Katalog

Dylan bu sefer kendini yazdı... Ali Deniz Uslu dı protest ve folk müzikle anıian, hayatın ve düzenin şarkılarla da sorgulanabileceğini gösteren, yaşamı boyunca dldığı eleştirilere rağmen çizgisinden taviz vermeyen şair/müzisyen Bob Dylan şimdi bir yazar olarak hayranlarıyla buluşuyor. 40 yılhk müzik hayatını anlattığı, yayıncısı David Rosenthal'ın da "sıra dışı ve şaşırtıcı" olarak tarif ettiği "Dylan's Chronicles: VolumeOneDylan'nın Kronolojisi1. cilt" 12 Ekim'de piyasaya çıkıyor. Üç kitaptan oluşan seri, 63 yaşındaki sanatçının anılarından oluşuyor. îlk bölümü 300 sayfadan oluşan kitap bir müzisyenin şu ana dek yazdığı en ayrıntılı biyografi olarak görülüyor. Kitaba kısaca göz atmak Dylan'ın sarsıntılı yaşamı hakkında bir fikir verebilir. Bob Dylan ya da gerçek adıyla Robert Allen Zimmerman Rus göçmeni Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 1941 'de Minnesota'da doğdu. îsmini çok beğendiği Galli şair "Dylan Thomas"tan esinlenerek değiştirdi. Hırçın, hippi ruhunu daha küçükken benliğinde bulunduran Dylan evinden kaçan, sokak sokak dolaşan kuşağın umutsuz gençlerindendi. 0,11 yaşında şiir yazıp piyano ve gitar çalmayı öğrenirken zamanın ünlü isimleri Chuck Berry, Jerry Lee Levvis ve tabii ki Elvis Presley'di. 1959 yılında Minneapolis'te üniversite eğitimine başladı. Çok geçmeden okuldan alacağı fazla bir şey olmadığına kanaat getirdi ve şansını New York'da denemeye karar verdi. Çalıştığı kJüplerde Folkrock tarzıyla, mızıkası ve gitarıyla farklı bir hava yarattı. Şans eseri bu barların birinde Dylan'ı dinleyen New York Times yazarı Robert Shelton hakkında beğeni dolu bir yazı yazdı. Bu ona şöhretin yolunu açtı ve akabinde Columbia Plak şirketi listesine onu da kattı. A Bob Dylan'ın anılarından oluşan üç ciltlik "Dylan's ChroniclesDylan'ın Kronolojisi"nin 1. cildi piyasaya çıkıyor. Dylan kitabında 63 yıllık yaşamını, çelişkilerini, şarkılarını, kısacası 40 yıllık müzik serüvenini anlatıyor. Bob Dylan bugüne kadar 50'yi aşkın albüm yaptı... Hem çok sevildi, hem çok eleştirildi. Solda Bob Dylan, Joan Baez'le birlikte... nın güçlü imge dünyasını gözler önüne seriyordu. Bu albümü "Highway 61 Revisited" izledi ve Dylan'ın yükselişi sürdü. "Like A Rolling Stone" da dönemin en iyisiydi. Sanatçının şarkıları Bobby Bare, Rita Chiarelli, Jose Feliciano, The Jeff HealeyBand tarafından yorumlanarak karma bir albüm ortaya çıkartıldı. maruz kaldı ve sahneyi bu sefer alkışlarla değil, küfürlerle terk etti. Bu tatsız olayı Dylan hiç unutamadı. Aslına bakılırsa senelerce sanatçıyı hem dinleyenleri hem de eleştirmenler çok fazla eleştirdiler. Kötü olan albümleri yerin dibine sokuldu, •. iyi, hatta muhteşem albümleri isteksiz < takdirler aldı. Onun folk müziği ve rock'ı yıprattığını söyleyenler dahi oldu. Toplama albümleri artınca da işi tamamen ticarete döktüğü söylendi. Dylan eleştirilere sadece müziğiyle karşüık verdi. Bu dönemde menajerinin eşi Sara Lowndes'a âşık oldu ve evlendi. Bu aşkın yarattığı "Blonde on Blonde"la iyi bir çıkış yaptı, Dylan ismini dönemin en ön sıralarını kadar yükseltti. 1966 yılının temmuzunda bir trafik kazası geçirdi ve ölümden döndü. Bu, sınırda yaşayan Dylan'ı ortalama aile hayatına yaklaştırdı. Oğlu ve eşi ile inzivaya çe ^çilip çalışmalarına çiftlikte devam etti. "Nashville Skyline" albümünde kazanm $bnrasındaki sakin hayatın izleri vardı ve düşük temposu albüm eleştirilerden fazlasıyla nasibini aldı. Bu albümde Jonny Cash ile beraber bir şarkı söyledi. (Cash, Dylan geleneğinden gelen müzisyenlerden sayabileceğimiz Nıck Cave içinde bir üstattı. Geçen ay ki Istanbul konserinde de Cave bu sanatçının bir şarkısını söylemişti) "Self Portait" ise en kötü albümü olarak kabul edildi. HURRICANE'E DESTEK... Dylan 1971'de "Tarantula" isimli şiir kitabı yayımlandı. Bu da dönemin sanat dünyasına yaranmasmı sağlayamadı. Bir yıl sonra sinema oyunculuğu ile tanışırken yüzlerce, hatta binlerce kez yeniden yorumlanan gerçek bir efsane olan "Knockin on Heavens's Door"u yazdı. Bu şarkı ve oyunculuğu ile "Pat Gareth And Billy The Kid" filminde hayat buldu. "Planet Waves" albümü ile yeniden ismini doruğa yazdırmakla kalmadı rock tarihinin en çok seyirci toplayan turnesini gerçekleştirdi. 1975'te haksız yere cinayetle suçlanan ve mahkum olan boksör Ruben Carter Hurricane'in davasına ortak oldu. (Geçen yülarda bu olayı anlatan film "The Hurricane16.Round" vizyondaydı. Başrolde Denzel Washington ve soundtrack ile tabii ki Bob Dylan var "Bob Dylan" ismini taşıyan ilk albümün ardından 1963 yılında "TheFreewheelin" piyasaya çıktı. Bu albümün klasikleri "A hard rain's A gonna Fall", Don't think twice, it's all right" oldu. Bu albümler öyle fırtına koparacak cinsten de değildi. "Blowin' In The Wind", "The Times They Are A Changin"," Girl From The North Country" gibi şarkılar 6O'lı yılların unutulmazları oldu. 1964 yılında Joan Baez'le tanışıp, birlikte çalışan sanatçı birçok yayımlanmamış bestesini ona verdi. Baez'in şarkılarını seslendirmesi "Bob Dylan" isminin tanınmasında önemli rol oynadı. Bir diğer albüm "Bringing It All Back Home" sıkı bir çalışma sonucunda piyasaya çıktı. Bu albümde "Mr Tambourine Man" şarkısı öne çıktı. Bu şarkı kelime oyunlarıyla sözcüklere farklı anlamlar yükleyen sanatçı ROCK'A İHANET SUÇLAMASI Unutulmaz klasik "All Along The Watchtower" geçtiğimiz haftalarda ölümünün 34. yıldönümünde anılan Jimi Hendrix'i de zirveye taşıdı. Yine de dinleyiciler Dylan'ın yaptığı müziğe kolay alışamaddar. Ardı ardına gelen albümler dinleyicinin talebinden ziyade sanatçının kararhlığından doğmuştu. Folk ve rock müzik arasında sancılı gelgitler yaşayan Dylan 1965 Newport konserinde izleyicilerinin yoğun tepkisine dı. Kazanan Dylan ve Carter oldu. "Rol ling Thunder Revue" turnesi de Hurrica ne'e destek içindi. Bu olayla ilgilenirkeı taraflı tarafsız herkesin takdirini toplad Sanatçı insan hakları ihlalleri konusunda ki çalışmalarmı sürdürdü, yardım kon serleri verdi. Tüm bunlarla uğraşırkeı ayrılık geldi ve "ihmalkâr" olduğunu söy leyerek evliliğini geride bıraktı. Boşanma işlemleri sürerken "Desire albümü raflardaki yerini aldı. Dylan de yince birçok kişinin aklına onlarca albür, arasından bu albüm gelecekti. Onun eı duygusal zamanına rastlayan bu çalışm diğer albümleri olmasaydı da onu "Bol Dylan" yapmaya yeterdi. Ancak Dylaı kendini dinsel temalı şarkılara yönlen dirdi ve hayranlarmdan tepki aldı. "Sa ved ve Shot of love" bu dönemin gölge sinde çıktı ve beklenen ilgiyi görmedı "The Never Ending Tour" isimli konser leri, "Oh Mercy", "The Bootleg Seri es","World Gone Wrong", "Time Oıı Of Mind", "Dylan Live 1966", "TheEs sention Bob Dylan", "Live 19612000 , "Love Theft" , "The Bootleg Series' Live 1975"... Işte Dylan'ın 50'nin üze rinde albümünden birkaçı... Yarım asıra yakın bir süreyi müziğe ve ren Bob Dylan şimdi hayatını ve anılan nı dosta düşmana açıyor. Bize de kitabıı Türkçe'ye çevrilmesini beklemekten baş ka çare kalmıyor... 0 PAZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez Kralın marifetleri... R omanya ile Bulgaristan'ın bu birliğe başvurduktan sonra olup bitenleri yakından izlememizde yarar vardır: Bu iki ülke ile müzakereler aynı anda başlamış ve Avrupa Komisyonu, haziranda Bulgaristan'ın AB'ye uyum konusunda üstüne düşenleri eksiksiz yerine getirdiği sonucuna varmıştır. Buna karşüık, Avrupa Parlamentosu'nun çeşitli üyeleri, bu yıl Romanya eksikliklerini henüz giderememiş olduğunu, bu yılın sonuna kadar da bunların giderilmesinin güçlüğünü vurgulamışlardır. Edinilen bilgilere göre, Romanya'nm çevre, yargıç bağımsızlığı, yozlaşmayla savaş, çocukların korunması gibi konularda gerekenleri yerine getiremediğine inanılmaktadır. Avrupa Parlamentosu'nda konuşan Günther Verheugen, Romanya'nm bu yıl öngörülen tarihte bunları bütünleyemeyeceğine inandıklannı yansıtan sözler söylemiştir. Birçok kaynaklar, ashnda Romanya ile Bulgaristan'm AB nin isteklerine cevap verme oranları arasında büyük bir fark bulunmadığını, her iki ülkenin sosyal, politik ve ekonomik sorunlannm aynı nitelikleri içerdiği belirtmektedirler. Asıl fark, Bulgaristan'm başında eski kralları Simeon'un, şimdi başbakan olarak bulunmasından kaynaklanmaktadır: Bu ülkede Komünistler iktidara geçtikten sonra yurt dışına yollanmış olan Simeon SaxeCoburgGotha, 2001 tarihinde geri dönmüş ve bir parti kurarak seçimlere katılmıştır. Seçimlerin sonunda kurulan hükümetin başbakanı olarak başa geçen Simeon, Bulgarca yanmda Ingilizce, Fransızca, Almanca, Italyanca, îspanyolca, Arapça ve biraz da Türkçe bilmektedir. Bu dil bilgisiyle ve görüntüsüyle, usul ve kaide bilirliğiyle her Avrupa başkentinde, insanları çok olumlu etkileyerek Bulgaristan'm AB isteklerine gerekli cevaplan sağladığı kanısının kısa sürede edinilmesine çok anlamlı katkılarda bulunmuştur. Mesela, bu Eylül aymda Madrid Valisi tarafmdan Simeon'a, Madrid'e anlamlı yararlarda bulunmuş kimselere verilen özel bir ödül verilmiştir. Bu ziyareti sırasında basına ve halka Îspanyolca hitap eden eski krala cevap veren Ispanya'nın başbakanı Zapatero de "Bulgaristan'm 2005'te AB'ye katılma andlaşmasını imzalalamasmı istediğini" açıklamıştır. Bulgaristan'da durum böyleyken, Romanya'nm başbakanı Ion Iliescu, Çavuşesku zamanmda bakanlık yapmış, onun katlinden sonra Başbakan olmayı başarmış eski bir üst kademe yöneticisidir. Her ne kadar Çavuşesku'ya karşıt olduğunu ileri sürmekteyse de Avrupa'da, o zamanki rejimin yozluklarmı, olumsuzluklarını paylaşmış olduğu ya da paylaşmış olabileceğ konusunda kuşkuları giderememiş eski bir "aparatçik" olarak algılanmaktadır. Romanya'nm başbakanıyla karşılaştınldığında, Avrupalı yöneticilerce çok daha benimsenebilen, kendilerine yakm biri olarak algılanan Simeon'un Bulgaristan'a yaran bize ne öğretir? "Müslüman" dendiğinde New York'ta ikiz kulelere çarpan uçakları, Irak'ta suçsuzlarm kellerini keserken çekilen füimleri televizyon kanallanna yollayanları, Istanbul'da havraları bombalayıp masum sivilleri öldürenleri anımsayan Avrupalılar'a "Biz, sizin bildiğiniz köktendincilerden değiliz!" mesajını, dil bilmeyen, eşleri türbanla dolaşan, "zinayı suç saydırmaya yeltenen" bakanlanmızın ve başbakanlarımızın başarıyla ileteceklerini J J