17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

17 EKlM 2004 / SAYI 969 15 ve Sinema"nın kadın filmleri yapan yönetmenler bölümünde bizden Atıf Yılmaz'ın yanı sıra Ermek Çınarbayev'in Hlmlerini de incelediğimden konu onlara yakın. (Bu filmlerden "Yas Tutan Güzel"de Natalya Arinbasarova genç yaşta dul kalan ihtiraslı bir göçmen kadını canlandırıyordu.) Konuşmam bitince ilginç sorular geldi öğrencilerden. Örneğin Kazak sinemasının ne olduğu, Kırgız sinemasından farkı, devamlı Rus klasikleri izlemenin faydası (ya da faydasızlığı)... Gençlerin gösterdiği bu yakın ilgi gerçekten umut verici. Bir festival • • gunıugu Gönül DönmezColin lmati'ye vardığımızda saat sabahın altısıydı. Dışarda bizi bekleyen çok eski bir dost, Ermek Çınarbayev. Locarno gibi önemli festivallerde aldığı ödüllerle perestroikadan bu yana orta kuşak Kazak sinemasının başını çeken önemli yönetmenlerden ve yabancılara ev sahipliği yapmaktan o sorumlu. Almatl'de görevimiz bir yandan film okulu öğrencilerine "masterclass"dersleri vermek öbür yandan " Şhaken 'in Yddızları" adlı fdm festivalinin jüri üyeliğini üstlenmek. Festivalin onur konuğu MicheUe Mercier. Anjelik filmlerini anımsayacak yaşta olanlar için bu isim bir şeyler diyebilir, ama Almatililer için önemli olan, bir Fransız yıldızını canlı olarak karşılarında görmek. Belediye sarayının karşısında başlayan törende diğer konuklar gibi geleneğe uyarak Mercier de elma ağacına bir elma asıyor. Elma kentin simgesi. Eski adı, çok daha anlamlı Alma Ata'yı bağımsızhğın ilanından sonra niye Almati'ye çevirdikleri bir sır. •'vt, "Avcı" da festival filmleri arasında yer aldı... SİNEMA.COM'UN ANKETİ l '* *J 45 MİLYON DOLARA 100 FİLM Kazak sinemasının şu anda en önde gelen yönetmenleri Darejan Omerbayev ile Serik Aprimov. Serik bir iki kez festivale bir "merhaba" dediyse de Darejan ortalıkta yok. Serik'in son filmi Locarno'da birkaç ödül alan "Avcı" neden festival programında değil anlamak zor. Locarno izleyicisini büyüleyen bu film başlı başına bir görsel şölen, ama aynı zamanda düşündürücü bir yapıt, yitirilen gelenekler üzerine. Şu sıralarda üniversiteden çarşı pazara her yerde en çok sözü edilen film ise Almati yakınlarında çekilen Amerikan ortak yapımı "Göçmen". 45 milyon dolar bütçesi olan filmi Sergei Bodrov yönetiyor. Ufak bütçeli filmleriyle tanınan Serik'e soruyorum, "45 film yapamaz mı bu 45 milyonla" Cevabı "100 film yapanm". Almati'ye ilk geldiğim 1991 'den bu yana her taraf yabancı sermaye yatırımı gökdelen otellerle dolmuş. Petrol parası var. Kimileri çok zengin. Avrupa mağazaları gırla. Serik gibi yönetmenlere göre gençlik bir boşluk içinde. Modernizm sanki Almati'ye çok erken gelmiş. Bir yandan Sovyet stili dönen bir çark, öbür yandan kapitalizmin kafa karıştlran pençesi. Geleneksel kültürü çok derin bir ülke için zor bir durum ve bunlar Aprimov'un tüm filmlerinde açık açık ortada. Omerbayev'in son yapıtı" Yol" ki gerçekte nereye gittiği belirsiz Kazak sineması için bir metafor gibi yıllar önce köyde bıraktığı annesinin cenazesine yetişemeyen özel ve meslek yaşamı sorunlu bir yönetmenin öyküsü. Bir önceki filmi "Kiralık Katil" mafyaya kiralık katil olmaktan başka çıkar yol bulamayan taşralı bir gencin dramı üzerine kuruluydu ve Omerbayev'e göre kiralık katil mesleği bağımsızhktan sonra ortaya çıkmıştı. Festival sonuçlarına gelince, büyük Ödül "Rönesans Adası" filminin. En îyi Konulu Film "Psycho" ve En iyi Yönetmen Nariman Turebayev. Kapanış şöleni görkemli opera binasında başlıyor. Uzun tuvaletli hanımlar, şık beyler, anlamsız arabeskdisko şovlar. Sağır edici müzik. Bir daha karşılaşır mıyız festivalde karşılaştığım, tanıştığım insanlarla? Belki birgün bir yerler En büyük j antikahraman Tyler Durden' S A "Küçük Adamlar" Turebayev'in llk fllmlydl... inema.com'un yapüğı anketle sinema tarihinin antikahramanlan seçildi. Dövüş Kulübü filminde Brad Pitt'in canlandırdığı "Tyler Durden" sinema tarihinin en büyük antikahramam. Sinema.com mail grubu üyeleri arasında yapılan ankette "Sizce gelmiş geçmiş en büyük antikahraman kimdir" sorusuna yanıt arandı. Üyeler, sinema tarihinden seçilmiş 20 kişilik antikahramanlar listesinden, David Fincher'ın 1999 yapımı Dövüş Kulübü filmindeki "Tyler Durden" karakterini birinci seçtiler. Edward Norton'un ikinci karakteri olan ve Brad Pitt tarafından canlandırılan Durden, kulübün kurucusu ve kredi kartı binalarını yok eden büyük eylemi planlayan Norton'un bölünmüş kişiliğiydi. YENİ EKONOMİ... (azakistan tlnemasının llk fönetmenl Şhaken Sovyetlerin yıkılışının ardından yeniden yazılan Kazak sinema tarihinin ilk yönetmeni olarak benimsenen Şhaken Aimanov'un adını taşıyan festival iki yaşında. Hükümet sanat filmlerini küçümseyip ancak Hollywood tipi büyük projelere para verdiğinden dışardan para gelmedikçe Kazakistan'da sinema yapmak mucize. Konulu film bölümünde beş film var. Bunlardan "Küçük Adamlar", Nariman Turebayev'in ilk filmi. Modernizmin müthiş bir patlama yaptığı Kazak toplumunda yeni ekonomi gibi yeni değerler (ya da değerlerin yokluğuna) ayak uydurmaya çalışan biri Kazak diğeri Rus iki gencin öyküsünü anlatan bu filmi iki yıl önce Locarno'da görmüştüm. Ülkesinde bu kadar geç ortaya çıkması garip. Orada ödul de almıştı, ama burada ne olacağı pek belli değil. Gulshad Omarova'nın ilk filmi "Psycho" gerçekten dört dörtlük bir film. Sıradan bir öyküyü abartmadan anlatıyor. Oyuncular çok iyi, Sergei Bodrov'un (Kafkas Mahkumları'nın yönetmeni) yazdığı senaryoya diyecek yok. Söylentilere göre filmi gerçekte Bodrov yapmış. Genç bir kadının ilk filmi ile bu denli başarı yakalayacağına inanmıyorlar. Iranlı Samira Makhmalbaf'ın filmlerini babası Mohsen'in yaptığını ileri sürenler gibi. "Rönesans Adası" filmi kentli kıza gönlünü kaptıran köylü çocuk gibi fazla işlenmiş ko limanov adına lüzenlenen 'Şhaken fıldızları" fllm nulan yinelemekten öteye gitmiyor. Diğer iki filmin biri çocuk filmi diğeri ise kötü bir Hollywood kopyesi. Belgeseller bölümünde değişik konuları ele almaya çalışan filmler nitelikten ve hayal gücünden yoksun. YILMAZ VE ÇINARBAYEV... Jüri başkanı Azeri kökenli Rustem Ibrahimbekov, Nikita Mihalkov'un "Urga" da içinde olmak üzere birçok filminin senaryo yazan. Üyelerden biri Kanchalovski'nin Aytmatov uyarlaması "îlk Öğretmen"deki rolüyle anımsayacağımız Natalya Arinbasarova. Bu arada film okulu öğrencileri için hazırlanan dersler çok başarılı. Benim konum Yabancı Eleştirmenler ve Kazak Sineması. Son kitabım "Kadın, Islam estivallnln 2'nclsl /apıldı. Büyük )dülü "Rönesans Ması" aldı. En lyl /önetmen ise rurebayev. Oylamada ikinci sırayı Kuzulaıın Sessizliği'nde Anthony Hopkins'in canlandırdığı seçkin yamyam doktor Hannibal Lecter; üçüncülüğü Leon filminde Jean Reno'nun canlandırdığı duygusal kiralık katil Leon aldı. Listede yer alan tek Türk antikahraman Anayurt Oteli adlı filmde Macit Koper'in canlandırdığı Zebercet ise hiç oy alamayarak sonuncu oldu. Sinemanın ilk 10 antikahramanı şöyle: 1. Tyler Durden Bradd Pitt Dövüş Klübü, 2. Hannibal LecterAnthony HopkinsKuzuların Sessizliği, 3. LeonJean RenoLeon, 4. Keyser SozeKevin SpaceyOlağan Şüpheliler ve Travis BickleRobert De NiroTaksi Şoförü, 5. Ajan SmithHugo WeavingMatrix, 6. Alex DeLargeMalcolm McDowellOtomatik Portakal, 7. GelinUma ThurmanKill Bill., 8. DudeJeff BridgesBüyük Lebowski, 9. Billy the ButcherDaniel Day LewisNew York Çeteleri, 10. Mad Max Mel GibsonMad Max, BülDavid CarradineKill Bill, Eric $ DravenBrandon LeeKarga. • , NEZAHAT GÜNDOĞAN'IN BELGESELİ MUNZUR'U ANLATIYOR Ya 'Munzur Akmazsa'... O Dzgür Erbaş luşumu 42 milyon yıl alan Munzur Vadisi'ne yapılması planlanan 8 barajın bölgeye ve bölge insanına getireceği felaket bir belgesele konu oldu. "Munzur Akmazsa" adlı belgeselin yönetmeni Nezahat Gündoğan. Önce 5. Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında Tunceli'de seyircisiyle buluşan belgesel, Barışarock Festivali'nde ve son olarak da Bilgi Üniversitesi'nde gösterildi. Müziklerini MetinKemal Kahraman'ın, seslendirmesini de Mümtaz Sevinç üstlendi. llk belgesel filmi olan "Munzur Akmazsa" ileBergama, Hasankeyf, Fırtına Vadisi gibi "kalkınma kazalarına" bir yenisinin eklenmek üzere olduğunu önce Türkiye, ardından da dünya kamuoyuna anlatmayı hedeflediğini söyleyen yönetmen Gündoğan'la Munzur akmazsa neler olacağını konuştuk. 1971 yılında Milli Park ilan edilen ve Vfilli Park ilan sdilen ve Eoruma altına ıhnan Munzur /adisi >arajlarla hem :kolojik, hem le kültürel leğerlerini itirecek... 1972'de UNESCO tarafından koruma altma alınan Munzur Vadisi'nde, ABD, Avusturya ve Türk şirketlerinden oluşan konsorsiyumun kazandığı "Munzur Baraj Projesi" ihalesiyle Türkiye'nin enerji ihtiyacının binde 9.7'sinin karşılanabileceğini belirten Gündoğan, "Bunun parasal karşılığı 80 milyon dolar. Oysa bölgenin turizmden ve doğal kaynaklarının doğru kullanımından elde edilebilecek gelirin 800 milyon ile 1 milyar dolar arasında değişeceği öngörülüyor. Munzur'a özgü 43 kendiliğinden yetişen ve ilaç sektörü için çok önemli bitki türü var. Barajlar bu bitkilerin kaybolmasına neden olacağı gibi, tüm vadinin ikliminin de değişmesi söz konusu" diyor. ÇED RAPORU YOK Bölgede yaşayan insanlarla yaptığı röportajların da belgeselde yer aldığını belirten Gündoğan, "Insanlar üzerinde yaşadıkları ve kutsal saydıkları toprakların sular altında kalacağından büyük endişe duyuyorlar ve inançsız kalacaklarını söylüyorlar. Bu projenin doğa üzerinde yaratacağı tahribatın bir diğer sonucu da insanların göç etmesi olacak. Böylece bölgedeki kültür de yok olup gidecek. Insanlara kamulaşUrma için verilen para doğdukları yerlerden, kültürlerinden kopmalarıyla karşılaştırılamaz" diyerek yaşanacak ekolojik vejtültürel tehlikele re dikkat çekiyor. Proje öncesinde Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu alınmadığını dile getiren Gündoğan, "Bölgede siyanürle altın arama çalışmalarının da başladığmı öğrendim. Ben enerji üretimine karşı değilim. Kaldı ki bu projeyi de bunun için yapmadım. Temel sorun alternatif, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak varken, zararları belirlenmiş yöntemlerle enerji üretiminde ısrarcı olmak. Almanya'da denizin içine kurulan rüzgâr santralları var. Terk edilen teknolojiler bize pazarlanıyor" diyor. Proje kapsamında bir barajın tamamlandığını bir diğerinin de bitirilmek üzere olduğunu anımsatan Gündoğan, 1998 yılında Dünya Barajlar Komisyonu'nun hazırladığı bir raporla, barajların kendilerinden beklenen yararı Jıiçbir zaman sağlayamadığının ortaya konulduğunu söylüyor: "Büyük göl barajlan hedeflenen yarar bir yana, çölleşmeye, çoraklaşmaya, iç su canlılarının yok olmasına neden oluyor. Ozon tabakasının delinmesine yol açan sera gazı oluşumunun nedenlerinden biri de yine barajlar. Munzur Vadisi Milli Park olmasına ve korum altma alınması karşın, bu projenin hedefi oldu ve bununla ilgili gerekli yasal girişimler yapılıyor. Ben de kendi payıma, görsel araçlar ve bilimsel verilerle bölgenin imdat çağrısına katkı sunmaya çalıştım. Belgesel için hem orada yaşayan insanlarla hem de bilim insanlarıyla röportajlar yaptım. Türkiye'de kamuoyu oluşabilirse belgeseli lngilizce ve Almanca'ya çevirerek yurtdışında da destek arayaca "Munzur Akmazsa" belgeselinin yönetmeni Nezahat Gündoğan şair Hasan Erkul'la birlikte...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle