03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dave Eggers'tan "Kral İçin Hologram” Abdullah’ı beklerken Dave Eggers Türkçede yayımlanan yeni romanı “Kral İçin Hologram”da, Suudi Arabistan’a götürüyor okurlarını. Kahramanımız ise bir pazarlamacı olan Alan Clay. Eggers, kahramanı Alan Clay ile Suudi Arabistan gerçeklerinden yola çıkarak kapitalizmin açmazlarını yokluyor. r Cem TUNÇER lan Clay, Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde uyandığında, ödemesi gereken tonla borca, koleje gitmesi gereken bir kız çocuğuna, omuriliğinde ne olduğunu bilmediği bir bezeye sahipti ve takvimler 30 Mayıs 2010 tarihini gösteriyordu. Türk okurlar Dave Eggers ismine artık yabancı olmasa gerek. Daha önce, yine Siren Yayıncılık bizleri Ne Nedir, Müthiş Dahiden Hazin Bir Eser, Hızımızı Tadacaksınız gibi kitapları ile buluşturmuş, bir başka yayınevi, Domingo sayesinde ise Jules Verne’ün Denizler Altında Yirmi Bin Fersah kitabını bu kez Eggers’ın kaleminden okuma fırsatına erişmiştik. Amerikalı yazar Dave Eggers, McSweeney Yayınevi’nin kurucusu, dergici, editör, senaryo yazarı ve tüm bu koşuşturma içerisinde, üretkenliğinden ödün vermeyen ve sürekli yazmaya devam eden bir romancı. Yazarın Türkçedeki yeni romanı Kral İçin Hologram ise Vanity Fair’in deyimiyle “Çağın ekonomik adaletsizliklerine vurulan bir darbe.” Dave Eggers Kral İçin Hologram’da Suudi Arabistan’a götürüyor bizi. Bu sefer kahramanımız kurgu bir karakter; Alan Clay. Alan Clay, bir pazarlamacı. Emek vererek çıktığı merdivenlerden süratle yuvarlanmış, attığı yanlış adımlar sonucu borç batağına saplamış başarısız bir ticaret adamı. Schwinn adlı bisiklet şirketinin üretimini Çin’e taşımak gibi büyük bir hata yapmış. Artık bir eşe sahip değil. Borçları yüzünden telefonları susmuyor ve kızının üniversite parasını denkleştirebilmek için tek umudu, geçenlerde “ani” vefatı sonucu ülkece yasa boğulup bayraklarımızı yarıya indirdiğimiz, tiyatro oyunlarını iptal ettiğimiz Suudi Arabistan Kralı Abdullah: Alan Clay, Kral Abdullah’ı, kurmak üzere olduğu Kral Abdullah Ekonomi Kenti için, Londra’daki birini yanıbaşınızdaymış gibi gösteren hologram cihazını alma konusunda ikna etmeli. TEK YOL: BEKLEMEK Alan, küresel ekonominin büyük aktörlerinin tam ortasına düşmüş bir kurban aslında. Bankaların, büyük şirketlerin ve devletlerin, üretim piyasasıS A Y F A 2 4 n 1 2 A riyor hikâyeye Eggers. Bir anda, Alan’ın intihar eden arkadaşı Charlie’nin başına gelenleri dinliyoruz. Arabistan’da, bazen kliması, bazen interneti çalışmayan bir çadırın ortasından, aniden Alan’ın aklında dönüp dolaşan düşüncelere dalıyoruz. Bu kimi zaman üniversite parasının ödenmesi tehlikede olan çocuğa yazılmış mektuplar oluyor, kimi zaman, intihar etmiş bir arkadaşın ardından Alan’ın tecrübe ettikleri. Sonra, Eggers bizleri tekrar çölün ortasındaki çadıra bırakıyor; aklımızda dönüp duran, kıyafetleriyle göle dalan arkadaş Charlie Fellon, eski eş, bir çocuk. Eggers, Alan’ın kendi hesaplaşmasıyla birlikte, Suudi Arabistan’daki “tuhaf” hayatı da bizlere çok iyi sunuyor. Belli kişilere açık, uyuşturucu hapların döndüğü, içkinin su gibi aktığı özel partiler, büyük yapılar ve eski püskü arabaların oluşturduğu tezat, kocalarına yakalanmamak, kırbaçlanıp öldürülmemek için çift cep telefonu taşıyan kadınlar, bu romanda hayat buluyor. Alan’ın, roman boyunca önce kendiyle hesaplaşması, sorunlarını çözmesi gerekli. Eggers, Alan’ın bu hesaplaşmayı gerçekleştirmeden, tüm sorunlarını çözmeden, bir kadınla yakınlaşmasına bile izin vermiyor. Arabistan’da tanıştığı ve yakınlaştığı Danimarkalı danışman Hanne ile yakınlaştığında, Eggers Alan’a cinsel isteksizliği yapıştırıyor: “Yapman gereken daha önemli şeyler var, Alan.” HAYALLERE KARŞI HOLOGRAM Tüm bunları anlatırken Eggers’ın sarkastik, esprili dilini de es geçmemek lazım. Kitaptaki bazı sahneler, insanın aklında bir film karesi gibi yer ediyor. Alan’ın, taksici arkadaşı Yusuf ile arabanın motoruna bakıp bir bomba araması –çünkü Yusuf bir kadınla saçma bir ilişkinin içine düşmüştür ve kadının kocası tarafından tehdit edilmektedirfakat ikisinin de bombanın nasıl bir şeye benzediğini bilmemesi gibi sahneler, kamera açısından karakterlerin duruşuna akılda canlanan bir absürd komedi filmi sahnesi gibi. Eggers, Alan Clay gibi sıradan, orta sınıf bir Amerikalı üzerinden, makinelerin insanoğlunun üzerinde hâkimiyet sahibi olduğu bir çağı anlatmış. İnsan aklına karşı sistemin, bireye karşı şirketlerin zaferini ve tüm bunlara karşı hayatta kalmaya çalışan, “hayallerinden başka sermayesi olmayan ve beklemekten bıkıp usanmayan” bir karakter üzerinden, Amerikan rüyasının küçüle küçüle nasıl Arabistan’da bir çöle düştüğünü aktarmış bizlere. Alan Clay, sahteliğin ortasında, aklında dolaşan tüm sorular ve sorunlarla, “gerçek” bir karakter. Alan, çölün ortasında yükselmekte olan ve limanlarıyla, endüstriyel bölgeleriyle, finans merkezleriyle, gökdelenleriyle sahteliğin merkezi olan bu şehirle yüzleşmek, tüm bu yapaylığa karşı kendini kanıtlamak zorunda. Kral İçin Hologram, herkesin köşeyi dönme hayalleri kurduğu bu dünyada hayallere karşı hayatın; sahteliğe, yapaylığa, hologramlara karşı gerçeğin hayatta kalma mücadelesi. n Kral İçin Hologram/ Dave Eggers/ Çeviren: Defne Orhun/ Siren Yayınları/ 296 s. K İ T A P S A Y I 1308 Eggers, Alan Clay gibi sıradan, orta sınıf bir Amerikalı üzerinden, makinelerin insanoğlunun üzerinde hâkimiyet sahibi olduğu bir çağı anlatmış. nın, türlü çeşitli evrakın, kredi notlarının tam ortasında hayatta kalmaya çalışan, aslında çağdaş roman için muntazam bir karakter. Otuz yıldır bütün ev kredilerini zamanında ödeyen fakat yıllar önce, Banana Republic kartı ile aldığı otuz iki dolarlık bir ceket yüzünden kredi notu darmadağın olmuş, üçüncü derece bir kredi bile çekemeyen bir mağdur. Bir Amerikalı fakat kızının okul masrafını karşılamak ve borçlarını ödemek için tanımadığı bir coğrafyada, Suudi Arabistan’da hayata tutunmak zorunda. Hem de bir çadırda. İş arkadaşlarıyla birlikte, kimi zaman kliması, kimi zaman interneti bozulan, çölün ortasında yükselip ekonominin başkentlerinden biri olması beklenen Kral Abdullah Ekonomi Kenti’nde, belki de hiçbir zaman gelmeyecek birini bekliyor: Kral Abdullah’ı. Hayalinin peşine takılmış bir Amerikalı Alan. Elinde pek fazla, hatta hiçbir şey olmadığı için, çölün ortasında Kral Abdullah’a bir hologram cihazını tanıtmak için bekliyor. Sorun şu ki; Kral Abdullah hiçbir zaman gelmeyebilir. Kral Abdullah gelse bile, Alan’ın şirketiyle görüşmeyebilir. Görüşse bile, işi Alan’ın alacağı garanti değil. Alan işi alsa bile, M A R T 2 0 1 5 Arabistan’ın orta yerindeki bir alanı, büyütüp geliştirip bir ekonomi kentine dönüştürme projesi, maddi sebeplerden duraksayabilir. Her şey yolunda gitse bile Alan’ın Arabistan’da kanının ısındığı ilk kişi, taksici Yusuf’un dediği gibi Kral Abdullah ölebilir; yaşı seksen beş. Fakat Alan, bu rüyaya inanıyor. Böyle bir şeyin, yoktan var edilen bir kentin mümkün olduğuna inanmak istiyor. Çok duygusal bir benzetme olmakta birlikte, Gatsby’nin yeşil ışığa inandığı gibi inanmak istiyor. Uzakta gördüğü küçük bir ışığa, varlığını bildiği ve ulaşmayı umduğu o hedefe tutunuyor ve bekliyor. Büyük partiler verecek parası ve enerjisi yok. Elindeki tek şey ise beklemek. SUUDİ ARABİSTAN’DAKİ “TUHAF” HAYAT Tüm bu bekleyişle birlikte, Alan’ın kendiyle hesaplaşmasını okuyoruz romanda. Eggers, hikâyenin akışıyla birlikte bizleri Alan’ın dünyasının içine sokuyor ustaca. Bu hikâyede, annesiyle sorunlar yaşayan bir kız çocuğu, eski eş, intihar etmiş bir arkadaş var. Alan’ın kafasında sürekli dönüp duran bu sorunları, Arabistan’ın ortasında yerleşti C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle