25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NIETZSCHE’NİN İTAlYA GEZİSİ OKURLARA Sıcak denizlerde bir filozof Alİ BUlUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr 1876’nın Sonbaharı’nda Nietzsche’nin, İtalya’nın güneyindeki Sorrento’ya yaptığı gezide yaşananları anlatan, Paolo D’lorio imzalı “Nietzsche’nin Sorrento Yolculuğu”, filozofun kendisini bulduğu günlerin seyir defteri niteliğinde. Kırmızı Saçlı Kadın O N ietzsche’yi, onun üzerinden ekmek yemeğe uğraşan psikiyatrlardan veya “90 Dakikada” gibi kitaplardan okuduğunuzda, aklınıza “deliren bir adam” ya da “ağlayan filozof” türünden sığ bilgiler kalabilir. Oysa gerçek ve doğru bilgiye dayanan kaynaklar, hem sağlam bir okuma hem de daha önce pek de duymadığınız bilgiler vaat edebilir. Paolo D’lorio’nun kaleme aldığı Nietzsche’nin Sorrento Yolculuğu, düşünüre dair en halis araştırmalardan. Nietzsche’yi Nietzsche yapan dönemin işaret fişeğidir Sorrento gezisi... de anlamlandırıyor. Camus’nün “güneşin felsefesi” diyeceği şey, yıllar önce Nietzsche’nin seyahatinde hayat buluyor. FİLOZOFÇA, PEK FİLOZOFÇA Basel’de kürsü sahibiyken 1876’nın güzünde, adım attığı Güney İtalya, Nietzsche’nin hayatında önemli değişimlere neden olmuştu. Sağlığı bozulmaya başlayan, ağrılardan mustarip Nietzsche, D’lorio’nun deyişiyle “entelektüel bir bilanço” arayışındaydı: Fanustan çıkması gerektiğine inanıyor ve kendisini “dünyanın denizine salıyordu.” Sorrento gezisi biraz dinlenme, biraz kendini sorgulama ve çoğunlukla Wagnerci döneminden kopuş anlamına geliyordu. Nietzsche, burada dümeni tarihe ve bilime kıracaktı. Hayatındaki metafizik evreyi sonlandırıp İnsanca, Pek İnsanca kitabının büyük bölümünü yazışı da yine Sorrento gezisine denk düşüyor. Böylece Nietzsche, pek filozofça bir davranışla eski yaşamını bir anlamda kızağa çekiyor. Bu hareketin Wagner’le mi yoksa kendisiyle mi bir bozuşma ya da kavga olduğu tartışılır. Ama her ne isim verilirse verilsin, Nietzsche’yi Nietzsche yapan dönemin işaret fişeğidir Sorrento. Orada kaldığı otel de bu dönüşümün kalesi haline gelir. Üstelik hemen karşıdaki volkan, metaforik olarak düşünürün zihnindeki patlamaları tetikler. Seyahatle birlikte, önceden kimilerince “güzel ama anlaşılmaz sözlerin adamı” diye adlandırılan Nietzsche’nin, bu geziyle ayaklarının yere bastığına dair yorumlar yapılır. Kısacası Malwida von Meysenbug’un daveti, onu hayatının gezisine yollar. Sorrento’ya vardığında, Nietzsche’nin büyük bir ferahlama yaşadığı; denizden ve güneşten hayli etkilendiği görülüyor. Wagner’le kopuşun, Sorrento’nun zihin açıcılığının, yeni bir felsefi söylemin doğum sancılarının ve Nietzsche’nin geçmişini hatırlayışının yansı YENİDEN DOĞUŞ Nietzsche’nin Sorrento seyahati, her ne kadar bir aydınlanma ve sosyalleşme özelliği taşısa da D’lorio, bu gezinin bir inziva niteliğine büründüğünü de söyler. Nietzsche’nin yüzüne bilginin güneşi vururken Zerdüşt kimliğiyle yoldaşlarını arar, “kaosa hâkim olmaya” ve “bilgisini, yeryüzünün anlamını bulmaya vakfedecek” insanları yakalamaya çabalar. Hava değişiminin, Nietzsche’nin felsefi söylemindeki başkalaşmayı etkilediği; yüzünü daha fazla insana ve doğaya döndürdüğü tartışılmaz. Sabahın karanlığında, dağların ve denizin önündeyken insana çok daha yakın metinler ve aforizmalar tasarlar ve yazar. İmge ve epifaniler (işaretler) bütün bunlarla beraber yükselir. Sorrento, Nietzsche için yeniden doğuş anlamına geliyordu. D’lorio, henüz “geçmekte olan dünyanın” sınırına ulaşmayan Nietzsche’nin burada, tam bir filozof haline geldiğini ve bir fikir insanına dönüştüğünü söylüyor. Ayrıca “gezgin filozof” ünvanı da yine Sorrento seyahatinden bir armağan. Nietzsche, bu yolculuğun ardından kendisinin kamburu haline geldiğini düşündüğü Basel’deki kürsüyü gönül rahatlığıyla bırakıyor. D’lorio’nun kitabı da bütün bu gezinin seyir defteri olarak felsefe kütüphanesindeki yerini alıyor. n Nietzsche‘nin Sorrento Yolculuğu/ Paolo D‘lorio/ Çeviren: Burcu Bilgiç/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 174 s. Paolo D’lorio malarını, gidip gelen ve ortaya dökülen mektuplarda bulabiliyoruz. Dahası, Wagner’in kentten ayrılışından sonra Nietzsche’nin konakladığı Villa Rubinacci’de her şey sütliman oluyor. Filozof, deyim yerindeyse burada hayatla yeniden buluşuyor. Beri yandan okumalar yapan, dost meclislerinde boy gösteren Nietzsche’yi, rüyalarında artık hayatta olmayan tanıdıkları da ziyaret eder. Bu anlamda Sorrento, tam bir aydınlanma kampı kimliğine bürünür: Kendisini fikir babında çok zengin hisseden Nietzsche, yakın geçmişinden uzaklaşır. D’lorio’nun belirttiği gibi Nietzsche, Sorrento’da bir filozof haline gelmek istediğini söylerken Wagnerci dönemini paranteze alıp özgür tinin peşinden koşmaya başlıyor: Metafiziğin karşısına tarih felsefesi dikiliyor. Filozofaça bakıp gezdiği her yeri farklı biçim rhan Pamuk, yeni romanı “Kırmızı Saçlı Kadın”da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada, liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor. Roman, bir yandan genç kahramanının, aşk, kıskançlık, sorumluluk ve özgürlük duygularıyla tanışmasını anlatırken diğer yandan uygarlıklar üzerinden babalar ve oğullar, otoriterlik ve birey olma konularını tartışıyor. Romanda okur, Batı’nın ve Doğu’nun iki temel efsanesi Sophokles’in “Kral Oidipus”u ile Firdevsî’nin “Rüstem ve Sührab”ıyla yeniden karşılaşacak ve kendine sıradan hayatlarımızın eski metinlerden ne kadar etkilendiği sorusunu soracak. Pamuk’la romanını konuştuk. Michel Tournier, modern Fransız edebiyatının en parlak isimlerinden biri olarak ve benzersiz bir yapıt bırakarak 18 Ocak 2016 gecesi, daha ilk anlatılarından başlayarak uzun yıllar boyunca alkışlandığı çağdaş edebiyat sahnesine veda etti. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nedret Tanyolaç Kılıçeri, Tournier’yi anlattı. Divan edebiyatından halk edebiyatına, Tanzimat’tan Cumhuriyet dönemine kadar geçen zaman diliminde, şairlerin ve sanatçıların kullandığı dile, dilin fonksiyonuna ve farklı yaklaşımlara değinen Şeref Bilsel’in kaleme aldığı “Yalnız Şiir”in, şairlerin yanı sıra öğrencilere ve edebiyat öğretmenlerine de söyleyeceği çok şey var. Mustafa Özbaş değerlendirdi Bilsel’in kitabını. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 11 Şubat 2016 3 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle