02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 EKlM 2004 / SAYI 96 Yazmak saf bencilliktir Berat Günçıkan M aya Lale bir antikahraman. Akça Zeynep'in ilk romanı "Istifa"da varoluşun sıkıntılanyla boğuşuyor. Ama hiçbiri, sevgilisi, psikanalisti, kitapları, intihan denemesi bu sıkıntıyı eksiltmiyor... Yazar Akça Zeynep Bayramoğlu, Simone de Beauvoir'ın "Sartre'a Mektuplar "ını çevirdi. 1996'dan bu yana Paris'te yaşıyor. Sorbonne Üniversitesi'nde Modern Fransız Edebiyatı lisansı yaptı, ayrıca psikanaliz dersleri aldı. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Orhan Pamuk romanlarında "DoğuBatı" sorununu inceledi. Bayramoğlu ile romanını konuştuk: İstlfa" Akça Zeynep Bayramoğlu'nun İlk romanı. Okuyanus Yayınları'ndan çıkan romanın karakterl Maya Lale. Yazarına göre o blr "antlkahraman". Çünkü oyunun kurallarına uymuyor, çeklp gitmeyl göze alarak... Bir romandan çok, güncenizi okurla paylaşır gibisiniz... Rilke'nin Malte Laurids Brigge'inin Notları çok sevdiğim birkitaptır. 1999'da kitabı tekrar tekrar okudum. Sonunda kafamda "Neden günce tarzında bir şeyler yazmıyorum " düşüncesi oluştu ve yazmaya başladım. Ama yayımlatacağımı düşünmüyordum. Yazmak neydi peki? Yazmak nedir dediğiniz zaman, bunun için yazarların da çeşitli açıklamalan var. George Onvell, "Saf bencillik, estetik kaygı tarihsel dürtü ya da, siyasal amaç olabilir" der. Bende geri kalan üçü hiç yok, saf bencillik diyelim. Peki, saf bencillik nedir, belki çocukken, büyüklerden öç alma isteği. Kendini topluma sevdirmek, kabul görmek, insamn kendini anlayamaması ve başkalarından kendisini açıklamasmı istemesi, belki de tamamıyla bilinç altından gelen bir dürtü. Marguerite Duras "Yazmak susmaktır, sessiz bir çığlıktır" der. Çok sevdiğim bir laf. Belki bir iç hesaplaşma isteği... Hem romanda, hetn şimdi konuşurken entelektüel kimliğinizi oluşturan yol göstericilerinizi referans veriyorsunuz. Bunun nedeni güvensizlik ya da kendinizi ifade ederken yetersiz kaldığınız hissi mi? Istifa çok deneysel bir çalışma oldu. Yazarken hem kahramanın sesi duyulsun, hem de Maya Lale'nin kafasındaki yanıtsız soruları okur görsün istedim... Hareket etmek ya da etmemek, yaşamak ya da yaşamamak, bir eylem yapmak ya da yapmamak, sonuçta yazmak ya da yazmamak gibi kararsızlıkları yansıtmak niyetindeydim. Bilinçli bir şekilde illa ki şu yazardan referans alayım diye bir isteğim olmadı. Sık sık diğer metinlere gönderme yapmak aslında sevdiğim bir yazı stili değil. Yazıların mümkün olduğu kadar dış etkenlerden sıyrdması, en saf haline ulaşması ve o şekilde yazılması gerektiğinden yanayım. Şimdi sen söylediğinde düşündüm de, evet, Maya Lale'nin kendine güvensizlikleri var. yebiliriz. Kendi kafasında yarattığı bi şey mi, yoksa dünya ile uyuşamamış m gerçekten bilemiyorum, ama ciddi bi uyum problemi soz konusu. Moder dünyanın insana getirdiği başarılı olma toplumda yer edinme çabası Maya La le'nin kafasmı çok kurcalıyor. Belki bira: da şehirli kadın kompleksleri var... Psikanalist bu komplekse mi dahil? Psikanaliste gitmesinin nedeni kafasın daki normallık kavramına kendisinin uy maması. Belki batı toplumuna entegn olma isteğinden doğan bir şey, etrafında ki bütun arkadaşlarınm terapisti var. Bı anlamda büyümeyi, olgunlaşmayı kabu etmemiş bir kadın, ama bir taraftan iple ri bırakmak istemiyor. Zaten sonuç ola rak da kendi kendini çözmek yerine ta mamen parçalanıyor ve bölünüyor. ÇEKERGİDERİM... Parçalanma bir tercih mi? Belki de bir çeşit anarşist, bir çeşit dün yaya karşı başkaldm, yaşadığı dünyay; tahammul edememesi, tıpkı romantik lerde olduğu gibi kendini dunyaya fırla tılıp atılmış görmesi... Dolayısıyla bı uyumsuzluk bir parça kendisinin yarat tığı bir şey. Bir nevi meydan okumak "Ben, sizlerden biri olmak, kurallarınız kabul etmek istemiyorum. Eğer bu dün yada bana kendi kurallanm içerisinde ya şama şansını tanımıyorsanız, çeker gidc rim" demek belki. Tarihin bu diüminde böyle bir karak ter olmak korunaklı bir alan mı? ı Bu tip bunaltı romanları gençler tara fından çok yazılıyor galiba son zamanlar da. Hepimiz gençlik dönemlerimizdt topluma baş kaldırmışızdır. Ama bir yer den çarka kapılır, yolumuza devam ede riz, çünkü başka çıkar yol yoktur... Yani bir çözülme mi? Gunümüz toplumu boyle bir çözülme ye müsait. Eğer kişinin toplumla başa çıkacak belli savunma mekanizmaları yok sa, çok kolay, kaybeden karakter konu muna düşebilir. Ashnda bu kitabı kaybe denlere adamak isterdim herhalde. Ama sonuçta kaybetmek de oyunur bir parçası olamaz mı, kaybetmek de pa zarda kendine yer bulmuyor mu? Bir antikahraman yaratırsanız ve bı antikahramanı anlattığınız kitap çok sa tanlar listesine girerse siz tüketim toplu munun bir parçası olmuş olursunuz. Biı nevi evet, kendi yazdığınızla çelişirsiniz Sizin bu konuda bir kaygınız var mı: Tüketim toplumu benim de çok sevdi ğim ve barışık olduğum bir toplum de ğil. Olmak ve sahip olmak arasında seçirr yapmak zorundayız. Olmayı seçtiğiniz kendinizden ödünler vermediğiniz za man toplumda tutunmanız çok zor. Ken dinize bir maske edinecek ve oyunu kurallanna göre oynayacaksınız, başka çıkaı yolu yok. Benim Maya Lale gibi kaygılarım var mı? Ben de karakterim gibi dürüst ve sahici olmayı tercih ederim.# ANTİKAHRAMAN MAYA LALE Biraz da Batı'nın entelektüel zenginliğini kullanarak Batı'yla boy ölçüşüyorsunuz diyebilir tniyiz? Doğulu kimliği geride olabilir, ama bir bağlantısızlık yok. Örneğin Mikail karakterinden gelen her şey Doğu ile ilgili. Sanki Maya Lale biraz daha asimile görünüyor, Fransa'ya bir hayranlığı var, hatta bir özenti. Dediğin gibi, onlar gibi olma çabası, kendi silahları ile onlan vurma çabası görülüyor. Günce olarak yola çıktığınıza göre romanın otobiyografık bir yanı var diyebilir miyiz? Bir kitap çıktıktan sonra, en çok merak edilen şeylerden biri yazarın kendi hayatını referans gösterip göstermemesi, kkabın otobiyografik olup olmamasıdır. Muhakkak bir yazar, çevresinde olup bitenlerden, kendi hayatından da etkilenebilir. Ama Andre Gide'nin sevdiğim bir lafı var. "Yazar yaşadığı gibi yazmamalıdır ama ilerde yazmayı düşündüğü gibi yaşamalıdır" der. Yazmak aslında bilinçsiz birtakım itiraflarda bulunmaktır. Ama Maya Lale'nin birebir Akça Zeynep olduğunu düşünmüyorum, çünkü Maya Lale yazmaya tam karar vermiş bir konıımda değil, eylemle eylemsizlik arasında gidip geliyor. O bir anti kahraman... Sürekli çatışma halinde... Tabii. Biraz kendi, biraz da yaşadığı toplumun kimlik çatışması ile örtüşmüş bir karakter . Her ne kadar Doğu Batı Akça Zeynep Bayramoğlu yarın Dolmabahçe Kitap Fuarı'nda kitabını imzalayacak... çelişkisini yazmayı düşünmediysem de geriye dönüp baktığımda bu çelişkilerin Maya Lale'ye yansıttıklarıru görüyorum. Roman, Ovidius'un "Beni burada barbar addediyorlar, çünkü anlamıyorlar" cümlesiyle başlıyor. Maya Lale de Fransa'da bir "barbar" mı? Maya Lale'yi yabancı olarak yaşadığı toplumda mı, Türk toplumunda mı, yoksa bütün dünyada mı barbar olarak ni telendiriyorlar? Ama asıl barbar kim, Maya Lale mi, ötekiler mi? Maya Lale sanki sevgilisi Mikail olmasa un ufak olup, dağılacak. Mikail onun için sanki bir koruyucu, kollayıcı... Psikanalitik açıdan açıklarsak isterik kadınlar devamü korunmak kollanmak isterler. Maya Lale de isterik mi? Evet, isterik bir tarafi olduğunu söyle Tarzımm evrensel olduğuna irianıyorum Elif Su Kendlslni Doğulu blr sanatçı olarak tanımlıyor Günsell Kato. Eserlerlnde mlnyatürün etklsl büyük. İlk kez blr galerlde sergl açan sanatçı gellrl AÇEV'e bırakacak. ötü olandan kaçma, onu uzaklaştırma çabası, "sakınma" arzusu pek çok yönteme açılmış binyıllardır. Bu arzu binyıllar boyunca kendi kültürünü yaratmış; sırlan zorlayan binbir simgeyi, binbir nesneyi peşine takmış ve bunlar ister istemez yaşantımıza katıla gelmişler, hatta yaşantımızın vazgeçilmezi olmuşlar. Günseli Kato'nun imgeleminde önce bu "binyıllar" var, "insanın korkuları" var ve insanın geliştirdiği sakınma "silahlan" var. Hem insamn zaafı, hem yaratıcılığı var... Günseli Kato'nun çalışmalarını böyle tanımlayan Gül Irepoğlu, aslında sanatçının sergisinin de isim koyucusu... Gart Sanat Galerisi'nde 5 Kasım'a kadar sürecek olan serginin adı "Sakınmak". Bu aynı zamanda serginin teması da... Minyatürü modern resimle buluşturan Kato ile "sakınmak" ve resim üzerine konuştuk: K Bence hepsi sakınmayı simgeliyor. Bu sergiye nasıl hazırlandınız? Çok kısa bir zaman içinde hazırlandım. Bu heyecam motivasyonu kaybetmeden doruk noktasına taşımam ise üç ayı buldu. Bazen bütün bir günü kaplayan yoğun bir çalışma sürecinden geçtim. Nelerden esinlendiniz "sakınmak" temasını kurarken? Butün dünya külturlerinden. Nazar, doğu kültüründe, özellikle Ortadoğu'da yaşarrun içinde bir olgu. Zaten işareder ve semboller insanoğlunun kötülüklerden sakınma içgüdüsünün resimleridir. Anadolu uygarhklarından dünya uygarlıklarına doğru yol almak... Amacınızı böyle tanımlıyorsunuz. Bu yolculuktc siz kendinizi nerede konumlandırıyor sunuz? Ben Doğulu bir sanatçıyım. Doğu'nun doğusunda (Japonya) eğitimimi aldığım için bu tecrübeye ve şansa sahip, endeı bir konumum var. Tarzımm evrensel boyudarda olduğuna inanıyorum. Konulara alışılmışın dışında bir bakış açım var Tabii ki eserlerimde Doğu resminin vc minyarür geleneğinin etkisi görülür. AÇEV'E BAĞIŞ... Minyatür bu sergide de işlerinizin esasını mı oluşturuyor? Minyatür apayrı bir resim dalı. Tabii kj resimlerimin oluşmasmda çok etkili, hatta bu sergimde de tekniğini kullanıyorum, ama resimlerim minyatür değil. Serginin geliri AÇEV'e bağışlana cak... Gart Galerisi AÇEV yararına açılmış bir galeri. Ben Türkiye'de bu zamana kadar hiçbir galeride işlerimi sergilemedim Mekânlar bana çok dar geldiği ve kendimi birçok sanat dalıyla ifade ettiğim için genelde tarihi yerleri kullandım. Bu galerı tarafından gelen teklif ve bir vakıl için yapılıyor olması beni duygulandırdı. Ayrıca küçük bir mekânda kendimi ifade etmemin ilk tecrubesi olacağmı düşündüm. Yine de işlerimi galerinin dışına taşıyorum, sürpriz bir şekilde...• ÜÇ AYDA HAZIRLANDIM... Sakınmak temasını seçme nedeniniz ne? Mavi, insana huzur ve mutluluk veren bir renktir. Altm ve altın varak ise elektriği alan bir malzemedir. Bu iki malzemeyi kullanırken tılsımlı işaretlerle nazar konusu oluşmuştu. Prof. Dr. Gül Irepoğlu da bir tanıtım yazısı yazarken adtnı "sakınmak" koyunca, bu ad sergiye de taşındı. , Sakınmanın sizdeki karşılrğı ne? Tılsımlar, nazarlar, koruyucu idoller, muskalar, haçlar, iyileştiren su, koruyucu yeşim, zümrüt ve kurşun döktürme... Scrgidc yer alan işlerden biri. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle