Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Selim İleri’den “Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu” ‘Türk romanına sevgisiz yaklaşıldı’ r Turhan GÜNAY Eray AK RAY AK: Okur Selim İleri’den bahsederek başlayalım mı? Çünkü bu kitap, yazmaktan çok okumak ürünü... SELİM İLERİ: Kesinlikle doğru. Hiçbir şekilde yazarlık iddiası taşımayan bir kitap Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu. Okur olarak tüm yaşamımda bana yardımcı olmuş, yol açmış, beni mutlu kılmış, bazen mutsuz ederek de mutlu kılmış romanlar üzerine bir okuma dökümü. Ama dediğim gibi hiçbir şekilde yazarlık iddiasıyla ortaya çıkmış bir çalışma değil bu. TURHAN GÜNAY: Kitabınız bir döküm, evet ama okuduğunuz ve üzerine yazdığınız romanlar bu kadar değil herhalde. S.İ: Hayır, tabii ki değil. Bu kitaba gerçekten sevdiklerimi aldım. Mesela Kemal Tahir’in en önemli romanlarından birini almadım ama çok daha az önemsenmiş kitaplarını aldım. Bir başka örnek daha vereyim: Benim de sevdiğim bir roman ama ötekiler kadar değil, Yaşar Kemal’in Ölmez Otu. Şüp mış romandan söz ediliyor. Ben bunlara bütünüyle hakim değilim. Aslında bu kitabın kıstası şuydu: Okuyup yıllar geçtikten sonra bile bende derin izleri süren romanları bir araya getirmek. Belleğimde yıllarca yaşattıklarım, onlarla birlikte yatıp onlarla birlikte kalktığım romanlar ağırlıklı burada. T.G: Tabii burada 1874’ten 1980’easrı aşan bir dönemi kapsayan kitaptan bahsediyoruz. Türk edebiyatının 80’e kadar çıkarılmış bir portresini de koyuyor ortaya ister istemez. S.İ: İnşallah koyuyordur. “GİDEREK DAHA KARAMSAR BİR ROMANCILIK ORTAYA ÇIKMIŞ” T.G: Şurdan yola çıkarak söylüyorum bunu; 80’e kadar yayımlanan romanların sayısı da 400’ü geçmiyor zaten. 1965’e kadar Türkiye’de yayımlanmış roman sayısı 316. S.İ: Ne kadar az değil mi? T.G: Evet çok az. 1965’ten 80’e kadar sanmıyorum ama haydi bir 80 tane daha yayımlanmış olsa 400’e ulaşıyoruz ancak. Ortalama 400 romandan 229’unu değerlendirip kitaba almak da edebiyatımızın bir anlamda portresini çıkarmak gibi geliyor bana doğrusu. Kitabı da o gözle okudum zaten... S.İ: Kendiliğinden oldu bu aslında ama ben de onu kitap oluştukça fark edip, dediğini gerçekleştirmek için gayret ettim. Gördüğümse şu oldu: 1800’lerin sonunda romana giren konular, yüz yıl sonra çok daha cesur şekilde işlenebilmiş. Ama daha da ilginci giderek daha karamsar bir romancılık ortaya çıkmış. Mesela Cumhuriyet yıllarında çok daha ülküleri olan bir roman var. Belki toplum o değil ama o insanların hepsinin geleceğe ait büyük umutları var. 70’lerden sonra bu umut kırpıla kırpıla bu karanlık tablo ortaya çıkıyor. Oktay Rifat’ın Bir Kadının Penceresinden romanını E “Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu”, usta yazar Selim İleri’nin yılların okur birikimiyle rotasını emek emek belirlediği, 1874’ten 1980’e uzanan, ayrıca 229 romanı içine alan derin bir edebiyat yolculuğu. Bu yolculukta edebiyat tarihimizin incelikli bir portresi, dünün olduğu kadar bugünün de yaklaşımları ama hepsinden çok romanları sevgiyle kuşatmaya çalışan bir okur karşımıza çıkıyor. İleri ile dünden bugüne edebiyatımızı ve yeni çalışmasını konuştuk. hesiz ki hem Yaşar Kemal’in romancılığında hem de bizim romanımızda bir dönüm noktası. Veya kendi döneminde Murtaza. Bunlar yok kitapta ama Orhan Kemal’in İstanbul kitaplarının hemen hepsinin olmasına gayret gösterdim. Yani tamamen kişisel bir tercihi öne çıkarmaya çalıştım. Benim kafamda Orhan Kemal hiçbir zaman Anadolu ya da AdanaÇukurova romancısı olarak belirmedi. Hep İstanbul romancısı olarak belirdi. Onları, bende kaldığı izlerden yola çıkarak bir araya getirdim. T.G: Bütünüyle kucaklamıyor belki ama çok sevdiklerinizi kucakladığı da açık... S.İ: Evet, kesinlikle. Çok sevdiklerimi kucaklamaya çalıştım. E.A: Bütünüyle kucaklayan değil ama nitelik bir seçki diyebilir miyiz? S.İ: Türk romanını bütünüyle kucaklamak benim sınırımı okur olarak da aşan bir durum. Belki soracaksınız 80 sonrası olacak mı diye... E.A: Tabii ki soracağız... S.İ: Ben de söyleyeyim o zaman. 80 sonrasının olmasına imkân yok. Neden derseniz, 2000’lerde yılda beş yüzleri bulan yayımlan “Ben de söyleyeyim o zaman. 80 sonrasının olmasına imkân yok. Neden derseniz, 2000’lerde yılda beş yüzleri bulan yayımlanmış romandan söz ediliyor. Ben bunlara bütünüyle hakim değilim. Aslında bu kitabın kıstası şuydu: Okuyup yıllar geçtikten sonra bile bende derin izleri süren romanları bir araya getirmek.” S A Y F A 1 4 n 9 N İ S A N 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 1 2 Fotoğraflar: Vedat ARIK