26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

MELTEM KURTSAN varız... Özlem Altunok Beyin gücümüzle KAGÎDER Başkanı ve iş kadını Meltem Kurtsan'a göre Türkiye'de kadın politikası yok. Nüfusun yarıdan fazlasının kadın olması kadının gücünün, ekonomiye katkısının görülmesine yetmiyor. Oysa kadın evde oturmak istemiyor. Kurtsan da önceliği kadın istihdamına veriyor... eltem Kurtsan bir iş kadını. Kurtsan Şirketler Grubu başkanlığını yapıyor, 2. ytlını henüz doldurmuş KAGÎDER'in (Kadın Giriş.imcıler Demeği) yönetim kurulu başkanlığını yürütüyor. Kadın girişimcilerin yaşadıkları zorlukları biliyor, çünkü o da bir kadın. Bunun için de hem kendi şirketine yeni açılımlar kazandırmaya çalışıyor hem de Türkiye'de kadın istihdamını arttırmak için çabalıyor, çeşitli kadın örgütleriyle ilişkiler kurarak girişimlerini destekliyor. Meltem Kurtsan'la hayata geçirilemeyen kadın politikası üzerine konuştuk. Hiikümetin, hatta bugüne kadar iktidara gelmiş diğer hükütnetlerin ciddi bir kadın politikası var tnı sizce? Bu hükümette bir kadın politikası olduğunu düşünmüyorum. Hatta böyle bir politikaya neden ihtiyaç olduğu bile anlaşılmıyor. Aslında bu, aşağı yukarı her zaman böyleydi. Hükümet üyeleri de dahil Türkiye'deki düşünce yapısı "kadın, kocası para kazanıyorsa evde oturmalıdır" şeklinde. Tüm bunlar ataerkil toplum yapısıyla ilgili. Parlamentodaki kadın sayısı artmadıkça bu bakış açısı da kolay kolay değişemez. însanların doğup büyüdüğü ortamda, kadına öğretilenlerde kadının böyle bir rolü yok. Kadının parlamentoda olması süs gibi algılanıyor. Meclis'teki kadınlar da kadın politikaları üzerinde söz sahibi olamıyorlar. M °>ri n / r ı j ı KADIN İSTİHDAMI ARTTIRILMALI •Sizin işaret edebileceğiniz kadın politikası nedir? AB ülkelerindeki kadın politikalanna örnek olarak "kadın istihdamını arttırma"larını verebilirim. AB'de kadınların istihdam oranı 1997'de yüzde 45 iken, 2001'de yüzde 55'e ulaştı. Bu oran 2001'de Türkiye'de ücretsiz aile işçileri dahil yüzde 30'lardaydı. Yani biz, AB ülkeleri ve aday ülkeler arasında son sırada yer alıyoruz. Buna rağmen hâlâ Türkiye'de "kadın istihdamını arttırıcı önlemler" alınmıyor. Gündelik hayata yansıyan değişimler yok mu? Kadın nerede, ne kadar var? Tepki vermek, aktif olmak, çaba göstermek önemli bir gösterge, kadınlar artık bunu daha çok yapıyor. Ataerkil yapı Türkiye'de yeni yeni sarsılmaya başlıyor. Kadınlar ellerinden geleni yapsa da rol modellerinin bu kadar yerleşmiş olması, kadının varlığını, ekonomiye katkısını yadsıyor. Rakamlarla da bu katkı yok gibi gösteriliyor. 3 milyon çalışan kadın varsa, zaten yüzde 6O'ı ücretsiz işçi. Ama sorduğunuzda kadın her yerde çalışıyor, evde, tarlada, başkasının evinde... Çalışan kadın sosyal güvencesi olan, maaş alan, bordroda yer alan kadın demek. Bu kadınların sayısı ise çok çok düşük. •Sizce "Anadolu kadını" da dahil, kadınların talebi ne? Anadolu kadınını iyi eğitemediğimiz, ekonomik olarak erkeklere bağımlı bıraktığımız sürece bu tür sorunlar olacaktır. Mesela zinanın Anadolu kadınının talebi olarak sunulması kadınların kurtuluşlarının kendilerinde değil de bir erkeğin sayesinde olabileceği fikrinin bir yansıması gibiydi. Şehirde ya da kırsalda kadınların daha aktif olduğu görmezden gelinemez. Avrupa'daki kadınlarla aynı haklan istiyor, emek, beyin gücü, yani birey olarak var olduklarını göstermek istiyorlar. Standart bir erkekten mületvekiline kadar böyle bir algılama yok. Konu kadına gelince "evde benim karımın sözü geçer" diyerek kadın sorununu şahsileştiriyorlar. Bundan bahsetmiyoruz ki, biz bütün insanların beyin gücüyle dünyaya geldiklerini, ayrımsız aynı haklara sahip olduklarını söylüyoruz. Bir ülke, nüfusunun yüzde 51 'ini oluşturan kadınların yeteneklerinden faydalanamıyor. Bu büyük potansiyelin ülke için de fay J:f ¥% r ft ;, i • „ A Meltem Kurtsan 2 yıl önce kurulan KAGÎDER'in yönetim kurulu başkanı. ' ' dalı olduğunu anlamıyorlar. Artık Avrupa'da da kadın eve itiliyor. Bir kadın hem çocuk, hem de iş sahibi olamazmış gibi bir ikilem yaratılıyor. Bunun nedenlerini neye bağlıyorsunuz? Şöyle bir örnek verebilirim: KAGlDER olarak Dünya Kadın Girişimci Dernekleri Birliği üyeliğine kabul edildik. 35 ülkenin üye olduğu derneğin yönetim kurulu ve komitesinde Malta, Slovenya, Yunanistan gibi ülkeler aktif. Yani belli bir noktaya ulaşmış, birtakım haklan kazanmış ülkeler daha bir rahat. Insan geri kaldığını anladığında, sorunlarını çözmek için daha çok çabalıyor. Bizim kadınlarımız da artık birçok uluslararası kurumun başında yöneticilik yapıyor. Ülke sorumlularıyla bir araya geldiklerinde aralartndaki tek kadının Türkiye temsilcisi olduğunu görüyorsunuz. Almanya'da bunu göremezsiniz. Türkiye'de kadın girişimcilerin tercih ettiği belirli bir sektör var nu? Artık her sektörde varlar diyebiliriz, ama bütün dünyada en çok hizmet sektörünü tercih ediyorlar. Bu konuda da yapılması gerekenler var. Devlet için şirket demek üretim demek. Ama artık akıl satıyorsunuz. Devletin üretim yapan sektörlerin yani sıra hizmet sektörüne de destek olması gerekiyor. Böyle bir kanunun değiştirilmek üzere olduğunu biliyorum. Bu kadın girişimcilerin önünü açacak bir yasa olabilir. KAGÎDER 2 yılını doldurdu. Bu süre içinde ne kadar yol katettiniz? Şu anda 3 önemli projeye üzerinde çalışıyoruz. Birisi FCEM'nin (Uluslararası Kadın Girişimciler Demeği) dünya toplantısı, hedefimiz Türkiye'yi tanıtmak. Aynı zamanda Brüksel'de bir toplantımız var, Kadın Inisiyatifi'yle birlikte katılıyoruz. Bir de KAGÎDER olarak Avrupa Komisyonu'ndaki kadın milletvekilleriyle toplanıyoruz. Bu girişimler 2 senelik bir dernek için çok önemli. Bütün bu bağlantıların ciddi geri dö nüşferi oluyor mu? Tabii. Mesela "Kadın Fonu" projesibi zim için çok önemli. Türkiye'de, kimi tö re cinayeti, kimi yöresel kalkınma, kimi si kooperatif, kimisi sağlık konusundı çalışmalar yapan 330 kadm demeği var Bu derneklerin ortak sorunu maddi kay nak bulmak. Bir fon oluşturarak bu sivi toplum örgütlerinin projelerine destel olmaya çalışıyoruz. Üretilen pek çok pro je var, ama onları alıp yönetmek başlı ba şına uzmanlık istiyor. Biz bu işi üstlenif bu aktiviteleri desteklemeye karar ver dik. Ve kadın forumunu kurduk, ilk ba ğışımızı da aldık. Bundan sonra bir ha vuz olacak ve para burada birikecek. Bi: de bunu denetlenebilir şeffaf bir meka nizmayla 10 bin ile 30 bin Euro arasınd: bir bütçeyle STK'lere kaynak olarak ve receğiz. îlk paramızı da KADER'iı TCK'yi protesto etmek için Ankara'yı yürüyüş yapan grubuna verdik. 0 PAZARIN PENCERESİNDEN Elfriede Jelinek Selçuk Erez I ki bin dört yılının Nobel Edebiyat Odulü'nu Avusturyalı yazar Elfriede Jeninek kazandı. Nobel Ödül'ünü verenlerin açıklamalanna göre, Jelinek'in bu ödüle layık görülmesinin gerekçeleri, "toplumsal klişeleri ve saçmalıkları, irade dayatmalarını, özgün bir dille ortaya koyması, müzikal sesler ve karşı sesler içeren romanları ve oyunları" olarak sıralanmıştı. Bütün bunlar doğrudur: "Güller, laleler, karanfiller; üçü de solar. Ancak, hepsi de aynı anda değil, çunkü aynı anda açmazlar. Karanfiller hiç açmaz, onlar sadece çiçekçilerde bulunur. Çiçekler; ne kadar güzel, mal, mülk peşinde değildir onlar; bir parçacık toprak yeter kendilerine. Başkalarmm, onlar kadar yerleşik olmayanların, ne denli mal, mülk peşinde olduklarını bilmezler..." (Hırs Gendaş Kültür. Çev: A. Ipekçi.) "Brigitte ve Heinz aşktan çıldırmışçasına inlemektedirler. Brigitte bunu yaparken kendini, kendi bedeninde kötü hisseder; Heinz ise kendini iyi hisseder. Vücut, Brigitte'in daha iyi günlere kavuşması için kullandığı bir araçur. Heinz için vücudu iş yaşamında başanlı olması dışında zevk almasmı sağlayan bir araçür. Heinz için bu çok zevklidir; Brigitte bundan zevk almaz!" (Sevda KadınlarıGendaş Kültür. Çev: M. Ağırbaş) Bu paragraflar, Nobel gerekçelerinin doğru olduğunu yansıtan kısa alıntılardır. Jelinek'in müzik, tiyatro ve sanat tarihi alanlarmda eğitildiği, ancak, bu yazarın, yazarlığınm yanmda politik eylemlerini sürdürdüğünü de biliyoruz: 1974'te Avusturya Komunist Partisi'ne üye yazılmış, 1991'de bu partiden ayrılmıştır. Memleketinde gördüğü faşit eğilimlere, kadınlara yönelik haksızlıklara karşı tepkisini dile getirmeden, hem de paardüı, görültülü şekillerde seslendirmeden geri kalmaz! Jelinek, 2000 yılında ülkesinde Nazi eğilimli Jörg Haider'in partisinın iktidara ortak olmasına tepki sergileyen sanatçılarm başında gelmişti: Jelinek, o sıralarda bir açıklama yaparak Haider iktidarda olduğu sürece oyunlannın Avusturya'da sahnelenmesini istemediğini söylemişti. Yazara göre bu karar, ülkesinin tiksindirici bulduğu güncel politikasma verebileceği tepkinin tek yoluydu. Yurdunda yeniden baş gösteren faşizmi böyle yadsıyan Jelinek'i, başka sanatçılar izlemişti: Yüz sanatçı, sanat ve kültür adına yeni hükümeti kabul etmediklerini açıklamış, Salzburg Festivali'nin sanat yönetmeni, görevinden istifa etmiş, Valie Export devletin verdiği Kokoschka Ödülü'nü "iktidar olmak için fırsatçı savlar ileri süren aşın sağcı, ayrımcı ve sanat düşmanı" hüküme üyeleri tarafmdan verileceği gerekçesiyle reddetmişti. Bu sanatçı, sonra, Viyana Uygulamah Sanatlar Üniversitesi'nde Avusturya Halk Partisi ve Bağımsızlık Partisi'nin oluşturduğu hükümet üyelerinin davet edilmediği bir toplantıda ödülü aldı. Export, ödul törenindt şunları söylemişti: Sanatın önemli ışlevlerinden biri de halkı, duyarlaştırmak, kapılarımızı bize yabancı olsalar bile, başkasına açmaktır. Ben sanat çalışmalarıma elveren gücü, ayırımcılık ve cahilliğe direncimden alırım! Valie Export'un ödul törenınde soyledikleri aynı zamanda Jalinek'in de iyi bir tanımlanmasıdır ve hükümeti, ulkemin Avrup Birliği ile müzakerelere başlamasına bile karşı çıkan bu memlekette, Jelinek gibilerin de varlığı bana keyif vermektedir. Bu nedenle ödülünü iki kez kutlarım Elfriede! •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle