02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Saraybosna Marlborosu / Milenko Yergoviç / Çeviren: Özge Deniz / Kutu Yayınları / 192 s. Saraybosna’yı ve savaşı anlatan kitaplar arasında Saraybosna Marlborosu şüphesiz ki apayrı bir yer tutuyor. Aynı zamanda şair olan Yergoviç, savaş en acı şekilde devam ederken Saraybosna’da kalmayı tercih eden Bosnalı bir Hırvat. Kentteki Boşnakların, Hırvatların ve Sırpların kaderini duygu sömürüsünden uzak fakat insani bir üslupla ele alan öyküler, savaşın yarattığı travmalar ve her şeye rağmen devam eden neşeli anlar ile okurun zihnine kazınıyor. World Literature Today (19892014) tarafından dünyaya ilham veren 25 kitaptan biri olarak gösterilen kitap, bir anlamda hayatın kıymetini bilenlerin öykülerini anlatıyor. Ölümsüz Kadın / Alain Robbe Grillet / Çeviren: Orçun Türkay / Kırmızı Kedi / 308 s. Fransız yazar Alain RobbeGrillet, 1963 yılında yazıpyönettiği L’Immortelle’de (Ölümsüz Kadın) İstanbul’un siluetini, İstanbul’a bakışı o denli güçlü bir şekilde yansıttı ki, aradan geçen 56 yıla karşın film belleklerdeki yerini korumaya devam ediyor. Edebiyatta “Yeni Roman” akımının kurucusu olarak bilinen Alain RobbeGrillet’nin sineroman’ı Ölümsüz Kadın oryantalist, eril bakışı lime lime doğrarken aynı zamanda nostaljik bir albüm tadı veriyor. Klasik Korku Öyküleri / Yazar: Kolektif / Çeviren: Elif Ersavcı, Seda Ersavcı, M. Boran Evren, Berivan Özkoçak, Ahu Ayan, Kamucan Yalçın, Yankı Enki / Çınar Yayınları / 195 s. Klasik Korku Öyküleri’nde insana dair dehşet, uygarlığın huzursuzlukları, evin ve ailenin tekinsizliği, ölüm ve bilinmeyenle kurduğumuz ilişkinin kopma noktaları birleşiyor. Klasik korku öyküsünün “edebiyat” kimliği kazanmasında pay sahibi metinler, usta yazarların zihinlerinden fırlamış kâbuslarla dolu bir geçit töreni sergiliyor. Charlotte Perkins Gilman’ın feministgotik öyküsü “Sarı Duvar Kâğıdı”, Mary E. Wilkins Freeman’ın önemli eseri “Luella Miller”, hayalet öykülerinin üstadı M. R. James’ten “Mezzotint”, Ambrose Bierce’ın erken dönem ekogotik eseri “Evdeki Asma”, Perceval Landon’ın unutulmaz hortlak öyküsü “Thurnley Manastırı”, F. Marion Crawford’ın korkunç “Çığ lık Atan Kurukafa”sı, Arthur Morrison’ın tekinsiz mücevheri “Üst Kattaki Şey”, E. F. Benson’ın düşsel ve gotik şaheseri “Kuledeki Oda”, H. P. Lovecraft’ın, korku edebiyatı tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilen, Cthulhu mitosunun nüvesinin ortaya çıktığı “Dagon” öyküsü bu derlemede bir araya geliyor. Araf / Canan Al / Kora Yayın / 208 s. “Telefonu kapattığında pişman olmuştu onu aradığına. Niçin aradım ki onu, niçin, diye kendi kendine kızdı. Araf, yerde yatan adama baktı. Kanın aktığı yerde saçı yüzüne yapışmıştı. Adamın yüzünde, acı çektiğini belirten bir ifade, donup kalmıştı.” Canan Al, Fas Casablanca’da aşk ile iş; cinayet ile politika, dini çatışmalar ile terör ve gizemini koruyan aile dramları iç içe geçiriyor. Araf, cesaret ile korkuyu, aşk ve kıskançlığı, vahşet ve merhameti, dürüstlük ve yalanı, suçlu ile suçsuzu bir arada sunarken, ortaya sıra dışı bir polisiye çıkıyor. Kültür / Terry Eagleton / Çeviren: Berrak Göçer / Can Yayınları / 151 s. Terry Eagleton, sömürgecilikten ve onun neredeyse ideolojik kılıfı olarak ortaya çıkan antropolojiden sanayi Avrupası’na, Alman Romantiklerinden Britanya işçi sınıfına, İrlandalı devrimcilerden kültür endüstrisine, Jakobenlerden 11 Eylül’e ve neoliberal üniversitenin postmodern kültür kuramcılarına uzanan geniş bir yelpazede, modernliğin başlangıcından günümüze uzanan dönemde, kültürün serüvenini kapsamlı bir yaklaşımla ele alıyor. Eagleton’a göre postmodern kültürel farklılık, çeşitlilik ve kapsayıcılık fetişizmi geç kapitalizmin piyasa ve tüketim mantığıyla uyum içindedir. Her türlü dışlamaya ve hiyerarşiye karşı durduğunu öne süren bu mutlak kültürelci tutum, tüm radikalliğine rağmen siyasi olarak güçlendirici ve devrimci olmaktan uzaktır. Eagleton, kültüre ilişkin bütünlüklü bir tanım yapmanın imkânsızlığını teslim etse de, kültürün insanlığın küresel ölçekte karşı karşıya bulunduğu acil sorunlardan ziyade, doğrudan siyasetin alanına dair olduğunu, alıştığımız ironik ve keskin eleştirel üslubuyla ortaya koyuyor. Viking RuhuNors Mitolojisi ve Dinine Giriş / Daniel McCoy / Çeviren Cumhur Atay / İletişim Yayınları / 320 s. Odin, Thor, Freya, devler, cüceler, valkürler, Hel, Valhalla, Ragnarok… Dani el McCoy, dünyada en çok ilgi uyandıran mitolojilerden biri olan Viking mitolojisine dair 34 hikâyeyi bir araya getiriyor. Yazar benzer kitaplardakine kıyasla daha fazla sayıda mitolojik öyküyü bir araya getirmekle kalmıyor, bize Norsların dünyasını daha iyi anlamamızı sağlayacak geniş bir tarihi arkaplan da çiziyor. Hıristiyanlık öncesi dönemde Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan bu pagan halkın dünyaya, insanlığa, kadere bakışını, günlük hayatlarını, dini ritüellerini ve tüm bunları dile getirişlerini yansıtan mitolojilerini farklı kaynaklarla da karşılaştırıyor. Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi / Mary Wollstonecraft / Kafka Yayınevi / 154 s. “Kadınların davranışlarında bir devrim yapmanın, kaybettikleri onuru yeniden kazanmalarının ve insan türünün bir parçası olarak kabul görmelerinin vakti gelmiştir.” Mary Wollstonecraft’ın kadınların özgürlüğüne dair tutkulu bildirgesi, basmakalıp uysal ve gösterişli kadınlık algısını yıkıp yepyeni bir eşitlik çağının kapılarını aralarken Wollstonecraft’ı da modern feminizmin kurucusu olarak tarihe geçirdi. Günümüzden 215 yıl önce yayımlanan Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi, (1792) Britanya’nın ilk liberal feministi Wollstonecraft’ın temel eseri olarak görülüyor. Akdeniz Medeniyetleri / Eric C. Dursteler / Çeviren: Bozkurt Leblebicioğlu / Say Yayınları / 576 s. Asya, Afrika ve Avrupa’nın kesişim noktası Akdeniz, binlerce yıl boyunca farklı toplulukları birbirine bağlamış, yoğun ekonomik, politik ve ku¨ltu¨rel ilişkilerin ortak zemini olmuştur. Çok devlet kurulmuş, bir o kadar devlet yıkılmıştır. Egemen gu¨ç kendi din, dil ve ku¨ltu¨r yapısını getirmiş, halkı kendi tabiiyetine mecbur bırakmış, bu yolda çok insan canından olmuştur. Ancak Sicilya’daki Yunan tapınakları, Kuzey Afrika’daki Roma kalıntıları ve Yunanistan’daki Osmanlı surları, Akdeniz’in hiçbir sınırı, dini ve etnik kimliği tanımadığının kanıtları olarak bugu¨n hâlâ ayakta. Akademisyenler Monique O’Connell ve Eric R. Dursteler Akdeniz Medeniyetleri’nde, Roma’nın beşinci yu¨zyıldaki çöku¨şu¨nden Napolyon’un 1798’deki Mısır seferine kadarki dönem içinde çokça çekişmelere, savaşlara sahne olan bu coğrafyayı ustalıkla inceliyorlar, ticaret yolları, savaşlar, anlaşmalar, salgın hastalıklar, nu¨fus değişiklikleri gibi toplumu doğrudan etkileyen unsurlar hakkında ayrıntılı bilgiler veriyorlar. Akdeniz’in eşsiz coğrafyasını tu¨mden ele alması bakımından zengin, akademik dilden uzak olması bakımından kolay anlaşılır olan Akdeniz Medeniyetleri, Akdeniz’in zengin, çok ku¨ltu¨rlu¨ tarihine disiplinler arası bir yaklaşım getiriyor. Atatürk Ülkesine Sığınanlar / Ahmet Özgür Türen / Destek Yayınları / 132 s. Hitler’in iktidara gelmesiyle beraber Almanya’da yaşayan Yahudi bilimadamları kaçmak istedi. Haksız da sayılmazlar. Çünkü çeşitli gerekçelerle idam edilen arkadaşlarının ailelerinden “giyotinin yıpranma bedeli” dahi alınıyordu. Tüm Avrupa, Hitler’in korkusundan bu duruma seyirci kalırken, başka ülkelere kaçmak isteyen Nobel ödüllü Yahudi bilimadamlarını denizlerin dibi dahi kabul etmiyordu. Ama onlara bir ülke kucak açacaktı. O da Türkiye. Almanların deyimiyle: “Atatürk Ülkesi...” Ahmet Özgür Türen, Atatürk Ülkesine Sığınanlar’da bir döneme tanıklık ediyor. Tahıla Karşıİlk Devletlerin Derin Tarihi / James C. Scott / Çeviren: Akın Emre Pilgir / Koç Üniversitesi Yayınları / 272 s. Uygarlık tarihi gerçekten kitaplardaki gibi mi yaşandı, yoksa zamanımızı kendilerini “uygar” görenlerin kendileri hakkında yazdıklarını okuyarak mı geçiriyoruz? Neolitik devrim insanlığın tarihindeki en büyük atılım mıydı, yoksa esasen çoğunluğun azınlığa hükmetmesinin vesilesi mi olmuştu? Her bir uygarlığın “çöküşü”, insanlığın geri dönülmez kayıplar yaşadığı bir trajedi miydi, yoksa kaçınılmaz bir son, hatta bir “layığını bulma” hali miydi? “Barbar” olarak adlandırılan kavimler insanlıktan nasibini almamış uygarlık düşmanları mıydı, yoksa tarımsal üreticinin ürün fazlasına el koymak için devletle yarışan bir “gölge devlet” miydiler? Tahıla dayalı beslenme ve kentlere toplanmış nüfus, mümkün olan en iyi yaşantı biçimi miydi, yoksa egemenler açısından en uygun olan bu muydu? James C. Scott, Tahıla Karşı’da anaakım tarih anlatısıyla yüzleşmemizi sağlayacak sorulara yanıtlar arıyor. Astrolojinin Sırları / Şifa Avcın / Mona Kitap / 345 s. Astrolojide dekanlar çok eski bir sistemdir ve milattan önce 3 bin yıllarına kadar uzanan bir geçmişi vardır. Astrolojinin temeli nasıl Sümerlerden gelmişse, eski bir sistem olan dekanlar da Mısırlılar tarafından geliştirilmiştir. Antik Mısır’da hastalıklar konusunda dekanlar takip edilirdi. Şifa Avcın, Astrolojinin Sırları’nda, “32 dekan sistemi” üzerinden, burçların özelliklerini, güçlü ve zayıf yönlerini anlatıyor. Avcın, kuşak gezegen transitlerinin nesiller, canlılar ve doğa üzerindeki etkilerini örnek haritalarla ele aldı. Burçların hastalıklarını açıkladı, her burca özel evde yapılabilecek basit tarifler verdi. Astrolojinin Sırları’nı okurken 2044 yılına kadar dünyamızda neler olacağını merak ediyorsanız, astrolojik açıklamalarla anlatılan ilginç keha netleri de öğrenebilirsiniz. n 18 5 Eylül 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle