15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSTANBULLU BİR RESSAM ‘IVI STANGALI’ Stangali’nin çizgileri İvi Strangali: Ressamı Hatırlamak, sadece Stangali’ye değil dönemin İstanbulu’na ve sanat çevresine bakmamıza olanak tanıyor. HAKAN TIMUÇIN “Kıbrıs konusunda karşılıklı restleşen Türkiye ve Yunanistan’ın sertleşen politik kararlarında sıra Türkiye’ye geldiğinde Türk vatandaşı olmayan Rumların sınır dışı edileceği duyurulmuştur ve ne yazık ki bu bir blöf değildir.” Yukarıdaki cümle, yakın tarihe dair duyulan tanıdık acıların altında yatan pek çok yaşanmışlığı da özetler nitelikte. Bu cümleyi kuranlar ise Sula Bozis ve Seza Sinanlar Uslu. Kurulmasının nedeni, yukarıdaki cümleyle beraber yaşamı değişen, hafızalardan silinen bir ressamı topraklarına tekrar hatırlatmak, onu neden ve hangi koşullarda unuttuğumuzu bize anlatmak. Kitaplarının adı da Ressamı Hatırlamak zaten. Önce kendilerine hatırlatmış yazarlar İvi Stangali’yi, yaptıkları kitapla da bize hatırlatma derdindeler. Peki, kimdir İvi Stangali? COĞRAFYANIN GURBETÇISI Cüceler Çarşısı kitap illüstrasyon İvi Stangali 1964’te, henüz 42 yaşında ve çok üretken ol duğu bir dönemde, onu kuşatan aktif bir sanat ortamının içindeyken, ait olduğunu hissettiği topraklardan koparıla rak, Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan Kıbrıs restleşmeleri sürecinde Yunan olduğu gerekçisiyle sınır dışı edilen, döneminde önemi kabul görmüş ressamlarımızdan. Kendini ait hissettiği, ata mezarlarının olduğu topraklara, İstanbul’a elbet bir gün döneceği hayaliyle anadilini konuşan Atinalılar arasında gurbeti olanca ağırlığıyla yaşamış, zamanla umutlarını da üretkenliğini de yitirip yetmiş yedi yaşında bu dünyadan göçüp gitmiştir. Stangali gibi daha pek çok Rum evlerini, işlerini, dostlarını, komşularını, ata mezarlarını, her şeylerini bırakarak sadece bir küçük valiz ve çok az bir para ile ülkeden ayrılmak zorunda kalacaktır. Oysa hayatı boyunca kendini Rum ya da Türk olarak değil sadece bir ressam olarak tanımlayan biri Stangali. Kitap da bu nedenle tıpkı Stangali’nin kendini tanımlamayı seçtiği yönüne odaklanarak kendisini anlatmaya çalışıyor. Fakat çalışma notları, günlük diyebileceğimiz sayfalar ve mektuplarla birlikte bir ressamın insan yönüyle de portresi çıkıyor ortaya. Ressamı Hatırlamak’ın önemli bir bölümünü kaplayan “Katalog”, Stangali’nin çizgilerini tanımamıza yardımcı oluyor zaten. Tam da bu nedenle Stangali’yi çevresiyle, dostlarıyla, mektupları ve günlükleriyle tanımak çok daha önemli ve güzel bir hikâyeyle kuşatılmasını sağlıyor okurun. BILINMEYEN YAŞAMÖYKÜSÜ 1950’lerin İstanbulu’nda oldukça hareketli ve renkli bir dönemde varlık göstermiş Stangali. Fakat şöyle bir sorun var kendisiyle ilgili. Bu yıllardan çok sayıda dostu olmasına karşın yaşamöyküsü neredeyse hiç dillendirilmemiş. Ressamı Hatırlamak, Stangali’nin hem kendisini hem de dostlarını, çevresini tanımak için de önemli bir kaynak. Bu bağlamda sadece Stangali’ye değil dönemin İstanbulu’na ve sanat çevresine de bakıyoruz. Kitabı yayıma hazırlayan Sula Bozis ve Seza Sinanlar Uslu ise şöyle diyor: “Onu kaybolduğu yerden alıp, vatanı olarak gördüğü yere, sahip olduğu en önemli kimliği ressamlığıyla, ait olduğu zamana, hak ettiği şekilde yeniden yerleştirmek istedik.” Ressamı bize tekrar hatırlattıkları için her iki isme de teşekkür borcumuz var. n İvi Stangali Ressamı Hatırlamak / Hazırlayanlar: Sula Bozis, Seza Sinanlar Uslu / Yapı Kredi Yayınları / 164 s. / 2019 PATRİCK MODİANO’DAN ‘MAHALLEDE KAYBOLMA DİYE’ Belleğin cilveleri Mahallede Kaybolma Diye’yi okurken bir insanın elli yıl önceki yaşamının sokaklarında kaybolup yaşlılığın getirdiği unutuş cilveleriyle yeniden yolunu bulabilmesinin ışıklı yolunda yürüyoruz. DENİZ BURAK BAYRAK 2014 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Fransız yazar Patrick Modiano, kırk beş yıldır aynı şeyi yazdığını söylüyor. Daha önce yayımlanan En Uzağından Unutuşun ve Bir Gençlik adlı romanlarından da yola çıkılacak olursa bu doğru bir saptama. Modiano kafeleri, sokakları, bulvarları, meydanları kısacası yıllardır Paris’i anlatıyor okuruna. Paris sokaklarına da bir kahraman olarak bazen unutuşu, bazen hatırlayışı ama ille de zamanı konduruyor. Yazar şimdi Mahallede Kaybolma Diye adlı romanıyla okurunun karşısında. Uzun zamandır Modiano’nun yeni bir kitabını bekleyen sadık okurları yıllardır görmedikleri bir dosta kavuşur gibiler. Çünkü Can Yayınları yazarın yeni bir kitabını epeydir yayımlamamıştı. Otuzdan fazla romanı olan Nobelli bir yazarın dilimize ancak dört beş eserinin kazandırılmış olması ise başka bir yazı konusu. Mahallede Kaybolma Diye, bir hatırlayışlar demeti. Başkahraman Jean Daragane inzivaya çekilmiş, kendi kendini yalnızlaştıran yaşlı bir yazardır. Yıllardır kimseyle görüşmemiştir; öyle ki sokakta bile insanlarla karşılaşmaktan kaçınır. Bir akşamüstü ev telefonu çalar. Bu Daragane için öylesine şaşırtıcı bir durumdur ki bunun gerçek olduğuna inanamaz. Çünkü Daragane’ın görüştüğü kimse yoktur, telefonu yıllardır çalmamıştır. Arayan kişi Daragane’ın kayıp telefon defterini bulduğunu söyler. Defteri almak için istemeye istemeye telefondaki kişiyle buluşmak için sözleşir. Yıllardır bir insanla görüşmemesinin yanında telefondaki sesin tehditkâr bir havası olması da bu istemsizliğin sebebidir. Nihayet buluşurlar ve adam Daragane’dan telefon defterinde adı olan bir kişi hakkında bilgi almak ister. Bu kişi aynı zamanda Daragane’ın ilk romanının kahramanlarından da birinin adıdır. Ancak Daragane ne romanını hatırlamaktadır ne de telefon defterinde adı yazılı kişiyi tanımaktadır. Bu buluşmayla birlikte Daragane’ın sakin ve dingin olan hayatına hareket gelir. Romanı bir karafilm havasına sokan olaylar da böylece başlar. YOK OLAN ZAMAN Jean Daragane geçmişini hatırlayamaz. Zaman kavramı onun zihninde sisli hatırlar şeklindedir. Sanki geçmişinde hayatına giren birtakım insanlar buharlaşıp gitmişlerdir. Modiano’nun bu romanında da zaman kavramını somut bir varlık olarak görüyoruz. Yapılmış olan ya da yapılmak istenmeyen her türlü eylem veya iş, bir zaman kavramı içinde veriliyor. Böylece zamansallık da zamana dair kavramlarla gözle görülür hale geliyor. Roman ilerledikçe Jean hatırlayamadığı geçmişine dair birçok ipucuna ulaşıyor. Bu ipuçları ise yaşamında bir dönem var olan insanlar ve onların adları, evler, lokantalar, sokaklar, renkler... Daragane “unutuşun dehlizleri”nde dolaşmaya başlıyor ama bu dehlizler bir labirent gibi. Daragane yıllardır bu labirentten kaçmış. Tam olarak hatırlayamadığı geçmişi küçük anı parçacıklarının birleştirilmesiyle uzun bir yaşantıya dönüşüyor. Ulaştığı bilgilerle de yaşlılığını bırakıp çocukluğundan beri derinlerde bir yerlerde var olan bir travmayı da gün yüzüne çıkarıyor. “Unutmanın rengiydi, beyaz… O da kırk yıldan beri, ilk kitabını yazdığı ve cebinde MAHALLEDE KAYBOLMA DİYE yazan dörde katlanmış bir kâğıtla tek başına dolaştığı zamanların üzerine beyaz bir sayfa açıyordu.” Mahallede Kaybolma Diye’yi okurken bir insanın elli yıl önceki yaşamının dar sokaklarında kaybolup yaşlılığın getirdiği belleğin unutuş cilveleriyle yeniden yolunu bulabilmesinin ışıklı yolunda yürüyoruz. n Mahallede Kaybolma Diye / Patrick Modiano / Çev: Nedret Öztokat / Can Yayınları / 120 s. / 2019 10 23 Mayıs 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle