Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ders çalışırdım. Tembel değildim; ama 12 yında genel yazman seçildi, yedi yıl bu gö-
Mart 1971’deki darbeden sonra devrim- revi üstlendi.
cilere tavır alan hocalara hoş görünmedi- Hırçındı; olmadık yer ve zamanda, çok
ğimden bitirme derecem ortaydı. yüksek sesle ağır konuşurdu. On yılı aşkın
Nasıl iş bulacağımı düşünürken Türkiye aynı çatı altında yaşadık da yıldızımız, on da-
Türkçesi hocam Prof. Dr. Vecihe Hatiboğ- kika ancak barışmıştır. Hoş anılarım da var.
lu, TDK’ye çağırıp sözlü sınavdan geçirdi. Eleştirdiğim Şair Cahit Külebi değil, yö-
10 Kasım 1971’de işe değil bir ekin yuvası- netici Külebi’dir. Dil Derneği’ni kurmak
na girdim. Adını kitaplarda gördüğüm gör- için yola çıktığımızda ve sonrasında da
kemli dil, yazın ve düşün insanlarıyla iş ar- pek anlaşamadık. Şaire yüklenip yüklen-
kadaşı oldum. Yaşamımın bütün akışı değişti. mediğime okur karar versin.
Hocam Prof. Hatiboğlu ile birlikte Ömer
Asım Aksoy, Agop Dilâçar, Agâh Sırrı Le- ‘KİMİ YARGILARIMIN TEPKİ
vend, Beşir Göğüş, Emin Özdemir, Salah Bir- ALACAĞINI BİLİYORUM!’
sel, Prof. Dr. Doğan Aksan ve onlarca us- n Yalan Dünyasının Yalancıları’nda
tayla Türkçenin bütün sokaklarını gezdim. günümüzdeki siyasetçilerin diline, dil
Şansa sığınmadım; yarım yüzyılda kazan- yanlışlarına, yabancı dille adlandırmaya
dıklarımı hak ettiğimi düşünüyorum. ilişkin değerlendirmeleriniz var.
Türkçe, Kürtçe tartışmalarına, “tepkilere
‘TEK DAYANAĞIM DİL!’ hazırım” diyerek iki dilde eğitime, ikidilli-
n Yarım yüzyıldır Türkçe için çalışır- lik gibi konulara ayırdığınız genişçe bölüm
NECATİ SAVAŞ
ken bizim ülkeye özgü iki dünya gördü- de okurun çok ilgisini çekecektir.
ğünüzü yazıyorsunuz. Ortak dilde bile 21. yüzyılda Kürtçeyi dil saymayanla-
şen ortak dil Türkçeyle kavgalı iktidarlar,
da daha da karardığını belirtiyorsunuz.
buluşamayan bu iki dünyanın kişileri ve rı eleştirmiş, “Kürtçe diye bir dil vardır.
dil üzerinden Atatürk, devrim, bilim, sanat
Birçok okurun belki ilk kez duyacağı çok
olayları kitaba nasıl yansıdı? Kürtçe, Kürt yurttaşların anadilidir” diye
karşıtlığı yapıyor. Türkçenin eğitim ve öğ-
çarpıcı bir saptamanız var.
Doğru, cumhuriyetin kuruluşundan bu ya- noktayı koymuşsunuz. Ortak dil ve ikidil-
retimi kötünün kötüsü durumda.
Cumhuriyet tarihi içinde “Dil Devri-
na biri inanç, ırk ayrımı gözetmeksizin ak- li eğitime ilişkin önerileriniz nelerdir?
mini aşırılık, solculuk, bölücülük, uydur-
lın, düşüncenin özgürlüğü için savaşım ve- Türkçeyi öğretecek düzeyde biliyorum;
‘VEKİLDEN PROFESÖRE,
macılık, tasfiyecilik” hatta “komünist-
renlerin dik durduğu gerçek dünya. Öteki Kürtçenin tarihsel akışı ve dilbilgisel özel-
ÖĞRETMENDEN ÖĞRENCİYE VE lik” sayan iktidarlarca birkaç kez “yal-
de gerçek dünyanın düşünsel, fiziksel bü- liklerine ilişkin yargıda bulunamam. Türk-
YURTTAŞLARA DEK KENDİNİ
nız” Türkçe sözcüklerin genelgelerle ya-
tün kazanımını, Cumhuriyetin olanaklarını çenin ortak (resmi) dil olması, Türkçe dı-
ANLATAMAYAN BİR ÜLKE
saklandığını yazıyorsunuz.
tepe tepe kullanarak yalan üreten dünya. İki şındaki dillerin öğretilmesine, kullanılma-
OLDUK!’ Milliyetçi muhafazakâr siyasanın dile
dünyaya bakışta ölçüm, tek dayanağım dil! sına engel değildir.
Dilin yenileşmesi düşüncenin yenileşme-
bakışı bu yasaklarla sınırlı mı?
Dilbilimciler, dünya nüfusunun üçte iki-
si, bir başka deyişle düşünce özgürlüğünün
Pek milliyetçi DP iktidarı anayasayı
SİYASANIN, BASININ TROLLERİ! sinin ikidilli olduğunu belirtiyor. İkidilli-
içselleştirilmesi demektir. Bunu da bilimin “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” yapmış; “Mec-
Yarım yüzyıldır bizim kuşağın ezbere lik, birey için de ikidilli bireylerin bulun-
sanatın verileriyle beslenen, hukukun üs-
lis kapalı oturumlar dahi yapabilir; Kapa-
bildiği Ecevit, Demirel, Erbakan, Türkeş duğu toplumlar için de varsıllıktır. Ne ki
tünlüğünün güvencesindeki eğitim sağlar.
lı oturumlardaki görüşmeleri yaymak Mec-
gibi politikacıların dilini, içinde oldukları yurttaşın ikidillilik özelliğini göz ardı eden
Politikacıların sorumluluğu burada baş- lisin kararına bağlıdır” gibi kuralları aşırı
olay ve oluşumları; 12 Mart, 12 Eylül dar- milliyetçi muhafazakâr iktidarlar ve susan
lar; ne yazık ki politikacı 1950’nin ortasın-
Türkçe sayarak “Meclis hafi celseler dahi
belerini ve birçok siyasal çalkantıyı oku- bilimciler nedeniyle bu denli değerli bir
dan bu yana kendini her şeyi bilen doğa-
akdedebilir; Hafi celseler müzakeratının neş-
yarak, yazarak izliyorum. varsıllık, soruna dönüştürülmektedir.
üstü varlık sanıyor. Sonunda TBMM’deki ri Meclisin kararına menuttur” diye Arap-
Dünden bugüne acıklı bir görüntü var; İkidilli her yurttaşın resmi dil gibi ana-
vekilden profesöre, öğretmenden öğrenci-
çaya çevirmişti. Bu bakış hemen devlet ku-
Cumhuriyetimizin ortak (resmi) dili Türk- dilini de bilimsel, sanatsal etkinlik yapa-
ye ve yurttaşlara dek kendini doğru anlata- rumlarına ve çalışanlara yansımıştı.
çeyle siyasada ve birçok alanda anlaşa- cak kadar öğrenmesinin ve kullanmasının
mayan, kendi dışında olup bitenleri doğru 1960 ve 70’lerde Demirel hükümetle-
mayan iki dünya var. İki dünya arasın- temel hak olduğuna inanıyorum. Birçok
anlayamayan bir ülke olduk.
rinin eğitim bakanları, sonra iki kez de
daki köprü her dönemde basın. Dünkü ülkede pek çok etnik dil kullanılıyor. Ki-
n Türkçenin öyküsündeki hüznün ne- TRT genelgelerle sözcük yasakladı; vali-
iktidar(lar) da basını kullanarak yürüyor; mi ülkelerde resmi dille birlikte etnik dilin
deni tam sırasıyla yinelerseniz kimler? ler, kaymakamlar, okul müdürleri yüzlerce
yargı ile üniversite yer yer etkin oluyordu. eğitimi özel yasa ve kurallarla yapılıyor.
Onuncu yüzyıldan bu yana yönetenler,
öğretmen ve memura sözcükler üzerinden
2018’de rejim değiştikten sonra yandaş İki dilde eğitim konusu, büyük ölçüde
yani iktidarlar, geçmişten bugüne saray- solcu, komünist, bölücü damgası vurdu.
basın oluşturuldu, yargının ve üniversite- demokratik kurallarını belirlemiş ve yer-
lar; çıkar için saray içine, çevresine çörek-
Milliyetçi muhafazakârlığın suyunu çı-
nin gücü eri(til)di. Öncelikle yandaş bası- leştirmiş, laik eğitimi sindirmiş birçok ül-
lenen sözde aydınlar… Irkçılığa, gericiliğe
karanlar için yenileşen Türkçe “yerli ve
nın başı çektiği yalan dünyası bugün iyice kede bile bütünüyle örgütlenmiş, sonuç-
ve dinciliğe dayalı siyasalar… milli” değildir. Ara ara Türkçeyi yasay-
azıttı; insan aklının görkemli buluşu bilgi- landırılmış değildir.
la koruma gösterisi yaparlar. Bugün dilde
sayarla yalan yarıştırıyorlar. MEB iki üniversitede, Kürt dili ve edebiya-
‘TOPLUMUN BELLEĞİNİ
“muhafazakârlaşma”nın hangi boyutta ol-
Güldüğüm ve kızdığım bir durum var; tı bölümleri açtı; bazı okullarda Kürtçe der-
TAZELEMEK İSTEDİM’ duğunu anlamak için iktidar büyüklerini
siyasanın, basının önde olanları sosyal si başlatıldı; ne ki siyasetin gündem oluştur-
n Başrolde olmadığınız bir kitap Yalan
dinlemek yeterli.
medyada sahte hesaplarla yalan üreten mak için el attığı bu uygulamaların başarı-
Dünyasının Yalancıları. Anılar kitabı fa- Devrimin sözcüklerine ilişkin abuk
“trol”lere benzediler. lı olmadığı görüldü. Ders programları, araç
kat amacınızın salt anı aktarmak olmadığı- sabuk yargılar bahane, asıl suçlanan
gereçleri ve kitaplar, en önemlisi öğretmen
nı söylüyorsunuz, biraz daha açar mısınız?
Atatürk’tür. Amaç Atatürk’le, Cumhuri-
‘TÜRKÇENİN ÖYKÜSÜ yetiştirme, yetişmiş öğretmenlerin atanması
Toplumun belleğini tazelemek istedim. yetle hesaplaşmaktır.
ÇOK HÜZÜNLÜDÜR’ gibi yaşamsal sorunlar aşılamadı.
Çünkü Ömer Asım Aksoy gibi anıt dilciler
n 21. yüzyıl Türkiyesi nasıl bir dil kul- Kitabımdaki kimi yargılarımın tepki ala-
salt benim anılarımın öznesi değil. Dil Dev-
‘ŞAİR KÜLEBİ’Yİ DEĞİL,
lanıyor? Toplumun bir bölümü neden cağını biliyorum; bilimcileri atlayarak tep-
rimi ile Türkçe de salt benim değil. Onlarca YÖNETİCİ KÜLEBİ’Yİ
Türkçeye güvenemiyor? Ve bunda politi- ki verecek siyasetçiler umurumda değil.
aydını, karşıdevrimciyi ve yaşananları anım- ELEŞTİRİYORUM!’
kacıların sorumluluğu nedir?
satmak zorundaydım. Kitap bir adlar, olaylar
n TDK’nin dört duvarının arkasını ya-
Türkçenin öyküsü çok hüzünlüdür; Sel- ‘TDK’DEN SONRA İKİ
oluşumlar ormanı olunca editörüm Çağla- zacağınızı söylediğinizde Emin Özdemir,
çuklu, Osmanlı dönemlerinde dinsel itki- YAYINEVİNDE, BİR VAKIFTA
yan Çevik de özenle bir dizin yaptı. Kişiler, “Şaire fazla yüklenme!” demiş, sözünüzü
lerle saraylarda ve saraylara yakın duran- 200 KİŞİNİN YAPITINI BASKIYA
yaşananlar zaten toplumun anılarında. Be-
larda Arapça hayranlığı baskındır. Ne ya- niçin tutamadınız? HAZIRLADIM’
nim yaptığım yalnızca topluma mal olmuş Ustam Emin, Bey’in andığı şair Cahit
zık ki 2000’ler Türkiyesinde yine dinsel n Karşıdevrimin, ekin tarihimizin en güç-
itkilerle, Arapça hayranlığıyla Arap abece- anılarla bellek tazelemekti. Külebi. 12 Eylülden aylar önce ülkenin her lü kalelerinden TDK’yi “zorla ve hile ile”
yerinde silahlar patlarken, TDK gerici sal-
si ve Osmanlıca sevdası depreşti. ele geçirmesi üzerine 30 Eylül 1983’te ay-
‘DEVRİMİN SÖZCÜKLERİNE dırısı altındayken Külebi’nin inadı nede-
İktidarın, kayıtsız koşulsuz iktidara des- rıldınız. “Dil dünyasının ikizi” dediğiniz
tek verenlerin kullandığı din vurgulu eği- İLİŞKİN ABUK SUBUK niyle 81 gün işbırakımı yaşadık. İşbırakı- ve her zaman yalan dünyasının hedefinde
YARGILAR BAHANE, AMAÇ mı günlerini, Cahit Bey’le çatışmamızı ay-
tim, ortak dile güveni zedeliyor. Cumhu- olan saygın kalemlerin “editör”ü olacağı-
riyetle kazanılan ulus, yurttaşlık bilinci ATATÜRK’LE, DEVRİMLE rıntısıyla anlattım. TDK’nin içini dışını nız yayın dünyasına geçtiniz. Hangi yazar-
“ümmet”le eşitlenmeye çalışılıyor. HESAPLAŞMAKTIR!’ yazarken bu grevi es geçemezdim. ların editörlüğünü yaptınız?
1950’den bu yana MEB’in başına han- n “Arabın medeniyeti benim medeniye- Külebi görkemli bir ozandır, şiirlerini çok TDK’de yapıtların baskı aşamasını
gi parti geçerse eğitim o partinin progra- timdir” diyenlerin 1950’den sonra iyice severim. İki dönem (dört yıl) Yayın ve Ta- da üstlenirdik; birçok yazarla yakın oldu-
mına uyduruluyor. Dil Devrimi’yle yenile- azıttığını, devrime bakışın 2000’li yıllar- nıtma Kolu başkanlığı yaptı, 1978 kurulta- ğumdan yayın dünyasına da yakındım.
>>
10 7 Nisan 2022