25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

herkes gibi davranmayan. Onunla yamalanıyor bütün setler onunla onarılıyor yıkılmaya yüz tutmuş her ev sanki etten kandan diri bir taşmışçasına iyice gerilip yeterince ezildikten sonra bütün gedikleri dolduran ve daha da güçlüyse zamandan. Öyle ezilip gerilir işte kendinden geçene kadar vudu nöbetinde bir Zenci gibi fışkırıyormuşçasına işkence edilmiş göğsünden ışıktan bir kehanet, öyle sahih, öyle şifalı ırmaklar dolusu Penisilin korkuya, ihanete karşı. ‘Habil kalk, yeniden oynanmalı bu oyun...’ Hilde Domin, Almanya’nın Köln şehrinde Hilde Löwenstein olarak dünyaya gelir. Musevi kökenli olduğundan Nazilerin iktidara gelmesiyle 1932’de nişanlısı Erwin Palm’le Almanya’yı terk eder. İtalya, İngiltere ve Dominik Cumhuriyeti’nde sürgün yılları geçirir. 1951‘de yılında Dominik Cumhuriyeti’nde, annesinin ölümünü öğrenince, geçirdiği sinir krizden sonra intiharı düşünür. Geçirdiği bunalımdan şiirler yazarak kurtulur. “Yeniden doğduğunu” söyler; “şair olarak...” 1959 yılında ilk şiir kitabı Sadece Bir Gülü Yaslanacak yayımlanır. Şiirlerinin yanı sıra bir roman ve çok sayıda denemeler de kaleme alır. Domin, 2006‘da evinde geçirdiği bir kazada ölür. HİLDE DOMİN/ ŞİİRLER/ ÇEVİREN: DANYAL NACARLI mehtapta ışıldayan bulutlar gibi yeryüzünü dolaşan . Kapayınca gözlerimi bürünmüşüm postuna kuzuların. Hissetmek istiyorum kumu tane tane minik ayakların altında işitmek ahır kapısını kilitleyen çatırtısını ağır sürgünün. Oysa uzanmışım ben kuş tüyüne Sallıyorlar beni sanki bir ninniyle boşluğa Başım dönüyor, uyku tutmuyor gözüm. Elimse tutunacak bir yer arıyor sonunda buluyor hep ancak bir gülü yaslanacak. MALLARMÊ’NİN BİR EMİR KİPİNE VARYASYONLAR (Sisyphus 1967) “O büyük mavi gedikleri kuşların açtığı, fenaların” ve siyah yırtıklarını haberlerin yama onları tan kızıllığında yorulmak bilmeyen eller ile Tara dağları söndür sil gitsin Haçlı Orduları’nı yürürken kutsuz mezarlara Ve Haçlıların, fenaların açtığı gedikleri onları yama sen yorulmak bilmeyen eller ile Her ülkede yan yana duran yorulmak bilmeyen soluk ile o haykıran ağızları ve kocaman yüreklerle yeni ongunları zımparala onları deniz kumuyla o fenayı, kalbin yedi katlı sert kabuğunu Aşıla işkence görenlerin gözyaşıyla bizleri, hayatta kalanları bizleri, sonradan doğanları Yollar hasta düzleştirilmeli yorulmak bilmeyen avuçlarla Haçlıların sarsan tepiklerini, o yorulmayanları yama büyük mavi gedikleri uçakların açtığı, fenaların ve o siyah yırtıkları sen kavuştur yaraların kenarlarını yama kabuğunu gezegenin parçalanıyor işte yaşadığımız şu asırda yama yorulmayan yorulmayı asla bilmeyen eller ile çağır yorulmak bilmeyen soluk ile yorulmayı asla bilmeyen o elleri Yuvarlarsak bayır yukarı ekmek olur çeşme olur kayalar. n YÜREKLENMEK İÇİN TÜRKÜLER I Yastıklarımız ıslaksa da gözyaşıyla perişan düşlerin. Yükselecek yeniden çaresiz boş avuçlarımızdan gökyüzüne güvercin. Hilde Domin Ne tek dilek ne de hasret birbirine karışıp daima ayrılan. Ve biz, saçakların altında birbirine sımsıkı sarılan. Gör! güneş dönüyor yine altından duman diye. Batan yükseliyor işte Yükseliyor çatılarından Hiob’un. Sabah oluyor bugün ikinci defa. II Kovaladılar seni kaç zaman kapısız surların etrafında şehrin. Kaçıyor ve saçıyorsun ardın sıra şaşkın adlarını nesnelerin. Güvenmek işte, o en zor Abece. Küçücük bir işaret kondurdum havalara kimsenin göremediği, yeni şehrin başladığı yere, Jerusalem altınımsı, yoktan var olan. YANIYOR ŞEHİR (BEYRUT) Bir yangın yeri şehir sessizce yanıyor İzliyorum onu her akşam yeni adlarıyla haber okuyucusu bir süre dahao adı söylüyor her akşam Kesebilirim tabii onu bir süre dahabari uyanıkken SİHİR Ama insan o en kaygılı buluşması insanın. İnsan işte alacakaranlıkta bize doğru gelen bir başına ya da bir kalabalıkla tanımadıklarımızdan ya da salt bizimle aynı yolu yürüyen ama biraz hızlı sanki hatta fazla kararsız şüphe uyandırır böylesi III Li için Ah şu kuşlar ağrısız belasız tüy kadar yeğni altından kuşlar süzüle süzüle tepesinde çatıların. Biri de bile diğerini hiç sormadan. ANCAK BİR GÜLÜ YASLANACAK Kendime bir oda döşüyorum bulutlarda canbazlarla kuşların arasında: duygunun trapezinde serili yatağım bir kuş yuvası gibi rüzgârla ucunda en ince dalın. Kendime bir yorgan dikiyorum en yumuşak yününden sevgiyle taranmış koyunların 22 11 Şubat 2016 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle