02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EŞREF KARADAĞ’DAN GÜLMECELER ‘Yazar da kaçıyor gülmeceden...’ 1971’den 2019’a: 48 yıl Eşref Karadağ ile yeni kitabı Torbadaki Maksim Gorki üzerine konuştuk. KADİR İNCESU G ülmece kitapları son yıllarda daha mı az yayımlanıyor? Eleştiriye bakışımız oldukça değişti son yıllarda; aşağılanmış hissediyoruz kendimizi, küçümsenmiş, dışlanmış, ötekileştirilmiş buluyoruz. Mahallenin alay edilmiş, bıyık altından kıs kıs gülünmüş yabanıl çocuğu oluveriyoruz. Üstelik bir de sırtımızı dayadığımız iktidar koltuğumuz varsa olanlar oluyor... “Ey mizahçı, sen benim kim olduğumu biliyor musun?” ile başlıyoruz karşı koymaya... İşte o anda yasaklar başlıyor, yargılamalar, kıyımlar, biçilen çeşitli cezalar... Hal böyle olunca yazar da kaçıyor gülmeceden, yayıncı da, okur da... Ortaçağ boyunca kiliseye hâkim olan anlayış, “Aşırı gülme şeytanı ayartır” şeklindeymiş. Bizde de “Çok gülen çok ağlar” diye bir söz var. Kim bilir, belki de başlarına bir şey gelmesinden korkuyor insanlar. n Gülmece öyküleri yazan bir isim olarak okurun gülmeceye olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gülmeceye olan ilgi son yıllarda karikatüre sıkışmış durumda aslında. Genel okur sayısındaki kan kaybından gülmece yazarları da alıyor payını. Okur sayım fazla olmasa da, okuyanlardan aldığım geri dönüşler benim için oldukça sevindirici. Dillendiremedikleri çarpıklıkları, eleştiremedikleri hödüklükleri okuduklarını söyleyenler var, bazı öykülere uzun uzun güldüklerini belirtenler var. Öykülerimdeki çizgiyi Aziz Nesin’e yaklaştıranlar var. n Gülmece öyküleri “güncel” olarak değerlendirilebilir mi? Dönemsel özellikler taşıması sonraki dönemde etkisini azaltır mı? Evet. Gülmece öyküleri ister politik olsun, isterse apolitik ‘o gün’e özel durumlardan oluşmuş metinlerdir. Dolayısıyla bir dönem sonra etkisinin azalması, anlaşılırlığının düşmesi olağan sayılmalıdır. Bugün çıkıp biri ‘ortadirek’ öyküleri yazsa bunu ancak 90’lı yılları yaşamış olanlar anlamlandırır. GÜLMEK RUHEN ÖZGÜRLEŞTİRİR n Gülmeceyi “güçlü” yapan nedir? Güldürmek mi, düşündürmek mi? Bence gülmek/güldürmek önemli. Gülümseyen okur kendi katarsisini yaşar zaten, mutlu olur. Ruhen özgürleşir. Sınıfını, yeri ni belirler, ne yaptığını, ne yapmadığını bilir. İşte tüm bunlar da düşünmenin kendisidir. Milattan önce 3. yüzyılda yazıldığı varsayılan Mısır papirüsüne göre kâinat gülme ile oluşmuş. Metinde şöyle demektedir. “Tanrı güldüğünde, dünyaya hükmedecek yedi tanrı dünyaya geldi. Kahkahaya boğulduğunda ışık oldu. İkinci kez kahkahaya boğulduğunda sular oluştu; yedinci kahkahasında ruh doğdu." n Yazar için yaşam en önemli kaynak... Sizin öykülerinizdeki, gerçeğin izlerinden söz eder misiniz? Evet, yaşam en önemli kaynak. “Bir kahkahanın eşlik etmediği her hakikati sahte saymalıyız” der Nietzsche. Bu soruyla, öyküler şöyle bir geçiverdi gözümden. ‘Berber Larus’u herkes tanır zaten, öyküde de geçtiği gibi her mahallede en az bir tane vardır onlardan. ‘Bulmaca Bilmecesi’ de kahvelerin gazete masalarında pek rastlanan bir olaydır. Bulmacalar üzerinde rüştünü ispat etmeye çalışan gazete okurlarının her biri başka renk kalem kullanır, bulmacayı tamamlayan altına bir de imza atar ki çözeninin kim olduğu bilinsin. “Cırcır Naciye’nin Adamları” bir gazete haberinden doğmuştu. Röntgen sonucu bekleyen hasta yakını ‘banyo yapıyorum’ diyen görevliyi bir güzel dövmüş, ‘Benim hastam kıvranırken, banyosunu işyerinde yapıyordu’ diyerek polise açıklama yapmıştı. “Torbadaki Maksim Gorki”, “Son Adam Ölmemiş”, “Karyolanın Açılışı”, “İmam Bayıldı”, “Boz Eşek”, “Fotocu Hikmet” ve “Güney Tarkın’ı Kim Öldürdü” adlı öyküler ise son on beş yılda politika içinde gördüğüm(üz), bizzat yaşadığım veya basından okuduğum(uz) olaylardan esinlenerek öyküsel abartıyla kurguladığım metinlerdir. “Güney Tarkın’ı Kim Öldürdü”de, emekli olup da politikaya atılmak isteyen bir komiserin trajikomik öyküsü vardır aslında. Yüzü, tanıdık oyuncu Güney Tarkın’a çok benzediği için iktidar partisinden aday olmaya itilen Komiser Cavit’in, yaşamı boyunca biriktirdiği her şeyini politika uğruna kaybedişini, üstüne bir de bankalara borçlanışını, milletvekili seçilemeyince intihar edişini okurken mutlaka çevremizden biri geliverir aklımıza. Bir koyup üç alacağını düşünen emekli memurlar (bürokratlar) kurtlar sofrasına düştüğünün farkına vardıklarında artık çok geç olur. n Torbadaki Maksim Gorki / Eşref Karadağ / Bilgi Yayınevi / 120 s. / 2019. 135 Eylül 2019 • 60’lı yıllarda Akşam Gazetesi’nin ve Ant Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmış olan ve 48 yıldır siyasal sürgünde bulunan Doğan Özgüden’in 1971 Darbesi’nden bu yana çeşitli yayın organlarına yazmış olduğu yazıları ve kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getiren Sürgün Yazıları Belçika’da iki cilt olarak yayınlandı. • 600 sayfalık birinci cildin ilk bölümü 19712016 yıllarında Ant, İnfoTürk, Demokrat Türkiye, Cumhuriyet, Özgür Bakış, Yazın, Barış/Aşiti ve Sürgün başta olmak üzere çeşitli yayın organlarında yayınlanan yazılardan oluşuyor. • İkinci bölüm Özgüden’in daha önce Türkiye’de de yayımlanmış olan, sürgün öncesini ve sürgün yıllarını anlatan “Vatansız” Gazeteci kitabı üzerine yazıları içeriyor. • 584 sayfalık ikinci cilt ise Özgüden’in 20172019 yıllarında Artıgerçek internet sitesine yayınlanmış olan daha güncel yazılarından oluşuyor. Tüm yayınlar için ayrıntılı bilgi: http://www.infoturk.be/publications.htm [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle