Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ATEŞ HATTI’NDA BÜYÜK SINIF SAVAŞI 1914 1918 Küresel yıkımın ilk perdesi ‘Büyük Savaş 1914 1918’ ve ‘Ateş Hattı! Meçhul Bir Askerin Günlüğü’ bir asır önceki savaşın siyasal, ekonomik ve psikolojik yönünün anlaşılmasına önemli katkı sağlıyor. GÜRER MUT Dgurer@cumhuriyet.com.tr ünya tarihini derinden sarsan 1. Dünya Savaşı küresel ölçekte kitlesel yıkımların başlangıç noktasıydı. 19141918 yıllarını kapsayan savaş, sınırların yeniden şekillenmesine, kaynakların yeniden bölüşümüne, devrimlere, ulusal kurtuluş hareketlerine ve milliyetçilik olgusunun gelişimine neden oldu. Öte yandan devrimler ve kitle hareketleriyle derinden sarsılan yaşlı ve yorgun Avrupa, Marksizmle tanışan ve 1905 Rus Devrimiyle güç toplayan emekçi sınıfların dinamizmini dizginlemek için yollar aramaya başladı. Kitlelerin sınırları aşan güçlü haykırışları karşısında burjuvazi, milyonlarca insanın ekmek ve iş taleplerine kulak tıkayamaz hale gelmiş, ortaya çıkan yıkıcı gücün etkilerini azaltmak için reformlara, yeni sömürgelere ve pazar arayışına girişmişti. Bu durum bankaların, kartellerin ve tröstlerin devrinin başlangıcı anlamına geliyordu. Yeni pazarların paylaşılması için kıran kırana savaşılacaktı. Elbette bu savaşta en ön cepheye işçiler sürülecekti!.. Birinci paylaşım savaşına, geleneksel tarih yazımının ötesine geçerek bir tür “karşı tarih” metni çerçevesinden bakan Belçikalı yazar Jacques Pauwels’in hazırladığı, Büyük Savaş 19141918 Yordam Kitap tarafından yayımlandı. Pauwels, Birinci Dünya Savaşı üzerine yazılan pek çok çalışmadan farklı olarak, savaşı imparatorların, generallerin veya diplomatların değil, cephedeki askerlerin ve geride bıraktıkları yoksul sivillerin gözünden anlatıyor. Bunu yaparken de, yazdıkları şiirlerden, şarkılardan, mektuplardan ve anılardan yola çıkıyor. Pauwels’in çalışmasının yanında, Fransız yazarçizer Stephane Barroux tarafından hazırlanan ve Desen yayınları tarafından yayımlanan, Ateş Hattı! Meçhul Bir Askerin Günlüğü grafik romanı, adsız bir askerin anlatılarından hareketle, sıradan insanın hayallerini ve hayal kırıklıklarını, savaşı nasıl yaşadığını görsel bir pencereden sunuyor. Büyük savaş diye adlandırılan ve küresel yıkımın ilk perdesi olarak da kabul edilen Birinci Dünya Savaşı, aynı zamanda karmaşık bir tarihsel fenomene sahip. Bu nedenle, Jacques Pauwels 19141918 tarihsel aralığını Belçikalı sanatçı Gisbert Combaz tarafından yapılan taş baskı resimde, ölüm, İmparator II. Wilhelm’e kendi yarattığı toplu mezarı gösteriyor. bilindik ezberlerden farklı şekilde ele alarak, savaşa kültürel ve sosyoekonomik perspektiften bakıyor. 19141918’in aynı zamanda bir sınıf savaşı olduğunu öne süren yazar, savaşın sınıfsal olarak “yukarıdakileri” “aşağıdakilerden” ayırdığının altını çiziyor. SAVAŞ YORGUNU BİR KITA Savaşın gelişim sürecini 1789’dan başlatan Belçikalı yazar, burjuvazinin Fransız Devrimi sayesinde elde ettiği hakların ve imtiyazların, zaman içinde “tehlikeli sınıflar” ve “adi çokluk” olarak gördüğü işçi sınıfının talepleri tarafından tehdit edilmesiyle, iktisadi düzeyde hammadde ve pazar arayışına giriştiğini belirtiyor. Bu da bir anlamda, yeni sömürge savaşlarının başlangıcı anlamına geliyor. Sömürgeler; mamul sanayi malları, yatırım sermayesi için pazar ve önemli hammaddelerle ucuz emek gücü için kaynak işlevi gördü. 1789, 1830, 1848 ve 1871 uğraklarında ortaya çıkan halk isyanlarıyla yorgun düşen burjuvazi, yeni pazarlar için giriştiği savaşta ulusal sınırlarını belirlemek zorunda kalmış ve toplumsal zeminde yaşanacak bir devrimin önüne geçmek için demokratikleşme adımlarını hızlandırmıştı. Ayrıca burjuvazi, işçi sınıfının demografik fazlasının gönderileceği yeni toprak arayışına da girişmişti. Tam bu noktada, 1895 yılında İngiliz siyasetçi ve iş adamı Cecil Rhodes’in sömürgeciliğe neden ihtiyaç duyduklarını anlattığı veciz sözlerini hatırlamakta fayda var: “Dün EastEnd’deydim. İşsizlerin yaptığı bir toplantıda bulundum. Orada ateşli konuşmalar dinledim. Bunların hepsi tek bir çığlıktan ibaretti; ekmek! ekmek! Birleşik Krallığın 40 milyon nüfusunu kanlı bir iç savaştan kurtarmak için bizler, sömürge politikacıları, fazla nüfusu yerleştireceğimiz fabrikalarımızın ve madenlerimizin ürünleri için yeni pazarlar elde etmek zorundayız. Her zaman söylerim, İmparatorluk bir mide meselesidir. İç savaştan kaçınmak istiyorsanız emperyalist olmak zorundasınız.” Kitabın ilk bölümünde büyük savaşın öncesinde meydana gelen sınıfsal, ekonomik ve sosyal değişimleri sunan Pauwels, 1914 Temmuzunda başlayan savaşın iç yüzünü ikinci bölümde aktarıyor. Bununla birlikte sayfalar arasında gezinirken, Savaş neden ve nasıl çıktı? Savaşan ülkelerin halkları başta coşkulu muydu? Savaş bir “manevra savaşı”ndan siperlerle birlikte anılan bir “mevzi savaşı”na nasıl dönüştü? Gelibolu’da emperyalist güçler bozguna uğrarken, Kafkas cephesinde neler yaşandı? Amerikalıların savaşa daha geç bir tarihte, 1917 yılında girmelerinin gerekçeleri neydi? Aynı yıl, savaşın ortasında Rusya’da devrimin patlamasına ne yol açtı? Müttefikler sonunda savaşı kazanmayı neden ve nasıl başardı? vb. pek çok sorunun yanıtlarını buluyorsunuz. Sonuç olarak, bu kitap 19. yüzyıl emperyalizminin nasıl Büyük Savaş’a yol açtığını, yirminci yüzyılda ve yirmi birinci yüzyıl başlarında emperyalizmin gelişmesi üzerine nasıl bir iz bıraktığına cevap arıyor. MEÇHUL ASKERİN GÜNLÜĞÜ Savaşın vahşeti, birçok tarihi metinle veya politik değerlendirmelerle anlaşılmaya çalışılsa da, hiçbiri kişisel anlatılardan daha güçlü olamıyor. Savaşın içinde kaybolan sıradan insanın duygularını anlama çabasına giriştiğinizde, bu çalışmalar tarihe düşülen küçük notlar olarak karşımıza çıkıyor. Fransız karikatürist sanatçısı Stephane Barroux tarafından yazılan ve görselleştirilen, Ateş Hattı! Meçhul Bir Askerin Günlüğü kitabı da savaşa dair düşülen küçük bir not olarak görülebilir. Barroux tarafından kâğıt demetlerinin altından bulunup çıkartılan günce, adı dahi belli olmayan bir askerin 3 Ağustos 11 Eylül 1914’ü kapsayan üç aylık bir zaman diliminde, savaşın içinde yaşadıkları sıkışmışlığı konu alıyor. Bu nedenle kitabı elimize aldığımızda cesaret, milli söylemler ve kahramanlık hikâyeleri ile karşılaşmıyoruz. Kömür karası bir dünyanın içinden, karamsar bir pencereden bakıyoruz savaşın yarattığı dünyaya… Dahası hikâye bizi kendisine çektiğinde, tek başına meçhul bir askerin değil, savaşın yaralarını taşıyan bir kuşağın ortak sızısını gösteriyor. n Büyük Sınıf Savaşı / Jacques Pauwels / Çev: Çağdaş Sümer / Yordam Kitap / 491 s. / Şubat 2019 Ateş Hattı! / Stephane Barroux / Çev: Damla Kellecioğlu / Desen Yayınları / 96 s. / Şubat 2019 10 21 Mart 2019