Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ARNDMICHAEL NOHL’DAN “EŞYA VE İNSAN” Eşya dünyasında eğitim ArndMichael Nohl, “Eşya ve İnsan” adlı çalışmasında insanın, eşyadan ve eşya ile öğrenirken eşyanın bizi içine soktuğu süreçleri (sosyalleşme, yönelim geliştirme veya eğitilme) bir değişim, işlevsel olma ve yeni boyut kazanma bağlamında ele alıyor. Nohr, hem insanlarla hem de eşyayla etkileşimlerimizle öğrendiğimizi söylüyor. KEMAL INAL E şya dünyasında yaşıyoruz; her türlü eşya insan için değerli, hayatı kolaylaştırdığı ve yaşama anlam kattığı için. Ama bu eşya dünyasının içinde kaybolan insanın üretim sürecinde maruz kaldığı bir yabancılaşma formu olan fetişizm, Lukacs’ın da belirttiği gibi onun “şeyler dünyası” içinde yabancılaşmasına yol açar. Marx, insanın dünyasının değersizleşmesinin, eşya dünyasındaki değerin yükselmesiyle arttığını söyler. Eşyaya bağlıyız; ekonomik verim ve kazanç bir yana, bütün tarihimizi, anılarımızı, arzularımızı eşya üzerinden gösterir, giderek insan bedenini bir eşyaya, arzu nesnesine bile indirgeyebiliriz. Kitle toplumunda erimemek, her şeye kendi damgamızı basıp bireyliğimizi fark ettirebilmek için fikirler kadar, belki ondan da çok kendimizi eşyada görmek isteriz. Bu bir araba veya biblo olabilir. Hayatımızı anlamlı kılmak için sürekli “bütün”e erişmeye çabalarızAdorno her ne kadar “bütün, yanlıştır” dese de. “İlkel”ler, Claude LéviStrauss’un “brikolaj” yaklaşımıyla doğa ile kültür arasında bir bütünlük (uyum) kurabilmek için mit gibi simgesel edebiyatlar yarattı. Eldeki bölükpörçük, kısmi anı, tarih, anlatı, kozmoloji ve epistemolojilerle bir bütünlük kurmaya soyunan “ilkel” için amaç, hayatına bir anlam katmak. İster yabancılaştırsın isterse brikolajdaki gibi bütünlüğü sağlayıp hayatın anlamını sağlasın, ürettiğimiz eşya, kimliğimiz ve temel eğitim aracımızdır. Eşya üretiriz, sonra o eşya bize kendi mantığını (biçim, işlevsellik, kullanım amacıalanı vb.) dayatır, bizi eğitir. BİR PRATİK İLİŞKİNİN ÖĞRETTİKLERİ “Bir Pratik İlişkinin Felsefesi, Pedagojisi ve Sosyolojisi” alt başlığıyla yayımlanan Eşya ve İnsan adlı çalışma, tam da bu noktaya değiniyor: Eşya, bize bir şey öğretir mi? ArndMichael Nohl, ‘evet’ der; evet, eşyayı üretiriz, eşya da akabinde bizi eğitir. İnsanın sosyalleşmesinde ve “yönelim geliştirmesi”nde (bildung) eşyanın yeri ve rolü nedir? Kitabın konusu, “eşya pedagojisi”; biz eşyayı nasıl kullanacağımızı öğrenirken eşya bize belli şeyleri (beden duruşu, eşyayı kullanmada izlenen işlemler silsilesi vb.) dayatır mı? Nohl, insanın eşyadan ve eşya ile öğrenirken eşyanın bizi içine soktuğu süreçleri (sosyalleşme, yönelim geliştirme veya eğitilme) bir değişim, işlevsel olma ve yeni boyut kazanma bağlamında ele alır. O hâlde, hem insanlarla hem de eşyayla etkileşimlerimizle öğreniriz. Bu süreci inceleyen Nohl’un odaklandığı asıl nokta, eşyaları kullanarak nasıl beceri kazandığımız ve eşyalar hakkında bilgi edinerek eşya ile nasıl öğrendiğimizdir. Yani “yönelim geliştirme” [bildung](1), bize bir yönelim dayatmaz ama “bildung” süreçlerinde insan, kendi yönelimle rini keşfeder. Eşya, insana bu olanağı sağlar. Bu da daha çocukluktan başlar, oyuncaklarla oynarken aslında yetişkin yaşamında eşyayı nasıl kullanacağımızı öğreniriz. Nohl, eşya ile bilgilenirken kafamızda yaptığımız tasarımların açıklamasını “inşacı realizm” (Peirce) yaklaşımıyla açıklamaya çalışır. İnsan, gerçeklik temeline dayanarak sürekli hayatını inşa eder; eşyanın anlamı budur. Verili bir kader anlayışını aşabilmek için pratik hayata eşya ile üreterek müdahale ederiz. Böylece eşya ile insan arasında bir alışveriş (transactionJohn Dewey) oluşur. Bu programlı veya programsız alışverişlerle biz yeni yönelimler (bildung) geliştiririz. Örneğin, ergonomik sandalyenin bize yüklediği davranışı ve bunun yarattığı yönelim (sandalyeye nasıl oturulacağının bilinci vb.), aslında bir eğitim sürecidir; bizi eğiten eşyaya bir yetki veririz. Bu yetkiyle eşya, onun nasıl kullanılacağını gösteren bir görevli veya uzman olmaksızın, bizim hayatımıza çeki düzen verir (trafik ışıkları gibi). DOĞRU KULLANIM BİLGİSİ Eşya, giderek bizim “anlamlı öteki”miz olur. Nohl, bunu Walter Benjamin, Halide Edip Adıvar, Orhan Pamuk örnekleriyle anlatır. Bir yazı masası, apartman dairesindeki eşya veya “mor salkımlı ev”, yazarların anılarının “anlamlı ötekisi” olarak bir tarihsellik sergiler; tarihi, öncelikle eşya üzerinden hatırlarız. Yani eşya, kimi zaman erken sosyalleşmede bir eğitim konusu ya da malzemesidir kimi zaman somut bir eğitim süreci, artefaktlarla bir yönelim geliştirme ve öğrenme konusu veya aracıdır. Eşyaya ilişkin doğru kullanım bilgisini öğreniriz ve bu süreçte eşyada da değişim yaşanabilir. Nohl, bir ayrım yapar: Eşyaya dair öğrenme ve yönelim geliştirme, insan ile eşya arasında az çok simetrik bir alışverişe dayanırken eğitim süreçlerinde eşyaya daha aktif ve insana özgü amaçlarla donatılmış bir rol düşer, eşya “eğitime ortak” olur. Yani eşya bize kendini, belli davranışları yapma bakımından eğitici bir güç olarak dayatır. O hâlde eşya, kendi nesnelliği ve işleviyle hatta anlamıyla diğer insanların eğitsel eylemlerini üstlenebilir. Nohl, buna ‘eşyanın yetkilendirilmesi’ der; şoförlere hız kesmesi gerektiğini söyleyecek trafik polisinin yerine hız kasisi bu işlevi üstlenir. Latour’a göre olan şey, insana ait eylem programlarının eşyaya aktarılmasıdır. Böylece insani eğitim yerini maddileştirilmiş eğitime bırakır. İnsanın vereceği eğitimi eşya vermeye başlar. Nohl’un dikkat çektiği nokta, insan ve eşya arasında gelişen pedagojik açıdan önemli alışveriş süreçlerine dair kendi kuramsal düşünümü. Kitap, yazarın “düşünümsel sosyoloji/antropoloji” yapma isteğinin bir ürünü. Yazar, sanki kendi yaşamını, bir parça çocuğu üzerinden, daha çok hem kendisi hem de incelediği örnekler açısından eşya ile olan ilişkinin tam ortasına koyar. Çünkü kalem ile kâğıda döktüğü harfler, kendisinin ne düşündüğünü bize ancak eşyanın anlatabileceğini söyler gibidir. Eşya ile kendimizi anlatabiliriz, bu açıdan düşünümsel bir etkinlikten kaçamayız. Bauman’ın da vurguladığı gibi “insanın dünyadaoluş biçimi düşünümseldir.” Eşya ile kendimizi var ederiz ama kendi üzerimize düşünmek için de eşya “anlamlı öteki”mizdir. Sayı, tür ve işlevsellikleri giderek artan eşya dünyasında Nohl’un geliştirdiği eşya pedagojisi ile ilgili pragmatist yaklaşım, eşyanın basit bir nesne olmadığını gösteriyor. Nohl, eşya ile girdiğimiz sürecin temel aşamalarını (öğrenme, sosyalleşme, yönelim geliştirme, eğitim süreci) ortaya koyarken bizim eşyayla birlikte dönüşüm geçirdiğimizi belirtir. Robotik uygulama, siborg ve avatarlar dünyasında insanın kendi anlam dünyasını nesnelere ne derece aktarıp başarılı olabileceği konusunun, biraz da eşya dünyasına yakından bakmaktan geçtiğini düşünmek için Nohl önümüze geniş bir kapı açıyor. n 1) Yazar için öğrenme bilgi ve beceri edinmeyi nitelerken yönelim geliştirme (bildung) ise yaşam yönelimlerinin dönüşümü ile özneleşme olarak anlaşılır. Eşya ve İnsan / ArndMichael Nohl / Çeviren: Özden Saatçi / Ayrıntı Yayınları / 240 s. KITAP 2 Ağustos 2018 15