22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S on günlerde yaşadığımız mahkeme ve savunma metinleri nedeniyle ölümünün üzerinden 2416 yıl geçen Sokrates’in son günlerini tekrar okuma zamanıdır diye düşündüm. Platon, Sokrates’in son günlerini dört önemli diyaloğunda anlatır: Euthyphro, Sokrates’in Savunması, Kriton ve benim içlerinde en sevdiğim, her okuyuşumda duygulandığım Phaidon. “BUGÜN ONUN SON GÜNÜDÜR” Platon’un diyalogları kabaca üçe ayrılır. İlk dönem yazdıklarında Sokrates’in düşünceleri egemendir. Orta ve son döneminde ise Platon, Sokrates’i kendi felsefesini dile getirmek için bir karakter olarak kullanır. Phaidon, Devlet ve Şölen ile aynı dönemde yazdığı varsayılan orta dönemine aittir; bu diyalogda Platon, Sokrates’in son saatlerini ve ölümünü anlatır. Platon hasta olduğu için katılmamıştır hapishanedeki bu güne, Suçsuz yargılanmak “Phaidon”, “Devlet” ve “Şölen” ile aynı dönemde yazdığı varsayılan orta dönemine aittir; bu diyalogda Platon, Sokrates’in son saatlerini ve ölümünü anlatır. Platon hasta olduğu için katılmamıştır hapishanedeki bu güne, anlatıcı Sokrates’in öğrencilerinden Ellis’li Phaidon’dur. anlatıcı Sokrates’in öğrencilerinden Ellis’li Phaidon’dur. Arkadaşları bir gün toplandıklarında Phaidon’dan Sokrates’in son saatlerini anlatmasını ister, o da her dakikasının tutulmuş notlarını aktarır dostlarına. Sabahın erken saatlerinde, her gün olduğu gibi Sokrates’in öğrencileri ve dostları yine onu görmeye hapishaneye gider. Sabah hapishanenin kapıları açılıncaya dek meydanda buluşup biraz sohbet ettikten sonra kapıcı onları içeri alır. İçeri girdiklerinde ayaklarındaki zincirlerden yeni kurtulmuş Sokrates yatağında oturmuş, ayaklarını ovuşturmaktadır. Bugün onun son günüdür çünkü Delos’tan dönmesi beklenen gemi Atina’ya geri geldiği için idamın gerçekleşeceğini bilirler. Geminin gelişinin bir anlamı vardır, o günlerin inancına göre Atinalılar Tanrı Apollon’a bir adak yapmış, şehirlerinin kurtulması için her yıl Delos’a gizli bir heyet gönderir. Gemi sağ salim şehre geri dönene kadar da hiçbir infaz gerçekleşmez. Söz konusu dönem, Apollon rahibi geminin pupasına çelenk koyar koymaz biter ve bekletilen infazlar gerçekleştirilir. Phaidon şöyle başlar anlatmaya: “Sevgili bir dostun ölüm yatağında bulunması karşısında çoğu zaman hissedilecek acıma duygusunu yaşamadım çünkü davranışı ve konuşmasıyla Sokrates bende çok mutlu bir insan izlenimi uyandırdı. Ne korkusuz ve soylu bir sondu o! Bu benim öte dünyaya göçerken bile Sokrates’in üzerinde gökyüzünün kutsamasının bulunduğunu görmemi sağladı; Sokrates için orada da her şey iyi olacaktı.” ama zincirler çıkartıldığı için şimdi onun yerine haz gelmiştir. O acı olmasa haz da olmayacaktır. Aslında bu basit gibi görünen tezi tüm hayatı için dile getiriyordur Sokrates. Bundan sonra konuşmaların çoğu ölüm ve ruhun ölümsüzlüğü konusunda argümanlarla geçer. İlk argüman çember argüman olarak da bilinen bir forma sahiptir; bununla Sokrates İdeaların ölümsüzlüğünü anlatır. İdealar değişmez ve sonsuzdur. Ruh da aynı idealar gibi yaşam verdiği için ölümsüzdür, yok edilemez. Beden ölümle sona erer ve yok olmaya mahkumdur ama ruh onun karşıtı olarak yok edilemez olmalıdır. Örnek olarak ateşi ve soğukluğu ele alır; ateş ve soğuk aynı anda birlikte var olamaz, varlık sadece birinde süreklilikle devam eder, aynı şey beden ile ruh için de geçerlidir, birinin olmadığı yerde diğerinin varlığının sürmesi gerekir. Neden konuya girmeden önce acı ve hazdan söz ettiği, karşıtlıkları ele alışında daha iyi anlaşılıyor. İYİ YAŞAM Phaidon’da yer alan diğer üç argümana burada ayrıntılı yer vermek olanaksız ama bence Platon’un en ilginç ve aynı zamanda en tartışmalıargümanlarından biri olan anımsama argümanına değinmeden geçmek olmaz. Anımsama argümanında Sokrates “a priori bilgi”den söz eder. İnsanın öğrenmeden, akıl yoluyla kendi başına bilebildiği bilgilerdir bunlar. Sokrates bu türden bilgilerin doğmadan önce insan tarafından edinildiğini öne sürer. Eşitlik ideasını buna örnek olarak gösterir; bir insan bir sopanın bir diğerine eşit olduğunu öğrenmeden bilebilir. Buna göre “doğuştan sahip olduğumuz söz konusu eski bilgiyi yeniden kazanıyorsak öğrenme adı verilen şey, sanırım bize ait olan bir bilgiyi anımsamaktan oluşacaktır” diye açıklar. Bu diyalogda Sokrates’in ölüm karşısında korkusuzluğunun nedenini ölümsüzlüğe olan inancını görürüz. Aslında dostları bu argümanlarına inanıyor mu bilemeyiz ama ölüm döşeğindeki Sokrates’in düşüncesine hiçbiri karşı çıkmaz. Sokrates zehri içtikten hemen sonra yakın dostu Kriton’dan bir adakta bulunmasını, kendisi için bir horoz kurban etmesini ister. O çağda bir insan uzun bir hastalıktan iyileştiğinde horoz kesilerek Tanrılara minnet sunulur; Sokrates de bunu isteyerek ölüme değil onu bekleyen yeni boyuta geçtiğini kanıtlar. Sokrates yaşamı boyunca sade, lüksten ve hırstan uzak bir hayat sürdü. Siyasi hırsları yoktu, tek bildiği öğrenci yetiştirmek, fikirlerini tartışmaktı. İÖ 399’da, beş yüz Atinalıdan oluşan bir jüri önünde Tanrıları tanımamak ve gençleri kötü yönde etkilemekten ölüme mahkum edildi. Asıl nedeni, yandaşlarının siyasi güçlerini kaybetmesiydi. Aslında Sokrates’in ölümü, egemen olanların ellerinde ahlakın ve bilgeliğin nasıl tüketildiğinin en iyi örneği olarak binlerce yıldır okurlara cesaret veren bir metin. Sokrates’in sözleriyle bitirelim: “Dışsal kazanımlar ve hatta yaşamın kendisi bile iyi yaşama göre çok daha az önemlidir çünkü hasta bir ruhla mutsuz yaşamaktansa hiç yaşamamak daha iyidir.” Yaşanmaya değer olan; yaşam değil iyi yaşamdır. n RUHUN ÖLÜMSÜZLÜĞÜ Sokrates konuya acı ve haz arasındaki bağlantıdan söz ederek başlar. Ayağındaki zincirler ona acı vermiş Sokrates yaşamı boyunca sade, lüksten ve hırstan uzak bir hayat sürdü. Siyasi hırsları yoktu, tek bildiği öğrenci yetiştirmek, fikirlerini tartışmaktı. 6 10 Ağustos 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle