25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

JACQUES LACAN’DAN ‘YİNE / HÂLÂ’ Lacan’ın konuşma sevdası Yine/Hâlâ ’da Lacan, sözcüklerin kökenlerini ve birbirleriyle ilişkilerini saptamak, bunun yanında yeni sözcükler türetmek gibi uğraşlar edinir. ATA DEVRİM A ndy Warhol’un, Empire isimli filmi, Empire States Binası’nın sekiz saatlik statik çekiminden ibarettir. Bu filmi ötekilerden ayıran şey, “kullanıma yönelik” olmamasıdır. Öteki filmler gibi oturup seyredilmesi olanaksızdır ve filmi başından sonuna kadar izlemiş olmakla böbürlenen kişilerin genellikle “aptal” oldukları yargısı kabul görmektedir. İşin sırrı, filmin kullanımı ya da tüketimi değil filme varlık kazandıran düşüncenin takdir edilmesidir. Benzer biçimde Jacques Lacan da bir yerde yazılarının kullanıma açık olmadığını, başka bir deyişle, “okunabilir” olmadıklarını itiraf eder. Yine de söz konusu yazıları anlamamış olmak okuru onları açıklama gibi bir uğraşa götürür. GÜNLÜK KONUŞMA VE NORMLAR Ontolojiye kadar uzanan Lacan, şeylerin ancak söylem içerisinde varlık buldukları görüşünü ileri sürer. Gündelik konuşmada ise bazı normlar devrededir ve kişi, bu norm ya da kısıtlamalara uyarak kendisini “aptal” durumuna düşmekten kurtarabilmektedir. Psikanalitik söylem ise farklıdır; analitik ortamda kişi dilediği gibi aptalca konuşabilir. Empire filminin, Lacan’ın yazılarının ve aptallığa izin veren analitik malzemenin ortak yönü yorumu gerektirmeleridir. Yazıları yanında Lacan’ın verdiği seminerler de önemlidir. Bunlar onun öğrencileri ve dinleyicilerinin tuttukları notlar yardımıyla kitaplaştırılmıştır. Türkçeye kazandırılan Yine/Hâlâ “seminerler” serisinin yirminci kitabıdır. Seminerlerde Lacan, sözcüklerin kökenlerini ve birbirleriyle ilişkilerini saptamak, bunun yanında yeni sözcükler türetmek gibi uğraşlar edinir. Okur, merakla takip ettiği bu çözümlemelerin sonucunda varlık kazanan sözcüklerin işlevlerini sorgulamadan duramaz. ‘KADIN YOKTUR’ ÇIKARIMI! Lacan’ın tartışmalara ve eleştirilere konu olan “kadın yoktur” ve “cinsel ilişki yoktur” çıkarımları açısından bu sözcüklerin bir katkısı olup olmayacağını sorar kendisine. Hepsinden önemlisi kadın neden yoktur? Dil gibi yapılanmış olan bilinçaltı mı onu içermemektedir? Eril söylemlerin inşa ettiği dünyadan mı kovulmuştur? Bu, insanoğlunun yazgısı mıdır yoksa telafi edebileceğimiz tarihsel bir şey midir? Lacan benimsediği üslup ile merakımızı kamçılayarak bizi bir yerlere sürüklediği gibi psikanaliz üzerine eleştirel önermeler ileri sürmekten de çekinmez. “Bilinçdışı” der Lacan, “konuşan varlığın içinde bir yerlerde onun bildiğinden daha fazlasını bilen bir şey olduğu varsayımıdır.” Hepimizin içinde bir bilge olduğuna ilişkin ön kabul, bilindiği gibi, Jung’un abartılı “kolektif bilinçdışı” yaklaşımında doruk noktasına ulaşmıştı. Yalnızca sorularla yetinmeyeceğimizi bilen Lacan, “bilinçdışı” dediğimiz şeyin bilgi isteminden çok konuşma sevdası olduğunu söyler. Bu durumda ister istemez satır aralarında rastladıklarımızla biz de bir yorum ortaya koyabiliriz: Anlaşıldığı kadarıyla, kadının yokluğu, kadının bir bütün olarak var olmaması anlamına gelir. Erkek, bu bütüne hiçbir biçimde erişememektedir. Dahası, ne ilginçtir ki, kadının kendisi de kendi bütünlüğünün farkında değildir. Analitik olarak kanıtlanmıştır ki yolu tıkayan bir şeyler vardır. Erkek, kadını ancak “anne” olarak görebilir. CİNSEL İLİŞKİ YOKTUR! Noah Baumbach’ın, Evlilik Hikâyesi filminde olduğu gibi kadın bu rolün ötesinde bir yerde kendisini konumlandırmak istese bile erkek onun adımlarını takip edemez. Peki neden cinsel ilişki yoktur? Özne, varlığı, bütünlüğü içinde değil yalnızca “beden” olarak algıladığı için. Eriştiğimiz yanıtlar yeterli midir? İleri sürdüğümüz yorumların bizi tatmin etmesini de istemez Lacan. Bu, kesintisiz bir süreçtir. Bu nedenle Lacan, “hâlâ / yine” demektedir. Amaç, bilgiye ulaşmak değil konuşma isteminin tatminidir. Lacan’ın ortaya koyduğu doğurgan bir çalışmadır. Herkesi konuşmaya, yorumlamaya, akıl yürütmeye ve asla susmamaya davet eder. n Yine / Hâlâ / Jacques Lacan / Çeviren: Murat Erşen / Metis Yayınları / 192 s. / 2019. AYŞENUR TANRIVERDI’DEN ‘YERYÜZÜNÜN DERINLIKLERINDE OLUP BITENLER’ Büyülü bahçeye davet... Bisküvinizi hâlâ çaya batırarak yiyebiliyor musunuz? Masumiyetin yitmediği, hayal gücünün sınırlarının olmadığı o başlangıca dönmek ister misiniz? BERK SOMER A yşenur Tanrıverdi on dört öyküsünün yer aldığı ilk kitabı Yeryüzünün Derinliklerinde Olup Bitenler’de bizleri çocukluğun o büyülü bahçesine davet ediyor. Olağanüstü öykülerin anlatıldığı bir dünya bu. Öyle bir dünya ki arılar ballarını bahçedeki çiçeklerden değil resmedilen çiçeklerden yapıyor, radyonun içinde minik insan lar konuşuyor, annesi denizin derinliklerinde dakikalarca kalabilen bir çocuk bu sırrı tutamıyor... Tanrıverdi üzerinde yaşadığımız bu dünyadan yeni bir evren yaratıyor; kalbimizin derinliklerine ittiğimiz duygularımızı ortaya çıkararak, elimizdeki kitap aracılığıyla bize geri verecek masalsı bir evren. Büyülü olan bu dünyada büyümek, tanık olacağımız hikâyelerin ne büyüsünü ne hüznünü ne de gerçekliğini azaltıyor. Örneğin “Kadıköy Rıhtım’ın birbirinden habersiz ip gibi uzanan sokaklarından birinde” o sokaklardan birinde ilkokulu okuduğum için mi dokundu bana bu öykü yoksa ben de aynı filmleri izleyerek büyüdüğüm için mi bilmiyorum yaşayan Macide Hanım ve oğlu Mehmet’in hikâyesi: “Macide Hanım bundan yirmi yıl önce ailece Antalya’ya giderlerken eşini uçurumun derinliklerinde kaybetmiş, kendinden az öteye savrulan Mehmet’i ise kucağında metrelerce taşıyarak yol kenarına ulaşmıştı. İkisi de mucize eseri birkaç sıyrık harici yara almamıştı. Yine de bu durum, ilkokul birinci sınıfı başarıyla tamamlayan Mehmet’in eğitim hayatının sona ermesine engel olmamıştı.” Oğlunu kazadan beladan, her şeyden korumak için eve kapayan anne, büyüdüğü bir anda onu Rita Hayworth’a kaptırma gerçeği ile karşı karşıya kalır. Sona doğru yaklaştıkça öyküler gizeminden ve büyüsünden bir şey kaybetmeden günümüze ve yazarın yazma serüveni içindeki dünyasına evriliyor. Ayşenur Tanrıverdi öykülerinin kurgusunu ve dilini sevecek, içindeki hayal gücü, yaratıcılık karşısında şaşıracak ve tanıştığınıza memnun olacaksınız. Büyülü bahçe davetine uyarsanız yeryüzünün derinliklerinde olup bitenlerle de karşılaşma fırsatını elde edeceksiniz. n Yeryüzünün Derinliklerinde Olup Bitenler / Ayşenur Tanrıverdi / H2O Yayınları / 136 s. 8 6 Şubat 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle