Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
le birlikte “parlak bir geleceği” hazırlayacaklardır. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, cilt 14, s. 376 378) Atatürk, adalet, demokrasi ve kadınerkek eşitliği Adaletin olmadığı yerde keyfilik ve anarşi olur; orada “hükümet yoktur, orada hiçbir şey yoktur.” BBu nedenle ülkenin yasaları adaleti “hızla ve güvenle” dağıtacak biçimde düzenlenecektir. ağımsız Türkiye’nin kuruluşunun başlangıcı olan 19 Mayıs nedeniyle Atatürk’ün bazı konuşma ve yazılarında bağım toplum yönetiminde “adalet mutlak egemen olmalıdır.” Adaleti sağlayacak kurum ise yargıdır. Adaletin olmadığı yerde keyfilik ve anarşi olur; orada “hükümet yoktur, ATATÜRK VE KADINERKEK EŞITLIĞI Atatürk Bursa Sultani Mektebi’nde yaptığı konuşmada (23 Ocak 1923) özellikle kadın erkek eşitliğini öne çı sızlık, demokrasi ve ka orada hiçbir şey yoktur.” Bu neden karır ve şunları söyler: Kadın ve erkek, dınerkek eşitliğine ilişkin görüşlerin le, ülkenin yasaları, adaleti “hızla ve “bu iki parça her bakımdan birbirine den küçük bir seçki yapmayı dene güvenle” dağıtacak biçimde düzenle denk olmak zorundadır. Aklın, mantı dim. Atatürk İzmit Konuşması’nda (19 necektir. Adalet dağıtımı, “bağımsızlı ğın, doğanın ve dinin de buyurduğu şey Ocak 1923, Atatürk’ün Bütün Eserle ğın temel direğidir.” Ulusun, adalet ve budur.” Bu iki varlık arasında söz ko ri, cilt 14) Osmanlı Devleti’nin iç ve dış merhamet duygusu yüksektir. nusu olan “bu denklik, toplumun geneli politikasını, devlet yapısını ve işleyişini “Türkiye halkı, insanlık dünyasından için de söz konusudur. Dolayısıyla, ka irdeler ve ekonomi başta olmak üzere, bağımsız olarak başlı başına yaşaya dınlarımız, erkeklerimizle bilimde, fen her alanda geri kalmanın nedenlerini maz.” Türk ulusu, “bütün dünya ve bü de, etkenlikte denk olacaktır.” Bir baş söz konusu bireyselkeyfi politikalara tün insanlık ile beraber yaşar ve yürür. ka anlatımla, “aynı olgunluk derecesi ve anayurt kavramından yoksun dev Hiç olmazsa onlarla birlikte yürümeye ne ulaşacaklardır. Biri diğerinden aşa let anlayışına dayandırır. zorunludur.” Yargı ve hukuk düzeni, bu ğı kalmayacaktır ve yaşam ve etkenlik Bu konuşmada, Atatürk bir toplum ilkeye göre kurulmalıdır. te beraber olacaklardır” (Atatürk’ün Bü bilimci duyarlılığıyla bir toplum ya Atatürk’ün Bursa Konuşması (22 tün Eserleri, cilt 14, s. 375 378). pı çözümlemesi yapar ve bundan Yeni Ocak 1923) halktan gelen sorulara ver Kurtuluş Savaşı sırasında kadınla Türkiye’nin toplum ve devlet olarak ya diği yanıtlardan oluşur. Soru ya da rın da erkekler denli çalıştığını, saba pılandırılmasının düşünsel ilkelerini ge açıklamalardan biri, sanatla, özellikle nıyla tarlasını sürdüğünü, pazara gitti liştirir. Bu büyük devrimcinin deyişiy de heykel sanatı ile ilgilidir: ğini, kağnı ve benzeri araçlarla “cepha le, uygarlaşmanın önemli etmenlerin Atatürk bu konuda şunları söyler: ne taşıdığını” vurgulayan Atatürk’ün de den olan eğitim dizgesinin her aşaması “Dünyada ileri, gelişmiş ve uygar olmak yişiyle, kadınlar, “toplumun gücü için, “mutlaka insanlığın ve uygarlığın gerek isteyen ve buna kesin karar vermiş olan yetkinliği için, her türlü yüksek ulusal tirdiği bilimi ve tekniği”, genç bireylere her ulus mutlaka heykel yapar, heykel amaçlara ulaşılması için, erkeklerle be kazandırma amacıyla düzenlenmelidir. tıraş yetiştirir. Heykelin yapılması, ko raber olmalı ve beraber çalışmalıdır.” Bu bilim ve teknik, edimsel olmalıdır; runması, dine aykırıdır diyenler, dinin Atatürk’ün anlatımıyla, kadınlarımı dolaysız olarak üretkenliği artırmalıdır. hakiki felsefesini” incelememiştir. Dola zın “genel çalışmaya katılması için hiç Bu amaçla genç bireylere üstün mesle yısıyla, “ileri ulusumuz, uygar yetenekli bir engel, hiçbir dinsel yasak yoktur.” ki nitelikler kazandırmalıdır. ulusumuz, ilerlemenin şekillerinden bi Kadınların da bilimsel eğitim görmele Bütün bunların yapılabilmesi için ri olan heykeltıraşlığı en büyük ölçüde ri gerekir. Böyle bir eğitim gören kadın “insanların huzur ve vicdan özgürlü ilerletecek ve ülkemizin her köşesini” lar hem kendilerine hem de her bakım ğü” gereksinmesi vardır. Devlet ve heykellerle süsleyecektir. dan topluma yararlı olacak ve erkekler ATATÜRK VE DEMOKRASI Atatürk, Amerikan Ulusuna Bildirge ve The New York Herald Gazetesi Muhabiri ile Söyleşi’de (23 Ocak 1923, Atatürk’ün Bütün Eserleri, cilt 15) demokrasi anlayışını belirginleştirir. Türk ulusunun, “özgürlük, bağımsızlık ve demokrasi” uğruna savaşım verdiğini dile getiren Atatürk’ün belirlemesiyle, Türkiye’nin “gelecekteki yönetim şekli sözcüğün tam anlamıyla demokratik olacaktır.” Egemenlik, halkın olacak ve halkın seçtiği üyelerden oluşan Ulusal Meclis tarafından uygulanacaktır. Türk ulusu, “bir yüzyıldan beri demokratik temeller üzerine kendi yönetimini kurmak için dehşetli çalışmaktadır.” Öz anlatımıyla Atatürk’ün “en ciddi emeli, Türkiye’nin öz kültürü ile uygun düştüğü derecede Batı uygarlığından ve Batı bilimi ve ticari ilerlemesinden” yararlanmasıdır. Yüzyıllardır geri bıraktırılan Türkiye, “Batı’nın çağdaş uygarlığında ne varsa kabul ederek, kendi eski kültürünü yetkinleştirme konusunda özgür olacaktır.” Yaşamı sürekli bir savaşım olarak tanımlayan, başarının ancak savaşımla elde edilebileceği ilkesinden yola çıkan Atatürk’ün anlatımıyla, insanlığın gelişim sürecinde “görülen her şey, kadının eseridir.” Bir toplum “ilerlemek, uygarlaşmak ve gelişmek isterse”, kadın erkek eşitliğini sağlamak zorundadır. Yaşamak demek “yükselmek demektir” ve bu kadının eşit ve özgür olmasıyla, bilim ve teknik yolunda ilerlemesiyle olanaklıdır. Bu nedenle, kadınlar, “erkeklerin geçebileceği bütün öğrenim aşamalarından geçecektir.” Kadınlar “toplumsal yaşamda erkeklerle beraber yürüyecektir.” Biz, “adam olmak istiyoruz ve bizi adam edebilecek analarımız olmak zorundadır.” Ülke, ulus, “bağımsızlık, egemenlik, onur, her ne diyorsak, her güzel şey” yalnız ve ancak kadınların bilgi ve görgüsüyle olacaktır. Çağdaş ve uygar yönetimin her bakımdan başlıca amacı toplumun varlığını korumak ve ilerlemesini sağlamaktır. Toplumsal ilerleme ve uygarlaşmanın olanaklı olabilmesi için, “bir adamın, bütün ulusa egemen olduğu, zorbalık ettiği, bütün bir ülkeyi malikâne kabul ettiği ve ulusu kendi buyruğuna koşulsuz bağımlı bir köle sürüsü gibi gördüğü” bir yönetimin olmaması gerekir. İnsanlık her zaman “zorbalarla” karşı karşıya kalmıştır; insanlık bütün varlığını “bu zorbaların elinden kurtulmak” için kullanmıştır. İnsanlık tarihinde her güzel şeyin karşısına “mutlaka fena bir şey” diyen Atatürk’e göre, bu her zaman geçerlidir. “Hiç kuşku yok ki, ulusumuzun egemenliğini bir kişide yahut çok sınırlı sayıda kişilerin elinde tutmaktan çıkar bekleyen bilgisiz ve aymaz insanlar vardır… Efendiler, artık yeter, bu ulusun çektiği felaketler çoktur. Bu ulusa acımak gerekir. Bu ulusu şunun veya bunun çıkarı için şu ve şu yönlere, karanlıklara yöneltmek ayıptır, rezalettir ve günahtır. Bunu artık yaptırmayacağız.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt 15, s. 68 75). n 6 23 Mayıs 2019