Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM 2004 / SAYI973 İSMETG. Esnaf 'Şatila'da ölümü gördüm' THKP/C Acilcüer Örgütü üyesiydim. 12 Eylül'den sonra "Türkiye'de barınamayanlar buraya gelsin" denilince Filistin'e gitmeye karar verdim. Biz üç kişi sınıra, oradan da Lazkiye'ye gittik. Bu bölge Hafız Esad'ın kardeşi Cemil Esad'dan soruluyordu, bize üzerinde Arapça "Acilciler"e dahil olduğumuzu gösteren kimlikler verildi. O dönemde Müslüman Kardeşler örgütünün eylemlerinden dolayı Türkiye'den gelenlere sorun çıkarıyorlardı. Bu kimlikler bizi koruyordu. Suriye ordusunun yardımıyla Güney Lübnan'a geçtik. Kamplarda Latin Amerikalılar, hatta îtalyanlar da vardı. FKÖ içindeki gruplann, El Fetih'in, Kurtuluş Cephesi'nın, Demokratik Cephe'nin çadırları kuruluydu. Ihtiyaçları, hangi örgütebağlıysanız, o karşılıyordu. Biz Kurtuluş Cephesi'ne dahil olduk. Çünkü Arafat'ın liderliğini yaptığı El Fetih gibi bazı yapılar gerici ve tutucuydu. Pakistan, Afganistan, Hindistan gibi yoksul ülkelerden gelen paralı askerlerden oluşuyordu. Neredeyse yüzde 80'i paralı askerdi. Kimse kimsenin içişlerine karışmıyordu. Biz 100 kişi kadardık. Sabah kalkıyor spordan sonra hem askeri hem siyasi eğitim yapıyorduk. Bazuka atışında 20 Filistinli arasında ben birinci oldum, bunun üzerine çok pahalı olduğu için atış yaptırmadıkları bu silahları istediğimiz zaman, istediğimiz kadar kullanmamıza izin verildi. Filistinliler küçük silahları kullanamıyorlardı, ya kendilerini, ya arkadaşlarını vuruyorlardı. Birkaç ay sonra Sabra, Şatila kampları Israil uçaklan tarafından bombalanmaya başladı. Biz tam eğitim yapıyorduk, baktık her taraf bombalanıyor, kamplar, sivil alanlar... Merkez Komitemiz bu savaşta Amerikan emperyalizmine ve îsrail siyonizmine karşı, Filistinlilerin yanında savaşma kararı aldı. Üç ay süren çok şiddetli bır savaştı. Vietnam Savaşı'nı görmuş Küba ve Hollandalı gazeteciler, bu savaşın daha beter olduğunu söylüyorlardı. Ailelerimizle irtibatımız yoktu, arkadaşlarımıza gazeteciler aracılığıyla mektup gönderiyorduk. ARKADAŞLARIMIZ ÖLDÜRÜLDÜ El Fetih'in paralı askerleri savaş başlayınca silahlarını bırakıp kaçtı. Uçaksavarlann başına biz geçtik. Hiç kesilmeden sürdü savaş. înanılmaz bir ses vardı. Kampta PKK'liler de kalıyordu, 3040 kadarı öldüruldü. Bizim de 35 arkadaşımız kayboldu, akıbetlerini öğrenemedik, ama Lübnanlı Falanjistlerin öldürdüğünü düşündük. El Fetih'in esir aldığı îsrailliler de vardı, onlar da gece mezarlığa götürüp kurşuna diziyorlardı. Az ve lusa süreli olsa da ateşkes uygulandığı oluyordu, Arafat bu dönemlerde moral için kamplara geliyor, bizlerle tokalaşıp gidiyordu. Biz daha sonra Birleşmiş Milletler'in açtığı "yeşil hat"a geçtik ve orada nöbet tutmaya başladık. Sonra FKÖ geri çekilme karan aldı. Biz de Sovyet ve Çin konsoloslukları'nın bulunduğu bölgeye geçtik. Bir süre sonra da BM gözetiminde gemilerle Tartus'a, oradan da Şam'a gittik. Gemilere bindiğimizde bizi öylesine uğurladılar ki, hiçbir cumhurbaşkantna böyle bir tören yapılmamıştır. Şam'da, kent dışında tutulduk bir süre. Kimlik kontrolümüz yapddı ve dağıldık. Kimi, özellikle de yaralılar Avrupa'ya gitti, kimi orada kaldı, kimi de Türkiye'ye döndü. Ben Filistin'de bir yıl kaldım, Türkiye'ye dönünce de tutuklandım. Pasaport yasasına muhalefetten, yurtdışında Türkiye'yi küçük düşürücü propaganda yapmaktan yargılandım ama beraat ettim. Aynca 168/ l'den (örgüt yöneticisi olmak) yargılandım, 168/2'den (örgüt üyesi olmak) 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldım Alçaktan uçan uçakların, çatışmaların sesi, bombardımanın yarattığı uğultu uzun süre kulaklarımdan gitmedi. Bu yaşadıklarımı da birkaç yakınım dışında kimseye anlatmadım. (4 Haziran 1982'de başlayan saldırı ve savaşta 18 bin Filistinli öldü, 30 bin Filistinli yaralandı.) FKO kamplarına giden Türkiyeli devrimcilerin gözü ve kulağı bugün de Filistinlilerin mücadelesinde. TUNCER SÜMER İşçi emeklisi Arafat'ı yaratan kasaba: Karame Sanıyorum 1969 yılı Aralık ayı içindeydi. Ürdun'ün unlü Gor Çukurluğu'ndaki bir El Fetih kampında bulunuyorduk. Arapların "kaide" dedikleri kampımız, o zamanki Ürdün Kralı Hüseyin'in yazhk sarayının bulunduğu Suhne kasabasındaydı. 3 km. kuzeybatı yönünde ise, yıkık ve harabe halindeki Karame kasabası bulunuyordu. Bir gece sabaha doğru, bulunduğumuz kaidenin Filistinli komutanı bizi topladı. Biz, Türkiye'den gelen 810 kişi ile beraber, yaklaşık 20 kişi kadardık. Aramızda Yusuf Aslan, Alpaslan Özdoğan, Hüseyin înan gibi, şimdi aramızda olamayan arkadaşlarımız da vardı. Komutanımızın rehberliğinde Karame kasabasına geldik. Karame kasabası, Ürdün'ün Salt kasabasının üzerinde bulunduğu çorak tepelerin Gor Çukurluğu'na inen eteğinde kurulmuş, Lut Gölü'nü ve Kudüs'ün bir kısmını gören, halkı Filistin ve Ürdünlü Araplardan oluşan bir küçük kasabaydı. Ortalık aydınlanmadan, Karame içinde gündüz îsrail topraklarından görünmeyeceğimiz yerlere yerleştik Sabah olduğunda şaşkınhkla etrafımıza bakınmaya başladık. Kasabadaki tüm binalar yıkılmış ve harabe bir durumdaydı. Hiç sağlam bina görünmüyordu. Sanki, hayaletler geziniyormuş gibi, bizden başka hiçbir canlı yoktu. Yer yer parçalanmış araba enkazlar), bazı evlerin yıkılan duvarları arasmda toz toprak içinde kalmış uçuşan eşya parçaları göze çarpıyordu. Ağaçlar bile paramparçaydı. Bu manzara karşısında hayretle sorduk: Bu kasaba neden böyle? Anlattılar. Karame, huzurlu, sevimli, küçük bir kasabaymış. 1967 savaşında hiçbir saldırıya uğramamış. îsrail ordusu 2 2.5 km. yakınındaki Batı Şeria kıyılarını işgal etmiş, orada durmuş. Savaştan sonra Karame'de yaşayanlar Filistinlilere kucak açmış ve kasaba çok sayıda Filistinlf göçmenle dolmuş. 1967 savaşından önce kurulmuş, ama bır varlık gosterememiş El Fetih orgütünün, kendilerinın "fedai" dedikleri savaşçdarının bir kısmı da Karame'ye yerleşmişler. Her gece Şeriatyı geçip îsrail mevzüerine baskınlar düzenliyorlarmış. îsrail 1968'de bir sabah erkenden Kararftç'vj bombamaya başlanmış. Karameliler kendile'riöî savunmaya geçmişler. Direnişin başında Yaser Arafat ve efsane lider Ebu Cihad da varmış. Öğleye doğru îsrail birlikleri Karame'ye girmiş, Karameliler de kendilerini savunmuşlar. Karame savaşının kaç gün sürdüğünü anımsamıyorum. Ancak bu saldın sonunda îsrail, ilk ve ağır yenilgisini almış ve geldiği gibi geri çekilmiş. Arafat'ın adı da tüm Filistin ve Arap ülkelerinde bir efsane gibi dolaşmaya başlamıştı. Biz 1969 Eylül ile 1970 Şubat aylan arasında kampta kaldık. Zaman zaman Şeria'nın öbür tarafına geçip îsrail mevzilerine baskın düzenledik. Biz, "gitmeyin" dedik, ama bizden sonra da gidenler oldu. Gitmeyin dedik, çünkü Vietnam ya da Latin Amerika tarzı mücadelelerin etkisi altındaydık, oysa Filistin'de başka türlü mücadele vardı ve açıkçası bize bir şey öğretmiyordu. 400 KONTORE VARİ HEDİYE KONTÖRLER KONTÖR YÜKLE KONTÖR KAZAN HER AY YÜKLE KAT KAZAN! Kontor Bizden KontörBlzden'lilere miijde! KontörBizden yentlenc Artık toplam 200 ya da daha fazla kontörü her ay yükle, son ay yüklediklerinden kazanacağın hedlye kontörler 2 katına çıksın! Her ay toplam 200 ya da üzerinde yüklemeye devam et, hep 2 kat kazan. Ayhk yüklenen kontör 200499 500999 1.0001.999 2.000 ve üzerl KontorBizden'fltorln tekrar k«, MUSTAFA YALÇINER Emeğin Partisi Genel Başkan Yardımcısı Deniz, Alpaslan, Hüseyin, Yusuf... Filistin'e ilk gidiş 1969 Ekim tarihlidir. Deniz Gezmiş, birkaç arkadaşıyla birlikte Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi'ne; sonradan Deniz'in îstanbul grubuyla birleşerek THKO'yu oluşturan Ankara grubu ise, Antepli bazı gençlerle birlikte ElFetih'ekatıldılar. îkinci grupta, Hüseyin Inan, Yusuf Aslan, Nurhak çatışmasında öldürülen Alpaslan Özdoğan gibi isimler vardı. Hüseyin ve Yusuf, sonradan dönüp Türkiye'den iki grup daha getirmişlerdi ve ElFetih'tekı Türkiyeli fedailerin sayısı otuzu geçmişti. Deniz'le arkadaşları nispeten çabuk döndüler. îkinci grup daha uzun kaldı, daha kalıcı ilişkiler kurdu ve bu ilişkiler sürdü. Gençler, önce Filistinliler ve Arap ülkelerinden gelenlerle birlikte eğitim kamplarında eğitim gördüler. Sonra yalnızca Türkiyelilerden oluşan ikinci bir kampta eğitim ilerledi. Ardından Türkiyeli, Filistinli ve diğer Arap ülkelerinden fedailerin toplandığı, Ürdünîsrail sırunru oluşturan Şeria nehrine yakın üste doğrudan savaş içinde yaşama geçildi. Üs, ElFetih'in üzerinden örgütlendiği, îsrail kuvvetleriyle Filistinliler arasında ilk ciddi çatışmanın patladığı ElKarame yakınlarındaydı. O dönemde tüm Filistin örgütlerinin asıl etkinliği, Ürdün ve Lübnan sınırları içinde kalan Filistin topraklanndaki varlığına dayanıyordu. îsrail işgali altındaki topraklarda faaliyetler sınırlı ve gizliydi. Kurtuluş örgütlerinin başlıca taktiği, işgal altındaki topraklara sızan küçük fedai (gerilla) birliklerinin îsrail sınır karakollarına yönelik baskınlarına dayalıydı. Roketatar, havan ve Kalaşnikoflarla silahlanmış fedailer, 11 kişilik manga düzeniyle, gündüz keşfini yaptıklan îsrail karakol ve koruganlarına gece baskın düzenliyorlardı. îsrail ağır silahlarla karşılık veriyordu. Türkiyelilerin ülkelerine dönüşlerine yalun, baskınlar, 80100 kişilik birleşik fedai gruplarıyla yapılıyordu. Bu çatışmalara Türkiye'den özellikle ilk gidenlerden katdım oldu ve zayiat verilmedi. Filistinli fedai ve yöneticiler, katdımı hep övdüler; pilot ve füze eğitimi almak için Vietnam'a göndermek istedikleri biri AlpaslanÖzdoğan, iki kişiye teğmen rütbesiyle ElFetih'te kalmayı önerdiler. Filistin yönetiminin Türkiyelilere yaklaşımı son derece sıcak ve ilerleticiydi; ElFetih'in "beyni" olarak bilinen sonradan îsrail'in suikasda öldürdüğü Ebu Cihad'la sık sık ve uzun uzun gerek Filistin, gerek Türkiye ve dünya devriminin sorunları üzerine fikir alışverişinde bulunuldu. îki kez de, Yaser Arafat'la bir araya gelip tartışdmıştı. İlk ayda kazamlan Kazanııan kontor U Y e n i KontörBizden 1 1 »e ikincl ve 25 50 100 200 •+U• II » • II > • Ij » IH kazanılan kontor n sonrak ,a y l a r d a 50 100 200 400 J 2 kat hedlye kontör kazanmak Içfn, toplam 200 ya da daha fazla kontönj en az 2 ay ust uste > 'II ohnadıysan: DD D D D D D KoırtörBlzden'e ]}Ki8a mosajla KAYIT yaı, boşlukTj!raK7Haınır D D ° U ° kısa metajla .'soyadını, yaşını, clnslyetlnl (K y da E) aralarda y , y ş , y ( ya j k d l k b l k b k k 2 2 2 2 l l nkaydolmak boşlukbırakarakyaz. 2222yeyolla. • G çok kolayl kKısa mesajla kayıt X kontördüt. KontörBizden'e aynca TurkcellExtra'lardan, www.turkcell.com.tr/ adreslnden ya da 444 0 'ten kaydnlablllrsln. DÜZELTME: Geçen haftaki sayımızda Leman Dergisi Yayın Yönetmeni Tuncay Akgün'ün adı Tayfun Akgün, yazar Tuna Kiremitçi'nin işi ise oyuncu olarak yayımlandı. Düzeltir, özür dileriz. HAZIR KART