02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KItap VİTRİNDEKİLER Düğümler / R. D. Laing / Çeviren: Nesrin Demiryontan / Metis Yayınları / 112 s. R. D. Laing’in Düğümler’i bir psikoloji kitabı, yazarını ünlü eden antipsikiyatri yaklaşımıyla yazılmış bir teorik çalışma değil; bize dilin imkânsızlığını gösteren bir oyun/ deneme. Dizeler biçiminde yazılmış ama uzun aforizmalar gibi ilerleyen, bir dünya bakışını anlatan (ama anlatmayan), bir hayat anlayışını savunan (ama savunmayan) bir “yolyordam” metnine benziyor daha çok. Charles Bukowski’yi Sevmek ve Nefret Etmek / Linda King / Çeviren: Avi Pardo / Parantez Yayınları / 356 s. Amerikan yeraltı edebiyatından birçok simanın şahit olduğu büyük bir aşkın öyküsü bu kitapta anlatılan... Genç, güzel şair ve heykeltıraş Linda King, 1970’lerde Los Angeles’ta yaşıyordu. Los Angeles Free Press için Pis Moruğun Notları’nı yazan yeraltı yazarı / şairi Charles Bukowski ile tanıştı. Büstünü yapmayı teklif etti. Sivilceleriyle yaralanmış yüzünü yontarken Bukowski mektupları, yazıları ve zekası ile onu baştan çıkarttı. Birbirlerine âşık oldular. Beş yıl süren sevgi ve nefret dolu, tutkulu ve esprili bir ilişkileri oldu. Linda King bu birlikteliğin ve ayrılışlarının öyküsünü Bukowski’nin kendisi için yazdığı hiç yayımlanmamış şiirleri ve mektuplarıyla, fotoğraflarla anlatıyor. Kitabı Avi Pardo’nun çevirisyle okuyoruz. Kapalıçarşı / Fuat Sevimay / hep kitap / 268 s. 1450’lerin ikinci yarısı, aylardan Ağustostu. Marmara Adası’ndan yola çıkan mavnanın, Fatih Sultan Mehmed’in şehrine, İstanbul’a taşıdığı yük, mermer levhalardı. Nice badireden sonra tek bir mermer levha karaya ulaşabildi. Ama Kapalıçarşı’yı bezemek için daha çok mermere ihtiyaç vardı. Taşların sırrına eren Nazar Usta’nın iksirle çoğalttığı mermerler Trakya’dan gelen arkadaşlarıyla birleşince Kapalıçarşı’yı donatmanın önünde bir engel kalmadı. Ustanın el emeğiyle çarşıdaki dükkânlar bereketlendi ve çarşı, şehri İstanbul’un gözbebeği oldu. Fuat Sevimay, Kapalıçarşı’da mermerinden zanaatkârına, sultanından mimarına, esnafından müşterisine mekânın ruhunu ve o ruhu oluşturan efsunu, eğlenceli bir dille anlatıyor. Büyük Cam / Mario Bellatin / Çeviren: Süleyman Doğru / Notos Kitap / 126 s. Meksikalı yazar Mario Bellatin, deneysel otobiyografisi Büyük Cam’da türün yerleşik kalıplarının dışına çıkıyor. Onun için otobiyografi yazarın kendi kimliğini bütünleştirdiği bir anlatı değil, kendini farklı kimliklere parçaladığı bir kendinden çıkış kurgusu. Bellatin “Bellatin”i birbirine hiç benzemeyen üç ayrı otobiyografiye bölerek kendisini özyaşamkurmacalar içinde yeniden yaratıyor. Adını Duchamp’ın ünlü çalışmasından alan Büyük Cam, boşlukları ve yanıtsız kalan sorularıyla klasik bir otobiyografinin yakalayamadığı bir hakikat düzeyinde çokboyutlu bir tablo yaratıyor. TeffiMizahın Kraliçesi / Gamze Öksüz / Çeviribilim Yayınları / 240 s. Teffi, Rusya’nın en önemli kadın öykü yazarı, ilk kadın mizahçısıdır ve adı Rus edebiyatında Nabokov, Bulgakov, Averçenko ve Bunin gibi yazarlarla anılıyor. Fırtınalı hayatında Lev Tolstoy ve Rasputin’le tanıştı, öykülerine hem Çar hem Lenin hayrandı. Bolşevikleri eleştirdiği için 1920’de, 48 yaşında sürgüne çıkmak ve İstanbul üzerinden Paris’e, Berlin’den New York’a uzanan bir maceraya atılmak zorunda kaldı. Uzun yıllar göçmen yazar olarak okundu ve günümüzde Rus edebiyatının yeniden keşfedilen bir hazinesi hâline geldi. Rus Mitolojisi, Rus Tiyatrosu, Rusya’da Eylemin Sanatla Buluşması gibi kitap çalışmalarının sahibi olan Gamze Öksüz, TeffiMizahın Kraliçesi adlı çalışmasında, bu çok yönlü yazarın hayatını ve yapıtlarını ayrıntılı bir şekilde ele alırken Rusya tarihine yeni bir perspektiften bakmayı deniyor. Kıskanılacak Bir Şey Yok / Barbara Demick / Çeviren: Pelin Arda / Redingot Kitap / 426 s. Gazeteci Barbara Demick, altı Kuzey Kore vatandaşının hayatını on beş yıldan fazla bir süre boyunca izledikten sonra günümüzün en totaliter rejimi altında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu gözler önüne seriyor Kıskanılacak Bir Şey Yok’ta. İnternetin kasıtlı olarak kulla nılmadığı, insanların birbirine hissettiği sevgiyi gösterdiğinde cezalandırıldığı, muhbirlerin ödüllendirildiği ve insanın düşünmeden yaptığı bir yorumun kendisini ömrünün sonuna kadar çalışma kamplarına mahkum edebileceği bir George Orwell distopyası bu. Demick, bizleri ülkenin derinliklerinden alıp hükümet sansürlerinin ulaşamadığı yerlere götürüyor; titiz ve hassas gazetecilik anlayışı sayesinde karakterlerinin âşık olmasına, aile kurmasına, ihtiraslarını kamçılamasına ve hayatta kalma mücadelesi verişine tanıklık ediyoruz. Yeni Bir Vatan / Fabio L. Grassi / Çeviren: Birgül Göker Perdisa / Tarihçi Kitabevi / 280 s. Fabio L. Grassi, kitabı için şöyle diyor: “Neticede, uzun bir süreç olan Rus yayılmacılığının yapısal öğeleri, Rus asıllı olmayan halkların direniş, nihai yenilgi, teslimiyet ve çoğunlukla demografik yıkımıdır. Karadeniz’den Kafkasya’ya uzanan coğrafyaya baktığımızda ise önemli ve özel bir unsura dikkat çekmek gerekiyor: Bu halkların çok büyük kısımlarının, az ya da çok zorunlu olarak Osmanlı İmparatorluğu’na doğru göç etmeleri… Bu zorunlu göçe bağlı olaylar ise Osmanlı yetkilileri tarafından söz konusu kavimleri yerleştirme, Osmanlı topraklarında Müslüman nüfusun oranının artması ve modern anlayışta doğma sürecinde bulunan Türk ulusuyla mültecilerin kaynaş(tırıl)ması eylemleridir.” Balkan Savaşlarında Rumeli Türkleri – Kırımlar, Kıyımlar, Göçler (18211913) / Bilâl N. Şimşir / Bilgi Yayınevi / 340 s. Atatürk, 1912 Balkan bozgununu Trablusgarp’ta bulunduğu sırada haber almış. Gençliğinde yazdığı Zabit ve Kumandan ile Hasbihal adlı kitabında, “Bir gün duydum ki doğduğum şehir Selanik, orada annem ve kız kardeşim düşmana teslim edilmiş” der. Makedonya’nın çeşitli kazalarında sekiz yıl kaymakamlık yaptıktan sonra, son Balkan Savaşı öncesinde Drama Mutasarrıfı olarak görev yapmış olan ünlü vali Tahsin Uzer, Makedonya Eşkıyalık Tarihi adlı kitabında, “Drama benim muazzez ve mukaddes bir çalışma alanım oldu. Drama’nın kaybı beni daima ağlatır” der. Balkanlar coğrafyamız, tarihimizdir. Balkan Savaşları sırasında Rumeli topraklarımızda kırılmış, kıyılmış, şehit düşmüş, yerlerinden yurtlarından sökülüp göçe zorlanmış olanlar için yazılmış bu kitap. Düne bakarak bugüne çıkarılacak derslerin arayışına girişiyor Bilâl N. Şimşir. Yürüyerek Anadolu / William John Childs / Çeviren: Füsun Tayanç, Tunç Tayanç / Kitap Yayınevi / 438 s. William John Childs’ın yolculuğu, Bağdat Demiryolu’nun inşa edildiği, yani Almanya ile Osmanlı Devleti arasında yakın ilişkilerin kurulduğu bir sırada yaptı. Üstelik yolculuğun gerçekleştiği 19111912’de, Trablusgarp Savaşı nedeniyle Osmanlı Devleti ile İtalya savaşıyordu. İstanbul’dan Samsun’a gemiyle giden yazar, eşyasını taşıyan bir yük beygiri ve sürücüsüyle yaya olarak Anadolu içlerine daldı. Asıl amacı ne olursa olsun yazarın renkli anlatımı ve tanıklığı bizleri yirminci yüzyıl başının Osmanlı kent ve kasabalarına götürüyor ve dönemin, MüslümanHıristiyan, Türk, Çerkez, Laz, Ermeni ve Rum ahalisiyle buluşturuyor. Kaçkarlarda Bulut Olsam / Uğur Biryol / İletişim Yayınları / 208 s. “Vadiler boyunca yaylaları aşar gezgin. Yüksek rakımların soylu insan barınaklarını. Bir derenin sağlam dikişleriyle dağ yamaçlarına tutunur yaylalar. Coğrafya kitaplarında sis adıyla anılan uğultuya ‘duman’ diye seslenir yayla çocukları. Kadınlar maharetli, yiğitler cefakârdır. Kışlık azığı yedeklemek için tırmanılan bu yüksek tepelerde insana soluk aldıran serin rüzgârlara, tulum sesi karışır. Dereler kollara, yaylalar vadilere, köylüler bu vadiye ilerleyen rotalara ayrılır. Bir yaylaya âşık olmak kolaydır lakin tepenin ardında gezgini, diğerinden farklı ve daha büyüleyici fotoğrafıyla bir başkası beklemektedir. Pokut, Samistal, Amlakit, Hazindağ, Kavrun...” Uğur Biryol, Karadeniz coğrafyasını metinleri ve fotoğraflarıyla okurlarla buluşturuyor. Soyağacımızdaki Maymun / Eugene E. Harris / Çeviren: Begüm Kovulmaz / Koç Üniversitesi Yayınları / 252 s. Madem yakın akrabayız, neden maymun akrabalarımız bizle aynı hastalıklara yakalanmıyor? Neden bizler bu kadar gelişmişken onlar yerinde sayıyor? Neden çiftleşemiyoruz, neden çocuklarımız olmuyor? Soyağacımızdaki Maymun’da, kendi evrim anlayışının uğradığı dönüşümü de samimiyetle paylaşıyor Eugene E. Harris: Organizmaları anatomik ayrıntıların karşılaştırılması yoluyla inceleyen bir fiziksel antropolog iken DNA’nın dört harfli alfabesinin içerdiği sonsuz olasılıkların büyüsüne kendini kaptırıyor ve paleogenomikle biten kişisel yolculuğu Genom Devrimi’ni haber veriyor okura. n 20 25 Mayıs 2017 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle