03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] Öyküden, romandan öğrenmek… Her öykü, roman, elbette bize pek çok şey söyler. ama herhangi yapıt, söyledığiyle değil açtığı ufukla, insana sunduğu hayal dünyasıyla çok daha anlamlı hale geliyor yine de. Bu Syüzden anlatının estetik yansıtımında biçimbiçem, alabildiğine önem taşıyor. on aylarda öyküler, romanlar üzerinde dururken, bunlardaki anlatı evreni, izlek, konu, çatı kuruluşu, metnin biçimsel, biçemsel işlenişi Bu sıkışıklığın da tetiklemesiyle yazar, romanda yapıya gösterebileceği kaygı yerine okura ulaşmak için çabalıyor. O zaman romanda iki farklı uçla karşılaşılıyor diyebilirim; ilkinde yazar, son nefesi bu yolla girebiliyor. Sözgelimi bizde basit bir TV dizisinin tarihsel olgular üzerine şaşırtıcı bir tartışma dalgasına yol açtığı düşünülürse, durum daha kolay anlaşılacaktır. vb. çevresinde geziniyorum. ni veriyorcasına ille anlatmak için didini İşte Adnan da bağımsız araştırmacı, Estetik somutlamayı öne çekmeye ça yor, ötekinde kendini öne çıkarmak için belgeci gazeteci bakışıyla ama romancı balıyorum olabildiğince. Öteki yarımay canhıraş çaba sergiliyor. kalemiyle çabucak okunuveren bir yapıt lara yayılmış halde de sürdüreceğim bu getirip koyuyor önümüze. yazılarımı. OKUR İÇİN ANLATIYI KILAVUZ Nicel açıdan bakarsak elli yıl önce ya ALMANIN CAZİBESİ… ADNAN GERGER’LE yımlanan yeni roman, öykü sayısı yıl Adnan Gerger, Ses ve Sus (Karakar “SES VE SUS” içinde kabaca düzineyi geçmezdi, pek ga, 2018) adlı romanında sanatsal so Ses ve Sus’un roman haritasını da or pek iki desteye varırdı ancak. Ne ki ya mutlayışa sırt dönmeyen ama ille an taya koyuyor yukarıdaki alıntı. Önlük ol zın dergilerinde kitaplara özgülenen ya latmayı öne çeken, bunun için anlatının sun diye iki satırla özetlemeye girişeyim zıların ardı kesilmezdi, bu da yetmez er gereksinirliklerini aşar boyutta yükleme romanı. Leyla, sevgilisi Mazlum’un iş tesi yıla, yıllara sarkardı bunlara dönük lerden kaçınmayan tutum sergiliyor. kencede öldürülmesi sonrası neredey değerlendirmeler. Gelin önce şu satırları okuyalım: se bambaşka biri olmuştur. En yakının O zaman onlu hanede geziniyordu yıl / “Bu yaşananlar, tüm bunlar yıllar ön daki insan, psikiyatr arkadaşıdır. An yapıt oranı, ama şu son yirmi yılda bu oran cesinden planlanmıştı. Yıllar önce… Şu cak Mazlum’un bıraktığı bir dosya ölü yüzlü haneleri de sıkıştırıp neredeyse bin dillerinden düşürmedikleri kutsal değer mü sonrasında da sorun olmayı sürdü li hanelere dayanmış durumda. ler bunların umurlarında değildir. Hangi recektir. Ancak günümüzde yazarların kitap ulustan, hangi dinden, mezhepten olur Bu arada yeni kişiler de katılacak lar üzerine kaleme alınmış yazılara gönül sa olsun kimlere düşmanlık besleyecek tır anlatıya. Önceki yüzyılın olayları, indirdiği yok. Hatta kendi kitabı üzerine leri onlar için fark etmez. Kendi ırktaşla Leyla’nın babasından başlayıp, öteki ki yayımlanmış değerlendirmeden habe rından tutun da vatan dedikleri coğraf şilerin kendi geçmişlerine dönük yolcu ri olmayan yazar sayısı da azımsanma yada yaşayan tüm halklara kadar istis lukları, pek çok farklı kazı yapılmasını yacak sayıda diyebilirim, siz anlayın ge nasız herkese düşmandırlar. Kendi ikti sağlar. Buna anlatılan yörelerin topra risini. “Kitaplar üzerine yazılar” derken, darlarını devşirme adına devleti ele ge ğı da katılır. “eleştiri”ye hiç girmiyorum zaten. çirme adına karşılarına kim çıkarsa ke Yazar, bütün bunları karakterleri Kendi kitabı da olsa yazar önemse sip biçerler, öldürüp asarlar, yok eder aracılığıyla ya da olgulara dayalı fark meyebilir değerlendirmeleri, ama bu ler. Onlar muhalif olana, öteki olana, lı “Mesel”ler biçiminde yapılandırıp tür yazıların, yazınımız için alabildiğine gerçekleri anlatan herkese düşmandır. yerleştiriyor yapıtına. Böylelikle yer önem taşıdığını, yazarın değilse de ya Sese düşman, sese!” (106) Öyle ya “bir yüzünde yaşanmışlar kadar yaşana zınsal birikimimizin böylesi çalışmala ülkeyi paramparça eden sessizlikti”r za bilir hemen her acıya dönük bütün ra gereksinim duyacağını hiçbir zaman ten. (51) Ama “susamayanlar” olacaktır sel kazıya dayalı bir roman çatılıyor akıldan çıkarmamak gerekiyor. Siz bi hep. En başta “toprak”. (63) Çünkü ses, denebilir. Adlar, kişiler, din, milliyet, limi, sanatı önemsemeyebilirsiniz, ama “içte”dir. coğrafya vb. kendine dönük sim bilim sanat, kendine dönük çalışmala Romanın yumuşak karnını gösteriyor gesel yerleştirmeler de olsa kolay rı önemseyecek, bunları belleğine geçe aynı zamanda bu satırlar. Yazarın, an ca algılanıyor elbette. Ama sayfalar ara cektir hep. latmak isteyişini yönlendiren o duyguyu, sına tam bir bilgi yığışması doldurmak Bu açıdan bakınca romanımız kendi bunu tutkuya dönüştüren dünya görü tan kaçınmıyor Adnan, âdeta bombardı ni göstermek, ötesinde ağırlığını koy şünü. Nitekim Adnan da olgusal gerçek man yapıyor. mak için çabalıyor denebilir daha çok. likle kurmacayı birbirine sarmalayıp üto Bu yüzden romanda bir kılavuz üstü Kuşkusuz azımsanmayacak sayıda ro pik bir anlatı kuruyor denebilir pekâlâ. vane kurup anlatıyı okur için alabildiği man yayımlanıyor belli düzeyi yansı Ne var ki yazarları, bu yaklaşımların ne renkli, dil dikkate alındığında güzel tan. Bunların büyük bölümü okunama dan ötürü pek de haksız saymamalı. mi güzel sözdizimi çeşnisiyle kuşatıp bir dan, hatta görülemeden, neredeyse Çünkü yalnız bizde değil, dünyanın öte cazibe odağı haline getiriyor. fark edilemeden kendisine ayrılan he ki toplumlarında da insanlar, kimi ger Okunası bir roman kuşkusuz Ses ve pi topu bir iki dakika süre için sergen çekleri romanlardan öğreniyor hâlâ ya Sus. Okurda farklı bir ufuk açmamış ya de kalıyor ya da kalmıyor, yerini, yeni da kimi hakikatler, olan bitene kapalı ya da onu yepyeni düşlere uçurmamış ol sine bırakıyor. şayan insanların algı dünyasına ancak sa da. n ÖYKÜDENLİK… Mevsim Yenice; Bilinmeyen Sular… Ö ykünün yeni adlarından Mevsim Yenice, Tekme Tokatlı Şehir Rehberi’nden (2017) sonra ikinci öykü kitabını da yayımladı: Bilinmeyen Sular (Can, 2019). Öncekinde okuru, anlatısının dış kabuğuyla yakalamıştı görece, bu kez doğrudan kalbine giriyor yazar. Pink Floyd duyuşları eşliğinde. Bunlar tüm kuşakları kucaklamasa da bireyliğe adım atıştaki türlü hallerin gezindiği öykülerde her kuşaktan insanın, bir biçimde kendisini bulacağı açık. Bu çerçevede yitip gidişlerin, dönülse de bulamayışların öyküleri denebilir Mevsim’in bu yeni öyküler toplamı için bir genel özetleme anlamında. Nedir o? Çocukluğun altın yılları tabii. Sessizliğin sesini dinlemek, yaşamı, kendi dinginliğinden yakalayıp duyumsamak, hiçlikten anlamsallığa ulaşmak; bu kez işte böylesi bir yorum bütünlüğüyle kapımızı çalıyor yazar. Hayatın bir yerlerinde yaşanan kimi kırılma anlarının, süregiden yaşam yelpazesi içinde bıraktığı solgun lekeler. “Bir yere sığma(k)” (28) için çabalayanların, bir yere ait olmak yerine “duvar”ı aşıp “kendisi” ya da “kendisine ait” olmak isteyen öykü kişileriyle dikkati çekiyor Mevsim. Hikâyenin “bir yerine ilişmiş ol(mak)” (29), kişiyi “kat kat giyinilmiş” (36) kişiliklerle somutlamak; Mevsim’in yeni öyküler toplamı kendisine yetememenin sıkıntısını yaşayan insanlarla tanıştırıyor bizi. Ve Mevsim Yenice, önceki yapıtından da el alıp bir büyük bütünsel öykü kurarak sürdürüyor yolculuğunu. www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. 6 5 Eylül 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle