldan beri bu mesleği yapıyor McGregor. Hiçbir zaman aynıtipte bir rolü iki defa oynamadı: Trainspotting'dezayıfbireroinman,Greve'debir maden işçisi ve Les Virtuoses'de bir müzisyen, Bye Bye Love'da kadınları sevmeyen bir playboy... Welsh'in geçen yıl yayımladığı ve Danny Boyle'ün Trainspotting'in devamı olarak çekmek istediği Porno'da oynamak konusunda, kendini tekrar etmek endişesiyle kararsız. "Kitabıbeğenmedim, diğerlerinde olduğu gibi, bu da ticari amaçla yazılmış" diyor, veekliyor: "Trainspotting'e öyle tapıyorum ki kötü bir sonuç ile kolektif hafızada batmaya dayanamam ". Rolleri ayırmıyor... Kariyerinin seçimlerini yalnız ve hiçbir önyargıya aldırmadan yapıyor. Sonuç: büyük bütçeli ve bağımsız filmlerde, Amerikan veya tngiliz yapımlarında hiyerarşi yapmadan oynuyor. Bu rahatlığı ona yardımcı oluyor, yönetmenin kişiliğine, çekimin yapılacağı yere veya şartlarına hiç önem vermiyor. Ücretleri 10 milyon dolar olan aktörlerin kulübünegirmiyor. Bunun yanında, YıldızSavaşları gibi filmlerden kazandığı büyük paraları yapımcılığını üstlendiği Nora'yı çekerken kaybedebiliyor. Seçimle rıarasındabu mesleği sadece 32 yaşına kadar yapmak olan Ewan McGregor'un arkasında şimdiden güzel birkariyervar. "KaraŞahinDüştü"dekigibi yardımcı rolde veya başrolde, inanılmaz varlığını her zaman hissettiriyor. Çıplakgörünebilirim... Kameranın karşısında kelimenin her anlamıyla hiçbir utanması yok. Senaryo ona sunulduğunda en küçük hazırlıkla kendini gösterirken hiçbir zaman asık surath olmadı. Young Adam'da (hayatının anlamını seks etrafında arayan nihilist bir yazarı canlandırdığı îskoç filmi) olduğu gibi çıplak görünmekten hiç nefret etmiyor. Bu konuyu sorduğumuzda şakayla karışık cevaplıyor: "Bu benim kadınların özgürlük hareketine verdiğim destek. Onlar sinemada her zaman çıplak. Fırsat oldukça slipimi çıkarmam durumu eşitlemek içindir." Ewan McGregor, şöhretin tuzaklarından uzak durmaya çalışsa da hataları olduğunu söylüyor... Espri anlayışı yeterince parlak, bazen karşısmdakini şaşırtmayı başarıyor. Bir kadın dergisi, alnının açıklığı ileilgili bir soru sorduğunda cevaplıyor: "Umurumda değil, çünkü çok büyük birpenise sahibim." Dergi yazının başlığında bunu kullanıyorveo da alay ederek şöyle cevap veriyor: "Tersini başlığa koymalarmdan iyidir." Ancak medyanın fırsatçılığından dabıkmış: "Şiddetin sinemaya etkilerinden endişelenmektense bir erkeğin görüşlerini skandala çevirmeyi tercih ediyorlar." Yıldız Savaşları... Aktör kelimelerini cebinde saldamıyor. Meslektaşlarının tersine açık yürekliyi oynuyor. Ayrıca Yıldız Savaşları deneyiminde yaşadığı hayal kırıklığını itiraf etmekten kaçınmıyor. Çekimden önce yazılmadığı bahanesiyle senaryoyu hiçbir zaman okuyamadım. Senaryosu yazılmamış bir filmin dekorlarının yapıldığı hiçbir film bilmiyorum" diyor. "Ayrıca film özel efektlerin bolluğu nedeniyle çok garip çekildi. Bu yüzden üç ayımı mavi bir kutunun içinde geçirdim. Ama aynı zamanda çocukken hayal ettiğim bu evrenin bir parçası olmaktan her zaman mutluluk duydum. Dışarıdan bakıldığında bunlar dev büt Trainspotting ve Yıldız SavaşlarTndakl rolleriyle tanıdık Ewan McGregor'u... İşini "hlkâye anlatıcılığT olarak görüyor. Çıplak görünmeyi ise kadınların özgürlük hareketine destek olarak tanımlıyor. çeli filmler fakat benim hayatımı kesinlikle değiştirmediler, kariyerimi olumlu veya olumsuz yönde etkilemediler." Oyuncu,ünlüolmamngetirdiğituzaklardan uzak durduğu gibi bazen yanlış yola girdiğini de itiraf ediyor: "Nepahasınaolursaolsuntanınmak istiyordum. Kendime tanımadığım insanlarla barda bir gece geçirmenin ne güzel olacağını söylüyordum. Fakat şimdi evimde karımla ve kızlarımla vakit geçirmekten memnunum. îçmeyi de bıraktım. Aynı zamanda iyi bir baba iyi bir aktör ve iyi bir içici olamazsınız. Ben seçimimi yaptım." McGregor bir arkadaşı ile motorla on beş hafta sürecek bir dünya turuna çıkmayakarar verdi. "Motorabayılıyorum, çok coşkulu" diyor. "Benim için bağımsızlığın sembolü. Motora bindiğimizde kendi kararlarımızı alırız". Londra'dan başlayarak Avrupa, Rusya, Moğolistan.AlaskaveKanada'yıgeçecek. McGregor bugezisi için şimdiden bir yayın evi ile anlaşmış durumda, ayrıca tv dizisi yapmak amacıyla bir film ekibiyle de anlaştı. Eylül ayında stüdyolara dönecek olan aktörün Jodie Foster ile Flora Plum'da oynayacağını duyduk. Amaşimdilik bunudoğrulamıyor...# Studio'dan çeviren: Emre ŞAN Şükriye Tutkun Şarkıcı En büyük hatanız nedir? Büyük hatalar ya da çok pişman olduğum bir şey yapmadım şimdiye kadar. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey sizce nedir? Aldatılmak, kandırılmak. Hayattaki en büyük keyfiniz nedir? Bir sürü şeyden keyif alıyorum aslında ama özellikle gezmeyi, seyahat etmeyi çok seviyorum... Bir de başka ülkelerin insanlannı tanımak çok hoşuma gi diyor. En sevdiğinizyazarkim? Patricia Highsmith. En sevdiğiniz film/yönetmen? En sevdiğim yönetmen Guiseppe Tornatore. En sevdiğim film ise " Stanno Tutti BeneHerkesin Keyfi Yerinde". En büyük aşk hikâyesi kimlerinki ? Bence en büyük aşk hikâyesi insanların değil, kumrulann. Bütün kumruların hikâyeleri büyük olmalı çünkü biri ölünce diğeri de kendini öldürüyor. Sizi en çok güldüren şey nedir? Ben çok kolay gülüyorum. Ama özellikle düşenlere çok gülerim. Birisinin düştüğünü gördüğümde gülmemem imkânsız bir şey. Kendim düşünce de gülüyorum. Beğendiğiniz, takdir ettiğiniz siyasi karakter kim? (geçmişten de olabilir) Şu anda takdir ettiğim kimse yok. Amageçmişten bir tek Atatürk diyebiürim. Bir hayvan olsaydınız, ne olurdunuz? Kumru olmak isterdim. O zaman sadık bir sevgilim olurdu. Bülbül de olabilir aslında, çünkü hem sesleri çok güzel hem de istedikleri yere uçabiliyorlar. En çok yaşamak istediğiniz şehir? Kesinlikle Istanbul. Istanbul'u çok seviyorum, doğma büyüme buralıyım zaten. Başka yerde yaşayamam herhalde. Başka bir yerde bir haftadan fazla kalınca sıkıntı basıyor. Güncel olaylar içinde yakın zamanda sizi en çok üzen olay nedir? Erzurum'daki deprem.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle