Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GEORGES PEREC’TEN “SARAYBOSNA SUİKASTI” OKURLARA ‘Kör talihin marifeti’ Georges Perec’in ilk romanı “Saraybosna Suikastı”, 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nı başlatan Arşidük Ferdinand cinayeti ile bir aşk ve kıskançlık öyküsünün kavşağında yer alıyor. Perec tarihin, kurgunun ve yaşamdan kesitlerin iç içe geçtiği bir kitaba imza atıyor. ali bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr 2 8 Haziran 1914, Sırp milliyetçilerinin fikirlerinden esinlendiği Aziz Vitus’u anma günüydü. “Kara El” adlı örgüt üyeleri aynı gün Saraybosna’da büyük bir eylem hazırlığındaydı ve Gavrilo Princip’e bir köprüde gözcülük görevi verilmişti. Kenti ziyaret eden AvusturyaMacaristan Arşidükü Franz Ferdinand’ı ve eşini taşıyan otomobilin sürücüsü, art arda patlayan bombalar nedeniyle farklı bir güzergâh izleyince Princip’in önüne düştü, o da tabancasına davrandı. Böylece “Noel’de biter” denen Birinci Dünya Savaşı ve tarihin akışını değiştirecek otuz yıl başladı. Georges Perec’in “kayıp romanı” Saraybosna Suikastı, bu tarihi olayla bir aşk ve kıskançlık öyküsünün kavşağında yer alıyor. Kitabın yayımlanma öyküsünü, romanın çevirmeni Ayberk Erkay ayrıntılarıyla anlatmış; bu önsözü tekrar edecek veya oradan bir yazı devşirecek değilim. Fakat Erkay’ın altını çizdiği birkaç şeyi anmadan geçmek olmaz: Örneğin, 1957’de Yugoslavya’ya seyahat eden Perec’in aşk hayatı ve metninin yayıncılar tarafından reddedilişi... Erkay’ın, Claude Burgelin’e başvurarak okura bunlara dair verdiği ilginç anekdotlar, Saraybosna Suikastı’nın kaleme alınış hikâyesini ortaya koyuyor. SERSEMLETİCİ BİR AŞK Bir aşk ve kıskançlık kurgusu ile tarihin buluştuğu Saraybosna Suikastı’nın anlatı cısı, gönlünü kaptırdığı kadının peşinden Yugoslavya’ya geliyor. Anlatıcının zihnini kurcalayan ikinci “büyük olay”, Arşidük suikastına ilişkin doğru bilgiler verme isteği. İşte bu ikisinin kesiştiği noktada roman ete kemiğe bürünüyor. Birbiriyle sevgili olan Branko ve Mila ile tanışınca Yugoslavya yollarına düşen anlatıcı, geriye dönüp baktığında, kendisini dâhi sanan Branko’yla ilgili aklında fazla olumlu bir şey kalmadığının ayırdına varıyor. Sosyalizmin farklı yorumlarını içeren metinler kaleme alan bu adamın davetiyle bir sene kadar Yugoslavya’da bulunan anlatıcı, Mila’ya gönlünü kaptırmasıyla her şeyin değiştiğini ve Branko’ya karşı saldırganlaştığını anımsıyor. Dahası “çirkin, hergele ve hırçın” deyip kıskandığı Branko’ya hırslanıyor. Anlatıcının bütün derdi hatırlamak ama neyin ne kadar doğru olduğundan emin değil; en sonunda “geriye kalan hatıraların ne önemi var” diyerek yoğunlaştığı “kör talihin marifeti”, ona öncelikle Mila’nın kimi hırslarını ve kibrini gösteriyor. Bunu fark etmeden önce sersemletici bir aşk yaşıyor. Anlatıcının benliğindeki dalgalanmayı anlamlandırma çalışmasından sonra suikasta dümen kırıyor Perec. Olay sonrasındaki mahkeme sürecinin hileli taraflarını; savaşı tetikleyen ve Yugoslavya’nın kurulmasını sağlayan bu suikasta anlatıcı, “tuhaf ve tarihle efsanenin buluşması” diyor. İKİ “BÜYÜK OLAY” Perec, anlatıcının aklını meşgul eden iki büyük olayı paralel biçimde yürütüyor romanda. Onun Mila için Branko’yla giriştiği mücadele, suikast öncesi Yugoslavya topraklarındaki çekişmeyi ya da üstünlük yarışını; alınan riskleri ve her şeyin körü körüne tehlikeye atılışını çağrıştırıyor. “Ufacık bir sözcüğün, bir anda tehlikeye dönüştüğü topraklarda” olup bitenlerden bahseden anlatıcı için bu bir suikast da olabiliyor, kıskançlık veya hırsla örülü bir aşk hikâyesi de... Aslında bu ifade önemli bir ipucu; anlatıcının Mila için her türlü ayak oyununa başvurması ile Ferdinand suikastı öncesinde ve sonrasında savaş çıkarmak için hızlandırılan sürecin öngörülemeyen sonuçları arasında ince bir bağlantı kuruyor Perec. Arşidük’ün 1914’te öldürülmesi ve Mila yüzünden Branko’ya duyduğu hınçla anlatıcının daha önce aklına bile gelmeyecek şeyler tasarlaması, Ferdinand’ın aracıyla Princip’in yolunun kesişmesine benziyor. Anlatıcı, filmi geri sararak geçmişi hatırlamaya ve olup bitenleri en doğru şekilde yeniden canlandırmaya uğraşıyor, tabii buna 1914’teki ve 1957’de kendisinin giriştiği entrikalar da dâhil. Bir aşk, özgürce yaşama arzusu ve adanmışlık, her şeyi göze almaya, hatta bir suikasta neden olabilir mi? Perec, anlattığı iki “büyük olay”la bu sorunun yanıtını veriyor romanda. Saraybosna Suikastı; tarihin, kurgunun ve yaşamdan kesitlerin iç içe geçtiği bir kitap bu anlamda. n Saraybosna Suikastı / Georges Perec / Çeviren: Ayberk Erkay / Sel Yayıncılık / 112 s. Suat Derviş yeniden... S uat Derviş 1905’te doğdu 1972’de öldü. Edebiyatımıza otuzun üzerinde yapıt kazandıran Derviş’i, altı ya da yedi kitabıyla tanıdık hep. Oysa gazetelerde tefrika olarak yayımlanmış bir hayli yapıtı vardı. İthaki Yayınları, Derviş’in öncelikle bilinen yapıtlarını yayımladı. Şimdilerde ise gazetelerde kalmış tefrika romanlarını kitaplaştırıyor. Derviş’in eserlerini, arşivlerden çıkararak yayına hazırlayan Serdar Soydan, yazarın izini nasıl sürdüğünü anlatıyor. Suat Derviş’in bugünün yazın dünyasındaki yerinin çok daha farklı bir noktada olması gerektiğini düşünen iki yazarımızın; Selim İleri ile Mustafa Çevikdoğan’ın Suat Derviş üzerine sohbetleri de Soydan’ın çabasını zenginleştiriyor. Birgul Yeşiloğlu Güler’in“Toplu Oyunlar I” kitabında, ‘Dejavu’, ‘Düşen Maskeler’ ve ‘Hesaplaşma’ adlı oyunları yer alıyor. Oyunlarda temel izlekler “zaman paradoksu”yla birlikte yürüyor. Bu tarz metinler, günümüzde “postdramatik” olarak adlandırılabiliyor. Güler’in oyunlarında, “neyin gerçek neyin düş olduğu”nun bilinemediği, dramatik kırılmaların yaşandığı günümüz dünyasının, tiyatro uzamına yansımalarına rastlıyoruz. Oyunları Serkan Fırtına değerlerdiriyor. Daha önce iki öykü, bir deneme kitabı yayımlanan Semih Erelvanlı bu kez bir romanla geldi: “Külleri”. 2059 yılının karanlık dünyasına açılan bir distopya olan “Külleri”; bugünün de gündemini işgal eden, pek çok insanı yaralayan konular aracılığıyla oldukça tanıdık bir dünya panoraması çiziyor. Eray Ak bakıyor kitaba. Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına: Alev Coşkun l Genel Yayın Yönetmeni: Aykut Küçükkaya lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Editörler: Ali Bulunmaz, Eray Ak l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Sorumlu Müdür: Ozan Alper Yurtoğlu l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Baskı Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 322 Kasım 2018 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap