Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O KU RLA R A akan Savlı, bugüne kadar yayımlanan bütün şiirleriyle aynı adlı dosyasını bir araya getirerek “Gizli” ismiyle yayımladı. Behçet Necatigil ve Cemal Süreya gibi ödüllere değer görülen bu dizeleri Mehmet Baydur, “İnsana insan olduğunu haber veren şiirler” diye tanımlamıştı. İlhan Berk ise “Onu bulmak büyük sevincim oldu” demişti. “Gizli”, bize Kuzey Avrupa’dan Uzakdoğu’ya uzanan yaşam parçalarını, Adana’nın eski arka sokaklarından, Toros yaylalarına uzanan şiir kahramanlarını taşıyor. Özgün bir şairin gizli dünyasının kapılarını açıyor. Savlı’yla şiirlerini konuştuk. Feryâl Orhon Basık, “Balkan Rapsodisi”nde, 19081914 arasında Balkanlar’da baş döndürücü bir hızda ve yoğunlukta gerçekleşen acı olayların; bir zamanlar aynı topraklar üzerinde hep birlikte yaşayan halkları nasıl etkilediğini, farklı kutuplara savurduğunu; Sırp, Arnavut, Boşnak ve Osmanlı dört ayrı aile çevresinden anlatıyor. İkinci Meşrutiyet’in ilanından ilk büyük savaşa kadar geçen sürede Osmanlı Balkanları’nda yaşanmış tüm bu zulüm, ayaklanma, kırım, savaş ve göç olgularının gerçeklere dayalı belgesel izdüşümleriyle gelişen metnin en önemli yönlerinden biri ise halklar ve kültürler arasındaki kardeşliğin her an vurgulanışı. Romanın yayıma hazırlayan ise Güler Kazmacı. Basık ve Kazmacı’yla “Balkan Rapsodisi”ni konuştuk. Babür Tayga “Kaçkınlar Kahvehanesi”nde, herkesi, kendisi gibi hayatlarının derinlerinde bir “içben teröristi” olmaya çağırıyor. Çünkü “Kaçkınlar” isyan etmeyi bilip de adanın sahiplerini, “Kaçkınların Efendilerini dönüştürebilseydi sonuç nasıl olurdu?” diye soruyor. Barlas Özarıkça, “Ters Adam” ve “Kaçkınlar Kahvehanesi”yle ilgiyi hak eden bir yazar. Bol kitaplı günler... CamusChar mektupları H İki kardeş gibi “Yazışmalar 19461959”, Albert Camus’yle René Char’ın birbirine yolladığı mektupların eksiksiz bir dökümü. Franck Planeille’in yayıma hazırladığı ve notlarla zenginleştirdiği kitap, ikilinin coşkulu dostluğunun da belgesi. r Ali BULUNMAZ ıllardır üstüne çalışılan yazarla ilgili karşılaşılan en ufak bir bilgi ya da belge hazine anlamına gelir. En azından benim için Camus’ye dair tek satırın bile böyle bir tarafı var. Gallimard, Franck Planeille’in 2006’da tamamladığı titiz araştırmasını 2007’de yayımladığında, Avrupa’dakiler başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki edebiyatseverler, Albert CamusRené Char yazışmalarını okuma fırsatı buldu. CamusChar mektuplarının bir kısmı ortalıkta geziniyordu ama Planeille, bunları derli toplu hale getirip yayımlanmasını sağlayarak büyük iş başardı. Bu mektuplar nihayet Yazışmalar 19461959 adıyla Orçun Türkay tarafından Türkçeye kazandırıldı. GECİKMİŞ BİR BULUŞMA CamusChar yazışmaları, İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde; Avrupa’nın ağır ağır kendine gelmek için çabaladığı 1946’da başlıyor. Camus ve Char, o tarihten önce de birbirine aşina, hatta her ikisi de karşısındakinin kitaplarını okuyor. Ancak herkesi herkesten ayrı düşüren savaş, ikilinin buluşmasını öteliyor. Yine de bu, derin bir dostluk kurmalarını engellemiyor. Camus ve Char’ın ortak noktası, hayatlarının büyük bölümünü şiddete karşı mücadeleyle geçirmesi. Bu nedenle gecikmiş buluşma sırasında, kaybettikleri zamanı çabucak telafi ediyorlar. İkilinin, mektupları ve ara sıra görüşmesi, yakınlaşmadan çok öte bir anlama sahip: Camus’yle Char, yaşadıkları dönemin ölçüsüzlüğüne ve çılgınlığına başkaldırıda birleşiyor. Mektuplar ve dostluk da onların arka bahçesine dönüşüyor. Camus ve Char, tanışmadan önce yapıtlar aracılığıyla birbirine saygı duymaya, olup bitene karşı aldıkları tavrı takdir etmeye başlamıştı bile. Mektuplar ve buluşma Camus de Char da birbirinin yapıtları veya kitaplarının taslaklarıyla ilgili yapmacıksız görüşünü açıklıyor. Anlaşılacağı üzere iki sıkı takipçi var karşımızda. Char, bir yanında Başkaldıran İnsan dururken Camus’ye “Gerçekliğe dalıp gitmek ne kadar olağanüstü bir şey” diye yazar. Bu ve benzeri cümleler, Char’ın ve Camus’nün birbirinin yapıtlarından ne kadar keyif aldığını da gösteriyor. BAŞKALDIRININ YAZARI VE OZANI Keyif aldıkları şey sadece kitaplar değil elbette, hayatlarında dostluk da büyük yer kaplıyor. Camus’nün 26 Ekim 1951 günkü satırlarından: “Yaşama acısından söz ederler. Oysa doğru değil bu, yaşamama acısı demek gerek. Peki ama bu karanlık dünyada nasıl yaşayacağız? Siz olmasanız, saygı duyup sevdiğim iki üç kişi olmasa, şeyler kesinlikle derinliğini yitirirdi (…) Bugün gerçek arkadaşlık o kadar az rastlanan bir şey ki insanlar kimi zaman aşırı çekingen davranıyor bu konuda. Üstüne üstlük, herkes ötekini olduğundan daha güçlü sanıyor, bizim gücümüzse başka, bağlılığımızda.” Aklından çıkmayan çocukluğundan kopmaya uğraşan ve birbirine hayranlığını hiç saklamayan yorgun bu iki adam, sağlıklı bir dostluğun belgesi olan mektuplarla dünyaya meydan okuyor diyebiliriz. Mektupların bir şekilde o günlerin siyasi ortamına da dokunduğu görülüyor; Cezayir Savaşı, Camus’nün ve Char’ın gündeminde ve adaletsizlik ruhunu eleştiriyorlar. Char, “Hiçbir tehlikeyi göze almayan aydınlarımızda da utanma yok” diyerek vaziyeti özetliyor. Mektuplarda sadece bunlar yok tabii; ailevi meseleler, ortak arkadaşlar, yaşamın ikilinin üstüne gelişi, başarılar, başarısızlıklar vb. her şey yer alıyor satırlarda. Son görüşmelerinden iki gün sonra kazada ölen Camus’nün ardından Char, “Dünya tuhaf; varlık yokluk, şimşeğin ve acının krallığı” diyerek içine oturanları kısa ve öz biçimde kâğıda döküyor. Camus’nün ifadesiyle “başkaldırının ve özgürlüğün ozanı” Char’ın cümlesini, coşkunun aynı güçteki hüzne dönüşümü olarak yorumlayabiliriz. CamusChar yazışmaları gerçek anlamda bir hazine. Mektuplarda yoldaşlığı, dostluğu, ortak kaygıları, 19461959 arası siyasisosyal havayı ve ikilinin yakınlığından doğan coşkuyu bulabiliyoruz. En başa dönersem; uzun zamandır Camus üstüne çalışan biri olarak CamusChar yazışmalarının bir bütün halinde Türkçede yayımlanmasıyla önemli bir eksikliğin giderildiğini düşünüyorum. Fakat asıl beklediğim, Camus’nün Jean Grenier’yle ve ilkokul öğretmeni Louis Germain’le yazışmalarının eksiksiz basımı. Tabii bu noktada son sözü tarafların vârisleri ama en çok da Camus’nün çocukları Catherine ve Jean söyleyecek… n alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr Yazışmalar 19461959/ Albert CamusRené Char/ Çeviren: Orçun Türkay/ Yapı Kredi Yayınları/ 220 s. Y lar sırasında söylenenler, bunların kâğıda dökülmüş ve dile gelmiş biçimiydi sadece. Her ikisi de kalemi eline alıp kafasındakileri kâğıda geçirdiğinde birbirine iki kardeş gibi yazıyor: Uzun yolculuklarda sağlığı bozulan Camus ve onun için endişelenen Char; bu bile aralarındaki bağı anlatmaya yeter aslında. Fakat Camus’nün, Char’a yazdığı şu satır durumu netleştiriyor: “Hiçbir şey hak etmeyen insanlardan kurtulup yılların ve sınırların içinden yavaş yavaş bir ruh ailesini tanımak ne güzel, ne derin bir şeymiş.” Albert Camus ve René Char, pek çok insanla mektuplaşıyor ama en çok birbiriyle yazışmaktan keyif alıyor. Bu derin dostluğu, Franck Planeille’in yayıma hazırladığı “Yazışmalar 19461959” isimli kitapta rahatlıkla görebiliyoruz. turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap TURHAN GÜNAY İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 2 8 3 0 T E M M U Z 2 0 1 5 n S A Y F A 3