Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
vıncent van gogh’tan theo’ya mektuplar ‘İnsan öldükten sonra dirilir’ Vincent Van Gogh ve Theo Van Gogh, birbirine her koşulda destek olan ve sahip çıkan iki kardeş. “Dostlukla”, Theo’ya yazılan mektuplardan oluşuyor ve dayanışmanın Vincent’in tarafından görünüşünü yansıtıyor. Aynı zamanda Vincent’in resim tutkusunu, kardeşine olan bağlılığını, içindeki sesi ve günden güne bozulan sağlığını da anlatıyor. Mektuplarda, Vincent’i tanınır ve anlaşılır bir ressam olmaya götüren zorlu yolculuğun izleri de var. herkeste “gergin insan” izlenimi bırakıyor. Hollanda’dan çıkıp İngiltere, Fransa ve Belçika’ya dek süren ve yine Hollanda’yla tamamlanan yolculuk çemberinde, bir yandan resim yapıyor bir yandan da sürekli ailesini ve geçmişini düşünüp hatıralarındaki boşlukları doldurmaya uğraşıyor. Bu yıllarda, vaizlik ve öğretmenlik başta olmak üzere pek çok işe de el atıyor. Konuşma yeteneksizliği yüzünden vaizlik ve içine kapanıklığı nedeniyle öğretmenlik günleri kısa sürüyor. Günümüzün moda deyişiyle Vincent, “kariyer planlama” konusunda geçmişin en ikircikli isimlerinden biri. Kafasının karışıklığı, çoğu zaman durgun oluşu, ani patlamaları ve kendisini kapatıp günlerce resim çalışması, bu savruluşlarında hayli etkili. Bütün bu haller, Theo’ya bazen yüklü dinsel pasajlarla örülü bazen de konudan konuya atladığı mektuplar olarak geri dönüyor. Theo’yla Vincent’in ilişkisi, kardeşliğin ötesinde bir dostluk olarak nitelenebilir. Vincent’in en coşkulu, melankolik ve fiziksel anlamda rahatsız olduğu günlerde Theo hep yanında. Kitapta yer alan mektuplarda görüldüğü gibi ikili hayatı, sanat tartışmalarını, yokluğu, ailevi sıkıntıları, sağlık sorunlarını, kazançları ve kayıpları paylaşıyor. COŞKULU ÇALIŞMA DÖNEMİ Theo’nun varlığı, Vincent için tam anlamıyla bir güvence; en umutsuz anlarında Theo’ya sığınıyor ve kardeşinin el vermesiyle ayağa kalkıyor. Tabii bu arada aklımıza bir soru takılıyor: Theo, bu koşulsuz desteği nasıl oluyor da hiç aksatmadan sağlıyor? Ailedeki problemler, ağabeyine acıma duygusu ya da Vincent’in yeteneğine duyduğu sonsuz güvenden ötürü mü? Belki de hepsinin toplamı... Theo’nun, Vincent’e sürekli yardım etmesi ve bir gün bile bundan gocunmamasının altında, Van Gogh ailesindeki dayanışma ruhu yatıyor. Vincent’in antisosyalliği bile Theo’nun yardımseverliğini engellemiyor. Hatta bu yardımların altında ezildiğini hisseden Vincent, kendisinin aileden farklı bir yerde durduğunu ve “bir Van Gogh olamadığını” söylüyor. Vincent, mektuplarında, kendisini tanımaya çabalayan bir ressam olarak da karşımızda. Her fırsatta Theo’ya bağlılığını, Hollanda’ya özlemini, dönemin sanat ortamını ve sanatçılar arasındaki ilişkileri kâğıda dökerken kardeşinin kesenin ağzını açmasına da minnettar. Vincent’in para harcama konusunda hayli yeteneksiz olduğu mektuplara sıkça yansıyor. Aldığı malzemeleri çabucak tüketen, modellik yapan kişilere fazla fazla ücret ödeyen ve sürekli ev değiştiren Vincent, Theo’ya epey pahalıya patlıyor. Elbette bu, olayın dışarından görünüşü veya bizim yorumumuz. Çünkü Theo, asla şikâyetçi değil. Ağabeyi bir işkolik ve bu hali, hesabını bilmemesine neden oluyor. Daha doğrusu resim tutkusu, Vincent’in gözünü karartan ve neredeyse başka hiç ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr abil’le Kâbil’den beri, özellikle erkek kardeşlerin itişip kakışması pek meşhur ve olağan karşılanan bir şey. Tarihte epeyce örneği bulunan bu çekişmelerin istisnaları da var elbette. Bir sürü isim sıralanabilir fakat neredeyse hiçbiri, Vincent Van Gogh’la Theo Van Gogh kadar birbirine bağlı ve birbirini kollayan iki kardeş gibi değildi. Daha önce bir bölümü yayımlanan mektuplarda, Theo’nun ve Vincent’in birbirine düşkünlüğünü görmüştük. Şimdi, Dostlukla adıyla basılan ve Vincent’in yazdığı mektupların önemli bir kısmını kapsayan kitapta, söz konusu bağın derinliklerine inme imkânı yakalıyoruz. H 14 “GERGİN İNSAN” Dostlukla’da yer alan satırların tamamı Vincent’e ait. Dolayısıyla kitapta onun hayatının önemli duraklarını, ailesiyle bağını veya kimi zaman onlardan kaçışını, sonra annesiyle ve babasıyla beraber Hollanda’daki evlerini hatırlayışına rastlıyoruz. Theo’ya gönderdiği mektuplar, Vincent’in en popüler taraflarını bir kenara bırakıyor, kardeşine bağlılığını ve resme olan tutkusunu ortaya çıkarıyor. Çocukluğundan uzak ama hiçbir hatırasını unutmayan Vincent, yaşamının sıkıntılı ve ruhsal açıdan badirelerle dolu günlerinde, annesinin ve babasının Vincent’in, Arles’da yaşadığı Sarı Ev (soldaki). Theo Van Gogh, Vincent’in yalnızca özverili kardeşi değil aynı zamanda neredeyse tek dostuydu. evini, onlarla geçirdiği günleri sürekli anımsadığını Theo’ya uzun uzun yazıyor. Resimde de resim dışındaki günlük yaşamında da Vincent, kendisini sürekli didikleme ve durduğu yeri belirleme takıntısı geliştirdiğinden, karşılaştığı >> 21 Ocak 2016 KItap