06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ogün Kaymak'tan yeni şiirler Okunaksızın İmkânı: Okunaklı Harfler Ogün Kaymak şiirinde dil, sözdizim düzeyinde maddileşir; bunun için, metaforik yapılanma başta olmak üzere imge örgüsü, sözcük seçimi ve ses yerleşik olandan ayrılır, okurun beklentisini sarsarak ilerler. Ogün Kaymak’ın “Okunaklı Harfler”i başta genç şairler olmak üzere, şiir çevresi ve şiir eleştirisi için yeni poetik imkânlar sunuyor. r Celâl SOYCAN Önce kitaptan rast gele iki alıntı: Arp solo ve ben ve artık / Istakozun su içişini seyrediyoruzyetiyor her şey elimizden / dökülen lekeye / Boşa güneşe doğruluyoruz, ışığı ıslak A posteriori : Ey’vallah dostlar /. / Kaldırımı dar paçalı çektim altıma, yürüdüm ızgaralara / basa basa / Ayağım yalın, bazen yağar / Lâfı uzatamıyorum: Benden biri değilsiniz Ogün Kaymak’ın son kitabı Okunaklı Harfler’den aldığım bu iki örnek, poetik açıdan toplamı konuşabileceğimiz yapısal özellikler içeriyor. Bu özelliklerin şiirin yüzey yapısında (sentaks) örgütlenme biçimi, şairin ilk kitabından bu yana korunur. Dil’in sözcük, şiir cümlesi ve söylem düzeyinde kırık ilerleyişi, okuru yüzey yapıda uzun süre oyalar. Verili bilişsel yapıyı tökezleten Dil’sel kırılma hattı, özensiz okumanın derin yapıya (semantik) ulaşmasını engeller; çünkü şiirsel anlam sözcük ve cümle kurgusunda “şeylerin düzeni ” ne aykırıdır; Dil’sel beklentiyi karşılamaz. Öyleyse buradan başlamak, yani Ogün Kaymak şiirindeki imge örgüsünü – biçimleyen dili – çözümlemek zorundayız; aksi takdirde söz öbekleri arasındaki bağıntıyı / bağlamı ve dolayısıyla şiirin anlamlandırma örgüsünü elden kaçırırız. DOĞAL TAVIR B/ Husserl’in “Toksik Deneyim” ya da “Doğal Tavır” olarak kavramlaştırdığı olguyu hatırlayalım: Hayatın akışını dilde karşılarken, gerçeklik ve dil, daha doğrusu olayların düzeni ve beklentilerimiz çakışır. Buradaki “beklenti”, sonuç anlamında kullanılmıyor; zihinsel kodlarım olayların bütün olası düzenlenişi için hazırdır ve Dil’sel düS A Y F A 8 n 9 A/ zenim de buna uygun çalışır. Roland Barthes: “Romancının imgelemi olasıdır” der ve açımlar: “Roman her açıdan irdelendiğinde gerçekleşebilecek (abç) bir şeydir. En görkemli tasarımlarında bile kendini sadece gerçekliğin koruması altında ortaya koymaya cesaret eder” ( Aktaran: Bataille, Gözün Hikayesi, Çiviyazıları 2001, önsöz). Şiirin öteki yazınsal türlerden koptuğu yer tam burasıdır. İmge örgüsü ve özellikle metaforik söyleyiş, yüzey yapıdaki kırık dil, okurun bilişsel yapısında karşılıksız kalır ve böylece Dil maddîleşirken alımlama estetiği bağlamında okurun yaratıcı katkısına gerek duyulur. Barthes yukardaki alıntıyı şöyle sürdürür: “Ancak şairin imgelemi olası değildir; şiir hiçbir koşulda gerçekleşmeyecek bir şeydir.” Şiirde metafor “olasılığı” askıya almak üzere “yerine” adlar kullanmaktır; yani metaforik kurguda benzerlik, aynı zamanda benzemezliktir. Bu iki yanlılık, şeyler düzeninde bir karmaşa yaratır ve beklentiye uymaz. Müzikte de benzer bir kırılma anından söz ederiz. Modernitede estetik hazzın hem düğüm noktası hem de kaynağı olarak işaret edebileceğimiz bu durumu, B. Meyer Müzikte Duygulan ma ve Anlam (Emation and Meaning in Music) başlıklı çalışmasında “Beklentiler Kuramı” diyebileceğimiz bir kavramla çözümler. Kısaca: “Anlam, müzikal örüntünün süreklilik dolayındaki beklentinin kesinsizliğe dönüştüğü yerde ortaya çıkar. Buna göre, müzik seslendirmelerinin ilerlemesiyle dinleyenin belirsizlik yaşaması, özellikle de beklemeyi öğrendiği şeye müzik uymadığı zaman belirsizlik yaşaması, estetik etkiye neden olur; bu belirsizliğin çözümü etkisel tepkiyi üretir” (Aktaran: Ayhan Erol, Popüler Müziği Anlamak, Bağlam 2009, s.163). C/ Ogün Kaymak şiiri, müziği de kapsayan bu net paradigmayı sınırda deneyimler ve Dil’i böylesine kırarak yazan günümüz şairleri içinden tutarlı bütünlüğüyle öne çıkar. Yerleşik algının düzleştirdiği ehlileşmiş metafor kullanımı, onda entelektüel kamçıyla hızlanan kılçıklı, travmatik bir etkiyle donanır. Dil sert kırılmalarla örülür ve metinler arası bağıntılarla ilerleyen söz öbekleri ortalama okurun beklentisini karşılamaz. Burada kısaca oyalanalım: Aristotales’ten günümüze kadar yerleşik metafor kuramları sözcük düzeyinde çalışır ve bir sözcüğün yerine başkasının geçmesiyle anlamın esneme sine işaret eder; bu ise kabaca ismin yer değiştirmesidir. Oysa özgün bir felsefi çözümleme için sözcük merkezli bu açıklama yetersizdir; metaforun (“Eğretileme” sözcüğündeki eğreti kökeni, metaforun nesnel olanla bağlılaşığını küçümsüyor; bu nedenle ben metafor sözcüğünü kullanıyorum) işlevini açıklasa da zihinsel /düşünsel işleyişi çözümlemiyor. Öyleyse: Şiirsel anlamın kuruluşunda imgenin en güçlü oluşturucusu metafor, zihinsel düzeyde nasıl çalışır? Büyük ölçüde Ricoer’e borçlu olduğumuz bir analiz, metaforu cümle yapısı içinde ele alır; böylece Dil’in ötesini işaret eden gücü konusunda daha üretken bir kavrayışı başlatır. Buradan sürdürmeye çalışacağım. METAFORİK KURGU D/ Ogün Kaymak metaforik kurguyu esas olarak sözcük düzeyinde değil, şiir cümlesi düzeyinde kullanır. Böylece lirik hazzın negatifine ulaşır; retorikten tümüyle uzaklaşır. Anlamlandırma süreci yatayda da dikey ölçüsünde çalışır, çünkü yüzey yapıda işler uzamıştır: Sözcüğe değil, sözcelemeye dayalı bir alımlama estetiğinde okur daha etkindir. Zaten şairin büyük ölçüde entelektüel dolayımda sorunlaştırdığı “varlık bilinci” yeterince belalı bir alandır; metinler arası okumayı çağırır. Sert kırıklarla ilerleyen anlamlandırma düzeyi, tam da bu açıdan kusursuz bir biçim halinde Dil’i maddileştirir. Bir süreci diğeri olarak algılamak… Gerçeklikten sapma ya da başka temsil pahasına elde edilen gösterge elbette Dil’sel bir icraat içindedir ve kendi anlam örgüsüne taliptir; gereksiz bir dil oyunu değildir. Başka temsil, dünyanın dizgeli seyrini, yani eşyanın düzenini bozarken, bilinç de bu oyuna katılır ve tikel anlamlandırma düzeyinde estetik hazzın açığa çıkmasına neden olur. Bu şiirselin kritik eşiği, çağdaş şiirde metaforik kurgunun da düğüm yeridir: Metaforla ulaştığımız şiirsel hakikat, zaten dışarıda var olanı mı doğrular? Ya da onun aşkıntemsili midir? Bizde şiir eleştirisinin hâlâ ayağına dolanan, ortalama okuru da çağdaş sanatın kodlarından mahrum eden mesele bir yanıyla budur. “Nesnel Bağlılaşım” kavramı şiirsel hakikatin dışarıda var olanla dolayımsal bağını gereken açıklıkta anlatmıştır; çağdaş şiirin alfabe bilgisidir. Şimdi şiirsel söylemde dolanan metafor, anlamı ikili bir işleyişe taşımaktadır: Dışarıdakine dayalıdır; ama kesinlikle ötede… Şeylerin de, dilin de, beklentinin (bilincin) de düzenini yıkarak yol alır. Şiirsel hakikat “öyle olmayan” ama “gibi olan” bir salınımda duyumsanır. Bunun gündelik hayatın şeyler düzenine de, alımlayıcının bilinç düzenine de aykırı olduğunu söylemek bile fazla. Hemen bu şiire bakalım ve şiir cümlesi düzeyinde kurulan metaforların ördüğü yabanıl semantiğe dikkat edelim: Gidip kendi büstleriyle tanışabiliyor çocuklar/ Adam kendi şarkısıyla vedalaşıyor meyhanede / Kadın kendi yumurtasıyla öpüşüyor bebeğini koklarken / Kendi terini seviyor cam balyozda nefesiyle emekçi K İ T A P S A Y I 1312 Ogün Kaymak şiirindeki imge örgüsünü çözümlemek zorundayız; aksi takdirde söz öbekleri arasındaki bağıntıyı / bağlamı ve dolayısıyla şiirin anlamlandırma örgüsünü elden kaçırırız. N İ S A N 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle