Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ALLEN GINSBERG’ÜN YAYIMLANMAMIŞ ŞİİRLERİ OKURLARA ‘Dünya bir yanılsamadır...’ “Ölmemi Bekleyin”deki şiirler, tıpkı yayımlananlarda olduğu gibi Allen Ginsberg’ün daha arı bir yaşama ulaşma umuduyla yola koyuluşunun; savaşlara, fetihlere ve büyük çoğunluğun istemediği bir düzen inşa etmeye dizeleriyle karşı çıkışının örneklerinden oluşuyor. alİ bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr B eat, her zaman “tehlikeli” bir hareket oldu; onlar içinde en “tekinsiz” isimlerin başında ise Allen Ginberg geliyordu. Ölmemi Bekleyin’de toplanan ve daha önce herhangi bir kitabına girmeyen şiirler, bir noktada Beat akımının geçmişini yansıtıyor. 1950’lerin ABD’sinde, farklı olana; “Amerikan Rüyası”na kapılmayanlara karşı baskı ve şiddet uygulayan sistemi ifşa edip ona çatan dizelerdden başka, Ginsberg’ün gördüğü, sevdiği ve kafasına takılan her şeyi kaydettiği şiirler de yer alıyor. Siyasetçilerin ikiyüzlülüğü ve politikanın çürümüşlüğüne katlanamayan Gisnberg’ün, hem fiziksel hem de sanatsal meditasyona yönelmesine şaşmamalı. Fakat bir araç gibi görmediği bu eylem ler, şair için daha sağlıklı düşünmenin ve başkaldırının vazgeçilmez birer parçasıydı. Ölmemi Bekleyin’deki şiirler, tıpkı yayımlananlarda olduğu gibi Ginsberg’ün daha arı bir yaşama ulaşma umuduyla yola koyuluşunun; savaşlara, fetihlere ve çoğunluğun istemediği bir düzene dizeleriyle karşı çıkışının örnekleri. “VIZILDAYAN NE KAFAMIN İÇİNDE?..” Ginsberg’ün kalıpları yıkıp geçen şiiri, umutlara gönderme yapıyor; ayağı toprağa basan, aklını siyasetçilere teslim etmeyen, zamanının farkında, “hayatla bir taşmış gibi yaşayan ve baş eden” insana omuz veriyor. Dolayısıyla biraz nostaljik, biraz sert ve kimi anlarda okura (ve kendisine) doğrudan seslenen bir şairle yüzleşiyoruz. “Vızıldayan ne kafamın içinde?/ Kendime nefretim mi?” diye sorduğunda ya da Nixon’a çatarken bu geçişleri fark ediyoruz. ABD’nin yükselişini simgeleyen 1950’ler, Ginsberg’ün şiirlerinde karanlık bir tünel gibi; polislerle ve güce tapan, insanlarla dolu bir dönemin üstüne giden kitlenin bir ferdi olan şair, dizeleriyle bu şahısların ipliğini pazara çıkarmıştı. Kimilerine romantik gelen bu şiirler, aslında dönemin yorumu ve tanıklığıydı. Ölümemi Bekleyin’deki şiirleri tek bir temaya indirgememeli elbette; Ginsberg, vaaz vermeden sağlam adımlar atarak kendince “Nasıl iyi insan olunur?” sorusuna yanıtlar arıyordu bir bakıma. Aceleye getirilmemesi gereken hayatı şiirlerine yansıtan şairin “tehlikeli” tarafı da buydu: Yaşamı yavaşlattığında veya sindirerek ilerlediğinde, olup biteni görmek ve ardındakileri düşünmek için alan ve zaman yaratıyordu. HAYATIN TAM ORTASINDA Ruhunun sesi yerine katillerin çıkardığı gürültüye itibar eden ve intikam duygusuyla dolup taşan yığına, “Hangi sefalet yaratıldı/ ruhlarımızın ilahisini bastırmak üzere?” dizelerini yazmıştı Ginsberg. Ölmemi Bekleyin’deki şiirler, ABD’nin yakın tarihinin ve Ginsberg’ün bu dönemde hissettiklerinin bir kronolojisi gibi okunabilir pekâlâ. 1940’ların sonundan başlayıp ölümüne dek yazdığı şiirlerde Ginsberg, zamanına tanıklık etmekle kalmıyor, yaşananlarla ilgili fikirlerini de paylaşıyordu: İşinden kovulan akademisyenler, itilip kakılan cazcılar, atılan iftiralar, yapılan şantajlar, yürütülen soruşturmalar, kirli propaganda ve beyin yıkamalarla örülü bir tarihe işaret eden Ginsberg, buralardan sıyrılmak istediğinde kendini yollara vuruyor; bir karabatak gibi kâh Avrupa’da kâh Güney Amerika’da göründükten sonra yurduna döndüğünde “Dünya bir yanılsamadır/ herkes lise mezuniyetinin ertesi günü ölür” diyordu. Yaşamın ve ölümün ciddiyetini kavrayan Ginsberg’ün şiirleri, en başta insanı hümanistleştirme çabası içeriyor. Bunu başarmanın koşulu olarak da en derin ve karanlık noktalarına kadar kendini tanıma arzusunu koyan şair, anayoldan çıkıp tali yola girerken dizelerinde ak Amerikakara Amerika ayrımı yaparak Rachel Zucker’in deyişiyle “olayların ve insanların merkezinde” yer almaktan da vazgeçmiyor. İşte, Ölmemi Bekleyin’de de hayatın tam ortasında yazıp yaşayan Ginsberg geliyor karşımıza. n Ölmemi BekleyinYayımlanmamış Şiirler / Allen Ginsberg / Yayına Hazırlayan: Bill Morgan / Çeviren: Deniz Kurt / SUB Yayın / 272 s. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 329 Haziran 2017 Turhan Günay için... K itap düşmanlığını işleyen en iyi bilimkurgu yapıtı sayılan Fahrenheit 451, zamanı belirsiz bir gelecekte, kitapların yasaklandığı, insanların yalnızca yöneticilerin emir ve görüşlerini aktaran televizyona bağlı olduğu bir ülkede geçer. Devletin itfaiyesi, yangın söndürmek için değil, kitap yakmak için vardır. Nerede bir kitabın bulunduğu sezilirse itfaiyeye haber verilir, kitaplar ve kitap bulundurulan evler yakılır. İtfaiyede görevli, on yıldır bu işi yapan Guy Montag, bütün itfaiyeciler gibi gözetim altında tutulur. Montag’ı izleyen amir Beatty belleğine kazımak istercesine şunları söyler: “Bitişik evdeki kitap, dolu bir silahtır. Yak gitsin. Silahtan kurşunu çıkar. Adamın kafasını kopar. İyi okumuş bir adamın hedefinin kim olacağını kim bilebilir ki?” Turhan Günay “iyi okumuş” bir adam. Güzellikleri, aydınlığı, çevresine kucak kucak dağıtmaktan başka bir hedefi olmamış, yalnızca bize armağan ettiği kitap ekiyle değil bilgisiyle, sevgisiyle, dostluğu ve kardeşliğiyle kitap dünyamızın Turhan Ağabeyi olmuştur. Amir Beatty’in “İyi okumuş bir adamın hedefinin kim olacağını kim bilebilir ki?” sorusunun yanıtı bilinmez ama iyi okumuş bir adamın, kimin ya da kimlerin hedefi olacağını artık herkes biliyor. Orhan Tüleylioğlu turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap