Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İki yayınevinde, bir vakıfta yaşayanların mal Tahir’in adresini isteyen roman yaza- övünç veren söz ve davranışlarıyla has Atatürkçü düşünceye, Atatürk’ün ka-
yanı sıra yaşamını yitiren yaklaşık 200 kişi- rını, mutlu edemediğimiz yazar adaylarını Anadolu insanlarıydı. lıtının Dil Devrimi ve TDK’nin bilim-
nin yapıtını baskıya hazırladım. da özlüyorum. DTCF YILLARI VE DEV-GENÇ! sel kimliğine yakışmayacak biçimde har-
Adnan Özyalçıner, Ahmet Erhan, Ahmet Yayın dünyası yokuşludur; ama kara- n DTCF’ye, 1967-68 ders yılında canmasına, ölçünlü dil ve yazım birliğinin
Taner Kışlalı, Ayla Kutlu, Ali Yüce, B. Rah- basan dünyası değildir. Yazdım, okudum, giren Sevgi Özel, öğrenci olaylarının bozulmasına yol açan yitirilmiş 40 yıl…
mi Eyuboğlu, Betül Uncular, Bekir Coşkun, gezdim; çok şarkı türkü söyledim. tırmanması, 12 Mart (1971) darbesiy- Bu kırk yılda yaklaşık dört kuşak dil bi-
Cüneyt Arcayürek, Deniz Kavukçuoğlu, Emin le yoğunlaşan siyasal baskılar, her gün linci zedelenerek, sözdizimi bozularak ye-
Özdemir, Emin Çölaşan, Erhan Bener, Er- ‘ANAM, MUTFAKTAN kavga dövüş ile geçen dört yılda nasıl bir tişti; daha ne diyeyim?
bil Tuşalp, Faruk Bildirici, Ferruh Tunç, ARTIRDIĞIYLA Dev-Gençliydi? Neler gözlemliyor, nasıl
Haldun Taner, Hasan Hüseyin, Hasan Ce- BENİ KİTAPÇIYA GÖTÜRÜRDÜ!’ direniyordu? ‘1923’TE KURULAN
mal, Muzaffer İzgü, Mustafa Ekmekçi, Naz- n Polatlı’dayken ilk okuduğunuz, ulaş- Bu konu içimde bir yaradır; evet, Dev- CUMHURİYETTEN ELİMİZDE
lı Eray, Necati Cumalı, Reha İsvan, Refik tığınız kitaplar ve yazarlar hangileriydi? Gençliydim. Keşke daha etkin olabilsey- NE Mİ KALDI? HER DURUM VE
Durbaş, Sait Faik, Şükran Kurdakul, Şük- Okuryazar değilken o yıllarda belki de dim. Üniversite yıllarım evde de okulda ZAMANDA MUSTAFA KEMALCE
rü Erbaş, Tarık Dursun K., Tuncay Özkan, en çok kitapçıya giden ev kadınının an- da sıkıntılıydı. Yakın olduğum sınıf arka- DÜŞÜNMEK!’
Yaşar Seyman, Yekta Güngör Özden, Uğur neniz olduğunu yazıyorsunuz. daşlarım gerici, tutucu değildiler; ama en n Yalan Dünyasının Yalancıları’nın
Mumcu aklıma geliverenler. Ailenizin kitaba, eğitime ve ülkede ya- az siyasal gündemi konuşurduk. Konuşkan sonundaki dizin gibi şu sorunuz da çok
Kimileri yayımcılığı çiçek bahçesi sa- şanılanlara bakışını anlatırsanız neler bilinirim, aynı zamanda ağzı pek biriyim, önemli: “1923’te kurulan Cumhuriyetten
nır. Ekonomik zorluklar, siyasal çalkantı- söylersiniz? şimdi de öyleyim. elimizde ne kaldı?”
lar, kar yağmur, ilkin yayımcılığı sarsar. Pek çok çocuk gibi Ömer Seyfettin ve Öğrenci derneği başkanı sınıf arkadaşı- 1923’te kurulan Cumhuriyetten elimiz-
Kâğıt, dağıtım, tanıtım her zaman sorun- Kemalettin Tuğcu ile başlamış olabilirim. mızdı; okulda, ülkede olup bitenleri yüksek de ne mi kaldı? Her durum ve zamanda
dur; dolarla ve yüksek vergiyle alınıp satı- İlçenin tek kitapçısına ayda bir gelen Do- öğretmen okullu birkaç arkadaşla tartışırdık. Mustafa Kemalce düşünmek!
lır. Baskı kararı alınan dosyanın yazarı ne ğan Kardeş dergisini unutmuyorum. Kare Fakültenin muhbir kaynadığına inanıyorduk. Sağı solu kemirilmesine, içi dışı karartıl-
denli mutlu olursa basılamayacak olanınki baskılı, kapağında deve dişi gibi “25 ku- Çoğumuzun kökleri, bir ayağı köyle ka- masına karşın Türkiye Cumhuriyeti elimizde!
o denli üzülür. ruş” yazan öykü kitaplarını anımsıyorum. sabadaydı, gecekondulu yaşamı tatmıştık. Şimdilerde “laik, demokratik, sosyal bir
12 Eylül darbesi, yayınevi mutfaklarına Yaramazdım; benden 3 yaş büyük abim- Burs alamayan, iş arayan ve çalışanlar, bir hukuk devleti” oluşumuz epey su kaldırır;
hem siyasal hem ekonomideki iniş çıkış- le arka cebimizde sapan, önde bilyeleri- simit parası olmayan devrimcilerle ülkü- ama demokrasi maskeli siyasa bile başı sı-
larla da dalmıştı. Yayımcılık kısa bir du- mizle koşturur, Tom Miks, Teksas da okur- cüler vardı. kıştıkça Mustafa Kemal’in kurduğu Cum-
raklama dönemi yaşadı, sonra birden her duk. Bir gün Tom Mikslerimi satıp 25 ku- O günlerde makine bulunursa bildiri- huriyetin kurallarına, kurumlarına sığınmak
dalda yapıt aktı, özellikle gazeteciler Ke- ruşluklardan aldım; anam o gün ticari ya- ler öyle teksir edilir, bazen benim gibi giz- zorunda kalıyor. Kulluğu yeğleyenler topuz
nan Evren’i hoplattı. şamımı bitirdi. li destekçiler samanlı kâğıtlar arasına kar- kendilerine dokunduğunda yurttaş olmaktan,
Ankara’ya göçtüğümüzde anam, mut- bon koyarak çoğaltırdı. Bana gizli ödevi- yurttaşlık bilincinden dem vuruyor.
‘YAYIN DÜNYASI YOKUŞLUDUR; faktan artırdığıyla beni kitapçıya götürür- mi, öğrenci derneğinden biri getirirdi.
AMA KARABASAN DEĞİLDİR!’ dü. Belki de en çok kitapçıya giden ev ka- Okuldaki kimi forumlara, yürüyüşle- ‘DEVRİMCİ ANLAYIŞI YİTİRMEDİK.
n Kitaptan editörlük gibi zor bir işi sev- dını anamdır. Büyük abimler okuldan, ar- re yüksek öğretmenli arkadaşlarımla katıl- MUSTAFA KEMAL’LERİN
diğinizi anlıyoruz… kadaşlarından aldıkları ödünç kitapla- mıştım. Eve yürüyerek dönüyor; kimi kez ARDILLARIYIZ!’
Her yerde, her kurumda işimi çok sev- rı okurdu, onları anlayamıyordum. Duy- okuldan aldığım Dev-Genç imzalı bildiri- Mustafa Kemal, “Benim manevi mira-
dim. Bilgi Yayınevi’nde Attilâ İlhan’ın gu sömürüsü yapmak istemem; kitap öz- leri posta kutularına atıyordum. sım akıldır, fendir” demedi mi? “Yurtta
kalktığı koltuğa oturmuştum. Rahmetli lemi çeken bir çocukluk ve gençlik döne- Yetmemiş; keşke bildiri çoğaltmayı, im- barış, dünyada barış” ilkemizden vazge-
İlhan’ın Dil Devrimini yadsımasını ayrın- mi geçirdim. zalamayı, yürüyüşlere katılmayı devrimci- çer miyiz?
tısıyla yazdım. Ailenin en küçük çocuğu, tek kızıydım. lik sanmasaymışım. 70’i devirince yakın- Türk aydınlanmasının öncüsü Atatürk,
Editörlük, sorumluluğu ağır bir iştir; ya- Ailem çiftçiydi, hayvancılıkla geçiniyor- manın yararı var mı? çağdaşlaşmayı amaçlamış, bunun için dev-
yınevinin patronu için de sırıkla atlama gi- duk; 1960’larda sıkıntı büyüdü, 1970’ler- rimci bir anlayışla davranmak gerektiği-
bidir. Basımevinden gelen her kitap sıcak de köyle bağımız koptu. Köyden kente gö- ‘KIRK YILDA DÖRT KUŞAK ne inanmıştı.
ekmek sayarım; eskiden mürekkep kokar- çen binlerce ana baba gibi bizimkiler de DİL BİLİNCİ ZEDELENEREK Devrimci anlayışı yitirmedik. Musta-
dı. Yazma, yayımlatma ve yayımlama gibi okumamız için elinden geleni yaptı. YETİŞTİRİLDİ!’ fa Kemal’lerin ardıllarıyız; bu karanlık sü-
dikenli yolu seçenler, her zaman sevgiyle Okuduk. Anam babam bizimle birlik- n 12 Eylül paşalarının karşıdevrimci- reci Harf ve Dil Devrimleriyle özgürleşen
andığım birer tatlı kaçıktır. te okudu. Okuryazar olmayan anamla as- lerle kurduğu resmi TDK’yi değerlendi- Türkçeyle anlaşarak akıl, bilgi ve sanatla
Beni Sevgi Soysal sanan öykücüyü, Ke- kerde okumayı öğrenen babam şaşırtan, rirseniz başta ne gelir? dirilterek aşacağız. n
ÖMER F. OYAL’DAN ‘BAHARA BİR HEDİYE’
Bir evin hüzünlü tarihi
Yapıtlarında Maveraünnehir’den Karaorman’a, Sayan Dağları’ndan Sina
Çölü’ne uzanan bir coğrafyada Buhara’dan İstanbul asitanelerine, Japon ma-
betlerine, Ortadoğu peygamber anlatılarından 20. yüzyılın büyük kavgalarına
uzanan Ömer F. Oyal, saplantının ilmek ilmek işlendiği, sıra dışı bir aşkı anla-
tan Bahara Bir Hediye’de (YKY) ruhun karanlık bölgelerine çentik atıyor.
Romanında merkeze Firdevs karakte- Roman da zaten
EGE YATIR
rini aldığı bir ailenin kapılarını aralıyor Firdevs’in kendi-
Oyal. Ne ki Firdevs romanın sayfaları ni ailenin dışında tutma çabalarının artık
er romanında farklı ve zengin bir ya kuruyor yazar. Tüm ailenin Türki-
arasında neredeyse hiç karşımıza çıkmı- gerçekleştiği ve hayranı olduğu Japon
evrenin kapısını aralayan Ömer yatçı olmasından kaynaklı olarak di-
yor. Firdevs’i ağabeyi Naci’nin gözün- kültürünün kucağına kendini atmasıyla
H F. Oyal yeni romanı Bahara Bir
van edebiyatından Evliya Çelebi’nin
den, düşünden, takıntılı zihninden ve hızlanıyor ve Firdevs’in bu kaçışının art
Hediye’de de (Yapı Kredi Yayınları) ge-
Seyahatnamesi’ne kadar uzanan kültür
anlatımından okuyoruz. alanında neler yattığını gösteren bir geç-
niş kültür iklimi çevresinde bambaşka bir
birikiminin içinde dolaştırıyor okuyu-
Kuşaklardır aynı okulun aynı fakülte- miş sorgulamasıyla gelişiyor.
dünyanın derinliklerine yepyeni bir yol-
cuyu. Firdevs ve çevresini donattıkla-
sine öğretim görevlisi, Türkiyatçı yetişti- Geçmiş sorgulamasının Naci’nin ak-
culuğa davet ediyor.
rıyla gördüğümüz ise Japon kültürünün
ren bir aile söz konusu. Son yetiştirdikleri tarımıyla okura yansıtılmasının nede-
Bahara Bir Hediye, bir saplantının
yansımaları oluyor.
ferdi de Firdevs. Her zaman geçerli olan ni ise Ömer F. Oyal’ın roman boyunca
hikâyesi. Bu saplantıyı Japon kültürün-
Bahara Bir Hediye, Ömer F. Oyal’ın
kurallar Firdevs’le esnemeye, kurulan dü- üzerinde dolaşmak istediği, romana ger-
den divan edebiyatına kadar uzanan zen-
olmaz denilen uçları birbirine bağlaya-
zen çatırdamaya başlamıştır. Çünkü Fir- çek rengini veren “saplantı”yı özellikle
gin bir temel üzerinde yükseltiyor yazar.
rak aynı çatı altında buluşturmayı
devs ailenin bir geleneği olarak görülen vurgulamak istemesi.
Yine şaşırtıcı durakları bir araya getiri-
aynı zamanda da insan ruhunun karan-
Osmanlıca öğrenmeyi reddetmiş ve ken- Elbette roman sadece bu saplantı-
yor, bu duraklarda zorlu sorunların, duy-
lık yönlerine ayna tutmayı ustaca başar-
dini ailenin dışında tutmaya çalışmıştır. dan oluşmuyor, çok zengin bir dün-
guların anlatıcısı rolünü üstleniyor.
dığı bir roman. n
12 7 Nisan 2022