05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

FARIS KUSEYRI’DEN ‘DOĞU DUVARI’ Gecede korkusuzca büyüyen Faris’in dizeleri, arasından bin bir çiçeğin fışkırdığı, varlıkların nefes alışlarının duyulduğu, dünyanın bütün çocuklarına armağan etmeyi düşlediği bir çiçekli isyanı örgülüyor. İSMAIL MERT BAŞAT F aris Kuseyri’nin yeni şiir dosyası Doğu Duvarı ve ilk kitabı Orontes Mensurları’nın ikinci baskısı yayımlandı. Modern şiir dilini kendi edebiyat görgüsüyle değerlendirdiği bu metinler, artık unutulduğu düşünülen düzyazışiiri (mensur şiir) yeniden dolaşıma soktu. Orontes Mensurları, tarihsöylen, angeçmiş, mitgerçek geçişkenlikleriyle Antakya’da cisimleşmiş Mezopotamya ve Doğu Akdeniz kültürünü, Kuseyri’nin kişisel mitolojisiyle özleşip bütünlüklü, özgün bir dille ortaya koymuştu. Doğu Duvarı ise, dünya şiiri tarihinincoğrafyasının tüm enlem ve boylamlarını katedip sindirdiği bir şiir sesini koruduğu gibi, dünyanın tüm emekçilerini bir köşeye sıkıştıran, donduran ve solduran kapital düzeninin hurufatını da şiirine dâhil ediyor. Dün ya yaşamının bozulan ritmi yerine, kozmosun ritmine tutunmayı ve uzamın şiirli diline erişmeyi deniyor: VAR OLMANIN ONURU: DIRENMEK Direnme damarının, Doğu Duvarı’nda daha da belirginleştiği görülüyor. Direnmenin bitimsiz yolları bulunduğunu da anımsatıyor okura. Faris Kuseyri, varlıklara karşı, ütopik ve gerçekleştirilebilir olan devrimci tutumunu ve direncini yalın fakat katmanlı biçimde ifade ediyor. Direnç de aşk ile, devingen, eylemli bir umut ile buluşabiliyor. Kuseyri, devrimci eylemliliğin ve direncin tüm kan ve zulme rağmen tüketilemeyen evrensel ve tarihsel sürekliliği ile birlikte, zaman konusunda hepimizi uyarıyor: Kendini yola vurmanın ânı… Her ânın o aranan, beklenen ân olduğunu kavrayıveriyoruz: Yapman gerekeni, o yapılabilir olan’ı yap, ama şimdi yap… Faris’in bütün zamanların ve coğrafyaların nabzını “şimdi”de vurduran bir diyalektiği taşıyan şiirinde zaman ve mekân, ân’da eriyip kristalize oluyor ve özgürleşerek sonsuzlaşıyor. Bu sonsuzluk, şiir örgüsünde kendini, dizelerin dip sularında, şiirin seslerini, liriğini ve ritmini hatırlatarak var ediyor. Doğu Duvarı, aynı zamanda alabildiğine güncel olanın, kanamakta bulunanın tarih boyunca olduğu kadar, şimdide de hesaplaşılması gerekenin şiiri. Böylece zaman dizgesinin farklı bölgeleri birbirine ulanarak süreklilik duygusunu pekiştiriyor. Faris Kuseyri’nin şiiri, zamana sarınırken aynı anda zamandışılaşmayı başarıyor. DUVAR, AMA DOĞU DUVARI Duvar, geniş çağrışımlara açılan bir sözcük; en kısadan ifade ile “duvar”, hem koruyan hem sınırlayan hem de aşılacak olandır. Tarih bize göstermiştir ki korunan iktidar, sınırlandırılan tebâ’dır. Duvarın aşılması eylemi ise bütün bir devrimci tarihin kendisidir. Bunlar tamam da Kuseyri, yalnızca duvar değil, Doğu Duvarı diyor. Orontes Mensurları’nda da anılıyor Doğu Duvarı. Dahası kitaba ad olmanın dışında, kitabın içinde de geçiyor: Doğu duvarı ısındı, şairler hevesle masalarına dönüyor / yel karanlık aslında Doğu Duvarı’na yüklenen anlamların gonca bir gül tomuru gibi yapraklanarak ve birbirlerinin üzerinden yol alarak çoğaldığını görüyorum. Kadim kültürlerde günün ilk ışığının, duvarın önünde doğuya dönülerek beklenmesi, her gün ve her gün yaşamın yeniden doğması ve umudun da her gün yeniden boy vermesi… Ve duvar, önünde bekleyenlere karşı belleği ve umudu ortaya çıkartarak, onları, kendisini aşmaları için kışkırtıyor. İyi de duvarı aşmak kolay mı? Bilgi, kararlılık, emek ve direnç istiyor. n Doğu Duvarı / Faris Kuseyri / Islık Yayınları / Kasım 2019 Orontes Mensurları / Faris Kuseyri / Islık Yayınları / Kasım 2019 A. GALİP’TEN ‘DEHLİZ’ Kültür ve coğrafya sahibi şiir Dehliz, 2000 sonrasının dikkate değer şairlerinden A. Galip’in evrensel kültür ve tarih bilincinden yola çıkan şiirlerini bir araya toplayan bir kitap. TANER COŞKUN A . Galip’in, hem evrensel kültür ve köklü bir tarih bilincinden yola çıkan bir bakış açısına sahip olması, hem kadim kültürlerin söz dağarını bilinçle özümlemesini sağlamış bir coğrafya sahibi olması, şiirini dikkate değer kılan noktaların başında gelmektedir. Şiirlerde, 2000’li yılların yaygın tematik eksenlere rastlanmakla birlikte, tüm bu öğelerin katışım öğesi olduğu bir derinleşme çabası hemen göze çarpıyor. Şairin gündelik hayattan dolayımlanırken bile, kendi deyişiyle “varlığının yankısı”nı aradığı, başka deyişle seçime, tercihe, inşaya dayalı bir “tinsellik” ardında olduğu gözlemleniyor. A. Galip’te arayış çoğu kez aynı zamanda yerelleşiyor. Yerelleşmenin onda iki bo yutu var: Geçmiş ve coğrafya. “Nostalgia arıyorum” diyor ve ekliyor: “Göçebelikten yoruldum / Yitik tarihimi / Yitik ülkemi / Her devrin cilasıyla parlatılmış anlamların ötesini /.../ O ilkel kavmimi arıyorum / Yani buharın / Buz halini”. Kuşkusuz geçmiş A. Galip’te bir sığınak değil, dönüştürülmesi için çaba harcanan “bugün”e kaynak sağlamak için başvurulan bir alan. Günümüzde pek dolaşımda olmayan pek çok kelime ise çoğu kez güncele yorum eklenmesini sağlayan bir değerler sistemini vurgulamak adına kullanılıyor, bir işlerliği hissettiriyor, yani kimi şairlerdeki gibi “özenti” niteliğinde değil. “TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM”LE MAYALANMIŞ A. Galip’i de, kökensel açıdan “toplumsal dönüşüm”le de mayalanmış, “Tuzluçayır ekolü”nden bir şair sayabiliriz. Ankara’nın bir gecekondu semti olarak ortaya çıkan ve zaman içinde sosyolojik / siyasal kimliğiyle genç kuşakların bilincinde izler bırakan ortama gönderen dizeleri var. Ancak A.Galip’in kökensel inançla ilişkisi, daha çok yaşantı renkleri devşirme düzleminde ve belli bir “aşkınlık” içeriyor. Nitekim, okuru pek çok başka şehirde, pek çok semtte de adımları hissettirerek gezdiriyor ve şiirlerinde en çok yer adı geçen şairlerden biri oluyor. Dahası, bu yerler, sadece özne / mekân dolayımında değil, kendi bağıl kişilikleriyle, yerel özellikleriyle de boy gösteriyorlar. Aslında A. Galip’te geçmiş salt bir sözlükten ibaret olmadığı gibi, coğrafya da salt bir savrulma alanı değil. Şair de aslında günümüzün her aydını gibi belli huzursuzluklar içinde, yani aslında o da “arayış” anlamında savruluyor. Bunun, arayıştaki özne yi sıklıkla odağa oturtmak, onu belli değerlerin temsiline atamak, böylece kutsamakla yalnız kalışına hayıflanmak arasında gidip gelmek biçiminde görünümler sergilediği oluyor. Beride ise, aynı süreçte dalgalanıp duran insani duygular ve özellikle “aşk” var. Gündelik hayat rutinini dışa vuran dizeler bile, huzursuzluğun köken aranışına dönüşmesinin gerekçesini berkitme adına işlev üstleniyor. Yer yer “şiir bilim” (poetika) saptamalarına da rastlanan A. Galip şiirinde, haliyle dinamizmini toplumsal dönüşümden sağlayan bir art alan işlerlikte. “Mustafa Suphi” için yazılmış en güzel şiirlerden birine de imza atmış, A.Galip. Değil mi ki, “Mısradır mührümüz”. Dehliz, adının gönderdiği çağrışımın ötesinde, gün ışığında bir tarih, coğrafya, insan macerası olarak yol alıyor. Ülke şiir geleneğinin son otuz yılda genç kuşaklarda yankı bulmasını somut ve nitelikli biçimde örnekleyen bir toplam olmuş, Dehliz... n Dehliz / A.Galip / Kaos Çocuk Parkı Y. / 2019 136 Şubat 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle