Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş iir Atlası P olonyalı şair, edebiyat eleştirmeni Lisowski (d.1954 ), Jagiellonian Üniversitesi Leh Dili ve Edebiyatı mezunudur. İlk şiirlerini 1972 yılında “Edebi Hayat” dergisinde yayınlattı, 1975’te ise ilk şiir kitabı “Vatandaşlık Deneyi” yayınlandı. Lisowski’nin şiirleri pek çok dile çevrilmiştir. İsveç hükümeti burslusu olarak Gotland’te bulunmuş (2000) ve P.C. Kültür Bakanlığı’ndan burs almıştır. 1977 yılından bu yana Krakow “Edebi Yayınlar”da çalışmaktadır ve mezun olduğu okulda da Edebiyat ve Sanat Seminer Dersi vermektedir. Polonyalı Yazarlar Derneği ve PEN Kulübü üyesidir. “Sınır Boyları”, “Yeni Kitaplar”, “Edebiyatın On Günü”, “Krakow” gibi kültür ve edebiyat dergileri için yazılar yazmaktadır. Krzysztof LISOWSKİ / Şiirler Çeviren: Osman Fırat BAŞ CEVAT ÇAPAN ‘Pis kokuları örten.... Doğu’nun kokuları üzerine’ RÜYADAN BİR KİTAP ÜZERİNE Rüyama bir kitap girdi Ölüler Bayramı’nda (bir anlamı mı vardı acaba?) sabaha karşı Uzun bir deneme yazmış Orhan Pamuk Biber ve Tuz Avrupa ve Asya’nın sınırlarındaki baharatlar Tüccar kafileleri Yeraltı tanrısının yıldırımıyla Yıkılmış kentler üzerine Hani tıpkı Hierapolis gibi Hepsi de büyük bir geçmişin sepya tonunda Nesnelerin ruhları kokuların göz boyamaları Ama aslında başka bir şeye duyulan özlem üzerine Böylesine tatsız tuzsuz yiyecekler sunarken bize dünya Kitap kapağı değişiyordu Her bakışta Birinde Altın Boynuz beliriyordu üzerinde Topkapı bahçelerinden sultanın gördüğü Zümrüdi bir suyun üzerinde tekneleriyle Hemen sonra dağlarda bir Dilek Ağacı Ve rüzgârın okuduğu dua kırpıntıları Cömertlikte akarsu gibi Hiddet ve asabiyette ölü gibi Tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol – diyor Mevlana Yazmayı sürdürüyordu Pamuk Pis kokuları Korkunun yoksulluğun garibanlığın kokusunu Ayaklar altında açılıveren bir uçurumun Kokusunu örten Doğu’nun kokularını İsfahan’ın güllerini Kitabı alıp yanımda götürmeye çalıştım Bir de gözüm açıkken okumaya Her yolculuğumdan çakıl taşları deniz kabukları Yakın gelecekle büyülenmişlik getirirdim ya hani Elimden kayıp gidiyordu Harfler kayboluyordu Kapağı ışımayı ve parıldamayı bırakmıştı Bir şey kaldıysa eğer Kâğıdın kenarında bir beyaz tepecik Eriyen bir avuç son gece O tuz kaldı işte 2 Kasım 2012 1 2 M A R T 2 0 1 5 n S A Y F A 3 5 BİZANS kıyılarında Bizans’ın geçirdim iki gece bir uzun evde uyuyordum yıldızları altında Asya’nın sabaha karşı kara bir türkü dünyanın her yanından beni ayaklandırdı övüyordu tek tanrısını inananların inanmayanların inanmak nedir – sordum durdum gündüz tahaf ederken arasında mabetlerin arasında nehirle kentin Bizans ey Bizans yeşil ve altından alacalı çeliğe dövülmüş her akşam burada da insanlar bekliyor gelişini Mesih’in her gün yepyeni bir çarşaf seriyorlar yatağa aydınlık odam boş pencereler açılıyor kutsal bir rüzgâra 27 Eylül 2009 TAŞ bir roman havasında kovalıyor birbirlerini griffinler Hititler yeleli aslanlar işliyor kayaya birinde geyikler donup kalıyor öylece başka bir taştan bakıyorlar bize zamanın bir karıkocası kayanın kilidiyle kitlenmişler el ele tutuyorlar beş bin bahardır bu dağlarda her şeyin adı taş karıncalar taş böcek taş kelebek taş dev bir karahindiba kayası 2 Temmuz 2009 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 0 8