27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Mutluluk zenginlikten daha önemlidir’ John Steinbeck, “Yukarı Mahalle”nin kısa önsözünün ilk cümlesinde ‘Danny’nin, Danny’nin dostlarının ve Danny’nin evinin öyküsü bu’ diyor. ‘Üçünün nasıl tek bir şey olduğunun öyküsü’ diye devam ediyor söze. J ohn Steinbeck, Yukarı Mahalle’yi (Çeviren: Püren Özgören, Sel Yay.) 1935’te yayımlamış. Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde, İkinci Dünya Savaşı’nın arefesinde. Roman, “yazarın ilk önemli eleştirel ve ticari başarısıydı” diye tanıtılıyor. Romanın ana kahramanı Danny, savaş çıktığı haberini aldığında arkadaşı Pilon ve Portekizli Koca Joe ile birlikte iki galon, yaklaşık 7,5 litre şarabı içiyordur. Bu sırada savaştan konuşurlar, vatanseverlik duyguları alevlenir. Sonunda kendilerini Monterey’de gönüllü asker kaydetme amacıyla kurulmuş bir askerlik şubesinin önünde bulurlar. Bağıra çağıra Amerika’yı övüp Almanya’yı tehdit ettiklerini duyan bir çavuş onları askere alır. Danny askerden döndüğünde, büyükbabasının öldüğünü kendisine Yukarı Mahalle’de iki küçük ev kaldığını öğrenir. Bu büyük bir sorumluluk demektir. Çünkü Danny o zamana kadar gelecek kaygısı duymadan, bir sorumluluk almadan günübirlik bir yaşam sürmüştür. Tek derdi günü bir galon şarapla geçirip geçiremeyeceğidir. O şarabı elde etmek için çaba gösterir sadece. Önce onu para ödemeden dostluk ya da aşkla elde etmeye çalışır. İçki içen gruplara katılır ya da kendisine gönül veren kadınlara aldırır. Bu yolla elde edemezse de hırsızlık yapar; ya şarabı doğrudan çalmayı dener ya da şarap alacak parayı sağlayacak değerli bir eşya çalar. Bunların hiçbirini başaramazsa mecburen geçici işlerde çalışır, ilk yevmiyesini alır almaz da iş ten ayrılıp şarapçıya koşar. Şarap dostluk, sohbet, aşk, eğlence, neşe, tartışma, kavga ve sonunda derin bir uyku ya da hapishaneyi boylamak demektir. ELEŞTİRİLEN PAISANO TANIMI Danny bir “Paisano”dur. Paisano, İspanyol, Kızılderili, Meksikalı ve çeşitli beyaz ırkların karışımıdır. Ataları Kaliforniya’da yüziki yüz yıl önce yaşamıştır. İngilizceyi de İspanyolcayı da paisano aksanıyla konuşurlar. Irkıyla ilgili sorguya çekildiğinde “öfkeyle saf İspanyol kanı taşıdığını ileri sürer” diye anlatıyor Steinbeck. Paisanolar Monterey’in tepesinde, ormanla kentin içiçe geçtiği asfaltsız, sokak lambasız Yukarı Mahalle’de yaşamaktadır. Çalınacak, sömürülecek ya da ipotek edilecek hiçbir şeyleri yoktur. John Steinbeck’in bu paisano tanımı eleştiri almış. Paisanoların tamamını yansıtmadığı, hepsinin romandaki gibi işsiz güçsüz, tasasız kişiller olmadığı ileri sürülmüş. Steinbeck’in tipik bir Anglo gözüyle Meksikalı Amerikalılara baktığı ve onları en kötü yanları ile anlattığını, romandaki gibi konuşmadıklarını yazmışlar. Bu da Steinbeck’i çok üzmüş, birçok kez öyle bir amacı olmadığını açıklamak durumunda kalmış. Zaten Steinbeck bu tanımlamaları yap sa da tüm kahramanlarına sevecenlikle yaklaşıyor, onların en kötü tavırlarını bile hoş görüyor. Öte yan dan romanın esas amacı Paisanoların yaşamını an latmak değil. Danny ve birkaç arkadaşı Paisano ama onlar gibi yaşayan başka ırk ya da milletlerden olan lar da var. Çünkü bu bir yaşam biçimi. Hayatla ilgili hiçbir amacı, hedefi olma yanların, hiçbir sorumluluk almak istemeyenlerin, sa dece günü huzur ve neşe içinde tamamlamak iste yenlerin yaşamı. John Steinbeck, Yukarı Mahalle’nin kısa önsö zünün ilk cümlesinde “Danny’nin, Danny’nin dostlarının ve Danny’nin evinin öyküsü bu” diyor. “Üçünün nasıl tek bir şey olduğunun öyküsü” diye devam ediyor söze. “Danny’nin evi dediğiniz de, erkeklerin oluşturdu ğu, etrafa tatlılık ve neşe, insan sevgisi, sonunda John Steinbeck’in “Yukarı Mahalle”deki kahramanlarının yaşama biçimleri, ‘Beat Kuşağı’na esin kaynağı olabilir... da mistik bir keder yayan bir birimden söz ettiğiniz anlaşılır.” John Steinbeck daha önsözde ro manı ve kahramanları ile Kral Arthur’un öyküsü arasında bağlar olduğunu açıkça ifade ediyor. Steinbeck’e göre Danny ve dostları Kral Arthur ve şövalyelerinden, Danny’nin evi Kral Arthur’un Yuvarlak Masası’ndan farklı değildir. Eleştirmenler, Yukarı Mahalle’de anlatılanları Kral Arthur öyküleri ile karşılaştırmış ve ana yapının benzediğini ortaya koymuş. Steinbeck’in ilk okuduğu ve çok etkilendiğini söylediği kitaplardan birinin Kral Arthur öykülerinin gençler için uyarlanmış bir baskısı olduğu biliniyor. John Steinbeck, Kral Arthur öykülerini romanın yapısında esas alıp yine eleştirilerde yazıldığı gibi Katolik Kilisesi’nin hizmet ve sembollerini romanında anahtar olarak kullansa da aslında amacı farklı. Açık yürekli bir yazar olduğu için de bunları eleştirmenlerin ya da biz okurların keşfetmesini beklemeden açıklamış. GRUP ORGANİZMASI Grubun doğumu, hayatta kalması ve nihai ölümü ile ilgileniyor. Yukarı Mahalle’de de Danny’nin iki ev sahibi olmasından, yavaş yavaş arkadaşları evde toplanıp kalmaya başladıktan sonra grup oluşuyor. Mülk sahibi Danny, grubun doğal lideri olarak kabul ediliyor, kira ödeme imkânları bulunmayan arkadaşları da onu doyurup şarabını sağlamakla görevli hissediyor kendilerini. Birlikte yiyip içip eğlenerek uyuyorlar. Ama bu eğlenceli ve tasasız yaşam uzun sürmüyor. Ne kadar gamsız ve tasasız görünse de Danny bir süre mülk sahibi olma ve evi yönetme sorumluluğunu taşıyamayacağını hisseder ve ormana, eski malsız mülksüz yaşamına kaçar. Bu da grubun dağılma sürecini başlatır. Steinbeck, bir biyolog arkadaşı ile birlikte deniz biyolojisinden yola çıkarak “falanks” grup ilkesini geliştirmiş. “Grup organizması, parçalarının toplamından daha fazlasıdır ve birim parçalarının duyguları tek bir grup duygusuna dönüşür” diye Steinbeck’in ekolojik felsefi görüşü açıklanmış. Her biyolojik canlı gibi grupların da bir ömrü var; kuruluyor, gelişiyor ve dağılıyorlar. John Steinbeck’in Yukarı Mahalle’deki kahramanlarının ve bir arada yaşama biçimlerinin, dostluk duygularının, dayanışmalarının ve nihayet dağılmalarının Beat Kuşağı’na esin kaynağı olabileceğini düşünüyorum. Özellikle Jack Kerouac’ın eserlerini anımsarsak onlarda da hep böyle gruplar kurma, bir arada yaşama öyküleri vardır. Tüm bu tezler, görüşler, eleştiriler edebiyat eseri okunup bitirildikten sonra ortaya çıkan şeyler. Tüm bunlardan önce de okuduğumuz metnin edebiyat eseri olması, kendini konusu ve üslubuyla okutup estetik tat vermesi gerek. John Steinbeck, tüm eserlerinde olduğu gibi Yukarı Mahalle’de de bunu başarıyor. Neşeli bir dille, iyimser bir bakışla, kısa ve öz cümlelerde duyguları yakalamakla kalmayıp şiirselliğe de ulaşarak son derece akıcı ve merakla okunan bir roman yazmış. n 8 16 Ağustos 2018 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle