24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CİNSİYET EŞİTLİĞİ DÜNYAYI NASIL KURTARACAK? Eşit bir dünyaya doğru Mayer’in hayalini kurduğu ‘Eşitistan’ için dev kadınlar ya da adımlar gerekli değil; bu herkesin çözümün parçası olabileceği bir düzen. GÖKÇESU ÖZGÜL C atherine Mayer bir gazeteci, aynı zamanda Kadın ve Eşitlik Partisi’nin (Women’s Equality Part/ WE) kurucularından. Cinsiyet Eşitliği Dünyayı Nasıl Kurtaracak’ı ; cinsiyet eşitliği hakkında bazı temel soruları cevaplamak adına bir adım atmak ve hayalini kurduğu eşit dünya ‘Eşitistan’ için çağrı yapmak üzere kaleme almış. Mayer’in ayrıntıcı yaklaşımı ve eğlenceli anlatımı; çoğumuzun bildiklerine daha yakından bakmasını sağlayacak. Eşitsizliğe dair sorular, sorunlar çok çeşitli, üstelik kadınların en iyi koşullara sahip oldukları yerlerde bile onları dışlayıcı bir sistem mevcut. Kız çocukları hayata ikinci sınıf olarak başlıyor. Kadınların göster dikleri başarılar, sahip oldukları statüler elverişli bir ortamda gerçekleşmiyor. Ataerkil toplumların ortak noktası Mayer’in deyişiyle, “kadın bedeni ile kafayı bozmuş” olmaları. Batı kadınların giysilerini azaltırken Orta Doğu’da ibre tersine dönüyor. Üremenin toplumun temel hedefi olarak görülmesi, örneğin Amerikan Hıristiyan sağı için hâlâ geçerlidir. Kadınlar açık ara en önemli “pay alamayan” kategorisi ve dünyanın her yerinde bu eşitsizlikle yüz yüze kalıyor. “Ayrıcalıklı” kadınlar, erkeklerle aynı toplumsal mesajların muhatabı olduğundan sorunun farkında olmayabiliyor. SİYASETTE, İŞ DÜNYASINDA KADINLAR VAR (MI?) Pek çok kadın liderin cinsiyet siyasetinden uzak durması da bunun bir kanıtı. İngiltere’de tam temsil hakkının elde edilmesinin ardından geçen yaklaşık doksan yıla rağmen kadınlar hâlâ temsil edilmeyi bek liyor. Kadınların siyasete katılmalarının önünde parasızlık, zaman yokluğu ve toplumun bir parçası olduklarını hissetmemeleri gibi engeller var. Siyasi partilerin cinsiyet eşitliğine inanışları genellikle göstermelik ve sözde kalıyor. ABD’de Trump’un seçilmesi ise bu gerçeğin daha açık bir şekilde görülmesini sağladı. Mayer’in örnekleri kadınların siyasetteki etkisi siyaseti ve siyasi sistemin yol açtığı sonuçları da değiştirerek herkesin yararına olacağını ortaya koyuyor. İş dünyası ile ilgili araştırmalar karar alma rollerinde büyük ölçüde kadınların yer aldığı şirketlerin daha kârlı; kadınlara daha fazla söz hakkı vermenin daha sağlıklı bir dünya bakımından gerekli olduğuna işaret ediyor. Ataerkil yapı sadece kadınların hayatını zorlaştırmıyor. Mayer’in üzerinde durduğu önemli bir konu da bu eşitsiz düzenin sadece kadınların değil, erkeklerin de aleyhine olduğu. İzlanda örneğinin kanıtladığı gibi, erkeklerin katkısı olmadan eşitliğin sağ lanması söz konusu değil. Erkekler de cinsiyet eşitliğini desteklemeli ve onlarsız bunun gerçekleşmesi olanaksız. Zira kadınların düşmanı erkekler değil, ataerkil düzen. Ataerkinin ortadan kaldırılması öteki yapısal eşitsizliklerin de son bulması bakımından önemli bir başlangıç, başka alanlarda da daha eşit bir dünya demek. “Eşitistan” için dev kadınlar ya da adımlar gerekli değil; bu herkesin çözümün parçası olabileceği bir hayal. Üstelik Eşitistan “her zaman çevremizde ve içimizde” olan bir ihtimal; yalnızca insanların toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaratabileceği değişimi görmesi ve iradesini ortaya koyması gerekli. Orası hepimiz için daha iyi bir dünya! n Cinsiyet Eşitliği Dünyayı Nasıl Kurtaracak / Catherine Mayer / Çeviren: Barış Cezar / İletişim Yayınları / 360 s. / 2019 WILLIAM STYRON’DEN ‘SOPHIE’NIN SEÇIMI’ Felaketten sonra yaşanabilir mi? William Styron, Sophie’nin Seçimi’nde bir insanın kurban kılındığında bile yaşayıp yaşayamayacağını sorguluyor... MERT TANAYDIN A merikan edebiyatının 20. yüzyıla damgasını vurmuş en önemli isimlerinden biri olan William Styron’un çok az yapıtı, dilimizde yayımlandı. Amerikan edebiyatı açısından Norman Mailer, Philip Roth, Saul Bellow, Bernard Malamud gibi isimlerle birlikte anılan, 20. yüzyılın ikinci yarısının erkeksi, dilini sansürlemeyen, tartışmalı konulara girmekten ve pot kırmaktan çekinmeden biri William Styron... Yazarın insanları tedirgin edecek cüretkârlığına Sophie’nin Seçimi iyi bir örnek. Styron’un ustalık yapıtı ve son roman. ABD’de 1979’da yayımlandı. II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında, 1947’de yaşanır olaylar ama roman 1979’a doğru kaleme alındığın dan pek çok ayrıntıyı tarihsel değişikliklerle bize aktaran bir bilinç de söz konusudur. Bir zamanlar neler yaşandığını ve düşünüldüğünü hatırlarken anlatıcı açıklamalar da yapar, düzeltmeler de getirir. On altı bölümlük romanın pek çok bölümü bağımsız roman olabilecek boyutta ve adeta William Styron’un Amerikan edebiyatındaki komşularına nazire olarak yazılmış. Romanın başında New York’ta bir yayınevindeki çalışma hayatının bağnazlığına ve sıkıcılığına uyamaması nedeniyle kovulan güneyli Stingo’nun Manhattan’dan Brooklyn’e geçerek ilk romanını yazmak için yalnız insanların kaldığı bir pansiyona yerleşmesini okuruz. Yazar adayı genç adam tüm roman boyunca bir benzerinin, dengesiz de olsa yüksek enerjili Yahudi dehası Nathan’ın, pansiyondaki komşusu güzeller güzeli Polonyalı Sophie’yle tutkulu ve fırtınalı bir ilişki sürdüren o cazip adamın yerine geçmeye çalışır ama talih bu iki adamı fark lı yönlere götürecek, Stingo hayatı yaşamak yerine yaşayanların anlattıklarının kaydını tutan biri olabilecektir. SOYKIRIM ÇILGINLIĞI Ama bu hayat ne hayattır: Sophie Nazi kamplarında – üstelik Yahudi değil yüksek Alman kültürü almış bir Katolik olmasına rağmen – tüm ailesini kaybetmiş güzel bir kadın olarak, hayatını artık Amerikan hafifliğinde yaşamak isterken bir anda dünyanın en cazip âşığıyla en sert sorgucusu arasında gidip gelen, ruh hali durmadan değişen bir adam olan Nathan’a tutulmuştur. Styron’un yazdığı bir New York romanıdır ama aynı zamanda bir soykırım romanıdır da. Bir yazarın yazma mücadelesini de barındırır, bir yeniyetmenin fantezilerle dolu aşk arayışını da. Amerika’nın damarlarındaki ırk ilişkilerini de irdeler, Avrupa’nın bağrında ortaya çıkmış Nazi canavarlığını da. Styron’un romanı ko lay lokma değildir, her okurun midesi kaldırmayabilir. Ahlakçı tüm yaklaşımları tepetaklak eder, basit bir drama şeklinde insanlık suçlarını vermek yerine dobra diliyle karakterlerinin bilinçlerinin neredeyse psikanalizini yapar, tüm karmaşık yapısıyla ortaya koymaya çalışır. Üstelik her yeni bölümle bambaşka gerçekleri ortaya çıkararak okurun o ana kadar düşündüğü her şeyi buruşturup çöpe atmasını sağlar: Okurun gözünde sadece bu açıdan bile yazdığı roman çok büyük bir yapıt, kendisi de çok mahir bir yazar olacaktır. Sophie’nin seçimi literatürde çok basit bir ikileme indirgenir ama bana kalırsa sorun sadece Sophie’nin seçimi değildir, insanın kurban kılındığında bile yaşayıp yaşayamayacağıdır: Felaketten sonra yaşanabilir mi? n Sophie’nin Seçimi / William Styron / Çeviren: Kerem Sanatel / Doğan Kitap / 736 s. / Haziran 2019 4 5 Eylül 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle