17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

H i kâyem i dinler misin, İstanbul'da Tarih Vakfı'nın düzenlediği "Hikâyemi dinler misin?" tstanbul'a döndü. 19 ilde binlerce kişinin izlediği serginin ilk durağı Darphane. îşkenceden çiğnenmiş tüketici hakkına 32 kişinin hikâyesi 31 Ekim'e kadar izlenebilecek. Ayşe Deniz H epsi doğrudan yüzünüze bakıyorlar... Anlattıkları derinden etkiliyor, kimisi sizin yaşadıklarınıza benziyor, kimini daha önce hiç duymadınız, hatta ilgilenmediniz... Ama artık kaçış yok, 32 kişi size insan hakları ihlalleri örneklerine birer pencere açan kendi hikâyelerini anlatacak. "Hikâyemi dinler misiniz?" Tarih Vakfı tarafından hazırlanan serginin adı ve şimdi bu sergi inşa edildiği kentte, yani îstanbul'da. 22 Ekim'e kadar tarihi Darphane binalannda (sukanahmet), 2331 Ekim tarihleri arastnda da Beylikdüzü TÜYAP Kitap Fuarı'nda izleyebileceksiniz. Sergiye, yönetmenliğini Can Dündar'ın, danışmanlığını Prof. Dr. îlhan Tekeli'nin, aragttrmasını Yusuf Kenan Beysülen'in yaptıklan "Önce İnsan " belgeseli eşlik edecek. Daha once 19 kenti gezen sergi hakkında, sergi sorumlusu Tayfun Polat'la konuştuk: "Hikâyemi dinler misin?" sergisi Türkiye turuna hangi ilden başladı? Sergimiz, 10 Nisan 2004'te îzmir'de açıldı ve Van'dan Antalya'ya, Edirne'den Çanakkale'ye, Konya'dan Muğla'ya, toplam 19 ili dolaştık ve sonunda Istanbul'a döndük. Bu sergiyi hazırlamaktaki temel amacınız neydi? Son dönemde ülkemizde, temel insan hakları ve özgürlükleri konusunda önemli ilerlemeler kaydediliyor. Toplumun genelinde insan haklarına duyarlılık artmaya başladı. Ne var ki, insan haklarının tam olarak güvenceye alınması, daha demokrat ve uygar bir topluma giden yolun açılabilmesi için, atılması gereken pek çok yeni adım ve uygulamaya geçmesi gereken pek çok yasa var. Bir diğer nokta, ülkemizde insan hakları denildiğinde, akla hemen birinci kuşak haklar geliyor. Biz bu sergiyle ikinci ve üçüncü kuşak hakları da gündeme getirerek, insan haklannın günlük yaşamın her alanında karşılaştığımız bir kavram oluşunun ve bir öncelik sırasına koymadan her ihlalin aynı anda ve aynı önemde değer Diyarbakır (üstte) ve Bursa (altta) sergisinden... lendirilmesi gerekliliğinin altını çizmeye çalışıyoruz. Bu serginin, toplumun tamamıntn daha onurlıı bir yaşam isteğinde bulunması yolunda bir bilinç oluşturması, en azından yeniden düşünmek için bir soru işareti yaratmasını amaçlıyoruz. DİYARBAKIR, MARDİN VE... Serginin görsel yapısından biraz.söz eder misiniz? "Hikâyemi dinler misin? Tanıklarla Türkiye'de însan Hakları ve Sivil Toplum" sergisi, mümkun olduğunca geniş bir yelpazeden seçilmiş 32 canlı tanık aracılığıyla, son 5060 yılda Türkiye'de yaşanan insan hakları mücadelesini, suçlu aramadan ve önyargısız bir anlatımla görselleştiriyor. Sergide kişiler panolarla sembolize ediliyor ve her panoda, deneyimleri anlatılan insanlann gerçek boyutların biraz üzerinde mecazi olarak abideleştirilmiş maketleri bulunuyor. Geçmişlerinı sırtlarında taşıyan bu kişiler, ileriye doğru bakıp yaşadıklarmı ve mücadelelerini izleyicilere günlük dilleriyle ve yüz yüze anlatıyorlar. Proje için kimlerin desteğini aldınız? "Hikâyemi dinler misin?" sergisinin proje adı, "Türkiye'de însan Hakları ve Sivil Toplum Gelişiminin Görsel Anlatımı". Projenin masraflarının yüzde78'ini Avrupa Komisyonu karşdıyor. Geri kalan finansmanı ise yerel kaynaklar sağladı. î Ama her şeyden önce, sergide yer alan 32 kişiye, yaşamlarını bizlerle paylaştıkları için teşekkür borçluyuz. Hikâyesi anlatılan 32 kişiyi nasıl seçtiniz? Kişilerin seçimi, temelde akademik ekip tarafından yapıldı. Proje yürütücüsü olarak ana amacımız, olabildiğince geniş bir alanı taramaktı. Bu kapsamda, her cinsiyetten; yaştan; eğitim düzeyinden; meslek grubundan; etnik, toplumsal ve kültürel kesimden insanları projeye dahil etmeye çalıştık. Olabildiğince toplum önderlerini değil, günlük yaşamdan kişileri seçmeye çalıştık. Aralarında tanınmış insanlar da var tabii; çünkü aksi takdirde sanatçı hakları, düşünce özgürlüğü ya da tüketici hakları gibi konuları ele almamız zorlaşıyordu. Bu proje 19 ilde de beklenen ilgiyi gördü mü? En yoğun ilgi hangi ildeydi? Sergilemenin büyük bölümü yaz aylarına denk geldi. Okullar kapalıydı ve bazı illerde hedeflediğimizin altında ziyaretçiye ulaşabildik. Ihlallerin kent gündemindeki önemi de belirleyiciydi. Bu anlamda, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yüksek rakamlara ulaştık. Antalya, Denizli, Mersin, Gaziantep, Bursa, Samsun gibi sanayi şehirlerinde kentin tüm faaliyeti para kazanmak ve bunu konuşmak üzerine gelişince, olası bütün tanıtım im kânlarını zorlasanız da sergiye ilgi çekemeyebiliyorsunuz. Günlük ortalama bazında en yoğun ilgi Diyarbakır'daydı. Bunu, îzmir ve Mardin izliyor. Bir ilginç durum da Konya ve Ankara'nın çok yakın sayılara ulaşmış olması. Hem de Ankara'da iki hafta açık kalmamıza rağmen. Tepkiler nasıldı? Sergiyi gczdirirken bazı tepkilere hazırlamıştık kendimizi. Sonuçta, çok farklı görüş ve yaşamlardan kesitler sıınııyorsunuz. Ancak, 6 ay ve yaklaşık 30 bin izleyicinin sonunda, tepkilerin çok büyük bir oranda olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Serginin görsel etkileyiciliği o kadar fazla ki ziyaretçilerin sergiyi gezdikten sonra bir tokat yemiş gibi sarsıldıklanna çok şahit olduk. Bize sarılıp ağlayanlar, gelip uğradıklan ihlallerle ilgili dert yanan ve başvuru noktaları soranlar, kendi hikâyelerini anlatanlar çok oldu. Sizce bu etkinlik Türkiye'de insan haklarına bakışı değiştirdi mi ya da gelecekte değiştirecek mi? Bunu iddia etmek, buyük bir söz olur. Ama, şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz; sergimizi ziyaret eden konuklarımızın, Türkiye'de insan hakları ve hak ihlalleri konusuna eskisinden daha geniş perspektiften baktıklarını, farklı hak ihlalleri mağdurlanyla empati kurabildiklerini, en azından kafalarına bir soru işareti tohumu ektiğimizi düşünüyoruz. OSMAN BAHADIR [email protected] 80 yıl önce şeraiti matlubeyi (aranılan şartlan) haiz yedi efendi muvaffak oldu. Bu efendileri evvelce sıtma hakkında tetkikat ve tetebbuatta (araştırmada) bulunmak üzere Almanya'ya göndermeye karar vermiştik. Fakat efendilerin imtihanlan geç kaldığı için sıtma faaliyetinin yaklaşmış olmasından, Almanya'ya gönderilmesinde bir fayda göremedik. Esasen bu efendiler o üç ay zarfında Almanya'da tetkikat ve tetebbuatta bulunacak derecede lisana vakıf olmadıklarından bu hareketimizle kendimizi bir derecede haklı bulduk. Bununla birlikte bu doktorlann mücadeleye çabuk yetiştirilmeleri için bakteriyolojihane laboratuvarlarında tatbikat görmelerini karar altına aldık. Efendiler burada layıkı vechile iki ay tatbikat gördükten sonra kendilerinden pek çok istifade edeceğimizi ümit ediyorum. Bu efendiler tatbikat gördükten sonra laboratuvar şefi olarak istihdam edileceklerdir. Bu vazifeleri esnasında çalıştıkları görülen efendiler gelecek sene Almanya'ya ve Italya'ya tetebbuat (araştırma) için gönderilecektir. îmtihanlarda muvaffak olan bu doktorlardan başka sıtma mücadelesinde çalışmak isteyen doktorların birçoklarına müracaat ettik. Bunlan mücadele tabibi olarak istihdam edeceğiz. Bu suretle inşallah iki ay sonra sıtma mücadelesine başlayacağız. Sıtmadan sonra ikinci mücadele bittabi frengi ile olacaktır. Fakat maalesef bu sene frengi mücadelesi için pek çok paramız olmadığmdan ancak elzem ve zaruri olan menatıkta (bölgelerde) mücadele edebileceğiz. Bunun için Vekâlet'te fikirlerinden istifade etmek üzere Tıp Fakültesi emrazı efrenciye (frengi hastalığı) mütehassısı Reşad ve Gureba Hastanesi efrenciye mütehassısı Hulusi Behçet beyleri Ankara'ya celbe (getirtmeye) karar verdik. Bu zevata memuriyetlerinden üçer aylık mezuniyet aldık. Ankara'da bu üç ay zarfında frengi ile mücadelenin programlannı tespit edeceklerdir. îstanbul'da aynı zamanda Tıp Fakültesi'nin Haydarpaşa'dan îstanbul'a nakli meselesi ile meşgul oldum. Yaptığım tahkikat ve elde ettiğim netayic (sonuçlar) haklunda Ankara'da görüştükten sonra bir karar vereceğim. Bu hususta mufassal (ayrıntılı) ve müdellel (delilli) vesikalarım vardır. Ankara'ya yarın giderken yalnız gitmiyorum. Arkadaşlardan Doktor Osman Şerefeddin Bey ile Doktor Asım Bey'i de Ankara'ya götürüyorum. Sıhhiye Vekâleti'nin biraz daha faaliyete başlayabilmesini temin için Vekâlet'te sıtma mücadelesi ve hıfzı sıhha şubesi olmak üzere iki şube ihdası (açılması) mecburiyeti hasıl oldu. Bu şubeler için mütehassıs ve şef olarak Asım ve Şerefeddin beyleri uygun bulduk. Kendileri de kabul ettiklerinden yarm hep beraber gidiyoruz. Osman Şerefeddin Bey sıtma mücadelesi şubesi ile tamamen meşgul olacaktır. Asım Bey ise memleketimizin pek ziyade muhtaç olduğu hıfzı sıhha şubesini tesis ve idare edecektir. Bu şube memleketimizde şimdiye kadar olmayan eczacılık, doktorluk, hastaneler vesair için lazım gelen talimatı, hatta kanunları tespit edecektir. Bu faaliyet gayet geniş ve şümullu (kapsamlı) olduğundan hıfzı sıhha şubesinin faaliyetine yardım etmek üzere pek yakında îstanbul'da çeşitli komisyonlar teşkil edeceğiz. Bu suretle Sıhhiye Vekâleti'nin memleketimiz için lüzumlu olan bazı ihtiyaçları temin edeceğini zannediyorum." Izleyici sergiyi anlatıyor... Halbuki biz bu coğrafyadaki insanlar en iyi şeyin yaşadıklarımızı unutmaya çaüşmak olduğunu düşünmeye başlamıştık. Yüreğinizm1 sağlık. Mebmet Teli/Dıyarbakır Bir hukukçu adayı olarak bir kez daha kendimi sorgulattı bu sergi, vicdanımı sızlattı, öfkemi biledi, güç verdi, umut aşıladı. Söz veriyorum elimden geleni yapacağım. Özge Şafak/Ankara Sarsıldım. Kırk dört sene bu ülkede insan yetiştirdim. îçim rahattı. Emek verip oya gibi işlediğim öğrencilerimle övünüp mutlu oluyordum. Ben bu sergi kadar etkileyici olmadığımı anladım. Her yere götürülsün. G. Erçin/Ankara/Emekli Öğretmen ŞOK, ŞOK, ŞOK. Ömer Iştklt/Diyarbakır Bizlerin unutmak üzere olduğu, bazılarımızın hiç bilmediği ya da bilmezden geldiği gerçeklerden önemli bir kesit sunuyor ve en doğrusunu yapıyor. RAHATSIZ EDÎYOR. Ayşe Batumlu/Bursa însan hakları sen çok yaşa. Helin Öcal/hmir (9 yaşında) Sıhhiye vekilinin beyanatı n günden beri şehrimizde bulunan Sıhhiye Vekili Doktor Mazhar Bey, bu sabah Ankara'ya müteveccihen şehrimizden hareket edecektir. Doktor Mazhar Bey dün bir muharririmize îstanbul'da yaptığı işler hakkında aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: "îstanbul'da bulunduğumuz müddet zarfında meşgul olduğum mesail (meseleler) çoktur. Evvela bilumum sıhhiye müesseselerini teftiş ettim. Neticeden memnun oldum. Bununla birlikte sıhhiye müesseselerimizin birçokları ıslaha muhtaçtır. Ezcümle îstanbul Sıhhiye Müdüriyeti'nin malumatı çok fena bir vaziyette idi. Tetkikatta ve teftişatta bulunmaya memur ettiğim müfettiş ve Refet Bey müşkül bir vaziyette kalmış ve hiçbir dosyayı bulamamıştır. Kayıtlar keza bir intizam dahilinde icra edilmemiştir. Bu gibi sıhhiye müesseseleri malumatı ile meşgul olduktan sonra Vekâlet'in ve Millet Meclisi'nin en ziyade ehemmiyet verdiği kinin ve sıtma mücadelesi ile uğraştım. Evvela kinin tedariki (sağlanması) için tüccarlarla temas ettim. Bugün hemen hemen bütün meseleler tamamlandı. Tüccardan Edhem Pertev ve kimyager îbrahim Edhem beyler şimdi bize kinin ile kinin komprimelerini (haplarını) tedarik ederek ihtiyaçlarımıza yardım edeceklerdir. O Sıtma mücadelesine iştirak için talep eden doktorlar arasında yaptırdığımız imtihanda HŞubatl925
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle