Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
franz von papen’in anılarından ‘Beni Hitler’i Başbakan Yapmakla Suçluyorlar’ Hitler’i Başbakan yapmakla suçlanan Franz Von Papen, anılarında Vestefalia bölgesinde küçük bir şehir olan Werl’den başlayarak Nüremberg Mahkemeleri’ne uzanan yolculuğu ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Papen’in hayatı ekseninde dönen olaylardan oluşan kitap, iki büyük savaş yaşamış Almanya ve dünyayı kasıp kavuran Naziler hakkında önemli anekdotlar da içeriyor. ALPASLAN KALLİMCİ T arihin tozlu köşelerinde gizli kalmış ufak tefek bilgiler, anı kitapları sayesinde gün yüzüne çıkar ve bir boşluğu doldurarak okura yeni ufuklar açar. İşte Franz Von Papen’in anılarından oluşan Beni Hitler’i Başbakan Yapmakla Suçluyorlar adlı kitap da tam olarak böyle. Werl asıllı bir aileden gelen Franz Von Papen, henüz on bir yaşındayken askerî okula girer (1891). Başarılı bir öğrencilik hayatı geçiren Papen, 1913’te Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na seçilir ve çok geçmeden de Washington Askerî Ataşeliği’ne atanır. Von Papen burada Amerika hakkında ayrıntılı gözlemler yapar, Amerika’nın Birinci Dünya Savaşı’na müdahil olmaması gerektiğini, şayet savaşa dâhil olursa bunun Almanya için bir felaket olacağını iddia eder. Ancak Alman hükümeti, Papen’in bu uyarılarını pek ciddiye almaz çünkü Kaiser de dâhil birçok yönetici, Amerika’nın savaşa girmeyeceği görüşündedir. Bu tartışmalar sürerken Almanya’nın da dâhil olduğu Birinci Dünya Savaşı tüm hızıyla devam ediyordu. Haziran 1917’de Falkenhayn’ın ordusuna Harekât Grup Başkanı olarak atanan Papen’in, Osmanlı topraklarına ayak bastığında ilk izlenimleri; “Bizlerden çok çok farklı mantık yapısına, düşünce tarzına, alışkanlıklara sahip Türk askerî başkanlarını ve o bölgede yaşayan insanları hiç tanımıyor olmamız bizi bekleyen en önemli zorlukların başındaydı” şeklindeydi. Aslında Türk ve Alman askerî kurmayları arasında zaman zaman baş gösteren anlaşmazlıkların da temel sebebi buydu. VON PAPEN HAKKINDAKİ İDDİALAR Ailesi, çevresi ve eğitimi itibariyle muhafazakâr olan Von Papen, yorucu bir askerlik evresinin ardından istifa eder ve doğduğu şehre giderek burada çiftçilik yapmaya başlar. Sakin ve dingin bir yaşamın tercihi olarak görünen bu karar, onun için yeni bir başlangıç olur; komşusu Baron Von Kerkerinck’in teklifiyle siyasete atılarak Merkezî Katolik Partisi’ne katılır ve faaliyetlere girişir. Tarihe “Schroeder Kahvaltısı” olarak geçen görüşme, Von Papen’in birçok tenkide maruz kalmasına yol açar. Sol yayın ve bazı yabancı basın, bu toplantının batma sürecine giren Nazileri kurtarmak için yapıldığını, Papen’in para yardımı sağlayarak Nazileri yok olmaktan kurtardığını iddia eder. Von Papen de anılarında bu görüşmeyi oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatarak iddiaları yanıtlar. Bulunduğu mevki ve üstlendiği görevlerden ötürü Hitler’i ve Nazileri yakından tanıma imkânı bulan Papen, anılarında Hitler’in ilk etapta baskıcı bir kişilik taşımadığını, hatta dâhi olmadığını belirtir ancak kandırma ve karşısındakine isteklerini kabul ettirme konusunda tam bir usta olduğunu söyler. “Ben de diğerleri gibi onun mahkumlarından biriydim” diyen Papen, Hitler’in verdiği vaatlere inandığını itiraf eder. Nitekim 30 Ocak 1933’te Hitler “Şansölye” unvanını kazanarak iktidarda söz sahibi olur ve ilerleyen süreçte de yükselişi sürer. Alman halkını oluşturan çoğunluğun, niçin Hitler’den yana tavır takındığının cevabını da yine bu anılardan öğreniyoruz. 1 Eylül 1939’da, Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle İkinci Dünya Savaşı başlar ve bunu takiben Fransa, Britanya İmparatorluğu ve İngiliz Milletler Topluluğu’na mensup çoğu ülke Almanya’ya savaş ilan eder. Alman Dışişleri Bakanlığı, Von Papen’i Büyükelçi olarak Türkiye’ye göndermek ister ancak Papen bu görevi reddeder. Arnavutluk’un İtalya tarafından işgal edilmesi üzerine Almanya Dışişleri Bakanı Ribbentrop, Von Papen’i arayarak Ankara’daki görevi artık reddetme gibi bir hakkının olmadığını belirtir. Bu çağrı üzerine ikilemde kalan Von Papen, durumun ürpertici ve kaygı verici olduğunu belirtir: “Türkiye’yi iyi tanırdım. Kemal Paşa’nın Çanakkale Boğazı’na yapılacak olası saldırılara karşı uyanık olmaları için haleflerine ant içirdiğinden emindim” diyerek de çekincelerini dile getirmiştir. Papen, İtalya’nın Arnavutluk’u işgalinin Ankara tarafından bir tehdit olarak Papen, anılarında Hitler’in ilk etapta baskıcı bir kişilik taşımadığını ancak kandırma ve karşısındakine isteklerini kabul ettirme konusunda tam bir usta olduğunu söyler. algılanacağını ve “More Nostrum” yani “Bizim Denizimiz” gibi Mussolinivari sözlerin Türkiye’yi kaygılandıracağını da düşünüyordu. Fakat tüm bu soru işaretlerine rağmen kendi deyimiyle “Almanya’yı ve dünyayı felaketten kurtarabilmek umuduyla” görevi kabul etti. TÜRK BÜROKRASİSİNDE ALMANYA KARŞITI RÜZGÂR 1939 İlkbaharı’nda Almanya Büyükelçisi olarak Türkiye’ye gelen Von Papen, Sovyet Rusya’nın Türkiye’yle pazarlığa oturduğunu görünce hayal kırıklığına uğradığının altını çizer. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye güven mektubu sunan Papen, Almanya’nın İtalya’yı destekleyip desteklemeyeceğine dair Türk tarafında ortaya çıkan endişeleri, Hitler’i ikna edebileceğini söyleyerek yatıştırır. Bunun üzerine İnönü, Von Papen’den yanıt gelene kadar Batılı güçlerle pakt imzalamamaya söz verir. Papen hemen harekete geçer; Hitler’e ve Dışişleri Bakanı Ribbentrop’a telgraf çekerek Türk tarafının kuşkularından ve Arnavutluk’tan askerlerini çekmeleri için İtalyanlara baskı yapılması gerektiğinden söz eder. Almanya’ya gittiği sırada tüm bu çabaların boşa çıktığını, Almanya ile İtalya arasında işbirliğinin sağlandığını görecektir. Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi bunalım, İsmet İnönü ve diğer Türk yöneticilere dair izlenimler de önemli. Papen, dönemin Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu’nu samimi, açık sözlü ve zarif bir insan olarak nitelerken Dışişleri Daimi Sekreteri Numan Menemencioğlu’nu da akıllı ve ender bulunan yetenekli bir insan olarak değerlendirir. Ayrıca Türkiye’nin dengeli bir Avrupa’ya ihtiyacı olduğunu, bu dengeyi Mihver devletlerin bozduğunu söyleyen Papen, Hitler’in saldırılarını onaylamadığını da itiraf eder. 28 Ekim 1940’ta, İtalya’nın Yunanistan’ı işgal etmesi, Türk kamuoyunda Balkanların ele geçirileceğine dair çeşitli endişeler yaratır ve Almanya’ya duyulan tepkiyi arttırır. Papen de “Hitler, ortağının yaptığı bu aptallığı anladı ama çok geç müdahale etti” diyerek İtalya’nın tavrının yanlış olduğunu dile getirir. Von Papen, 29 Ekim’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü için yapılan toplantıda İnönü’nün düşünceli göründüğünden ve kendisine ilk defa hiç dostluk göstermediğinden bahsederek bir nevi Türk bürokrasisinde Almanya aleyhine esen rüzgâra dikkat çeker. Savaşın son aylarında Müttefiklerin uyarılarına rağmen Almanya’ya dönmeye karar veren Von Papen, Ankara’dan ayrılır. Almanya’ya vardığında doğrudan Hitler’in barakasına götürülür. Hitler’e dair ilk izlenimleri, “Yüzü kül rengi, kolu eşarpla askıda, vücudu sanki durmadan titriyor gibiydi. Hitler, bir enkaza dönüşmüştü” şeklindedir. Görüşmenin ardından gözetim altına alınan Papen, bir müddet sonra SS subayları tarafından tutuklanır ve Nüremberg Mahkemeleri’ne giden süreç başlar. Hitler’i Başbakan yapmakla suçlanan Franz Von Papen, anılarında Vestefalia bölgesinde küçük bir şehir olan Werl’den başlayarak Nüremberg Mahkemeleri’ne kadar uzanan yolculuğu ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Papen’in hayatı ekseninde dönen olaylardan oluşan kitap, iki büyük savaş yaşamış Almanya ve dünyayı kasıp kavuran Naziler hakkında önemli anekdotlar da içeriyor. Bununla birlikte savaşa fiili olarak dâhil olmayan Türkiye’nin de geçirdiği sancıları dile getiren Papen, okurları uzun soluklu bir tarih gezintisine çıkarıyor. n Beni Hitler‘i Başbakan Yapmakla Suçluyorlar/ Franz Von Papen/ Yayına Hazırlayan: Necip Azakoğlu/ Tarihçi Kitabevi/ 480 s. 18 28 Ocak 2016 KItap