Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ARALIK 2004 / SAYI 976 11 Hayatı tanımaya başladı ve artık birçok işi kendi başına yapiyor. Emine Turan (52 yaşında) Kızı Sema epilepsi hastası: Beş çocuk annesiyim. Sema doğduğunda çok sağlıklıydı. Bir gün kayınvalidem kucağından düşıırüverdi. Geçirdiği havale sonucu epilepsi teşhisi kondu. Ne yapacağtmı şaşırmıştım. Eşim durumu öğrendiğinde hiçbir şey yapamayacağımızı ve çocuğu eve kapaünamız gerektiğini söyledi. Samatya SSK'ye gittim. 8 yıl tedavi uygulandı, ama sonunda yanlış ilaçları kullandığımızı öğrendik. Sema sekiz yaşında olmasına rağmen bir yaşındaki çocuğun zekâ seviyesine sahipti. Kullandığı ilaçların yan etkisi sol bacağının öteki bacağma oranla dört santim kısalmasına neden olmuştu. Derneğe iki yıldır geliyorum. Sema burada okuma yazma öğrendi. Artık el işi bile yapabiliyor. Şu anda yaşıtlarını bir yaş geriden takip ediyor. Engelliler Eğitim Enstitüsü Derneği Tei 0212 660482757276600532 362 5797 Fax: 0212 6604827 Adres: İstanbul Cad. Huban Sok. No: 17/1 Baktrköyîstanbul. 3 ARALIK DÜNYA SAKATLAR GÜNÜ'YDÜ HAYVANLAR Biz de varız... Volkan Doğar akırköy Engelliler Enstitüsü'nün 40 öğrencisi var. Kimisi otistik, kimisi zihinsel özürlü. Dilek on yedisinde. Üç yaşından beri eğitim alıyor. Annesi hiç bıkmadan her sabah elinden tuttuğu gibi derneğe getiriyor. Sonra hep birlikte spora gidiyorlar, Dilek ve diğerleri. Dilek'in annesi ve diğer anneler... îşte o annelerin anlattıklan: Sabite Yiğit (44 yaşında) Oğlu Zeki, zihinsel özürlü: Zeki doğum sırasında oksijensiz kaldığı için beyninde problem oluşmuş. Biz zihinsel özürlü oldu Epilepsi (sara nöbetleri) B ğunu sonradan öğrendik. Evladımın böyle doğması, ardından eşimin çocuğu kabullenmeyişi beni tamamen çaresizliğe itmişti. Kendimi bu durumla başa çıkabileceğim konusunda ikna ettim. Gitmediğim doktor kalmadı. Anladım ki çocuğumu eğitmekten başka çare yok. Uzunca bir süredir buraya getiriyorum. Zeki şimdi çok iyi durumda. 1 Eşim ve akrabalarım mücadele azmim karştsında şaşırdılar. Şimdi onlar da bana destek oluyor. Güler Demirtaş (49 yaşında) Oğlu Özgen, down sendromu hastası: Özgen doğduğunda bir anne ne hissedi yorsa onu hissettim. Fakat tetkiklerden sonra doktorum bana yaşamaması için dua etmemi söyledi. îşte o zaman öldüğümü ve kanımın çekildiğini hissettim... Bir anne çocuğunun ölmesi için nasıl dua eder? Eşim vebenim için mücadele serüveni başladı. Teşhisi geç konulduğu için metabolizma yaşına oranla gelişemedi. Altı yaşında yürümeye başladı. En büyük sorun çok sık hasta olmasıydı. Hacettepe Üniversitesi'ndeki eğitimden sonra Engelliler Enstitüsü'ne getirmeye başladım. Burada insanlarla birlikte olmayı öğrendi. Bu onun için ulaşılması güç bir mutluluktu. y Bakırköy Engelliler Enstitüsü... l2: Sema ve ınnest Emine Turan \4: Özgen ve tnnesi Giiler Oemirtaş >6: Zeki ve ınnesi Sabite fiğit "otoğraf: /OLKAN 3OĞAR Aylin Tunç pilepsi, evcillerde sıkça rastlanan hastayı ve hasta sahibini de son derece tedirgin eden ancak direkt olarak hayati riski olmayan bir hastalıktır. Kalıtsal epilepsi, evcilleştirmeyle birlikte saf ırklarda görülmeye başlamıştır. Miks ırklarda kalıtsal epilepsi görülmez. Hasta kliniğe genelde acil olarak gelir. Krizi geçirmiş hastanın muayenesinde klinik bulgular, kan tahlil sonuçları (labaratuvar bulgulan) normaldir. Bu nedenle epilepsili hastaların değerlendirilmesi aldıfkça zordur. Muayenede hasta sahibinden alınan bilgı çok büyük önem taşır. Bu nedenle hastalık hakkında hasta sahibine bilgi verip, hekimle iletişim içinde evde gözlem yapmasını isteriz. Kalıtsal epilepsi, German shepherd, Irish setter, Poodle, Siberian husky, Beagle, Coccer spaniel, Labrador retrivver gibi ırklarda gorülür. Genelde 916 aylar arasında ilk tikler başlar. Kalıtsal epilepsi erkeklerde daha yaygındır. Dişilerde kısırlaştırmanın tedavi üzerinde olumlu etkisi vardır. E GENÇLİK HASTALIĞI GEÇİRMİŞSE... Bir ömrü onlara adamak Fizyoterapist Fazıl Zini 17 yıldır özürlü çocuklara spor terapistliği yapiyor. "Burada 900 engelli çocuğun manevi babasıyım" diyen Zini "çocuklarını" şöyle anlatıyor: "Zihinsel özürlüleri hafif, orta, ağır mental retartasyon olarak üçe gruba ayırıyoruz. Ağır hareket eden çocuklara hafif hareketler, ortalara biraz daha hızlandmlmış harekeder, hafiflere ise topla çalışmayı organize ettik. Türkiye'de ilk defa bu uygulamayı başlattık. Bu sistem çocukların göz koordinasyonunu, kol kas ve ayak kas gruplarını esas alıyor. Bu üç programı uyguladıktan sonra iş sosyal uyuma geliyor. Bu durumda annelerle koordinasyon içinde çalışarak çocuğu geleceğe hazırhyoruz. Amacımız engelli çocukları hayata kazandırmak. Anne babaları öldükten sonra kendi öz güvenleriyle yaşamalanru sağlamak. Engelli çocuklar kendi başlarına hiçbir şey yapamıyor. Yapılması gereken ne varsa anne ve baba yapiyor. Evdeki çok basit işleri bile ya anne ya da baba yapiyor, amaç çocuğun 'yorubrıaması' diye düşünülüyor. Bu tamamen yanlış. Yapılması gereken ise çocuğa engelli olduğunu hissettirmemek. Sağlam çocuğa nasıl görev veriyorsak, nasıl cezalandırıyorsak veya ödüllendiriyorsak engelli çocuğa da bu şekilde davranmak zorundayız. 'Bunu sen yapamıyorsun' demesek bile çocuk anlıyor ve içine kapanıyor. Kendi dünyasını yaratıyor. Biz kendi dünyasında yaşayan çocuğa sporla ulaşmaya çalışıyoruz Bunun kalıcılığını ise eğitimin sürekliliğine borçluyuz. 56 yıl önce sırada durmayan çocuk üç yıl sonra başka engelli arkadaşına yardım etmeyi öğreniyor. Her çocuğa ayda bir kez öğretmen yardımcılığı yaptırıyoruz. Bu ödüllendirme çocuktaki özgüveni sağhyor. Elimden geldiği kadar bunu ailelere empoze etmeye çalışıyorum. Onlardan isteğim bıkmadan, usanmadan mücadele etmeleri." Epileptoid krizlerin sıklığı, yeri ve suresi farklılıklar gösterir. Hafif tikler genelde yanm saat kadar sürerken yaygın olan krizler ise beş dakika kadar sürer. Kriz öncesi hayvan sakin sessiz ve hasta gibidir, saklanmaya çalışır. Bazen ayakta tekrarlayan, huzursuz hareketler yapar. Kriz sonrası ise yorgun, susamış ya da acıkmış olabilir. Hemen yemek ya da su kabına gider. Kriz öncesi dönemde ilacının verilmesi krizi önleyebilir ya da hafif atlatılmasını sağlayabilir. Hareketli köpeklerde krizden sonra da tikleri önleyici ilaçların kullanılması fayda sağlar. Bebekliğinde gençlik hastalığı (distemper) geçirmiş köpeklerin ileride epilepsiye yakalanma olasılığı vardır. Yine bazı travmalardan sonra da epileptik nöbetler görülebilir. Yaşlı hayvanlarda epilepsi benzeri nöbetler olabilir. Bunlar kısa süren ve yaşamsal tehlikesi olan durumlardır. Böyle rahatsızlıkları hekim kolaylıkla ayırt eder. Hasta sahibinin dikkat etmesi gereken krizin nasıl geliştiği, sonlandığı ve bu aradaki davranışlardır. Ve zaman geçirmeden hekime başvurmakur. • G.O.RA'yı eleştirin, ama Aylin Kotil G ünlerdir G.O.R.A. ile ilgili yapılmadık eleştiri kalmadı.Verilen emeğe bu kadar büyük haksızlık herhalde sadece bizim ülkemizde yapılıyordur. Genel olarak kendi değerlerimize sahip çıkmama duygumuz burada da kendini gösteriyor. Aynı film Amerika'da yapılsaydı ve oradan bize, Amerikan halkının büyük beğenisini kazanıp gelseydi, bugün Türkiye'de kaç kişi bu filmi eleştirebilirdi acaba? Amerikalı beğendi ise mutlaka güzeldir deyip biz de göklere çıkarıverirdik filmi. Ancak kendi kendimizi kıskanmaktan, kendi değerlerimizi küçümsemekten film güzel olsa da yerip duruyoruz. Oysa "Da Vinci Şifresi"ni yere göğe sığdıramamıştık. Ben de bir hevesle kitabı alıp okuduktan sonra hayal kırıklığına uğramıştım. Ama elin adamları böyle yapmıyor. Kendilerinin çıkardığı kitapları önce kendileri allayıp pulluyor, sonra o suni rüzgâr bizim memlekete kadar geliyor, milyonlar sattırıyor ve kimse beğenmese bile gerçek duygularını ifade edemiyor. Çünkü estirilen rüzgârla milyonlar satan kitabı eleştirme gücünü, üreticiler daha ürettikleri ülkede kınyor. Aynı durumda biz neyapıyoruz?G.O.R.A.'yı yerin dibine sokuyoruz. Hangi rüzgârla bu film yurtdışına gidecek, hangi rüzgârla insanları etkisi altına alacak? Sadece bu filmde mi bindiğimiz dalı kesiyoruz? Hayır. NBA'da oynayan basketbolculanmız için de aynı durum geçerli. Süreyya Ayhan için de. Basketçilerimiz lisans paralarını bile cepten ödeme durumuna geldiler. Süreyya Ayhan başardarı hiç yokmuş gibi özel hayatı ile acımasızca eleştiriler aldı. Doping yüzünden bizi olimpiyatlarda temsil edemedi, sonra da doping olayında temiz çıktı... Biz ne yaptık? Tepkimizi koyabildik mi? Hangi şartlarda nasıl hazırlanıldığını tasavvur bile ede G.O.R.A.'yı Amerlkalılar çekmlş olsaydı, acaba ylne beğenmeyecek ve alablldiğlne eleştlrecek mlydlk? Hayır! Çünkü biz kendi kendlmlzl kıskanıyor, değerlerlmizl küçümsüyoruz... meden, kaderciliğimize yenilerek, bir sonraki olimpiyatlarda dedik. Ya modada? Bugün bir Dilek Hanif çıkıyor, modernizmden ayrılmadan Türk motiflerini kullanarak tasarımlar yapiyor ve modanın başkenti Paris'te defileler yapiyor. Biz ise gazetelerde bunu küçük haberlerle geçiştiriveriyoruz. Geçen gün gazetelerden öğreniyorum ki defileleri tamamen kendi karşılamış ve" Bu sene de yardım olmazsa bir daha cebimden ödeyerek defile yapmayacağım" demiş. Daha nice böyle yurtdışında kendi başarılarıyla Türkiye'nin tanıtımını yapan sanatçılarımız, sporcularımız, modacılarımız ve bilim adamlarımız var. Onları görmezden geldiğimiz gibi Türkiye'nin tanıtımını yapma ihtimali olanların da önünü daha Edirne'de kesiveriyoruz. Bütün bunlara rağmen yurtdışında ilerleyen ve bizlerin aydınlık yüzü olmaya devam eden her bireye teşekkürlerimi bir borç biliyor ve kalbimin onlarla attığını söylemek istiyorum.# aylinkotil.s@superonline.com