Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EDINA SZVOREN’DEN “YOK, OLMASIN DA” Anne, baba ve diğer ölümcül şeyler Yalnızca Macar değil Avrupa edebiyatının da önde gelen adlarından kabul edilen Edina Szvoren, Türkçe ile Gün Benderli’nin çevirdiği “Yok, Olmasın da” adlı öykü kitabıyla tanıştı. Szvoren’in öykülerinde gündelik yaşamdaki yıkımlar üzerine yöneltilen ironik bakış öne çıkıyor. Yazar ayrıca öykünün sunduğu geniş anlatım imkânlarını sonuna kadar kullanmasıyla dikkat çekiyor. ERAY AK e r a y a k @ c u m h u r i y e t . c o m . t r B u yazının başlığı, sonrasında Sait Faik Hikâye Armağanı’nın da sahibi olacak Yalçın Tosun’u tanımamıza vesile olan kitabından emanet alındı. Tosun bu ilk kitabında; insana, dünyaya, çevresine, dahası kendi içine eğilip bakma gözü pekliğini gösterirken sevgi arayışının nasıl has bir insan içgüdüsü olduğunun öykülerini yazmıştı. Bu arayışta aile kavramı da çok önemli bir yerde duruyordu ve Tosun, ailenin bu noktada keskin bir virajı imlediğini vurucu bir şekilde anlatmıştı. Bu bağlamda kitabın ismi bile kendi başına çok şey veriyordu okuruna: Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler... Yalçın Tosun’un ilk verimlerini aldığımız kitabını okurken girilen duygu dünyasına bu kez Macaristan’dan bir yazar davet ediyor bizi; Edina Szvoren. Türkçeye, Gün Benderli’nin yetkin çevirisiyle kazandırılan öykü toplamı Yok, Olmasın da ile merhaba diyen Szvoren, aile içi yaşayışlar üzerinden gündelik yaşamdaki yıkımlara yöneltilen ironik bakışı ile öne çıkıyor. Bu noktada küçük bir not düşmekte yarar var: Aynı sesi veren, aynı enstürmanı kullanan iki yazar değil Tosun ve Szvoren; yanlış anlaşılmasın. Aynı orkestrada aynı notalara uyumla basmayı başarabilen sanatçılar gibiler. Aynı mahallenin farklı sokaklarını arşınlıyorlar ve hikâyeyi aradıkları damar birbirlerine komşu. Bu da Szvoren’in kaleminden çıkanların neden tanıdık geldiğini anlamak için yeter sebep. TRAVMATİK İZLER Hemen yukarıda da belirtildiği gibi Szvoren’in Türkçeye çevrilen ilk kitabı Yok, Olmasın da. Tükçedeki ilk kitabı bu Szvoren’in ama yazdıkları, öncesinde yedi dile çevrilmiş. 2005’ten beri yayımlanıyor öyküleri. Aynı zamanda Macaristan’ın önemli edebiyat ödülleri arasında gösterilen Attila Jozsef ve Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü sahibi. Szvoren’i, Türkçede okumamızı sağlayan ise bir proje: “Kısa Öykülerden Uzun Bir Köprü”. Kalem Ajans’ın yedi ülkeden yedi öykücünün kitabını dile kazandırma uğraşı kapsamında gelişen proje ile Edina Szvoren ve öyküleri okur karşısına çıktı. Yalnızca Macar değil Avrupa edebiyatının da önde gelen adlarından kabul edilen Edina Szvoren’in on iki öyküsünü okuyoruz Yok, Olmasın da’da. Genel bir çerçeve içine alacak olursak bu öyküleri, yazının başında da kısaca değindiğim gibi, aile teması etrafında şekilleniyorlar. Çocukluk ve ilkgençlik dünyasından gelen ses ve imgeler ise bu aile temasının etrafında anlatılanların en dikkat çeken yanları olarak öne çıkıyor. Szvoren bizi ev içlerine sokuyor bu öykülerinde. Evlerin, ailenin insan iç dünyasında birer küçük hapisaneye dönüşmesinin öyküleri bu anlamda Szvoren’in kaleminden çıkanlar ancak salt bu bakış açısıyla açıklamak yeterli olmaz yazarı çünkü zengin bir imge dünyasını da sırtında taşıyor aynı zamanda. Bu bağlamda öykü kişilerinin etrafla ve etrafındaki eşyayla kurduğu ilişkiden tutun da din ve dinin insan yaşayışında bıraktığı izlere kadar pek çok mesele Szvoren’in dünyasında, yine kendi dünyasından ete kemiğe bürünmüş imgeler aracılığıyla anlatılıyor. Daha çok da travmatik izlerin peşinde yazar... Çocukluk ve ilkgençlik çağında yaşananların vuruculuğu, zihinde bıraktıkları tartışılmaz ve her yazar, yazarlık yaşamının bir döneminde bu durağa mutlaka uğrar. Bu duraktayken yazılanlara bir hesaplaşma gözüyle bakmak da mümkün olabilir. Durağa uğranır, yaşananlar bilinçaltından birer birer çağrılır, âdeta yeniden yaşanır, yazılır; bu hesaplaşma döneminin ardından ise hem yazar hem de insan olarak daha farklı duraklara daha net bir bilinçle yaklaşılır. Diğer yazdıklarını henüz okumadık Szvoren’in ama Yok, Olmasın da’yı da bu hesaplaşma döneminin bir meyvesi olarak okumak mümkün. DUYGULARIN ÖYKÜLERİ VE ÖYKÜCÜSÜ Travmatik izler peşinde dendi yazar için az önce ama bunu Szvoren’in anlatımı için söylemek pek de mümkün değil. Satır aralarında okurunu içine çeken ince bir sızı muhakkak dolaşıyor ama Szvoren daha çok ironik bir anlatımın peşinde. Eğlenceli denemez asla Szvoren’e ama hınzır bir bakıştan doğan üstü örtülü mizah, yazarın anlatımının temelini meydana getiriyor. İroni de tam bu noktadan doğuyor: Derinlerde yer etmiş sızı, kendine has bir mizahın kollarında açıyor kendini okura. Diğer yandan duygusal ajitasyona fazlasıyla açık konular yazarın kaleminden dökülenler ama Szvoren buna rağmen okurun bu yönden istismarına izin vermiyor. Yerinde bir duygular bütünü, yerinde bir duygusallıkla aktarılıyor. Szvoren’in öyküleri arasında dolaşırken duygularla ne kadar içli dışlı olduğunu göreceksiniz. Buna bakarak olaylardan, yaşananlardan çok; olayların, yaşananların duygusal izdüşümleri üzerine yoğunlaşıyor yazar. Duyguların öykücüsü Szvoren, insanı ilgilendiren tüm duygusal düzlemlere, kendi iç dünyasından karşılıklar arıyor bu öykülerinde. Bu anlamda kitaptaki on iki öykünün içsel bir birliktelikle hareket ettiğini söylemek mümkün. Bunun dışında yapısal bir bütünkük de söz konusu Yok, Olmasın da özelinde. Aile içinde dolaşıyor dedik ya Szvoren için; yazar, meseleye hemen her öyküsünde farklı açılardan yaklaşarak etraflı bir bakış yöneltiyor. Yok, Olmasın da elbette bir roman değil ancak yazarın öykü dünyasında yarattığı bu bütüncül bakış, kitabın sayfaları arasında bir romanın içinde hareket ediyormuş hissi uyandırıyor. Yazarın roman derinliğinde kurduğu öyküleri de var göze çarpan. Kitaba ismini veren öykü, bu yönden oldukça dikkat çekici. Öykü, yapısal olarak pek çok kurgu oyununa izin verir ve Szvoren de bunun bilincinde. Kurgusal olarak zaman zaman romanla kurulan bu türden akrabalıkları, öykünün oyun alanı içinde değerlendirmek gerekir. Öyküler genelinde göze çarpan bu oyunlardan biri de Szvoren’in müzikal kimliğiyle ilişkili. Edina Szvoren, 1998’de Budapeşte Liszt Ferenc Müzik Akademisi Kompozisyon ve Orkestra Şefliği Bölümü’nden mezun olmuş. O zamandan beri, öğrencisi de olduğu lisede solfej ve müzik teorisi öğretmenliği yapıyor. Bu durumun öykülerine katkısı ise müzik matematiğinin dile yansımasıyla ilgili. Szvoren’in tüm öykülerinde, incelikle örülmüş bir portenin içinde dolaşır gibiyiz. Yok, Olmasın da özelinde yazarın imzası sayabiliriz bu müzikli dili. Bu imzayı zenginleştirerek bize taşıyan Gün Benderli’ye ise ayrıca teşekkür etmek gerek. n Yok, Olmasın da / Edina Szvoren / Çeviren: Gün Benderli / Kalem Kültür Yayınları / 176 s. 4 16 Ağustos 2018 KITAP