03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U RLA R A sta gazeteci Cüneyt Arcayürek, Kenan Evren cuntasının yoğun sansürbaskı ortamında cesurca yayımlanan, dönemin sosyopolitik durumunu hicvettiği ilk “KuDeTa” kitabından otuz yıl sonra serinin üçüncü kitabını kaleme aldı. Düşsel bir adada geçen olayları, demokrasi tutkunu bir gazetecinin dilinden anlatan Arcayürek, Ada’daki medyaişadamıhükümet ilişkileri ve toplumsal baskı ortamını hicvederek o günden bu yana ne çok şeyin aslında hiç değişmediğini çarpıcı şekilde ortaya koyuyor. Cüneyt Arcayürek ile “KuDeTa, Ada’da Son Darbe”yi konuştuk. Bejan Matur’un son altı yıllık süreçte yazdığı şiirlerinden oluşan kitabı “Son Dağ” yayımlandı. Matur’un bir elmas yontucusu gibi çalışıp heykeltıraş titizliği ile eksilterek noktaladığı şiirler “Son Dağ”da bir araya gelenler. Şairle güçlü dağ imgesinin bin türlü anlamıyla bütünlüğünü bulan kitabını konuştuk. “Klan”, “Zamanın Unutkan Koynunda” ve “Kayıp Gergedanlar” romanlarıyla tanıdığımız Cem Kalender’in yeni romanı “Kasımpaşalı Oedipus” raflarda. Kalender yeni romanında, alegorik üslubuyla bildiğimiz, yaşadığımız, üzerine hâlâ konuşup tartıştığımız yakın geçmiş ve günümüz üzerine bir hikâye anlatıyor. Bu hikâyeyi ise antik çağın yüreğinden söküp önümüze getiriyor. Tuğrul Tanyol’un yeni şiir kitabı “gelecek günlerin şarabı”, okur karşısında. Şair bir kitaba iki ayrı dünya sığdırmış adeta bu şiirlerinde. İlk bölümde lirik, romantik bir yalnızlık peşinde geçmişin ve ironisini içinde barındıran gelecek günlerin peşinde koşarken; ikinci bölümde günümüzün kara mizahına, hüzünlü bir itirazın müziğini yerleştirmiş Tanyol. Bol kitaplı günler... [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap Tom Robbins’ten “Tibet Şeftali Turtası” U Seksenlik delikanlı “Tibet Şeftali Turtası”, Tom Robbins’in yaşamından çekip çıkardığı anların anlatımı. Kitap, yazara göre otobiyografi değil, bizim içinse onun eğlenceli hayatı. zırlığının göstergesi. O hınzırlık Robbins’in “nerede o eski zamanlar” demeden coşkuyla hep ileri bakmasını sağlamış. Yine de ufak bir muhasebe yapıyor: Bugün, seksenlik bir yazar olarak kendi hayatıma baktığımda, epey kısa bir pişmanlık listem olduğunu görüyorum, kuşkusuz hak ettiğinden daha kısa bir liste.” Robbins’in, pek çok şeyi Tanrı’dan değil de domatesten öğrendiğini okuyunca suratınıza bir gülümseme yerleşiyor. Hayatı ve onun tadını domatese benzeten yazar, kızaran ama olgunlaşmayan domatesler gibi insanlar olduğunu söylüyor. Bu da Robbins için çok zengin bir ilham kaynağı. “Kişisel aydınlanmasını bir neon golf topuna borçlu olan” yazarın, böylesi bir kaynaktan bahsetmesine şaşmamalı. Kendini bildiği günden beri toplum kurallarına pek uymaması ise bu ikisini adeta tamamlıyor. Robbins’in söz konusu hali, giriştiği her işte; askerlikte, gazetecilikte ve yazarlıkta peşini hiç bırakmıyor. Dolayısıyla hakiki olanı, uyduruktan ayırması kolaylaşıyor. BU BİR VEDA KİTABI OLABİLİR Tibet Şeftali Turtası, 1950’lerden günümüze yazarın yaşamıyla paralel bir ABD panoraması sunması yanında Robbins’in yaratıcılığını keşfedişini de anlatıyor: “Roman yazmamdaki en büyük sebep ki elbette çocukluğuma kadar uzanıyor firari bir hayal gücüne sahip olmam ve kelimelerle oynamayı sevmem olmuştur; bayağı bir servet ya da şöhret arzusu değil.” Robbins, bunun yanında girip çıktığı iş ve çevreleri sıralarken hem oralardaki hem de kendisindeki tuhaflıkları anıyor. Tabii eşzamanlı olarak yaşadığı duygusal hareketlilikleri ve durgunlukları da. Bir yazar olarak tanındıkça hayatındaki ilginçlikler de artıyor. Robbins yine gülümseten bir anekdot verip 1970’lerin ortalarında Los Angeles Times tarafından Mark Twain’e, Rolling Stone tarafından James Joyce’a, Playboy tarafından ise Nabokov ve Borges’e benzetildiğini hatırlatıyor. “Gider hesaplarının altın çağında” yazar olarak tanınmanın böyle hoşlukları var. Peki, Robbins tüm sıfatlarından sıyrıldığında kendini nasıl görüyor? Kendini şanslı saydığını ve bunu da rasyonel dünyayla hayal dünyasını aynı anda yaşama yeteneğinin sağladığını söylüyor. Bugüne dek hiçbir otorite, onu bu yeteneğinden ayıramıyor. Kitapta çocuk, öğrenci, asker, gazeteci, gezgin, âşık ve yazar Robbins var. Espri zaten burada: Tibet Şeftali Turtası, hem ayrı ayrı hem de bütün olarak bir portre veriyor. Gelelim kritik soruya: Bu bir veda kitabı mı? Öyle yorumlayanlar az değil. Fakat Robbins için böyle bir “tür” yok. Hayatını da vedaya hazırlanır gibi yaşamadı zaten... En iyisi bunları bir kenara bırakalım ve Tibet Şeftali Turtası’nı, Robbins’in anılarından seçtiği öyküler olarak okuyalım. n [email protected] Tibet Şeftali Turtası/ Tom Robbins/ Çeviren: Gül Korkmaz/ Ayrıntı Yayınları/ 416 s. r Ali BULUNMAZ om Robbins’i nasıl bilirsiniz? Kendi hesabıma onu eğlenceli mevzuların adamı, hayatı tüm ağırlığıyla hisseden, her yolu bilen, bilge ve hüzünlü bir şey anlatacağı zaman bile bunun gülümseten bir yanını bulabilen renkli kişiliğe sahip bir adam olarak tanıyorum. Bugüne dek yazdığı tüm kitaplarda hem felsefi hem de yalın bir anlatım yolunu seçmişti. Aynı yolu hiç sektirmeden yürümeye devam etti ve Tibet Şeftali Turtası’na kadar geldi. Piyasaya çıktığında ABD’deki yorumcular, kitapla ilgili olarak Robbins’in yazarlığını anlattığı bir çalışma ya da otobiyografi değerlendirmesi yaptı. Bu yorumların büyük bölümü yanlıştı çünkü Robbins’in kitaptaki ilk cümlesi o eleştirmenlere yanıt veriyor gibi: “Bu bir otobiyografi değil. Tanrı korusun!” Fakat öykü de değil roman da. Gerçekleri yansıtan metinler, kronolojik akıyor ama Robbins’in “kötü” bir huyu var; hayatı boyunca hiç günlük tutmamış. Bu yüzden anlattığı olaylara ara ara hoş yamalar yapmış, elbette okura çaktırmadan. Kendi deyişiyle bu metinler, “hayattaki maymunluklarından” parçalar taşıyor. Kitabın adının öyküsü ise sürpriz olsun çünkü Robbins bunu gayet komik biçimde açıklıyor. T olarak değil. Kendine, bir başkasına bakar gibi bakıyor ve onu çok iyi tanıyormuş gibi anlatıyor. Bunu yaparken de anlatımını rengârenk bir masala da dönüştürebiliyor. Ailesini, sağında solunda yer alanları ve Amerika’yı anlatırken ilginç anekdotlar verip belirlemelerde de bulunuyor Robbins. “Ortalama Hıristiyanlaşmış Amerikalıların arzu ettiği iki şey vardır: Zengin olmak ve cennete gitmek” cümlesi buna güzel bir örnek. Bu cümlenin, hayatının her döneminde geçerli olduğunu, verdiği başka örneklerden de anlıyoruz; özellikle gittiği sirkle evden kaçma planları yaptığı çocukluğunda. Robbins’in ne olacağı daha o günlerde kendini belli etmiş... Ergenliğinde kendini “ucuz bir köpek maması konservesi” gibi hissettiğinde bile neşesini kaybetmemesi hın TURHAN GÜNAY “UCUZ BİR KÖPEK MAMASI KONSERVESİ” “Halı yengeci” küçük Tommy’den, Tom Robbins’e uzanan öyküyü ancak kendisi yazabilirdi herhalde; aman dikkat, otobiyografi “Tibet Şeftali Turtası”, Robbins’in geçmişinden izler taşıyor. Renkli ve hınzır yazar Robbins, kitaba çocukluğundan bugüne dek olan bitenlerden gülümseten hikâyeler yerleştirmiş. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 0 8 1 2 M A R T 2 0 1 5 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle