Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
eser çamurdan’dan “tanzimat dönemi türk tiyatrosu” Tanzimat Tiyatrosu’na yeniden bakış Esen Çamurdan, Tanzimat dönemi Türk melodramlarının konularının kaynağını irdeliyor. Aynı doğrultuda bir başka kayda değer nokta da her bir yazarın kendini doğrudan ve açıkça belli ettiği, kendi adına konuştuğu kesitler olarak değerlendirilen önsözlerin incelenmesi. lamda “Aile ve Babalar” başlığı altında, erkek egemen toplumun hiyerarşik düzeninin tiyatroya yansıması olarak da tanımlanabilecek DevletPadişahBaba veya AileBabaOğul, BeyBabaVatan/ Mülk bağı gözler önüne serilir. MELODRAM İLE ŞİDDET İLİŞKİSİ “Nasıl anlatırlar?” sorusuna her yazarın oluşturduğu metnin yapısı irdelenerek yanıt aranır. Çamurdan, önce melodramlarda neler olup bittiğine bakar, olay örgüsünün şemasını çıkartma yoluna gider. Ardından, yazarın seyirciye anlatmak istediğini nasıl biçimlendirdiğini, nasıl “tiyatro kalıbına” soktuğunu açımlamaya çalışır: Metin yapısı irdelenirken anlatı düzlemlerine bakılır, yazarın metinde kendini doğrudan belli ettiği durumlar belirlenir. Örneğin Ahmet Midhat, romanlarında olduğu gibi tiyatro metinlerinde de kendini tutamaz ve meddaha özgü biçemiyle doğrudan okuyucuya yönetmen ile oyuncuya seslenir. Kitapta işaret edilen bir başka nokta da her şeyin dil yoluyla gerçekleştiği melodramlarda doğal olarak dilin de öteki unsurlar gibi dışavurumcu olması ve seyirciyi daha çok etkilemeye çalışması. Ayrıca yapıtlar, Yanlış Haber/ Yanılgı, Kimlik/ Kılık Değiştirme veya Rastlantı benzeri şiddet dışı klasik melodram öğeleri içermekle birlikte şiddet ağırlıklıdır; melodram ile şiddet ilişkisine dikkat çekilir. Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu’nun “Komediler” bölümünde üç yapıt (Şair Evlenmesi, Çok Bilen Çok Yanılır, Açıkbaş) yine aynı yöntemle irdelenir. Üçünün de ortak noktalarından biri “görücü aracılığıyla evlenme”dir. Çamurdan, Tanzimat komedilerinin melodramlara kıyasla sahne diline daha uygun bir söylem ve eylem biçimi sergilediğini düşünür. Ayrıca halka yaklaşımın, halkın demografik yapısı ve sahneye çıkarılış biçiminin de farklılık gösterdiğinin altını çizer. Şinasi başta olmak üzere komedi yazarlarının, gerek geleneksel tiyatrodan kaynaklanan ağız, lehçe vb. kullanımı gerekse oyunlardaki söylemler bakımından, halkı daha gerçekçi ele aldıkları izlenimi bıraktığını öne sürer. Sonsöz’de tiyatro alanına da yansımış Tanzimat aydınının içinde bulunduğu ikileme değinilir ve ardından bireysel veya toplumsal kimlik sorununun günümüz yapımlarında da metinlerinde de büyük oranda yaşandığı belirtilir. “Doğu ile Batı arasında kimliğini arayan bir geçiş kurumu olarak da değerlendirilen Tanzimat ailesi bize ışık tutabilir” diye düşünür Çamurdan “ve en azından doğruları olmasa bile yanlışları gösterebilir.” Yazarın Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu’nu “İçimizi yeşerten tüm Gezi eylemcilerine” adamış olması belki bize çakılan bir umut ışığıdır. n Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu/ Esen Çamurdan/ Habitus Kitap /128 s. MİNE HAKSAL sen Çamurdan, yeni kitabı Tanzimat Dönemi Türk Tiyatrosu’nda Çağdaş Türk Tiyatrosu’nun sorunlarını kavrayabilmek amacıyla Batılılaşma dönemi Türk Tiyatrosu’nu eleştirel bir yaklaşımla ele alıyor. Önsözde dikkati çeken ilk saptama, söz konusu dönemde tiyatronun “ona gereksinim duyulmadan, olduğu gibi Batı’dan alınarak halka sunulduğu.” Amaç, bir sahne sanatından çok halkı eğitmek. Metin incelemesine geçmeden önce yazar, dönem açısından belirleyici nitelikte gördüğü kimi oyunların bulunamamasından yakınıyor; günümüze kalanların çoğunda da büyük bir özensizlik ve tutarsızlık gözlendiğini, bunun da doğal olarak geçmişiyle her fırsatta övünen, gururlanan bir kültürde oldukça yadırgatıcı olduğunu belirtiyor. E KİŞİ OLUŞTURMA YÖNTEMLERİ Döneme damgasını vurmuş beş yazarın (Nâmık Kemal, Ahmet Midhat Efendi, Şemseddin Sami, Recaizade Ekrem, Şinasi) on altı oyununun ele alındığı kitapta, zamanın ruhuna uygun olarak melodramların ağırlıklı yer tuttuğunu görüyoruz. Yazar, yapıtları irdelemeye geçmeden önce okuyucuya, Türk melodramlarının kaynağını oluşturan on dokuzuncu yüzyıl Avrupa melodramlarının özelliklerini hatırlatıyor; bir söylem ve eylem taşkınlığına tanık olunan oyunların, tiyatronun kendine özgü dilinden uzak olduklarını vurguluyor. Bizimkilerde de durum farklı değil. Çamurdan, önce Tanzimat Dönemi Türk melodramlarının konularının kaynağını irdeliyor. Oldukça çeşitli yer ve uzamlarda geçiyor oyunlar. Osmanlı topraklarında yaşananlar ise hep merkezin (İstanbul) dışında. “Melodramlar ve Yazarları” adını taşıyan bölümde asıl ilgiyi çeken, yazarların anlatım özelliklerinin yanı sıra metinlere, oyun kişilerine, dolayısıyla seyirciye, (okuyucuya) yani halka yaklaşımları veya onları nasıl konumlandırdığı. Bu bağlamda yazarların takındıkları tutum aynı zamanda halkı algılama biçimlerinin bir göstergesi oluyor ki bu da araştırmacıyı ilginç sonuçlara götürüyor. Aynı doğrultuda bir başka kayda değer nokta, her bir yazarın kendini doğrudan ve açıkça belli ettiği, kendi adına konuştuğu kesitler olarak değerlendirilen önsözlerin incelenmesi. “Oyunlar nerede geçer?”, “Nasıl görselleştirilir?” gibi sorulara yanıt bulma arayışıyla gelişen kitapta görselleştirme edimi dekor anlayışıyla yani yazarların olayları geçirdikleri yer ve uzamları seyirciye sunma biçimleriyle ilgili. Bu da önemli bir anlam bütününü oluşturur. Öte yandan, çağdaş dramatik metnin temel öğelerinden biri olan zaman, on dokuzuncu yüzyıl melodramlarımızda ağırlıklı ve ayırıcı bir unsur olarak yer almaz. Oyun kişilerini incelemek için seçilen yol ise Çamurdan’ın öteki çalışmalarında izlendiği gibi her yazarın kişi oluşturma yöntemini saptamaktır: Adlar, dış görünüş, tavır ve davranış, söylem ve dil özellikleri vb. mercek altına alınır. Melodramların belirli amaçlar için yüceltilmiş, soyutlaştırılmış, abartılmış tek yönlü kişileri arasında yaratılan kadın imgesine dikkat çekilir. Yine aynı bağ 16 21 Ocak 2016 KItap