05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜLÜMSER ÇANKAYA’DAN “MEKTUPTA ŞİİR VAR” Ustalardan genç şairlere mektuplar Gülümser Çankaya’nın hazırladığı “Mektupta Şiir Var”; geleceğe, bilinmeyene ve tanınmayana yazılmış, düşsel kimliklere seslenen mektuplardan oluşuyor. Her biri, ülkemizin değerli ve usta şairleri tarafından kaleme alınmış. HÜLYA SOYŞEKERCİ G ünümüzde şiir ve mektup türleri eskiden olduğu kadar ilgi görmüyor; kurmaca edebiyata; özellikle romana gösterilen rağbet, edebiyatın bu iki değerli türünü gölgede bırakmış durumda. Her şeye rağmen, hem şiir sanatının hem de edebî mektupların, az sayıdaki okurun ilgi odağı olmaya devam ettiğini belirtmek mümkün. Güncel yönelimlere teslim olmadan, hem şiir hem de mektup türlerine hak ettiği değeri veren kitaplarla karşılaşmak, bu yöndeki idealist çabaları görmek, sevinç duygusu uyandırıyor içimizde. Şimdilerde oldukça az ilgi gören kimi edebi türlerin geleceğine dair umutlarımız tükenmiyor böylece. Gülümser Çankaya’nın hazırladığı Mektupta Şiir Var adlı derleme kitap, bu yöndeki olumlu düşüncelerimizi güçlendiren çalışmalardan biri. Şiir hakkında yazılan mektuplar yer alıyor bu kitapta. Geleceğe, bilinmeyene, tanınmayana yazılan ve düşsel kimliklere seslenen bu mektupların her biri, ülkemizin değerli ve usta şairleri tarafından kaleme alınmış. Rilke’nin Genç Bir Şaire Mektuplar’ını, Max Jakob’un Genç Bir Şaire Öğütler’ini, Pavese’nin Yaşama Uğraşı’nı da çağrıştıran kitap, Gülümser Çankaya’nın 20082015 arası çıkardığı Şiirsaati dergisinde yer alan şair mektuplarından oluşuyor. Önsözde belirtildiğine göre, yıllar önce Şiirsaati, şiirimizde yer edinmiş kimi şairlerden, “genç bir şaire mektup” yazmalarını rica ediyor. Onlardan öylesine içten, öylesine ilginç mektuplar geliyor ki Gülümser Çankaya, yıllar boyunca dergide yayımlanan bu mektupları bir kitabın sayfalarında buluşturmaya karar veriyor. Böylece, şiir yazan gençlere yol gösterici nitelikte, ufuk açıcı, bütünlüklü bir çalışma olan Mektupta Şiir Var doğuyor. Kitabın arşiv değeri taşıdığını, içindeki her mektubun şairlerin okurlara bıraktığı birer belge olduğunu belirtmeliyiz. Şiir sanatı konusunda yol gösteren, öğütten çok kişisel önerilere yer veren şairlerin kendi şiir yazma deneyimlerini paylaştığı, incelikli mektuplar okuyoruz. Şairlerin mektupları şiir üzerine hep, “mektupta şiir var” gerçekten. Kimi şairler kendi şiir yazma serüvenlerinden kesitler aktarıyor; kendi şiir anlayışlarını özlü bir dille ifade ediyor. Pek çoğu, sevgi dolu bir yaklaşımla ışık tutuyor genç şairin yoluna. Mektupların içinde anılar, anekdotlar, yaşantılar, dostluklar, sevdalar da kaynaşıyor bütün canlılığıyla. Kitaptaki mektuplar, dergideki yayımlanma sırasına göre Kemal Özer ile başlıyor. Zamanla yitirdiğimiz ya da hâlen yaşayan pek çok şairin mektubu da Gülümser Çankaya kitabın sayfalarından sesleniyor okurlara. Ustalardan mektupları okurken şiir sanatının ne olduğu konusunda düşünce ve düş ufuklarımız genişliyor. Güven Turan, “şiirini her zaman şiir tarihinde yer almak için yaz; ders kitaplarında yer almaktan kaç” önerisinde bulunurken Ataol Behramoğlu, yazma süreçlerinde şimdiki zamana odaklanmanın önemine işaret ediyor: “Şiir bence şimdiki zamanda bir kazıyla ortaya çıkar. Şiir, şimdiki zamanın çocuğudur. Şimdiki zamanda özlenen geçmiş bile ona şimdiki zamandan bakışın sonucudur.” “ŞİİR ŞİİRDEN ÖĞRENİLİR” Cevat Çapan, şiir yazma ve şiir çevirisi serüvenini içtenlikle dile getiriyor ve Kavafis’e götürüyor bizleri. Arif Damar, “Yetenek dedim, bu yeterli değildir. Okumak, okumak, okumak... Şiir şiirden öğrenilir. Dünyanın büyük şairlerini okuyacaksınız. Hemen Homeros’tan başlayın. Başarılar!” diye sesleniyor yürekten. Sennur Sezer, “Unutma” diyor, “şairlik âşık olmak gibidir çünkü şiir sevgilidir.” Nihat Behram, şiir ile ihtilali buluşturuyor mektubunda: “Çünkü her has şiir ihtilaldir; her has şair, kendi sözcük sılasının isyan önderi. Has şiiri güzel ve evrensel kılan budur.” Nuri Demirci, “şiirine bir bütün olarak bak, her şeyiyle tamam olan gövdeler inşa et” diyor genç şaire. Özdemir İnce, şiir yazma serüveninden kesitler aktarıyor; ilk şiirlerinden itibaren kimseye şiir yazma konusunda danışmadığını, hiçbir topluluğa katılmadığını belirtiyor. Refik Durbaş, şiir üzerine çok yoğun düşündüğünü kanıtlayan dopdolu bir mektup gönderiyor genç şaire: “Şiir, acemilik gerektirir” diyor. “Çünkü acemilik araştırır, yeniden yapar, bir yaptığından daha iyisini ve güzelini yapmaya çalışır.” Ahmet Telli, öğüt vermenin ve öğüt almanın hiyerarşik bir yapı oluşturduğunu belirterek “Şiirin temeli, bu türlü egemenliklerin oluşmasına karşı çıkıştır” diyor. Ülkü Tamer, “Yaz. Sonradan çöpe atacağını bilsen bile. ‘Boşa yazmak’ bile sana öyle şeyler kazandırır ki” şeklinde, ilginç bir öneri getiriyor. Şükrü Erbaş, etkileyici cümlelerle sesleniyor: “Çaresiz yazacaksınız. Siz biriciksiniz çünkü sözünüz sizden biricik. İnsanın kendi sesinden daha dokunaklı ne olabilir? İnsan dünyayı nasıl sevebilir başka? Tarlakuşu yağmur damlasından dünyayı nasıl içer...” Süreyya Berfe, anı değeri olan bir mektupla sesleniyor genç şairlere. İçinde Tomris Uyar ve Cemal Süreya da olan bir anı... Melisa Gürpınar, “Şiir yazmak sevgiliye verilmiş kadim bir sözdür sanki. Hiç buluşmuyormuşçasına, ne pahasına olursa olsun onunla gizli gizli buluşmak gibi bir yerlerde!” diyor. Enis Batur “şiirin nektarını” araştırıyor mektubunda. Çok doğru bir tespitle; musiki, resim, sinema, yontu, tiyatro, bilimle ilişkilendiriyor şiir sanatını. Tarık Günersel şöyle sesleniyor: “Hiçbir şey ya da kişi yüzünden bırakma yazmayı. Yazdıkça zenginleşirsin.” Hilmi Yavuz, “Bir kuyumcu gibidir şair. Sözdiziminin yapısı ayrıdır şiirde; zira şiirde lirizmi üreten sözdizimidir. Hangi iki kelimeyi yan yana getireceksinizbunu bilmek ustalık ister; şiir bilgisi ister” diye ifade ediyor düşünce ve deneyimlerini. Hüseyin Peker, “Geleneği bil ama ona yakın durma” diyerek her yaşta yeni kalmanın, yeni biçimlere dönüşmenin önemini İlhan Berk üzerinden dile getiriyor. ZARİF VE KALICI BİR ÇALIŞMA Özkan Mert, şairi şöyle tarif ediyor: “Şiire yolculuk, insana, doğaya ve evrenin sonsuzluğuna yolculuktur. İnsanın, doğanın ve evrenin milyarlarca yılda geçtiği yerlerden, bir dizeyle, bir şiirle geçmeye kalkan bir çılgındır, bir delidir şair! Çünkü o, bir filozofun dediği gibi ‘Tanrıyla insanlar arasındaki boşluğu doldurma’ görevini üstlenmiştir.” Arife Kalender’in önerisi şöyle: “Şiir aşktır, dirençtir, yaşamdır. Her gün bir tane alınız, rahatlatır. Koynunuza sözcük almadan uyumayınız.” Veysel Çolak, “Şiir doğruları çoğaltır. Eşitlikçi bir gelecek önerir insanlara. İmgeleri umut yüklüdür şiirin” derken Enver Ercan, “Sadece iyi yazmanın yeterli olmadığını, kendi imgeni de yaratmak zorunda olduğunu bil.” diye sesleniyor genç şaire. Kitapta ayrıca Sina Akyol, Haydar Ergülen, Orhan Alkaya, Sezai Sarıoğlu, Gültekin Emre, Mahmut Temizyürek gibi başka ustalar da mektuplarında şiire dair düşünce, anı, yorum, izlenim ve önerilerini dillendiriyor. Gülümser Çankaya ise kendi şiir anlayışını şöyle kristalize ediyor: “Peşine düştüğüm şiir, insanın yaratıcı yanlarını yok etmeye, köreltmeye çalışan baskıcı, hegomonik yapıların yanında yer alan şiir değil. Hassas, kırılgan bir süs eşyasıymış gibi yaşamın dışında tutulan şiir de değil. Peşine düştüğüm şiir, siyasetin boşluğunu, düşünen, hayal kuran, üreten insanın estetik lirizmiyle dolduran, ortak yaşamı bütünleyen bir şiir, hayatın tam kalbinde yer alması gerektiğine inandığım denge terazisi.” Mektupta Şiir Var, şiirle ilgili herkesin başucu kitabı olacak nitelikte, zarif ve kalıcı bir çalışma. n Mektupta Şiir Var / Hazırlayan: Gülümser Çankaya / Hayal Yayınları / 88 s 10 18 Ekim 2018 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle