Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ELİF YONAT TOGAY’IN ÖYKÜLERİ ‘Herkes Gibi Herkes Kadar’ Elif Yonat Togay sade, akıcı bir dille, yer yer ilginç buluşlar, farklı anlatma biçimleriyle yazıyor öykülerini. Sahici, inandırıcı karakterler yaratıyor. JALE SANCAK K adınlara ve doğaya yönelik şiddettin ürkütücü boyutlara ulaştığı günlerden geçiyoruz. Bu şiddet türlü biçimlerde, kılıklarda karşımıza çıkıyor, hayatımızı kuşatıyor, içsel olarak derinden yaralanmamıza neden oluyor. Elif Yonat Togay’ın geçtiğimiz aylarda yayımlanan Herkes Gibi Herkes Kadar adlı öykü kitabı da bu yarayı anlatan “Gülibrişim”le başlıyor. Bir annenin, Gülibrişim ağacının tohumunu toprağa ektiği gün, rahmine düşen kızı İpek’in, birlikte büyüdüğü ağacı kestirmemek için nasıl direndiğini, ranta, talana karşı dimdik duruşunun öyküsü. duvar arasında, kimsenin görmediği odalarda, “Günlük”, “Nalan” ve “Hayal” öykülerindeki gibi içerilerde kendilerine kapalı kalırlar. O sessiz çığlıklar duyulmaz. Bazıları “Neyse Halim”deki Neslihan, “Fitilli Kadife”deki Enis veya Handan benzeri bir umuda sarılır, özgürleşir, yola devam ederler veya bağışlamayı öğrenirler. “Yeşil Tırtıl”daki kahraman misali seslerini, sözcüklerini yitirenler, yönleri değişenler de vardır. YAŞLI İNSANLARIN DÜNYASI Bir de herkese benzemeyen, yaraları sağaltmaya çalışan, sevilesi kahramanlar var kitapta. Yüreğinde, kimsesiz bir sokak çocuğuna yer açan, güzel yürekli Arif Bey onlardan biri. Öyküyü okuduktan sonra, tıpkı gerçek hayattaki gibi evet, hâlâ umut var diyebilirsiniz. Elif Yonat Togay sade, akıcı bir dille, yer yer ilginç buluşlar, farklı anlatma biçimleriyle yazıyor öykülerini. Sahici, inandırıcı karakterler yaratıyor. Mekân ve ayrıntılar işlevsel. Gündeliğin içinden, sıradan izlenimi veren yaşantıların gizlisindeki sarsıcı kadın erkek ilişkilerini, evlilik sorunlarını, aile bağlarını, özlemleri ve kopuşları anlatıyor. Konularını çeşitlendirirken pek az yapılan bir şeyi de yeğleyerek yaşlı insanların dünyalarına eğiliyor, sorunlarını aktarıyor. Öte yandan bu sorunları işlerken iç karartıcı bir söyleyişten uzak duruyor. Sözgelimi ölü Hakkı Bey’e, deli Ekrem’e gülümseyebiliyorsunuz. Kitabın arka kapak yazısında Necati Tosuner’in de altını çizdiği “incitmeyen bir alaycılık”, “Köstek” öyküsünde belirginleşen tatlı bir hınzırlık, hüzünle yaşama sevincinin iç içeliği keyifle okunmasına katkı sağlıyor. n Herkes Gibi Herkes Kadar/ Elif Yonat Togay/ Bence Kitap/ 96 s. BABANIN KAYBI Öykü evrenine yolculuğumuz “Sinekkaydı”yla sürüyor. Çocukken çok güçlü, yenilmez yıkılmaz sandığımız babalar gün gelir yaşlanır, hastalanır, hatta küçük bir çocuğa dönüşebilir. Bu acı veren, iç yakıcı bir durumdur. İşte o zaman destek olma sırası büyüyen oğullara gelir. Bir de “Ahmakıslatan” öyküsündeki gibi aşk yüzünden çekip gitmiş, arayıp sormamış, sevgisini, ilgisini esirgemiş olan babalar vardır. Yıllar sonra, ölüme yakın bir yerde bağışlanmak istediklerinde, terk edilen bir anda her şeyi unutup bağışlayabilecek midir? Kitabın sevdiğim öykülerinden “Leke” ise bir başka baba oğul durumunu sarsıcı bir dille anlatıyor. Hacı Resul, kayıplara karışan biricik evladını sonunda, Star Müzikhol’de bulur. Karşısındaki bir yabancı, şuh, davetkâr kadın, Çağla Su’dur. Cebindeki tabancaya davranır çünkü bu topraklarda ölüm yüz aklığıdır. Ne var ki sevgili karısının emanetine değil, kendine kıyar. Hayat herkese irili ufaklı, yalnızlığı, düş kırıklığını, mutsuzluğu getiren oyunlar eder. Çoğu zaman bireyin içsel macerası pek dışarıya sızmaz. Yazılmaz, anlatılmazsa bilemeyiz. Dört KITAP 11 Şubat 2016 17